Tanrıkulu, Diyarbakır Cezaevi’nde İnceleme Yapan Kadın Grubuyla Görüştü
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Diyarbakır'da cezaevinde incelemelerde bulunan 45 kişilik kadın grubunun temsilcilerini kabul etti.
Tanrıkulu kabulde yaptığı konuşmada, açlık grevlerinin 65. gününde olduğunu anımsattı. Tanrıkulu, olaya vicdani ve insani bir mesele olarak baktıklarını kaydetti.
Kendi yaşamı üzerinden hak talep edilmesini doğru bulmadıklarını belirten Tanrıkulu, ancak ortada devam eden bir süreç olduğunu dile getirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'kutuplaştırıcı ve aşağılayıcı dil kullanmaya devam ettiğini' savunan Tanrıkulu, ''Bu dil yapıcı, kapsayıcı değil. Başbakan sorunu görmezden geliyor. Başbakan artık bu dil ve üsluptan vazgeçsin. Daha önceki dönemlerde ortaya çıkan manzarayı hatırlasın.'' dedi.
Açlık grevi yapanların taleplerinin, ana dilde eğitim dışında bir yasal düzenlemeye ihtiyaç olmadan çözülebileceğini anlatan Tanrıkulu, yargının özgürlükçü olmayan anlayışı nedeniyle ana dilde savunmanın yasal düzenlemeyle ele alınacağını söyledi.
Kişinin adı, sıfatı, suçu ne olursa olsun hukukun güvencesi altında olduğunu belirten Tanrıkulu, bunun kimseden esirgenemeyeceğini kaydetti.
Adalet Bakanlığı'nın katı kurallardan vazgeçmesini isteyen Tanrıkulu, Türk Tabipler Birliği uzmanlarının cezaevlerinde inceleme yapmasını istedi. Tanrıkulu, ''Açlık grevleri yapanlar, mutlaka kendi iradeleriyle buna son vermelidir. Kendi iradeleri dışındaki müdahaleler 2000 yılında olduğu gibi ağır sonuçlar ortaya çıkaracaktır.'' diye konuştu.
Grup adına açıklama yapan Filiz Kerestecioğlu da Diyarbakır'daki gerçekleştirdikleri ziyaretlere ilişkin izlenimlerini aktardı. Açlık grevi yapanların taleplerini meşru olarak gördüklerini ifade eden Kerestecioğlu, açlık grevi yapanlarda sağlık sorunlarının ortaya çıkmaya başladığını anlattı. Sinema sanatçısı Nur Sürer de Başbakan Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan randevu alamadıklarını söyledi.
Görüştükleri bir annenin 'evladı ölen bütün annelerin gözyaşları aynı renktedir' dediği aktaran Sürer, cezaevlerine yapılacak bir müdahalenin sonucunun 'trajedi olacağını' söyledi.
Kendi yaşamı üzerinden hak talep edilmesini doğru bulmadıklarını belirten Tanrıkulu, ancak ortada devam eden bir süreç olduğunu dile getirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'kutuplaştırıcı ve aşağılayıcı dil kullanmaya devam ettiğini' savunan Tanrıkulu, ''Bu dil yapıcı, kapsayıcı değil. Başbakan sorunu görmezden geliyor. Başbakan artık bu dil ve üsluptan vazgeçsin. Daha önceki dönemlerde ortaya çıkan manzarayı hatırlasın.'' dedi.
Açlık grevi yapanların taleplerinin, ana dilde eğitim dışında bir yasal düzenlemeye ihtiyaç olmadan çözülebileceğini anlatan Tanrıkulu, yargının özgürlükçü olmayan anlayışı nedeniyle ana dilde savunmanın yasal düzenlemeyle ele alınacağını söyledi.
Kişinin adı, sıfatı, suçu ne olursa olsun hukukun güvencesi altında olduğunu belirten Tanrıkulu, bunun kimseden esirgenemeyeceğini kaydetti.
Adalet Bakanlığı'nın katı kurallardan vazgeçmesini isteyen Tanrıkulu, Türk Tabipler Birliği uzmanlarının cezaevlerinde inceleme yapmasını istedi. Tanrıkulu, ''Açlık grevleri yapanlar, mutlaka kendi iradeleriyle buna son vermelidir. Kendi iradeleri dışındaki müdahaleler 2000 yılında olduğu gibi ağır sonuçlar ortaya çıkaracaktır.'' diye konuştu.
Grup adına açıklama yapan Filiz Kerestecioğlu da Diyarbakır'daki gerçekleştirdikleri ziyaretlere ilişkin izlenimlerini aktardı. Açlık grevi yapanların taleplerini meşru olarak gördüklerini ifade eden Kerestecioğlu, açlık grevi yapanlarda sağlık sorunlarının ortaya çıkmaya başladığını anlattı. Sinema sanatçısı Nur Sürer de Başbakan Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan randevu alamadıklarını söyledi.
Görüştükleri bir annenin 'evladı ölen bütün annelerin gözyaşları aynı renktedir' dediği aktaran Sürer, cezaevlerine yapılacak bir müdahalenin sonucunun 'trajedi olacağını' söyledi.