Besim Tibuk, KKTC'deki Yatırım Zorluklarına Dikkat Çekti
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yönelik turizm yatırımlarıyla dikkat çeken Net Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Besim Tibuk, bürokrasiden ve yatırımcılara yönelik engellerden şikayet etti.
Lefkoşa’daki Merit Otel’de basın mensuplarıyla bir araya gelen Net Holding Yönetim Kurulu Başkanı Besim Tibuk, kendini Kıbrıslı saydığını, KKTC vatandaşı olduğunu, Kıbrıslı düşünen bir Türkiyeli kimliği taşıdığını ve her ayın üç haftasını KKTC'de geçirdiğini belirterek, Asil Nadir’den sonra KKTC’ye en fazla yatırımı yapan iş adamı olduğunun altını çizdi. KKTC’ye karşı en büyük ambargonun finansal bağlamda olduğunu, yatırımlar için bankalardan çok zor kredi alınabildiğini belirten Tibuk, Lefkoşa Merit Hotel’in hiç kredi alınmadan, kendi öz kaynaklarıyla oluşturulduğunu söyledi.
Otelin yapımı sırasında büyük bürokratik zorluklarla karşılaştıklarını, iki kez inşaatı durdurma kararı aldıklarını, hatta otelden vazgeçip arsaya apartman yapmayı bile düşündüklerini ifade eden Tibuk, “Burayı meydana getiren Reha Bey’dir. Projeden vazgeçmemizi o engelledi, zorlukları büyük bir kararlılıkla o aştı” dedi.
Tibuk, “Cumhuriyet Meclisi’nde bu otelin inşaatı konusunda aleyhte konuşanlar oldu. Ama şimdi onlar bile bu otele geliyorlar, sunduğu olanaklardan yararlanıyorlar ve yiyip içiyorlar” diye konuştu.
“KKTC YATIRIMLARI RİSKLİ YATIRIMLAR” KKTC’ye yönlendirilen yatırımların prim de yapmadığını söyleyen Tibuk, Karpaz’daki Cyprus Garden’a yaptıkları yatırımın eğer Türkiye’de olsaydı şu anda en az 300 milyon dolarlık bir değere ulaşacağını, oysa yılda sadece 4 ay çalıştırabildikleri bu tesisin zararda olduğunu açıkladı.
Tibuk, KKTC’ye turizm yatırımında bulunan öteki Türkiyeli iş adamlarının da büyük kazançları olmadığını, eğer kazanabilselerdi kendi hesaplarına on oteli daha inşa edebileceklerini savundu. KKTC’ye yapılan yatırımların büyük getirisi olmadığını ve risk taşıdığını anlatabilmek adına Türkiye’de ilk 100’e ve hatta 500’e giren büyük şirketin KKTC’ye yatırımdan ısrarla kaçındığını, onların asla burada olmadıklarını söyleyen Tibuk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kıbrıs Türkü’nün en büyük değeri İngiltere’deki, Avustralya’daki Türklerdir. Bakınız onlar da yatırım yapmıyorlar buraya. Kıbrıs Türk Hükümeti’nin ve bürokrasisinin izolasyonu, en büyük izolasyondur.” KKTC bürokrasisine de ağır eleştiriler yönelten Tibuk, "tam bir rezalet olan", yatırımcıları, yatırımları kaçırtan bu bürokrasiyle ciddi sorunları olduğuna parmak basan ve bu durumun KKTC’nin esenliği ve geleceği için mutlaka aşılması gerektiğini kaydetti.
KKTC’nin bugünkü halini 1980 öncesi Türkiye’ye benzeten Tibuk, şu tavsiyelerde bulundu: “Kapalı toplum aptal, açık toplum akıllı toplumdur. Kapalı toplumlar başarılı olabilseydi, Aborjinler olurdu. Aborjinler bu çağda hala avladıkları hayvanlarla besleniyorlar. KKTC’de çok zeki, kültürlü ve uyanık bir halk vardır. Malta ve Dubai gelişmişlikleri örnek alınsın. Kapalı toplum olmayı içine sindiremezse bu halk sorunlarını aşabilecek yetenektedir. Steril bir ülke olmayınız. Yabancılara, yabancı sermayeye ve yabancı kültürlere de kucak açınız." Bütün olumsuzluklara karşın burada olmaktan mutlu olduğunu, Kıbrıs’ı ve Kıbrıslıları sevdiğini, Türkiye’de kimi iş adamlarının kendisine verdiği zararlardan dolayı zamanını daha çok Kıbrıs’ta geçirmeyi yeğlediğini ve Türkiye’yi iyi bir yere götürmediğine inandığı hükümetle de ciddi uyumsuzlukları olduğunu belirten Tibuk, “Türkiye’nin KKTC’ye gönderdiği 1 milyar doların 750 milyonunun her yıl tekrar Türkiye’ye döndüğünü ve Türkiye’nin KKTC’den katma değer kazancının büyük olduğunu ben burada Türkiyeli yetkililere de söyledim” dedi.
