Türkiye’de Sosyal Politikalar ve Çalışan Sorunları Sempozyumu
Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı Sağlık-Sen ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın ortaklaşa düzenlediği “Türkiye’de Sosyal Politikalar ve Çalışan Sorunları Sempozyumu”nda konuşan Memur-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, şiddet gören kadını koruyan devletin başörtüsü yasağı ile kadınlara şiddet uyguladığını söyledi.
Panelin açılışında konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, başörtülü kadınların milletvekili olması ve kamu hizmetinde görev almasının önündeki engellerin cinsiyet ayrımcılığını ortaya çıkardığını, Türkiye’nin en kısa zamanda bu ayıptan kurtulması gerektiğini belirtti.
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, hükümetin en çok önem verdiği bakanlığın, hizmet alanları ve tanımlarıyla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olduğunu söyledi.
Hizmet üretme ve kadro kurmadaki engellerin aşılmasının kendilerini sevindirdiğini söyleyen Gündoğdu, Müsteşar Zahteroğulları’ın vekaletinin asil atanmaya dönüşmesini ise, hizmetlerin asilleşmesine yansıması olarak gördüklerini söyledi.
Aile bağlarının zayıflaması, aile kurumunun zayıflaması halinde teknolojik büyümenin bir anlamı olmadığını söyleyen Gündoğdu, batı medeniyetinin teknolojik yenilikleri alınırken, tükenmiş aile yapısından uzak durulması gerektiğini kaydetti.
Medeniyet değerlerimizin aile kutsiyetine önem verdiğini söyleyen Gündoğdu, “Ben buradan dayak yiyenleri koruyan bakanlıktan, hiç kimsenin dayak yemediği topluma geçişte icracı bir rol üstlenmesini bekliyorum. Elimizdeki gençlik, elimizden kayıyor. Alkol ve uyuşturucunun ilkokullara indiği bir dönem yaşıyoruz. Bizi AB’ye aile yapımızdan dolayı almıyorlar. Bu örnek yapımızı korumalı, bütün bakanlıklarımız bu konuda her türlü işbirliğine gitmelidir” şeklinde konuştu.
Geliştirdikleri projelerle Memur-Sen olarak üzerlerine düşeni yaptıklarını ifade eden Gündoğdu, Genç Memur-Sen projesinin bunun bir parçası olduğunu belirtti.
Bu çerçevede Türkiye’de eğitim gören Bosnalı öğrencilerle bir araya geldiklerini belirten Gündoğdu, bu çalışmalarının değişik alanlarda süreceği bilgisini verdi. “EN AZ 30 BİN KADROYA İHTİYAÇ VAR Ortaya konulacak teorik çözüm önerilerinin, teşhis kadar hayata geçmesinin de önemli olduğunu söyleyen Ahmet Gündoğdu, “Çalışanların ürettiği hizmetle gurur duyuldu. Çalışanların özlük haklarına gelince, aynı fırsat yansıtılmadı. Hizmetlerimizden gurur duyuluyorsa, bize bakışta tüm ayrıcalıklardan arınmış, objektif bir bakış açısı istiyoruz” dedi.
Çalışanların, anne, rehber, umut kapısı olduğunu söyleyen Gündoğdu, bu kadar önemli çalışmalara imza atan çalışanların özlük haklarında sorunların olduğunu dile getirdi. Öğretmenlerin bir yıldır üvey evlat olduğunu söyleyen Gündoğdu, bu alanda ise sürekli üvey evlat muamelesi gördüklerini ifade etti.
Sözü edilen projelerin yüzde yüzünün değil, yüzde 50’sinin hayata geçirilmesi halinde bile en az 30 bin çalışana ihtiyaç duyulacağını söyleyen Gündoğdu, hizmet alımı şeklinde yapılan çalışmalara müsaade etmeyeceklerini söyledi.
Hizmet alımı adıyla ortaya çıkan taşeronlaşmanın karşısında olduklarının altını çizen Gündoğdu, “Sayın Müsteşarım, bu konu rüyanıza bile girse, direkt şerre yorun ve vazgeçin. Buna asla müsaade etmeyeceğiz” dedi.
“TERÖRDEN EL ELE KURTULACAĞIZ” Gündeme ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Gündoğdu, terör belasından hep birlikte kurtulacaklarını söyledi.
Irkçılığa dayalı önerilerin, terörün çözümünde bir faydası olmayacağını söyleyen Gündoğdu, “Üstünlük ırkta olsaydı, Peygamberimizin amcasına Tebbet Suresi inmezdi” şeklinde konuştu.
