6. Türkiye Sektörel Ekonomi Şurası
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, enflasyondaki düşüş trendinin Türk ekonomisi için büyük önem taşıdığını vurgulayarak, bu yıl enflasyonun yüzde 5-6 arasında gerçekleşeceğini ifade etti.
6. Türkiye Sektörel Ekonomi Şurası'nın açılış oturumu TOBB Birlik Merkezi'nde yapıldı. Açılış oturumuna Başbakan Yardımcısı Babacan, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile çeşitli sektörlerin temsilcileri katıldı.
Açılış oturumunda bir konuşma yapan Başbakan Yardımcısı Babacan, Avrupa'nın yaşadığı yapısal sorunların, bundan sonraki dönemde çözülmesi zor olan sorunlar olduğunu vurguladı. Babacan, dünyanın içinde bulunduğu ekonomik krizin etkilerinin, 2. Dünya Savaşı'nın etkileri kadar büyük olduğunu ifade etti.
Babacan, Türkiye'nin yaşanan krizlerden güçlü çıktığına işaret ederek, Türkiye'de gelirin artık sadece bir kesim için değil, toplumun tamamı için arttığını ifade etti.
Enflasyondaki düşüş trendinin büyük önem taşıdığını vurgulayan Babacan, enflasyonun bu yıl yüzde 5-6 arasında olacağını belirtti.
Merkez Bankası'nın faiz politikasına da değinen Babacan, "Reel açıdan bakıldığında Merkez Bankası şu anda eksi reel faiz uygulamaktadır" diye konuştu.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise, iş ve yatırım ortamını iyileştiren pek çok düzenlemeyi, istişare ve diyalog ortamı sayesinde hayata geçirdiklerini anlattı. Türkiye'nin en hızlı reform yapan ülkeler arasında yer aldığını vurgulayan Hisarcıklıoğlu, ekonomi yönetiminde meydana getirilen büyüme vizyonunun, iş dünyasının küresel arenada kendini göstermesini ve başarılı olmasını sağladığını anlattı. Hisarcıklıoğlu şunları kaydetti:
"Bugün bu salonda reel sektörlerimize yön veren, ekonominin büyümesini, istihdamı, ihracatı ve yatırımı sağlayan, ülkemizin önce gelen tüccarları, sanayicileri, yöneticileri ve müteşebbisleri var. Karşımızda, tüm Türkiye’nin iftihar duyması gereken bir tablo var. Etrafımızdaki ülkelerin hemen hepsinde şirketler zordayken, devlet yardımlarıyla ayakta kalırken, işte bu camia Türkiye’nin küresel krizi arkasında bırakmasını sağladı. Yatırımda, üretimde, istihdamda ve ihracatta kriz öncesi seviyeleri çoktan geride bıraktık. Şimdi hedefimiz, bu müthiş performansı daha da artırarak devam ettirmek. Çünkü 2023 yılında Türkiye’nin adını dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına yazdırmak istiyoruz, milli markalarımızla dünyanın her köşesinde var olmak, bayrağımızı taşımak istiyoruz, dünyada her evde, Türkiye’de üretilmiş bir ürün kullanılmasını istiyoruz. Biz bunları başaracağımıza inanıyoruz. Zira “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.”
2023 hedeflerine koşarken iki temel yaklaşımı benimsediklerini ifade eden Hisarcıklıoğlu, "Birincisi, yüksek istihdam üreten geleneksel sektörlerimizi muhafaza etmeliyiz. İnşaat, tekstil-konfeksiyon, demir-çelik, perakende, turizm, gıda ve daha pek çok geleneksel sektörümüz bizim için vazgeçilmezlerdir. Ancak odaklanmamız gereken nokta, bu sektörlerde bir üst üretim zincirine çıkmak olmalı. İkinci temel yaklaşım, geleceğin sektörlerinde, mesela bio-teknoloji, nano-teknoloji, yapay zeka alanlarında var olmaktır. Böylece teknoloji ithal edip tüketen, değil, üretip, ihraç eden ülke haline gelmektir. Zira bakın dünyaya. Bildiğimiz, alıştığımız küresel sistem değişiyor. Güçlü bildiğimiz ekonomiler sallanıyor, güçlü görünen yapılar yıkılıyor. Batımızdaki ülkeler ekonomik krizlerle boğuşurken, güneyimizde ve doğumuzdaki ülkelerde siyasi krizler yaşanıyor. Herkesin kendi sorunlarına odaklandığı bu süreci iyi değerlendirmeliyiz. Batımızda en büyük tüketim pazarı Avrupa var. Doğumuzda en büyük üretim pazarı Asya var. Kuzey ve güneyimizdeyse devasa enerji kaynakları var. Biz bunların tam ortasındayız. Önümüzdeki yepyeni bir fırsat penceresi aralanıyor. Bu coğrafi avantajı; güçlü fiziki ve beşeri altyapıyla, iş ve yatırım dostu mevzuatıyla, dinamik müteşebbisleriyle birleştirdiğimizi bir düşünün şimdi" şeklinde konuştu
Kaynak: İHA
Açılış oturumunda bir konuşma yapan Başbakan Yardımcısı Babacan, Avrupa'nın yaşadığı yapısal sorunların, bundan sonraki dönemde çözülmesi zor olan sorunlar olduğunu vurguladı. Babacan, dünyanın içinde bulunduğu ekonomik krizin etkilerinin, 2. Dünya Savaşı'nın etkileri kadar büyük olduğunu ifade etti.
