Tüsiad Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Muharrem Yılmaz Açıklaması
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Muharrem Yılmaz, TÜSİAD olarak, sanayi politikasının, tüm sanayi sektörlerinin rekabet avantajını artıracak yatay önlemleri içeren, bütünlükçü bir niteliğe sahip olması gerektiğini düşündüklerini belirterek, ''Ancak böyle bir yaklaşım ile 'daha çok katma değer üreten, 'cari açığı azaltan', 'daha verimli, daha çok istihdam yaratan' bir sanayi politikası uygulayabiliriz'' dedi.
Sektörel Dernekler Federasyonu ve Sabancı Üniversitesi-TÜSİAD Rekabet Forumu işbirliğiyle 8'incisi düzenlenen ''Rekabet Kongresi''nde konuşan Yılmaz, kongrenin, Türk ekonomisinin rekabet gücü sorunlarına eğilip, ortak çözüm arayışlarına zemin oluşturması açısından çok önemli olduğunu düşündüğünü söyledi.
Yılmaz, sektörlerin ülke ekonomisinin genel yapısı içerisindeki konumlarını araştırmaya, anlamaya ve hatta belirlemeye, ayrıca sektörlerine özgü sorunlarına çözüm aramaya yönelik örgütlenmeleri çok değerli bulduğunu dile getirerek, ''Özellikle bu örgütlerin, akademisyenler ile bir araya gelerek uygulamada yaşanan sorunlara, bilimsel çalışmalara dayanan öneriler getirmesini ve bunları kamuoyu ve düzenleyici kurumlarla paylaşmasının çok önemli olduğuna inanıyor ve SEDEFED'in düzenlediği kongreler ve oluşturduğu çalışma platformlarıyla, iyi örneklerin duyurulmasında da önemli bir işlevi yerine getirdiğini düşünüyorum'' diye konuştu.
-''İki bileşende ortalamanın altında kaldık''-
Yılmaz, Dünya Ekonomik Forumu Küresel Rekabet Raporu'na göre, 2011-2012 döneminde 142 ülke arasında 59. sırada yer alan Türkiye'nin, 2012-2013 döneminde rekabet gücü sıralamasında 144 ülke içinde 43. sırada ve ''Verimlilikten İnovasyon Odağına Geçiş Ülkeleri'' arasında yer aldığını hatırlattı.
Bu raporda, Türkiye ekonomisinin 2011'de yüzde 8,4 büyüdüğünün altının çizildiğini ve makroekonomik istikrara vurgu yapılarak, finansal sektörün güvenilir, iş dünyası açısından da rahat ulaşabilir durumda olduğunun vurgulandığına işaret eden Yılmaz, ''Bununla birlikte, Türkiye'nin, 2011'e göre hem puanını hem de konumunu yükseltmesine rağmen, 2012'de, iki bileşen açısından ortalamanın altında kaldığı, bunların 'Emek Piyasalarının Etkinliği' ve 'İnovasyon' olduğunu görüyoruz. Bu iki başlıkta Türkiye'nin mesafe kat edememesinin nedenlerini ve alınması gereken tedbirler konusunu gündemde tutmalı ve tartışmalarımızın önceliği haline getirmeliyiz'' şeklinde konuştu.
-''Türkiye'nin büyüme hızı gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırıldığında düşük''-
Yılmaz, Türkiye'nin rekabet gücünü geliştirebilmesi ve sürdürülebilirliğini sağlayabilmesi için, gerekli kaynak ve zamanı, istikrarlı ve yüksek oranlı bir büyüme performansı ile sağlayabileceğini düşündüğünü belirtti.
Türkiye'nin ortalama büyüme hızının, gelişmekte olan ülkeler ile karşılaştırıldığında düşük olduğunu gördüklerine dikkati çeken Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Büyümeyi nasıl sürdürülebilir kılarız diye düşündüğümüzde, üretkenlik ve rekabet artışı sağlayan mikro reform odaklı bir sanayi politikasının kilit önem taşıdığını görüyoruz. Bu doğrultuda, 2010 yılından itibaren hazırlanan 'Sanayi Strateji Belgesi', 'Girdi Tedarik Stratejisi' ve 'Yeni Teşvik Paketi' rehber kabul edilerek, sanayideki dönüşümün hızlandırılması ve yatırım ortamını iyileştirecek eylem planlarının hızla uygulamaya konulmasının, sürdürülebilir büyüme açısından önemli bir işlev göreceğini düşünüyoruz. Sanayi politikasının en önemli araçlarından biri olarak, yeni teşvik sisteminin, küçükten ortaya ve ortadan büyük ölçeğe geçiş başta olmak üzere ölçek ekonomisi ve kümelenmeyi teşvik etmesi, bölgesel kalkınma ve gelişme açısından daha ayrımlı ve esnek bir yapıya dayalı olması, bölge ve il sınıflamasının dinamik ve objektif değerlendirmelere daha yatkın bir sistem üzerine inşa edilmiş olması, Ar-Ge, yenilikçilik ve teknolojik gelişimi ve dönüşümü teşvik etmesi gibi özellikleriyle sürdürülebilir büyüme önündeki yapısal sorunların bertaraf edilmesine önemli katkı sağlayacağına inanmaktayız.''