Şimdilik inanmasa da Kıbrıslıların düşmanlık anlayışının değişeceğini umduğunu belirten Tibuk, “Kıbrıs muhteşem bir ada, bir elmas. Bu elması işlemek gerek” diye konuştu.
Kaynak: İHA
Otelin yapımı sırasında büyük bürokratik zorluklarla karşılaştıklarını, iki kez inşaatı durdurma kararı aldıklarını, hatta otelden vazgeçip arsaya apartman yapmayı bile düşündüklerini ifade eden Tibuk, “Burayı meydana getiren Reha Bey’dir. Projeden vazgeçmemizi o engelledi, zorlukları büyük bir kararlılıkla o aştı” dedi.
Tibuk, “Cumhuriyet Meclisi’nde bu otelin inşaatı konusunda aleyhte konuşanlar oldu. Ama şimdi onlar bile bu otele geliyorlar, sunduğu olanaklardan yararlanıyorlar ve yiyip içiyorlar” diye konuştu.
“KKTC YATIRIMLARI RİSKLİ YATIRIMLAR” KKTC’ye yönlendirilen yatırımların prim de yapmadığını söyleyen Tibuk, Karpaz’daki Cyprus Garden’a yaptıkları yatırımın eğer Türkiye’de olsaydı şu anda en az 300 milyon dolarlık bir değere ulaşacağını, oysa yılda sadece 4 ay çalıştırabildikleri bu tesisin zararda olduğunu açıkladı.
Tibuk, KKTC’ye turizm yatırımında bulunan öteki Türkiyeli iş adamlarının da büyük kazançları olmadığını, eğer kazanabilselerdi kendi hesaplarına on oteli daha inşa edebileceklerini savundu. KKTC’ye yapılan yatırımların büyük getirisi olmadığını ve risk taşıdığını anlatabilmek adına Türkiye’de ilk 100’e ve hatta 500’e giren büyük şirketin KKTC’ye yatırımdan ısrarla kaçındığını, onların asla burada olmadıklarını söyleyen Tibuk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kıbrıs Türkü’nün en büyük değeri İngiltere’deki, Avustralya’daki Türklerdir. Bakınız onlar da yatırım yapmıyorlar buraya. Kıbrıs Türk Hükümeti’nin ve bürokrasisinin izolasyonu, en büyük izolasyondur.” KKTC bürokrasisine de ağır eleştiriler yönelten Tibuk, "tam bir rezalet olan", yatırımcıları, yatırımları kaçırtan bu bürokrasiyle ciddi sorunları olduğuna parmak basan ve bu durumun KKTC’nin esenliği ve geleceği için mutlaka aşılması gerektiğini kaydetti.
KKTC’nin bugünkü halini 1980 öncesi Türkiye’ye benzeten Tibuk, şu tavsiyelerde bulundu: “Kapalı toplum aptal, açık toplum akıllı toplumdur. Kapalı toplumlar başarılı olabilseydi, Aborjinler olurdu. Aborjinler bu çağda hala avladıkları hayvanlarla besleniyorlar. KKTC’de çok zeki, kültürlü ve uyanık bir halk vardır. Malta ve Dubai gelişmişlikleri örnek alınsın. Kapalı toplum olmayı içine sindiremezse bu halk sorunlarını aşabilecek yetenektedir. Steril bir ülke olmayınız. Yabancılara, yabancı sermayeye ve yabancı kültürlere de kucak açınız." Bütün olumsuzluklara karşın burada olmaktan mutlu olduğunu, Kıbrıs’ı ve Kıbrıslıları sevdiğini, Türkiye’de kimi iş adamlarının kendisine verdiği zararlardan dolayı zamanını daha çok Kıbrıs’ta geçirmeyi yeğlediğini ve Türkiye’yi iyi bir yere götürmediğine inandığı hükümetle de ciddi uyumsuzlukları olduğunu belirten Tibuk, “Türkiye’nin KKTC’ye gönderdiği 1 milyar doların 750 milyonunun her yıl tekrar Türkiye’ye döndüğünü ve Türkiye’nin KKTC’den katma değer kazancının büyük olduğunu ben burada Türkiyeli yetkililere de söyledim” dedi.
Şimdilik inanmasa da Kıbrıslıların düşmanlık anlayışının değişeceğini umduğunu belirten Tibuk, “Kıbrıs muhteşem bir ada, bir elmas. Bu elması işlemek gerek” diye konuştu.