Kadına şiddet konusuna da değinen Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “Devlet, şiddet gören kadını koruyor. Ancak aynı kadının başını kapatarak TBMM’ye gelmesine, kamu hizmetinde görev almasına karşı çıkarak şiddet uyguluyor. Üniversitede rektörün lütfuyla başörtülü eğitim gören kızlarımız, başları örtülü olarak kamu hizmetinde görev alamıyorlar. Bu bir cinsiyet ayrımıdır. Türkiye bu ayıbından kurtulmalıdır. Anayasa’da yeri olmayan, tüzük gibi eğreti engellerle getirilen kısıtlamalar kaldırılmalıdır. Lider ülke Türkiye’nin, hem ülkemiz, hem dünya mazlumlarının sözcülüğünü önemsiyorum. Bu öncülükte çalışanların ayaklarındaki engelleri kaldıracak çalışmalar başta olmak üzere her hizmeti önemsiyorum” dedi.
“SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET ALANLARINDA EN BÜYÜK PAYDAŞIZ” Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş ise, 174 bin üyeyle sağlık ve sosyal hizmet kolunda Türkiye'nin genel yetkili sendikası olduklarını söyledi.
Sağlık-Sen’in sağlık ve sosyal politikalar alanında, yönetişim bilinci içinde hareket edilmesine inanan, her zaman ve zeminde sorunların çözüme kavuşturulmasını hedefleyen bir sivil toplum örgütü olduğunu da ifade eden Memiş, bu anlayışla gerek sağlık Bakanlığı gerekse Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın en büyük sosyal paydaşı olduklarını belirtti.
“DEVLETİN ŞEFKAT ELLERİ MAĞDUR” Toplumda zor bir hizmeti yerine getiren Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın çalışanlarının fakire, fukaraya, garip gurebaya, yaşlıya, yetime, şehit yakınlarına uzanan devletin şefkat eli olduğunu da belirten Memiş, “Buralarda çalışan hizmetlimiz de, şoförümüz de, öğretmenimiz de, sosyal çalışmacımız, psikologumuz, sosyologumuz da bize göre karşılığı hiçbir şeyle ödenemeyecek derecede kutsal bir vazifeyi ifa etmektedir. 7 gün 24 saat dezavantajlı gruplar için hayatını adamış olan sosyal hizmet çalışanlarının derdi hepimizin derdi olmalıdır. Ne yazık ki; eski ismi ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu çalışanları yıllardır ciddi bir demotivasyonla görev yapmak zorunda kaldı. Arkadaşlarımız; kamu çalışanları arasında hep unutulanlar arasında kaldı. Yaptıkları özel görevlere rağmen kendilerini özel hissedemediler. Yeni dönemde kurum çalışanları için yepyeni ayrıcalıkların ortaya konacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, hükümetin en çok önem verdiği bakanlığın, hizmet alanları ve tanımlarıyla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olduğunu söyledi.
Hizmet üretme ve kadro kurmadaki engellerin aşılmasının kendilerini sevindirdiğini söyleyen Gündoğdu, Müsteşar Zahteroğulları’ın vekaletinin asil atanmaya dönüşmesini ise, hizmetlerin asilleşmesine yansıması olarak gördüklerini söyledi.
Aile bağlarının zayıflaması, aile kurumunun zayıflaması halinde teknolojik büyümenin bir anlamı olmadığını söyleyen Gündoğdu, batı medeniyetinin teknolojik yenilikleri alınırken, tükenmiş aile yapısından uzak durulması gerektiğini kaydetti.
Medeniyet değerlerimizin aile kutsiyetine önem verdiğini söyleyen Gündoğdu, “Ben buradan dayak yiyenleri koruyan bakanlıktan, hiç kimsenin dayak yemediği topluma geçişte icracı bir rol üstlenmesini bekliyorum. Elimizdeki gençlik, elimizden kayıyor. Alkol ve uyuşturucunun ilkokullara indiği bir dönem yaşıyoruz. Bizi AB’ye aile yapımızdan dolayı almıyorlar. Bu örnek yapımızı korumalı, bütün bakanlıklarımız bu konuda her türlü işbirliğine gitmelidir” şeklinde konuştu.
Geliştirdikleri projelerle Memur-Sen olarak üzerlerine düşeni yaptıklarını ifade eden Gündoğdu, Genç Memur-Sen projesinin bunun bir parçası olduğunu belirtti.
