Arınç, 'Demokratikleşme Süreci ve Yeni Anayasa' Konferansında Konuştu

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "50 yıllık siyasi tarihimiz, iki darbe anayasasıyla günümüze geldi.Artık bundan kurtulmamız lazım" dedi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Aydın Üniversitesi'nde "Demokratikleşme Süreci ve Yeni Anayasa" konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı.

Arınç, burada yaptığı konuşmada, "Anayasa hepimizin anayasası, en temel belge. Yani beğensek de beğenmesek de böyle. Neresinden bakarsanız bakın 1960 ve 1980 darbelerinden sonra yapılmış, hazırlanmış ve kabul edilmiş bir anayasayı reddediyoruz ve yeni bir anayasayı TBMM'nin yapmasını arzu ediyoruz. Bu konuda geçmişten bu yana çok çabalar oldu. Ama neticeye ulaşamadı. Bugün daha ciddi bir talep var. Bu konuda daha istekli bir çalışma var" diye konuştu.

Yeni yasama döneminin 1 Ekim'de başladığını hatırlatan Arınç, bu tarihten itibaren Meclis'te grubu bulunan dört partiden üçer üye alınarak Anayasa Uzlaşma Komisyonu oluşturulduğunu, komisyonun başında Meclis Başkanı Çiçek'in bulunduğunu, komisyonun kendi çalışma usulleri olduğunu belirtti.

Bu konuda 3 de alt komisyonunun bulunduğunu ve bunların da çalıştığını anlatan Arınç, Meclis Başkanı Çiçek'in nisan sonu itibarıyla bugüne kadarki bilgi toplama, görüş toplama ve fikir alma çalışmalarının biteceğini, mayıs ayından itibaren de anayasa yazım çalışmalarına başlanacağını kendisine söylediğini anlattı.

Arınç, bu yıl sonuna kadar da yeni anayasanın kabul edilme imkanı olabileceğini söylediğini anımsatarak, "Bizler de aynı düşüncedeyiz. Meclis'teki temsil oranları, temsil edilen tüm siyasi partilerin yüzde 80'inin üzerindedir. Eğer bir anayasa yazımında ve uzlaşmasında başarı sağlarlarsa, yıllardan beri beklediğimiz ama bir türlü göremediğimiz bir hayali gerçekleştirmiş olacağız" diye konuştu.

Bülent Arınç, 4 Nisan'da Türkiye'de önemli bir yargı süreci başladığını belirterek, "12 Eylül askeri darbesini yapan Milli Güvenlik Konseyi'nin 5 üyesinden hayatta bulunan 2 üyesi olan Evren ve Şahinkaya hakkında, 'Anayasal düzeni zorla değiştirmek, değiştirmeye teşebbüs etmek' iddiasıyla açılan davanın yargılaması başladı.

Davanın ilk duruşmasını yapıldı ve davaya müdahil olanlar var. Bunu ayrıca takip eden kurumlarda var. Şimdi şunu sormak gerekir: Madem ki 12 Eylül 1980 bir darbe olara k nitelendirildi ve bu darbenin sorumlularından, kısmen sorumlularından, şüphesiz illiyet bağı itibariyle nereye kadar gideceği belli olmayan bir süreci sadece Milli Güvenlik Konseyi'yle sınırlamak doğru olabilir, tartışabilir. Ancak bu iki kişinin yargılaması başladı" dedi.

Arınç, darbenin suç sayıldığını, darbeyi yapanların yargılandığını belirterek , "Darbenin mahsulü olan anayasanın bugün yürürlükte olması aslında çok düşündürücü, biraz da üzüntü ve utanç vericidir. Yani onlarca sebep var ki, yeni bir anayasaya, artık parlamentonun yapacağı bir anayasaya ihtiyacımız var" diye konuştu.

