İsrail Yönetimi, Suriye Konusunda Bölündü
İsrailli yöneticiler, Devlet Başkanı Beşşar Esed karşıtı gösterilerde 8 bine yakın kişinin hayatını kaybettiği Suriye’ye nasıl tepki verileceği konusunda görüş ayrılığı yaşıyor.
İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, yaşanan katliamları tümden kınamanın ve Esed 'e çekil çağrısı yapmanın zamanı geldiğini düşünürken, Başbakan Benjamin Netanyahu ise Suriye konusunda belirsiz kalmayı tercih ediyor.
Dışişleri Bakanlığı 'ndan üstü düzey bir yetkilinin Haaretz 'e yaptığı açıklamaya göre bakanlık, geçtiğimiz hafta dışişleri bakanlığında katliamların kınanmasının ahlaki bir sorumluluk olduğuna dair bir öneri gündeme geldi. İsrailli diplomatlar; Avrupa Birliği, ABD ve Arap Birliği Suriye karşısında net ve sert bir tavır alırken, İsrail 'in net bir politika benimseyemeyeceğini ve Suriye 'ye karşı bir duruş sergileyen son Batı ülkesi olamayacağı görüşünü dile getiriyor.
İsrail 'in bu yaklaşımının da Arap dünyasındaki, katliamlarına rağmen İsrail 'in Esed rejimini korumayı tercih ettiği şeklindeki komplo teorilerini desteklediği düşünülüyor.
Bu yüzden de Lieberman 'ın kınama ve Esed 'e çekil çağrısı yapma önerisini, Başbakan Netanyahu ve diğer üst düzey yetkililerle bu konuda görüşme yaptığı belirtildi. Ancak Netanyahu ve Savunma Bakanı Ehud Barak, Lieberman 'ın tavsiyesine karşı çıktı. Netanyahu 'nun, Esed hakkında yapılacak sert açıklamanın komplo teorilerini daha çok destekleyeceğini ve ayaklanmanın arkasında İsrail olduğu iddialarını daha da güçlendireceğini savunduğu kaydediliyor.
Netanyahu 'nun Suriye ve Esed hakkındaki en net açıklamasını 20 Temmuz 'da El Arabiya kanalına yapmıştı. Söyleyeceği her şeyin “kendisine karşı kullanılmayacağını, aksine insanların Suriye 'de görmek istedikleri gerçek reform sürecine karşı kullanılacağını” ifade etmişti. Netanyahu, “Bu yüzden Suriye 'ye karışmıyoruz; ama bu endişeli olmadığımız anlamına da gelmez” demişti. Netanyahu ayrıca aynı açıklamasında İsrail 'in Suriye 'de Esed rejimini korumakla hiçbir çıkarının olmadığını savunmuştu.
O zamandan bu yana Suriye 'deki şiddet giderek arttı; ancak Netanyahu ve İsrail yönetimi Esed 'e çekil çağrısı yapmaktan geri durdu. İki hafta önceki kabine toplantısında da Esed 'in ismini anmadan kısa bir göndermede bulundu: “Geçtiğimiz günlerde nasıl komşularla yaşadığımızı anımsadık. Suriye ordusunun kendi halkını katlettiğini gördük, bölgemizde başka kanlı olaylar gördük. Bazı liderlerin kendilerini halkını veya komşularını öldürmekten alıkoyacak ahlaki değerleri yok”
Netanyahu 'nun görüşünü destekleyen ve görüşmelere katılan üst düzey bir yetkili ise gazeteye açıklamasında Suriye 'nin “çok hassas bir konu olduğunun” altını çiziyor. Yetkili, “Herhangi bir tarafı destekliyor gibi gözükmek istemiyoruz. Sessiz kalmanın daha iyi olacağı kanaatine vardık. Suriye bir şekilde kuzeyde Hizbullah 'ı ve diğer unsurları kullanarak provoke etmeye ve bizi bu işin içine çekmeye çalışıyor. Sakin olmamız gerekiyor” diye konuşuyor.
Bir başka yetkili ise Netanyahu 'nun dikkatli olduğunu ancak yine de fikrini değiştirebileceğini söylüyor. Aynı yetkiliye göre İsrail, diplomatik kanallar üzerinden sert duruşunu da açıkça belirtiyor. Yetkili “Amerikalılar, Fransızlar bize fikrimizi sorduğunda açıkça Esed 'in gitmesi gerektiğini söylüyoruz. Ancak İsrail bunun kamuoyu önünde kampanyasını yapanlardan biri olmak istemiyor” diye ekliyor.
Dışişleri Bakanı Lieberman ise daha Temmuz ayında Esed 'e çekil çağrısı yapmıştı. Ancak o zamandan bu yana Netanyahu 'nun da etkisiyle duruşunu yumuşattı. İsrail 'in duruşunu değiştirmeye çalıştıysa da başarılı olamadı. Ancak Lieberman BM 'deki İsrail Temsilcisi Ron Prosor 'a da Suriye 'nin konuşulduğu Genel Kurul 'da kritik bir konuşma yapma talimatı verdi ve Prosor BM üyelerini tepkisiz kalmamaya çağırdı. Prosor, Esed 'in artık ahlaki olarak “idare otoroitesine sahip olmadığını ve uluslararası kamuoyunun da kenardan izlemeyi bırakması gerektiğini” söyledi.