-''Altyapı hizmetleri iyileştirilmeli''-
Yılmaz, maliyet düşürücü teşviklerin yanı sıra istihdamın niteliğinin ve altyapının iyileştirilmesine yönelik politikaların, teşvik uygulamalarının sonuçlarının daha kalıcı ve etkili olmasına katkı sağlayacağını ifade etti.
Rekabet gücü açısından ciddi bir tehdit oluşturan bölgesel farklılıkların asgariye indirilmesi için öncelikle temel hizmetler ve fiziki altyapı alanlarındaki eşitsizliklerin giderilmesinin büyük önem taşıdığına işaret eden Yılmaz, ''Altyapı hizmetlerinin iyileştirilmesi, özellikle az gelişmiş bölgelerde rekabet gücünün artırılması ve sürdürülebilir büyümenin sağlanması açısından en temel unsurlardan birini oluşturmaktadır'' dedi.
-Kadın istihdamının artırılması-
Ulaştırma altyapısının yetersizliğinin, sanayi için önemli bir maliyet kalemi oluşturduğuna dikkati çeken Yılmaz, bu doğrultuda, ''Demiryolu ve denizyolu ile yük veya yolcu taşımacılığına yönelik yatırımların'' öncelikli yatırım kapsamında değerlendirilmesi kadar, demiryolu taşımacılığının serbestleştirilmesi, demiryolu-liman bağlantılarının yapılması, taşıma modları arasındaki dengenin sağlanması gibi faktörlerin de sosyoekonomik açıdan görece az gelişmiş bölgelere yatırımların çekilmesi için büyük önem arz ettiğini vurguladı. Yılmaz, nitelikli işgücünün ve çok düşük olan kadın istihdam oranının artırılması için OSB'ler içerisinde yaygın ve örgün eğitim veren meslek liselerinin ve kadın istihdamına olanak yaratacak kreş ve okul öncesi eğitim kurumlarının yer alması gerektiğini kaydetti.
Muharrem Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:
''TÜSİAD olarak, sanayi politikasının tüm sanayi sektörlerinin rekabet avantajını artıracak yatay önlemleri içeren, bütünlükçü bir niteliğe sahip olması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak böyle bir yaklaşım ile 'daha çok katma değer üreten', 'cari açığı azaltan', 'daha verimli, daha çok istihdam yaratan' bir sanayi politikası uygulayabiliriz.''
Muhabir: Semra Orkan
Yayıncı: Affan Kulunyar
Kaynak: AA
Yılmaz, sektörlerin ülke ekonomisinin genel yapısı içerisindeki konumlarını araştırmaya, anlamaya ve hatta belirlemeye, ayrıca sektörlerine özgü sorunlarına çözüm aramaya yönelik örgütlenmeleri çok değerli bulduğunu dile getirerek, ''Özellikle bu örgütlerin, akademisyenler ile bir araya gelerek uygulamada yaşanan sorunlara, bilimsel çalışmalara dayanan öneriler getirmesini ve bunları kamuoyu ve düzenleyici kurumlarla paylaşmasının çok önemli olduğuna inanıyor ve SEDEFED'in düzenlediği kongreler ve oluşturduğu çalışma platformlarıyla, iyi örneklerin duyurulmasında da önemli bir işlevi yerine getirdiğini düşünüyorum'' diye konuştu.
-''İki bileşende ortalamanın altında kaldık''-
Yılmaz, Dünya Ekonomik Forumu Küresel Rekabet Raporu'na göre, 2011-2012 döneminde 142 ülke arasında 59. sırada yer alan Türkiye'nin, 2012-2013 döneminde rekabet gücü sıralamasında 144 ülke içinde 43. sırada ve ''Verimlilikten İnovasyon Odağına Geçiş Ülkeleri'' arasında yer aldığını hatırlattı.
Bu raporda, Türkiye ekonomisinin 2011'de yüzde 8,4 büyüdüğünün altının çizildiğini ve makroekonomik istikrara vurgu yapılarak, finansal sektörün güvenilir, iş dünyası açısından da rahat ulaşabilir durumda olduğunun vurgulandığına işaret eden Yılmaz, ''Bununla birlikte, Türkiye'nin, 2011'e göre hem puanını hem de konumunu yükseltmesine rağmen, 2012'de, iki bileşen açısından ortalamanın altında kaldığı, bunların 'Emek Piyasalarının Etkinliği' ve 'İnovasyon' olduğunu görüyoruz. Bu iki başlıkta Türkiye'nin mesafe kat edememesinin nedenlerini ve alınması gereken tedbirler konusunu gündemde tutmalı ve tartışmalarımızın önceliği haline getirmeliyiz'' şeklinde konuştu.
