Timav Genel Başkanı Öksüz'ün Açıklaması
Türkiye İmam Hatipliler Vakfı Genel Başkanı Ecevit Öksüz, CHP'nin, kamuoyunda ''4+4+4'' olarak bilinen ve zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran yasanın iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne götürme istemine tepki gösterdi.
Öksüz, yaptığı yazılı açıklamada, demokratik bir ortamda herkesin anayasal hakkını kullanabileceğini, CHP'nin de bu anayasal hakkını kullandığını bildirdi.
CHP'nin anayasal hakkını kullanırken, bu hakkı başkalarının hakkını sınırlama, yok sayma ve ideolojik kaygılarını dayatma şeklinde tezahür ettirmeye çalışmasının dikkatlerden kaçmadığını söyleyen Öksüz, şunları kaydetti:
''CHP ilgili müracaatını şekil temelinden yapmış olsa da sonuçları itibarıyla konu esası etkileyebilecek bir başvurudur. Diğer taraftan yapılan yeni düzenlemede yer alan din eğitimine dair hükümler zorunluluk değil, isteğe bağlı şekildedir. Dolayısıyla temel hak ve özgürlüklere aykırı hiçbir durum olmadığı gibi tam aksine insan hakları evrensel beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve anayasamızdaki temel hak ve özgürlükler kapsamında bulunan din ve vicdan özgürlüğü ilkelerine tamamen uygun düzenlemelerdir.''
-''CHP'nin hazımsızlığı mesleki eğitimden değil, din eğitimine dair yapılan düzenlemedir''-
CHP'nin eğitimde 4+4+4 uygulamasını Anayasa Mahkemesi'ne taşımasını ülkeye zaman kaybettirmek olarak değerlendirdiklerini aktaran Öksüz, CHP'nin yeni eğitim sistemi ile ilgili bu müracaatıyla 28 Şubat ve darbe dönemlerinin yılmaz savunucusu olduğunu bir kez daha gösterdiğini ileri sürdü.
Öksüz, şöyle devam etti:
''Dünyanın gelişmiş ülkelerinin büyük çoğunluğunda uygulanan kademeli eğitime dair CHP'nin hazımsızlığı mesleki eğitimden değil, asıl hazmedemediği milletin ekseriyetinin talebi olan din eğitimine dair yapılan düzenlemedir kanaatindeyiz. Geçmiş dönemlerdeki refleksleri de göstermiştir ki bu zihniyet, halksız cumhuriyet, özgürlüksüz demokrasi ve dinden uzak bir millet aramaktadır. 13 yıldır süregelen kesintisiz ve benzeri uygulamalar ile yüz binlerce gencimiz mağdur edildi ve kayıp nesil-kayıp dönem olarak tarihteki yerini aldı. Ülke ve millet olarak bir daha böyle garip uygulamalara maruz kalmamayı gönülden dilemişken, Türkiye'nin ana muhalefet partisi, normalleşen Türkiye'ye normal olmayan ancak kendisinden beklenen çıkışı bir kez daha yaparak bu ülkenin değerlerine ne kadar sahip çıktığını bir kez daha göstermiştir...' '
Kaynak: AA
CHP'nin anayasal hakkını kullanırken, bu hakkı başkalarının hakkını sınırlama, yok sayma ve ideolojik kaygılarını dayatma şeklinde tezahür ettirmeye çalışmasının dikkatlerden kaçmadığını söyleyen Öksüz, şunları kaydetti:
''CHP ilgili müracaatını şekil temelinden yapmış olsa da sonuçları itibarıyla konu esası etkileyebilecek bir başvurudur. Diğer taraftan yapılan yeni düzenlemede yer alan din eğitimine dair hükümler zorunluluk değil, isteğe bağlı şekildedir. Dolayısıyla temel hak ve özgürlüklere aykırı hiçbir durum olmadığı gibi tam aksine insan hakları evrensel beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve anayasamızdaki temel hak ve özgürlükler kapsamında bulunan din ve vicdan özgürlüğü ilkelerine tamamen uygun düzenlemelerdir.''
-''CHP'nin hazımsızlığı mesleki eğitimden değil, din eğitimine dair yapılan düzenlemedir''-
CHP'nin eğitimde 4+4+4 uygulamasını Anayasa Mahkemesi'ne taşımasını ülkeye zaman kaybettirmek olarak değerlendirdiklerini aktaran Öksüz, CHP'nin yeni eğitim sistemi ile ilgili bu müracaatıyla 28 Şubat ve darbe dönemlerinin yılmaz savunucusu olduğunu bir kez daha gösterdiğini ileri sürdü.
Öksüz, şöyle devam etti:
''Dünyanın gelişmiş ülkelerinin büyük çoğunluğunda uygulanan kademeli eğitime dair CHP'nin hazımsızlığı mesleki eğitimden değil, asıl hazmedemediği milletin ekseriyetinin talebi olan din eğitimine dair yapılan düzenlemedir kanaatindeyiz. Geçmiş dönemlerdeki refleksleri de göstermiştir ki bu zihniyet, halksız cumhuriyet, özgürlüksüz demokrasi ve dinden uzak bir millet aramaktadır. 13 yıldır süregelen kesintisiz ve benzeri uygulamalar ile yüz binlerce gencimiz mağdur edildi ve kayıp nesil-kayıp dönem olarak tarihteki yerini aldı. Ülke ve millet olarak bir daha böyle garip uygulamalara maruz kalmamayı gönülden dilemişken, Türkiye'nin ana muhalefet partisi, normalleşen Türkiye'ye normal olmayan ancak kendisinden beklenen çıkışı bir kez daha yaparak bu ülkenin değerlerine ne kadar sahip çıktığını bir kez daha göstermiştir...' '