Dışişleri Bakanlığı 'ndan üstü düzey bir yetkilinin Haaretz 'e yaptığı açıklamaya göre bakanlık, geçtiğimiz hafta dışişleri bakanlığında katliamların kınanmasının ahlaki bir sorumluluk olduğuna dair bir öneri gündeme geldi. İsrailli diplomatlar; Avrupa Birliği, ABD ve Arap Birliği Suriye karşısında net ve sert bir tavır alırken, İsrail 'in net bir politika benimseyemeyeceğini ve Suriye 'ye karşı bir duruş sergileyen son Batı ülkesi olamayacağı görüşünü dile getiriyor.
İsrail 'in bu yaklaşımının da Arap dünyasındaki, katliamlarına rağmen İsrail 'in Esed rejimini korumayı tercih ettiği şeklindeki komplo teorilerini desteklediği düşünülüyor.
Bu yüzden de Lieberman 'ın kınama ve Esed 'e çekil çağrısı yapma önerisini, Başbakan Netanyahu ve diğer üst düzey yetkililerle bu konuda görüşme yaptığı belirtildi. Ancak Netanyahu ve Savunma Bakanı Ehud Barak, Lieberman 'ın tavsiyesine karşı çıktı. Netanyahu 'nun, Esed hakkında yapılacak sert açıklamanın komplo teorilerini daha çok destekleyeceğini ve ayaklanmanın arkasında İsrail olduğu iddialarını daha da güçlendireceğini savunduğu kaydediliyor.
Netanyahu 'nun Suriye ve Esed hakkındaki en net açıklamasını 20 Temmuz 'da El Arabiya kanalına yapmıştı. Söyleyeceği her şeyin “kendisine karşı kullanılmayacağını, aksine insanların Suriye 'de görmek istedikleri gerçek reform sürecine karşı kullanılacağını” ifade etmişti. Netanyahu, “Bu yüzden Suriye 'ye karışmıyoruz; ama bu endişeli olmadığımız anlamına da gelmez” demişti. Netanyahu ayrıca aynı açıklamasında İsrail 'in Suriye 'de Esed rejimini korumakla hiçbir çıkarının olmadığını savunmuştu.
O zamandan bu yana Suriye 'deki şiddet giderek arttı; ancak Netanyahu ve İsrail yönetimi Esed 'e çekil çağrısı yapmaktan geri durdu. İki hafta önceki kabine toplantısında da Esed 'in ismini anmadan kısa bir göndermede bulundu: “Geçtiğimiz günlerde nasıl komşularla yaşadığımızı anımsadık. Suriye ordusunun kendi halkını katlettiğini gördük, bölgemizde başka kanlı olaylar gördük. Bazı liderlerin kendilerini halkını veya komşularını öldürmekten alıkoyacak ahlaki değerleri yok”
Netanyahu 'nun görüşünü destekleyen ve görüşmelere katılan üst düzey bir yetkili ise gazeteye açıklamasında Suriye 'nin “çok hassas bir konu olduğunun” altını çiziyor. Yetkili, “Herhangi bir tarafı destekliyor gibi gözükmek istemiyoruz. Sessiz kalmanın daha iyi olacağı kanaatine vardık. Suriye bir şekilde kuzeyde Hizbullah 'ı ve diğer unsurları kullanarak provoke etmeye ve bizi bu işin içine çekmeye çalışıyor. Sakin olmamız gerekiyor” diye konuşuyor.
Bir başka yetkili ise Netanyahu 'nun dikkatli olduğunu ancak yine de fikrini değiştirebileceğini söylüyor. Aynı yetkiliye göre İsrail, diplomatik kanallar üzerinden sert duruşunu da açıkça belirtiyor. Yetkili “Amerikalılar, Fransızlar bize fikrimizi sorduğunda açıkça Esed 'in gitmesi gerektiğini söylüyoruz. Ancak İsrail bunun kamuoyu önünde kampanyasını yapanlardan biri olmak istemiyor” diye ekliyor.
Dışişleri Bakanı Lieberman ise daha Temmuz ayında Esed 'e çekil çağrısı yapmıştı. Ancak o zamandan bu yana Netanyahu 'nun da etkisiyle duruşunu yumuşattı. İsrail 'in duruşunu değiştirmeye çalıştıysa da başarılı olamadı. Ancak Lieberman BM 'deki İsrail Temsilcisi Ron Prosor 'a da Suriye 'nin konuşulduğu Genel Kurul 'da kritik bir konuşma yapma talimatı verdi ve Prosor BM üyelerini tepkisiz kalmamaya çağırdı. Prosor, Esed 'in artık ahlaki olarak “idare otoroitesine sahip olmadığını ve uluslararası kamuoyunun da kenardan izlemeyi bırakması gerektiğini” söyledi.