Çocuk, Ailesinde Gördüğü Şiddeti Okulda Arkadaşlarına Uyguluyor

Ailede şiddete maruz kalan ya da şahit olan çocuklar, istediklerini elde etmek için okulda şiddete başvuruyor.

Arkadaşı üzerinde söz sahibi olmak, küçük sınıflardaki çocuklara istediğini yaptırmak isteyen çocuklar şiddeti bir araç olarak kullanıyor. Öğretmenin, öğrenciler üzerinde otorite sağlayabilmek için bağırması, tebeşir fırlatması, kulak çekmesi, hakaret etmesi ise durumu daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor.

Uzmanlar, sözel şiddete maruz kalan çocukların içine kapanarak herkese karşı kin ve güvensizlik beslediği belirterek, çocuğu rencide edecek konuşmalardan kaçınılması uyarısında bulunuyor. Ailelerin, öğretmenlerin ve ilgili herkesin, çocuklara karşı dikkatli davranması tavsiye ediliyor. Özel Bahar Hastanesi doktorlarından psikolog Nihal Akın, çocuklarının okulda şiddet görmesinden endişe duyan aile sayısının arttığını söyledi.

Akın, okul içindeki ve dışındaki gruplardan, okuldaki çocukların velilerinden, komşulardan, herhangi yabancı bir kişiden yada aile içinden şiddet görme olasılığının her çocuk için var olduğunu kaydetti.

“AİLEDEKİ ŞİDDET OKULA YANSIYOR”
Akın, şu uyarılarda bulundu: “Ailede şiddete maruz kalan ya da şahit olan çocuklar, istediklerini elde etmek için okulda, okul çevresinde ve ailede şiddete başvurmaktadır. Öğrencilere, 'disiplin ve ceza' denildiğinde çocukların aklına ilk önce sözel ve fiziksel şiddet gelmektedir. 'Çocuklar dövülmeden terbiye edilir mi hiç' şeklindeki yaklaşım, çocukların şiddeti normalmiş gibi algılamasına sebep olmakta, çocuk, kardeşini, arkadaşını dövmekten çekinmemektedir. Ailedeki olumsuzluklar, hemen çocuğun iç dünyasına yansır. Okulda arkadaşı üzerinde söz sahibi olmak, küçük sınıflardaki çocuklara istediğini yaptırmak için şiddete başvurur. Öğretmenin, öğrenciler üzerinde otorite sağlayabilmek için bağırması, tebeşir fırlatması, kulak çekmesi, hakaret etmesi de durumu daha da içinden çıkılmaz bir hale sokmaktadır.”

“SÖZEL ŞİDDETE MARUZ KALAN ÇOCUK İÇİNE KAPANIR”
Çocukların düşüncelerine değer vererek sorunlarıyla yakından ilgilenilmesini tavsiye eden Nihal Akın, şunları kaydetti: “Eğitimde şiddeti kesinlikle kabul edemeyiz. Çocuk nasıl bir kusur işlemiş olursa olsun, dayakla cezalandırılmamalıdır. Sözel şiddete maruz kalan çocuklar içine kapanmakta, herkese karşı kin ve güvensizlik beslemektedir. Bu sebeple çocuğu rencide edecek konuşmalardan kaçınılması büyük önem taşımaktadır.”

“FİZİKSEL İSTİSMARDAN ŞÜPHELENİN”
Şiddetin, fiziksel, duygusal ya da cinsel olarak görülebileceğini belirten Akın, fiziksel şiddette, fiziksel istismardan şüphelenilerek, yaralanma bölgesine dikkat edilmesi uyarısını yaptı. Ayrıca, yapmak istemediği bir şeyi yapmaya razı etmek için duygusal şiddet kullanılabileceğini kaydetti.

Şiddete ya da istismara maruz kalan çocukların okula gitmek istememe, bahane üretme, derslerinde başarısız olma gibi olumsuz sonuçlar gösterdiğini ifade eden Akın, şöyle devam etti: “Kendine olan güveni zayıftır. Sürekli tetiktedir, geceleri uyuyamaz, kâbuslar görür ve içine kapanır. Sıkıntılarını çevresine anlatmak istemez. Sinirini kendinden küçük çocuklardan ya da kardeşlerinden çıkarmaya çalışır. Asabidir. Vücudunda sebebini söylemediği çizikler, morluklar vardır. İstenmedik davranışlarda, rahatsız eden arkadaşlarına vermek üzere para çalması ya da yalan söylemesi, bulunur.”

"AİLELER NE YAPMALI"
Akın, ebeveynlere şu tavsiyelerde bulundu: “Öncelikle yetişkinler, çocuğu dikkatle dinlemeli ve yanında olduklarını çocuğa hissettirmelidirler. Ona verilecek öneriler mantıklı olmalıdır. ‘Sen de ona vur, senin elin armut mu topluyor?’ gibi öneriler, çocuğun daha fazla istismara uğramasından başka bir işe yaramaz. Öğrencinin bulunduğu ortamdan ve o arkadaşlarından uzaklaşması, yeni arkadaşlar edinmesi tavsiye edilebilir. Aynı davranışların devam edip etmediğini çocuğa sormak gerekir. Olaylar ne zaman, nerede yaşandı? Kaç kişilerdi, gören oldu mu ve bu konuda bir şey yapıldı mı? Okul yönetimiyle konuşmak ve işbirliği içinde olmak çok önemlidir. Öğretmenle görüşmeli ve neler yapılabileceği hakkında görüş birliğine varılmalıdır.”

“SALDIRGAN ÇOCUĞUN İSTEKLERİ YERİNE GETİRİLMEMELİ”
Saldırgan özellikler sergileyen çocuğun isteklerinin yerine getirilmemesi gerektiğini ifade eden Akın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dayakla cezalandırıldığında çocuk daha da sinirli olur ve başkalarına zarar verebilir. ABD’nin Kuzey Carolina eyaletinde bulunan Duke Üniversitesi Çocuk ve Aile Politikaları Merkezi araştırmacıları tarafından farklı kültürel değerlere sahip altı ülkede gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarına göre, hangi kültürel ortamda olursa olsun dayak yiyen çocuklarda şiddet eğilimi daha fazla olurken, endişe oranlarının da arttığı tespit edilmiştir. Bu çocukların grup çalışmalarına katılması teşvik edilmeli, isteklerini şiddet yerine konuşarak ifade etmesi öğretilmelidir.”

“EVDEKİ İLİŞKİLERİNİZİ GÖZDEN GEÇİRİN”
Duygularını ifade etmesi yönünde çocukların cesaretlendirilmesini öneren Akın, şöyle konuştu: “Çocuğunuza özellikle, şiddete şiddet ile tepki vermemesi gerektiğini anlatın. Bu tür davranışın çözüm olmayacağını, aksine sorunu daha zorlaştıracağını belirtin. Evdeki ilişkilerinizi gözden geçirin. Daima onunla iletişime açık olun. Ona vakit ayırın. Çocuğunuzun kendini ifade edici, hakkını arayıcı ve atılgan davranışlarını destekleyerek kendisine güven duyması yönünde destekleyin. Arkadaşları ile ilişki kurmasına ve bu ilişkilerini güçlendirmesi konusunda ona yardımcı olun. Onlarla çeşitli etkinlikler planlaması ve yapmasını sağlayın. Çocuğunuzun davranışlarını ve etkileşim biçimini gözlemleyin ve gerekiyorsa yeni beceriler öğrenmesine yardımcı olun. Bu konuda okulunuzdaki psikolojik danışmandan yardım alabilirsiniz.”