Kan Şekerindeki Ani Düşüş Göz Sinirlerini Vuruyor

Adana Dünyagöz’den Doç. Dr. İbrahim Taşkıntuna, özellikle 10 yıldan fazla diyabet hastası olan kişilerde diyabetik retinopati görülme sıklığının arttığını belirterek, Kan şekerinin düzensiz seyretmesi, kan şekerinde ani düşüş ve yükselişler retinanın bozulmasını ve retinopati hastalığının oluşmasına ve ilerlemesine neden oluyor” dedi.

Kan Şekerindeki Ani Düşüş Göz Sinirlerini Vuruyor
Türkiye’de 10 milyon kişinin mücadele ettiği diyabet hastalığı, göz sağlığını da tehdit ediyor. Uzmanlar, kan şekerinde yaşanan ani yükseliş ve düşüşler gözün sinir tabakasını etkileyerek diyabetik retinopati hastalığına neden olabileceğini vurguluyor.

Adana Dünyagöz’den Doç. Dr. İbrahim Taşkıntuna, özellikle 10 yıldan fazla diyabet hastası olan kişilerde diyabetik retinopati görülme sıklığının arttığını belirterek, “Tip 1 diyabet veya insüline bağımlı genç diyabetiklerde ergenlik çağından sonra diyabetik retinopati görülme sıklığı yaşla doğru orantılı olarak artıyor. Kan şekerinin düzensiz seyretmesi, kan şekerinde ani düşüş ve yükselişler retinanın bozulmasını ve retinopati hastalığının oluşmasına ve ilerlemesine neden oluyor” dedi.

Diyabet hastalarında kan şekeri kontrolünün göz sağlığı açısından da büyük önem taşıdığına dikkat çeken Taşkıntuna, şeker hastalığının kontrol altına alınmadığı takdirde ciddi görme kayıplarına ve ağrılı göz tansiyonu yükselmelerine neden olabileceğinin altını çizdi. Taşkıntuna, “Şeker hastalığı retinadaki kılcal damarların yapısının ve hücre kaybına yol açarak damar geçirgenliğinin bozulmasına neden oluyor. Bunun yanı sıra sarı nokta bölgesinde sıvı ve yağlı maddelerin birikmesine ve beraberinde kılcal damarların tıkanarak beslenmeyen alanların ortaya çıkmasına yol açıyor. Bu durumda ise retinada kendiliğinden kanayabilen yeni damarlar oluşuyor, retinanın önünde ve içinde oluşan kanamalar gözün arka boşluğuna sızabiliyor. Sonuçta ciddi görme kayıpları, ağrılı göz tansiyonu yükselmelerine neden oluyor. Gebelik, hipertansiyon, kan yağlarının yüksekliği, böbrek hastalığı diyabetik retinopatiyi ağırlaştıran diğer faktörlerdir” diye konuştu.

GÖZ DİBİ MUAYENESİ İLE ERKEN TEŞHİS Taşkıntuna, diyabetik retinopati hastalığında erken teşhisini önemini vurgulayarak, diyabet teşhisinin hemen ardından hastanın göz muayenesi olması gerektiğini belirtti.

Diyabet hastalarının 1 yıllık aralarla diyabet kontrollerinin bir parçası olarak rutin göz muayenelerine devam etmeleri konusunda uyaran Taşkıntuna, “Özellikle göz dibi muayenesi, retinada meydana gelen değişikliklerin erken safhada tespit edilmesini sağlar ve hastaya başarılı şekilde tedavi olma şansı sunar. Diyabet tanısı sonrası 1 yıllık aralarla 5 yılı geçen diyabet hastalarının 6 ayda bir, göz dibi problemi tespit edilen diyabetlilerin 3 ayda bir göz muayenesi olması gerekmektedir” şeklinde konuştu.

Diyabetik retinopatiyi tedavi eden tek yönteminin lazerfotokoagulasyon olduğunu ifade eden Taşkıntuna, tedaviye ilişkin şu bilgileri verdi: “Argon laser ışığı kan damarlarındaki sızıntıyı engeller ve kan gitmeyen iskemik retinanın kapatılmasını sağlar. Bu tedavi uygun zamanda ve uygun şekilde uygulandığı takdirde şeker hastalığına bağlı ciddi görme kayıplarını önlemenin tek yoludur. Retinopati bulgularının erken dönemde tespit edilmesi, tedavi başarısının anahtarıdır.”
Kaynak: İHA