23 Nisan 1920'de TBMM'nin Ankara'da Atatürk, silah arkadaşları ve Anadolu'dan seçilen temsilcilerin marifetiyle ilk toplantısını yaptığını hatırlatan Arınç, o zaman bağımsızlık mücadelesinin devam ettiğini, meclisi açmanın çok önemli olduğunu kaydetti.

Arınç birinci Meclis'in, kendi içerisinde az maddeli 1921 Anayasası'nı yaptığını, daha sonra 1924 Anayasası'nın yapıldığını anlattı.

Arınç, 1960 askeri darbesinin, 1924 Anayasası'nı yürürlükten kaldırdığını, 20 yıl müddetle bu Anayasa'nın devam ettiğini belirterek, "Ta ki, 1980 askeri darbesine kadar. O zaman da Milli Güvenlik Konseyi, Danışma Meclisi'ni kurdu. Danışma Meclisi, atanmış, seçilmiş, kısmen onların direktifleriyle bugün elimizdeki anayasayı hazırladı. 1921 ve 1924 anayasaları meclis tarafından getirilmiştir ama 1960 ve 1980'den sonraki anayasalar, darbeyi yapanların talimatı, direktifleriyle hazırlanmıştır. 1960'tan bu yana kabul edersek, 50 yıllık siyasi tarihimiz iki tane darbe anayasasıyla günümüze geldi. Artık bundan kurtulmamız lazım. Çünkü Türkiye ilerliyor, çağdaşlaşıyor, özgürlük, demokrasi alanında, dış politikada, ekonomide fevkalade iyi, olumlu adımlarla hepimiz bugün karşılaşıyoruz. İnsan odaklı, birey odaklı bir anayasaya ihtiyaç var ve bu temel belge, darbeler sonrasındaki iradenin zoruyla kabul edilen değil, halkın kendi iradesiyle hem seçtikleri milletvekillerinin hem de gerekiyorsa referandum yoluyla kabul edeceği bir anayasaya ihtiyaç var. Bu ihtiyaç, pek çok sebeple gerçektir" diye konuştu.

AK Parti'ye açılan kapatma davasına değinen Arınç, "Bu kapatma davasının gizli açık sebepleri vardır. Ama en önemli sebebinin yeni bir anayasa yapmak iddiamız olduğunu rahatlıkla size söyleyebilirim. Yeni anayasa deyince kuşkulanıyorlardı. Kapatma davasından paçamızı zor kurtardık. Para cezasıyla iş bitti. Yoksa neredeyse AK Parti'yi de kapatıyorlardı " ifadelerini kullandı.

Bülent Arınç, konuşmasının ardından konferansa katılan öğrencilerden soru aldı. Aydın Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğrencisi Somali'li Ayşa Ahmet'in "Yeni anayasada güçler ayrılığı dengesi nasıl düzenlenecek" sorusu üzerine Arınç, Türkiye'nin Somali'ye yaptığı yardımların devam ettiğini belirterek, "Somali'yi seviyoruz. Somali'den gelen Ayşa Ahmet'i de seviyoruz" dedi.

Arınç, "Yasama, yürütme ve yargının Anayasa'da muhafaza edilip edilmeyeceği konusu da partilerin vereceği karara bağlıdır. Yani hiç bir parti peşinen 'Biz şundan yanayız' ya da 'Biz buna karşıyız' diye söylemiyor. Anayasanın yeninden yazılması sırasında bu konuya dikkat edileceğini ben biliyorum. 4 parti eline kağıt kalem alıp yazacak. Onlar neyi kabul ederse bizde onların mecliste müzakeresini yapacağız" dedi.

Bir öğrencinin "Yeni anayasada dokunulmazlıklar ilgili bir değişiklik yapılacak mı" sorusuna Arınç "Dokunulmazlıklarla konusunda da prensip komisyonun karar vermesidir. Bu konuda da hiçbir partinin kendi görüşünü dayatmayacağını biliyoruz. Ortak nokta neyse onu kabul edeceğiz " diye cevap verdi .
Kaynak: İHA