Öcalan'ın Eski Avukatı: Örgütün Yurt Dışına Çıkmasını Asker İstemedi

KCK iddianamesinde etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini ifade eden Öcalan’ın eski avukatlarından İrfan Dündar, devlet ile terör örgütü arasındaki görüşmelerin Bülent Ecevit hükümeti döneminde de yapıldığını ve 2011 yılına kadar birçok kez görüşme gerçekleştiğini anlattı.

Dündar, MİT ile Oslo’da yapılan görüşmenin, basına örgütün yöneticilerinden Mustafa Karasu tarafından sızdırıldığını tahmin ettiğini söyledi.

Dündar, Öcalan’ın kendisine, 'Askeri yetkililer, PKK’nın tüm silahlı elemanlarının yurt dışına çıkarılmasını istemedi. dediğini ifade etti.

2. KCK iddianamesinde ifadesine yer verilen Öcalan’ın eski avukatı İrfan Dündar, örgüt ile yapılan görüşmeleri de anlattı. İddianamede, Öcalan’ın yakalanmasından sonra 'soruşturma komisyonu' adı altında resmi bir komisyon kurulduğunu anlatan Dündar'ın şu ifadelerine yer verildi: “Kurulan bu komisyon Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun görevlendirdiği ve kurduğu komisyondur. Bu komisyon, Abdullah Öcalan ile 2001 yılının Eylül ayına kadar görüştü. Bu komisyon içerisinde benim bildiğim kadarıyla, asker kökenli görevliler bulunuyordu. Bu komisyon ile Abdullah Öcalan arasında yapılan görüşmelerde, PKK örgütünün silahlı militanlarının büyük bölümünün Kuzey Irak’a çekilmesi ancak 500 kadar militanın Türkiye sınırları içersinde kalması konusunda anlaşmaya varıldı." Dündar'ın, Öcalan’ın kendisine, 'Askeri yetkililer, PKK’nın tüm silahlı elemanlarının yurt dışına çıkarılmasını istemedi.' dediği yönündeki beyanına da yer verildiği iddianameye göre, Dündar o dönemde yaşanan gelişmeleri şöyle anlatıyor:

“Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in talimatı ile bir sivil görevli kendisinin Başbakan adına geldiğini ve görüşmek istediğini söylüyor. Bu şahıs ile bir kez görüşme yapılıyor, bu görüşmede bu sivil şahıs Abdullah Öcalan’a Kürt sorununun çözümü noktasında talepleriniz nedir diye bir liste veriyor. Bu liste daha sonra Abdullah Öcalan tarafından yaptığımız görüşmede bize verildi ve bizde kuryeler aracılığı ile kırsal alana örgüte gönderdik. Daha sonra kırsal alandan gelen cevabı biz tekrar Abdullah Öcalan’a ilettik. Biz daha sonra öğrendiğimiz kadarı ile Abdullah Öcalan ile Başbakan adına görüşen sivil şahsın dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı Emre Taner olduğunu öğrendik. 2005 yılından sonra Ahmet Türk ve Sırrı Sakık aracılığı ile MİT’te görevli ismini Afet olarak bildiğim ve müsteşar yardımcısı konumundaki bayan şahıs ile görüşmeler başladı.

Sabri Ok askerlik görevini tamamladıktan sonra Abdullah Öcalan’ın talimatı ile BDP’nin Türkiye temsilcisi olduktan sonra Sabri Ok üzerinden görüşmeler devam etti ve bu süreçte Abdullah Öcalan muhatap alınmadığı için belli zamanlarda ateşkes ilan edildi. Ama net bir sonuç alınamadı. Bu görüşmelerin tamamını bahsettiğim şahıslar MİT görevlileri ile yaptı.”

İddianamede yer alan bilgilere göre, 2008 yılında Abdullah Öcalan ile kendisi tarafından heyet olarak tabir edilen devlet görevlileri ile görüşmeler başladığını anlatan Dündar, bu süreçte yeniden ateşkeslerin başladığını ve bu görüşmelerin 2011 yılında terör örgütü tarafından gerçekleştirilen Silvan saldırısına kadar devam ettiğini söyledi.

Bu olaydan sonra görüşmelerin kesildiğini ifade eden Dündar, “Bu süreçte MİT Başkanı Emre Taner ve MİT’de görevli PKK uzmanı olarak bilinen Afet Güneş ile Oslo görüşmeleri olarak bilinen paralel görüşmeler olarak adlandırılan, PKK’nın kırsal alanında faaliyet yürüten üst düzey örgüt mensupları olan Sabri Ok, Adem Uzun, Mustafa Karasu, Zübeyr Aydar, Nuriye Kespir ile toplam 12 adet değişik yer ve tarihlerde görüşmeler yapıldı. Hatta bu görüşmelerin bazılarına ait ses kayıtları basına sızdı benim bildiğim kadarı ile basına sızdırılan ses kayıtlarının Mustafa Karasu tarafından yapılmış olabileceğini tahmin ediyorum.” ifadelerini kullandı. Dündar, Ergenekon sanığı Yalçın Küçük ile Öcalan ilişkisini de anlattı. Öcalan'ın kendisine, Küçük ile ilişkisinin 1970’li yıllara kadar dayandığını birçok kez anlattığını kaydeden Dündür, “Öcalan, Yalçın Küçük’ün fikirlerine çok değer verir. Örgütün gelişmesi ve yönetilmesi yönünde aldığı kararlarda Yalçın Küçük’ün fikir ve görüşlerinden faydalanır. Hatta Yalçın Küçük’ün yayınlanan bütün kitaplarını özellikle ister ve okur.” dedi.

İddianamede, normal hayata dönmek istediğini ifade eden Dündar'ın, “Ben Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra gençliğin vermiş olduğu heyecandan dolayı Abdullah Öcalan’ın avukatlığını yaptım fakat hiçbir eyleme katılmadım. Bana bir fırsat daha verilmesi halinde hayatımdan örgütü çıkartarak yeni bir başlangıç yapmak istiyorum. Ben yakalanmadan üç ay kadar önce zaten Asrın Hukuk Bürosundaki görevimden ve örgüt içerisindeki konumumu terk ederek normal hayata dönmeye çalışıyordum. Yakalanmam benim için bir şans oldu. Benim örgüt içerisinde edindiğim tecrübe PKK nın 30 yıllık tarihinde Kürtlerin en çok zarar gören taraf olduğunu gördüm.” şeklindeki sözlerine de yer verildi.