Babacan, Türkiye'nin yaşanan krizlerden güçlü çıktığına işaret ederek, Türkiye'de gelirin artık sadece bir kesim için değil, toplumun tamamı için arttığını ifade etti.
Enflasyondaki düşüş trendinin büyük önem taşıdığını vurgulayan Babacan, enflasyonun bu yıl yüzde 5-6 arasında olacağını belirtti.
Merkez Bankası'nın faiz politikasına da değinen Babacan, "Reel açıdan bakıldığında Merkez Bankası şu anda eksi reel faiz uygulamaktadır" diye konuştu.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise, iş ve yatırım ortamını iyileştiren pek çok düzenlemeyi, istişare ve diyalog ortamı sayesinde hayata geçirdiklerini anlattı. Türkiye'nin en hızlı reform yapan ülkeler arasında yer aldığını vurgulayan Hisarcıklıoğlu, ekonomi yönetiminde meydana getirilen büyüme vizyonunun, iş dünyasının küresel arenada kendini göstermesini ve başarılı olmasını sağladığını anlattı. Hisarcıklıoğlu şunları kaydetti:
"Bugün bu salonda reel sektörlerimize yön veren, ekonominin büyümesini, istihdamı, ihracatı ve yatırımı sağlayan, ülkemizin önce gelen tüccarları, sanayicileri, yöneticileri ve müteşebbisleri var. Karşımızda, tüm Türkiye’nin iftihar duyması gereken bir tablo var. Etrafımızdaki ülkelerin hemen hepsinde şirketler zordayken, devlet yardımlarıyla ayakta kalırken, işte bu camia Türkiye’nin küresel krizi arkasında bırakmasını sağladı. Yatırımda, üretimde, istihdamda ve ihracatta kriz öncesi seviyeleri çoktan geride bıraktık. Şimdi hedefimiz, bu müthiş performansı daha da artırarak devam ettirmek. Çünkü 2023 yılında Türkiye’nin adını dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına yazdırmak istiyoruz, milli markalarımızla dünyanın her köşesinde var olmak, bayrağımızı taşımak istiyoruz, dünyada her evde, Türkiye’de üretilmiş bir ürün kullanılmasını istiyoruz. Biz bunları başaracağımıza inanıyoruz. Zira “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.”
2023 hedeflerine koşarken iki temel yaklaşımı benimsediklerini ifade eden Hisarcıklıoğlu, "Birincisi, yüksek istihdam üreten geleneksel sektörlerimizi muhafaza etmeliyiz. İnşaat, tekstil-konfeksiyon, demir-çelik, perakende, turizm, gıda ve daha pek çok geleneksel sektörümüz bizim için vazgeçilmezlerdir. Ancak odaklanmamız gereken nokta, bu sektörlerde bir üst üretim zincirine çıkmak olmalı. İkinci temel yaklaşım, geleceğin sektörlerinde, mesela bio-teknoloji, nano-teknoloji, yapay zeka alanlarında var olmaktır. Böylece teknoloji ithal edip tüketen, değil, üretip, ihraç eden ülke haline gelmektir. Zira bakın dünyaya. Bildiğimiz, alıştığımız küresel sistem değişiyor. Güçlü bildiğimiz ekonomiler sallanıyor, güçlü görünen yapılar yıkılıyor. Batımızdaki ülkeler ekonomik krizlerle boğuşurken, güneyimizde ve doğumuzdaki ülkelerde siyasi krizler yaşanıyor. Herkesin kendi sorunlarına odaklandığı bu süreci iyi değerlendirmeliyiz. Batımızda en büyük tüketim pazarı Avrupa var. Doğumuzda en büyük üretim pazarı Asya var. Kuzey ve güneyimizdeyse devasa enerji kaynakları var. Biz bunların tam ortasındayız. Önümüzdeki yepyeni bir fırsat penceresi aralanıyor. Bu coğrafi avantajı; güçlü fiziki ve beşeri altyapıyla, iş ve yatırım dostu mevzuatıyla, dinamik müteşebbisleriyle birleştirdiğimizi bir düşünün şimdi" şeklinde konuştu