-''Türkiye'nin büyüme hızı gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırıldığında düşük''-
Yılmaz, Türkiye'nin rekabet gücünü geliştirebilmesi ve sürdürülebilirliğini sağlayabilmesi için, gerekli kaynak ve zamanı, istikrarlı ve yüksek oranlı bir büyüme performansı ile sağlayabileceğini düşündüğünü belirtti.
Türkiye'nin ortalama büyüme hızının, gelişmekte olan ülkeler ile karşılaştırıldığında düşük olduğunu gördüklerine dikkati çeken Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Büyümeyi nasıl sürdürülebilir kılarız diye düşündüğümüzde, üretkenlik ve rekabet artışı sağlayan mikro reform odaklı bir sanayi politikasının kilit önem taşıdığını görüyoruz. Bu doğrultuda, 2010 yılından itibaren hazırlanan 'Sanayi Strateji Belgesi', 'Girdi Tedarik Stratejisi' ve 'Yeni Teşvik Paketi' rehber kabul edilerek, sanayideki dönüşümün hızlandırılması ve yatırım ortamını iyileştirecek eylem planlarının hızla uygulamaya konulmasının, sürdürülebilir büyüme açısından önemli bir işlev göreceğini düşünüyoruz. Sanayi politikasının en önemli araçlarından biri olarak, yeni teşvik sisteminin, küçükten ortaya ve ortadan büyük ölçeğe geçiş başta olmak üzere ölçek ekonomisi ve kümelenmeyi teşvik etmesi, bölgesel kalkınma ve gelişme açısından daha ayrımlı ve esnek bir yapıya dayalı olması, bölge ve il sınıflamasının dinamik ve objektif değerlendirmelere daha yatkın bir sistem üzerine inşa edilmiş olması, Ar-Ge, yenilikçilik ve teknolojik gelişimi ve dönüşümü teşvik etmesi gibi özellikleriyle sürdürülebilir büyüme önündeki yapısal sorunların bertaraf edilmesine önemli katkı sağlayacağına inanmaktayız.''
-''Altyapı hizmetleri iyileştirilmeli''-
Yılmaz, maliyet düşürücü teşviklerin yanı sıra istihdamın niteliğinin ve altyapının iyileştirilmesine yönelik politikaların, teşvik uygulamalarının sonuçlarının daha kalıcı ve etkili olmasına katkı sağlayacağını ifade etti.
Rekabet gücü açısından ciddi bir tehdit oluşturan bölgesel farklılıkların asgariye indirilmesi için öncelikle temel hizmetler ve fiziki altyapı alanlarındaki eşitsizliklerin giderilmesinin büyük önem taşıdığına işaret eden Yılmaz, ''Altyapı hizmetlerinin iyileştirilmesi, özellikle az gelişmiş bölgelerde rekabet gücünün artırılması ve sürdürülebilir büyümenin sağlanması açısından en temel unsurlardan birini oluşturmaktadır'' dedi.
-Kadın istihdamının artırılması-
Ulaştırma altyapısının yetersizliğinin, sanayi için önemli bir maliyet kalemi oluşturduğuna dikkati çeken Yılmaz, bu doğrultuda, ''Demiryolu ve denizyolu ile yük veya yolcu taşımacılığına yönelik yatırımların'' öncelikli yatırım kapsamında değerlendirilmesi kadar, demiryolu taşımacılığının serbestleştirilmesi, demiryolu-liman bağlantılarının yapılması, taşıma modları arasındaki dengenin sağlanması gibi faktörlerin de sosyoekonomik açıdan görece az gelişmiş bölgelere yatırımların çekilmesi için büyük önem arz ettiğini vurguladı. Yılmaz, nitelikli işgücünün ve çok düşük olan kadın istihdam oranının artırılması için OSB'ler içerisinde yaygın ve örgün eğitim veren meslek liselerinin ve kadın istihdamına olanak yaratacak kreş ve okul öncesi eğitim kurumlarının yer alması gerektiğini kaydetti.
Muharrem Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:
''TÜSİAD olarak, sanayi politikasının tüm sanayi sektörlerinin rekabet avantajını artıracak yatay önlemleri içeren, bütünlükçü bir niteliğe sahip olması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak böyle bir yaklaşım ile 'daha çok katma değer üreten', 'cari açığı azaltan', 'daha verimli, daha çok istihdam yaratan' bir sanayi politikası uygulayabiliriz.''
Muhabir: Semra Orkan
Yayıncı: Affan Kulunyar