Bu çerçevede Türkiye’de eğitim gören Bosnalı öğrencilerle bir araya geldiklerini belirten Gündoğdu, bu çalışmalarının değişik alanlarda süreceği bilgisini verdi. “EN AZ 30 BİN KADROYA İHTİYAÇ VAR Ortaya konulacak teorik çözüm önerilerinin, teşhis kadar hayata geçmesinin de önemli olduğunu söyleyen Ahmet Gündoğdu, “Çalışanların ürettiği hizmetle gurur duyuldu. Çalışanların özlük haklarına gelince, aynı fırsat yansıtılmadı. Hizmetlerimizden gurur duyuluyorsa, bize bakışta tüm ayrıcalıklardan arınmış, objektif bir bakış açısı istiyoruz” dedi.
Çalışanların, anne, rehber, umut kapısı olduğunu söyleyen Gündoğdu, bu kadar önemli çalışmalara imza atan çalışanların özlük haklarında sorunların olduğunu dile getirdi. Öğretmenlerin bir yıldır üvey evlat olduğunu söyleyen Gündoğdu, bu alanda ise sürekli üvey evlat muamelesi gördüklerini ifade etti.
Sözü edilen projelerin yüzde yüzünün değil, yüzde 50’sinin hayata geçirilmesi halinde bile en az 30 bin çalışana ihtiyaç duyulacağını söyleyen Gündoğdu, hizmet alımı şeklinde yapılan çalışmalara müsaade etmeyeceklerini söyledi.
Hizmet alımı adıyla ortaya çıkan taşeronlaşmanın karşısında olduklarının altını çizen Gündoğdu, “Sayın Müsteşarım, bu konu rüyanıza bile girse, direkt şerre yorun ve vazgeçin. Buna asla müsaade etmeyeceğiz” dedi.
“TERÖRDEN EL ELE KURTULACAĞIZ” Gündeme ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Gündoğdu, terör belasından hep birlikte kurtulacaklarını söyledi.
Irkçılığa dayalı önerilerin, terörün çözümünde bir faydası olmayacağını söyleyen Gündoğdu, “Üstünlük ırkta olsaydı, Peygamberimizin amcasına Tebbet Suresi inmezdi” şeklinde konuştu.
Kadına şiddet konusuna da değinen Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “Devlet, şiddet gören kadını koruyor. Ancak aynı kadının başını kapatarak TBMM’ye gelmesine, kamu hizmetinde görev almasına karşı çıkarak şiddet uyguluyor. Üniversitede rektörün lütfuyla başörtülü eğitim gören kızlarımız, başları örtülü olarak kamu hizmetinde görev alamıyorlar. Bu bir cinsiyet ayrımıdır. Türkiye bu ayıbından kurtulmalıdır. Anayasa’da yeri olmayan, tüzük gibi eğreti engellerle getirilen kısıtlamalar kaldırılmalıdır. Lider ülke Türkiye’nin, hem ülkemiz, hem dünya mazlumlarının sözcülüğünü önemsiyorum. Bu öncülükte çalışanların ayaklarındaki engelleri kaldıracak çalışmalar başta olmak üzere her hizmeti önemsiyorum” dedi.
“SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET ALANLARINDA EN BÜYÜK PAYDAŞIZ” Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş ise, 174 bin üyeyle sağlık ve sosyal hizmet kolunda Türkiye'nin genel yetkili sendikası olduklarını söyledi.
Sağlık-Sen’in sağlık ve sosyal politikalar alanında, yönetişim bilinci içinde hareket edilmesine inanan, her zaman ve zeminde sorunların çözüme kavuşturulmasını hedefleyen bir sivil toplum örgütü olduğunu da ifade eden Memiş, bu anlayışla gerek sağlık Bakanlığı gerekse Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın en büyük sosyal paydaşı olduklarını belirtti.
“DEVLETİN ŞEFKAT ELLERİ MAĞDUR” Toplumda zor bir hizmeti yerine getiren Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın çalışanlarının fakire, fukaraya, garip gurebaya, yaşlıya, yetime, şehit yakınlarına uzanan devletin şefkat eli olduğunu da belirten Memiş, “Buralarda çalışan hizmetlimiz de, şoförümüz de, öğretmenimiz de, sosyal çalışmacımız, psikologumuz, sosyologumuz da bize göre karşılığı hiçbir şeyle ödenemeyecek derecede kutsal bir vazifeyi ifa etmektedir. 7 gün 24 saat dezavantajlı gruplar için hayatını adamış olan sosyal hizmet çalışanlarının derdi hepimizin derdi olmalıdır. Ne yazık ki; eski ismi ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu çalışanları yıllardır ciddi bir demotivasyonla görev yapmak zorunda kaldı. Arkadaşlarımız; kamu çalışanları arasında hep unutulanlar arasında kaldı. Yaptıkları özel görevlere rağmen kendilerini özel hissedemediler. Yeni dönemde kurum çalışanları için yepyeni ayrıcalıkların ortaya konacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu.