Mhp Grup Başkanvekili Vural Açıklaması

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, terör örgütü PKK'yı bertaraf etmek amacıyla tezkereyle izin istendiğini belirterek, ''Taraf olduğunuzu nasıl bertaraf edeceksiniz-'' diye sordu.

TBMM Genel Kurulu'nda, terörle mücadelede kapsamında, Irak'ın kuzeyine sınır ötesi operasyon konusunda Hükümet'e verilen yetkiyi 1 yıl daha uzatan Başbakanlık Tezkeresi'nin görüşmeleri sürüyor.

MHP Grubu adına söz alan Grup Başkanvekili Oktay Vural, 13 Ekim'de Ankara'da teröre karşı düzenlenecek mitingin, siyasi iradenin talebi üzerine iptal edildiğini söyledi.

Demokratik hakkın engellenmesini kabul etmediklerini ifade eden Vural, ''Milletin, demokratik bir şekilde teröre karşı nasıl dimdik ayakta durduğuna ilişkin demokratik tepkinin ortaya konulması için Hükümet devreye girmeli'' diye konuştu.

Vural, TBMM olarak Hükümet'e, terör örgütüyle müzakere etmesi için değil; terörle mücadele etmesi için yetki verdiklerini belirterek, ''Taraf haline getir diye değil, bertaraf et diye veriyoruz. Bu milletin egemenliğini ortadan kaldırmak isteyen, güvenliğimizi ortadan kaldırmak isteyenlere karşı, egemenliğimizi temsil eden Türk bayrağımızın orada hakim olmasını istiyoruz'' dedi.

2002'de terörle mücadeleyi kazanan bir Türkiye'nin, 2012'de terör örgütünün muhatap alındığı bir Türkiye haline dönüştüğünü savunan Vural, tezkerelerin, Hükümet'in siyasi girişim ve uyarılarının başarısız olduğunu söylediğini belirtti.

Vural, tezkerelere bakıldığında Hükümet'in, başarısız bir terörle mücadele anlayışını ortaya koyduğunu gösterdiğini öne sürerek, ''PKK terör örgütünü bertaraf etmek amacıyla tezkereyle izin istiyorsunuz. Taraf olduğunuzu nasıl bertaraf edeceksiniz-'' diye sordu.

Vural, sözlerini, ''2002'de terörist başı İmralı'da hücresini yolunu bulamayan bir mahkumdu, bugün Türkiye'ye yol haritası sunacak hale gelmiştir. 2002'de gardiyanların muhatabı olan İmralı canisi, şimdi siyasi iradenin muhatabı olmuştur. 2002'de 'devlete hizmet etmeye hazırım' diyen İmralı canisi, bugün 'Devlet bana nasıl hizmet eder' noktasına gelmiştir. 2002'de şehitlerimiz için gözyaşı dökülürdü, bugün teröristler için gözyaşı döken emniyet amirlerinin, bunu insani ve vicdanı bulanların yönettiği ülke var. 2002'de her yer PKK için güvensizdi, şimdi her yer adeta güvenli bölge haline getirildi.

2002'de teröristler yalnızca dağdaydı, şimdi şehirlerimizin ortasında kaymakamı, öğretmeni kaçırıyor. Dün İmralı canisi terörist başıydı, bugün Genelkurmay Başkanı terörist başı oldu'' diye tamamladı.

-''Seçmeli Kürt...''-

BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, Meclis'in açılışının hemen ardından TBMM gündemine gelen konulardan birinin yine ''savaş'' tezkeresi olduğunu, bunun, adeta her yıl tekrarlanan bir rutin haline geldiğini söyledi.

Buldan, Meclis'in ilk mesaisini, ''savaş hazırlıkları için yapmasının hazin olduğunu, akılla izan edilemeyeceğini'' savundu.

Buldan, ''Herkesin refah, barış, güven içinde yaşadığı bir yurt haline getirdiniz mi bu ülkeyi; maalesef sağlayamadınız. Yüzyıllık imha, inkar, savaş politikaları her zaman olduğu gibi daha fazla kaybettirdi; bizlere, halkımıza, hepimize. Savaşın milyar dolarlık maliyeti, Türkiye halklarını daha da fakirleştirmiştir. Çözümsüzlük, Filistin-İsrail örneğinde nasıl olağanlaştırılmışsa, Türkiye'de de ölümler olağanlaştırıldı. Kaybedilen hayatlar, düzenlenen törenler günlük mesai haline gelmiştir'' diye konuştu.

Devlet tarafından, ''Şehitler ölmez, vatan bölünmez'' gibi, ''hamaset'' sloganlarıyla ölüme güzellik katıldığını öne süren Buldan, düşük yoğunluklu savaşın, orta yoğunluklu savaşa dönüştüğünü, savaş harcamalarına ağırlık verildiğini iddia etti.

''Bu savaş nasıl başladıysa öyle de bitebilir'' diyen Buldan, onurlu ve kalıcı bir barış ortamı sağlanabileceğini, bunun için tarafların samimi, güven veren adımları atmasına ihtiyaç olduğunu vurguladı. Buldan, sözlerini şöyle tamamladı:

''Her seferinde 'Kürt kardeşlerim' diyorsan sonra da 'anadilde eğitim hakkı yoktur' diyorsun, inkar ediyorsun, ret ediyorsun, gasp ediyorsun. Zalimlik değilde bu yaptığınız ne- Anadiliniz size ne kadar haksa bize de o kadar haktır. Ezeli beri bu coğrafyada dili, kültürü ile Kürt olarak yaşayan bir halkın dilini asla pazarlık konusu yapmayacağı çok iyi bilinmeli. Kürtçe seçmeli dersin yeterli olduğunu kimse bize söylemesin. Anadil seçiliyor mu ki seçmeli anadil dersi olsun- Korkarım ki bu zihniyetle yakında hızınızı alamayıp, seçmeli millet kavramını ortaya atıp, seçmeli Kürt kavramını ortaya atacaksınız. Yaşamını yitiren insan olduktan sonra geriye kalan acının telafisini yapmak imkansızdır. Sayın Başbakan'dan, halkına karşı sorumlu davranarak, hiçbir hesaptan çekinmeden adım atmasını, kanlı sürece son verecek müzakereleri acilen başlatmasını talep ediyoruz. Tezkereye, ret oyu kullanacağız.''

Kaynak: AA