‘gülen Hareketi İnançlı Bir İdealizmdir’
Almanya’da eğitim kurumları, medya ve diyalog dernekleriyle adını duyuran Gülen Hareketi, Türkiye’de olduğu gibi bu ülkede de en çok konuşulan sivil toplum hareketlerinden biri haline geldi.
Köln’de düzenlenen ortak diyalog etkinliğinde Alman akademisyenlerce hazırlanan ‘Gülen Hareketi’ kitabı tanıtıldı, bilim adamları konuyla ilgili soruları cevaplandırdı.
Köln merkezli Kültürler Arası Diyalog Derneği (IKULT), Düsseldorf’taki Rumi Forum Derneği ve Dortmund’daki IDIZ Derneği’nin desteğiyle düzenlenen konferansta, Alman akademisyenler Prof. Christoph Bultmann, Prof. Ursula Boos-Nünning ve Prof. Bülent Ceylan’ın yazdığı, “Gülen Hareketi – Vaaz ve Pratik Arasında” (Die Gülen-Bewegung – Zwichen Predikt und Praxis” adlı kitap tanıtıldı; kitapta Alman bilim adamlarının yaptığı tespitlere dikkat çekildi.
Etkinlikte kitabın yazarlarından, Prof. Christtoph Bultmann, “Gülen Hareketi İslami bir hümanizmdir” tespitini yaparken, teolog-filozof Prof. Dr. Kalus Otte’nin, “Gülen Hareketi inançlı bir idealizmdir” şeklindeki değerlendirmesi dikkat çekti. Prof. Otte, “Bu eğitim kurumlarında çalışan öğretmenler öyle idealler için angaje oluyorlar ki Alman öğretmenler bilseler buna çok şaşırırlar.” dedi. Etkinliğin sonunda ünlü Türk piyano sanatçısı ve orkestra şefi Betin Güneş, katılımcılara mini bir konser verdi.
GÜLEN HAREKETİNİ DAHA ÖNCE HİÇ DUYMAMIŞTIM
Moderatörlüğünü IKULT Başkanı Ejder Sabancı’nın yaptığı konferansta ilk konuşmayı yapan, kitabın yayıncısı Aschendorff Yayınevi müdürü Dr. Dirk F. Passmann, yayınevlerinin 300 yıllık köklü bir geçmişi olduğunu belirtti. Passmann, “Fethullah Gülen’le ilgili daha önce hiçbir şey duymamıştım. Gülen Hareketi’nin hepimizi ilgilendiren toplumsal, ekonomik konularda, bir yandan manevi; ama diğer yandan pragmatik bir düşünce tarzının bu kadar harika bir arada nasıl işleyebilir olduğunu görmek beni büyüledi. Bu, bu kitabı yayınlamamızın bir nedenidir. Bochum Üniversitesi’nde de bu konuda bir kongre yapıldı. Kitapta çok sayıda bilimsel veri var. Bunu okumalı ve tadını çıkarmalı, Gülen Hareketi’nin ne olduğunu anlamak için.” dedi.
HEDEFİMİZ, ‘HİZMET HAREKETİ’NİN OBJEKTİF OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ
IKULT Başkanı Ejder Sabancı, Fethullah Gülen Hocaefendi ve Hizmet Hareketi ile ilgili çok şey konuşulduğunu; ancak bunların çoğunun uzmanca olmadığını, bu nedenle kitabın önemli bir boşluğu doldurduğunu kaydetti. Sabancı, “Ben Sayın Gülen’in temsilcisi değilim; ama vicdanım bana, kişisel olarak tanıdığım ve çok değer verdiğim, kendisinden hiç bir olumsuzluk duymadığım bir insana haksızlık yapılmasına sessiz kalmama izin vermiyor. Gülen karşıtları hareket hakkında taraflı, negatif bir resim çiziyorlar” dedi.
Kitabın hazırlık sürecini anlatan Sabancı, “Tartışmalar üzerine bilim adamlarından oluşan bir danışma kurulu kurduk. Bilim adamlarının her biri araştırmasını yaptı ve 2010 yılında Bochum Üniversitesi’nde gerçekleşen konferansta sunumlarını yaptılar. Bu kitap bu şekilde oluştu. Hedefimiz ‘Hizmet Hareketi’nin objektif bir şekilde değerlendirilmesiydi” diye konuştu.
PROF.DR. BULTMANN: GÜLEN, TOPLUM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR ROL OYNUYOR
Konferansta konuşan kitabın yazarlarından Prof. Dr. Christoph Bultmann, 2010 yılında gerçekleşen ve kitabın temelini oluşturan Bochum Üniversitesi’ndeki konferansın üç diyalog derneğinin organizesi ile gerçekleştiğini, çalışmada bilim adamları olarak, yoğun tartışma konusu olan Gülen Hareketi’ni masaya yatırdıklarını bildirdi. Kendisinin, hareketi teolojik açıdan, 30 yıllık göç ve eğitim araştırmacısı Prof. Dr. Ursula Boos-Nünning’in eğitim, Prof. Dr. Bülent Uçar’ın da İslami teoloji açısından değerlendirdiğini hatırlatan Bultmann, “Sunum yapanlardan Ercan Karakoyun, Gülen’i bir entellektüel olarak nitelendirmekte. Fikirleri ve yaptıklarıyla Gülen, toplumu için çok önemli rol oynuyor. Bence Gülen bu formda biridir ve entellektüel olarak nitelendirilebilir” dedi. Din bilimcisi Bilal Sambur’un ise Gülen’in çalışmalarını hümanizm açısından değerlendirerek ‘İslami hümanizm’ kavramını kullandığını belirten Bultmann, bunun ilginç bir tespit olduğunun altını çizdi. Ina Wunn’un ise Gülen’i Antik Roma’daki filozof Seneque’ye, bilge bir öğretmene benzettiğini belirten Bultmann, “Bunlar çok orjinal düşünceler. Diğer yandan aile terapisti bayan Özcan’ın, ‘genç erkekler evlenmeden önce evlilik kursuyla evlilik ehliyeti almalı’ tespitleri, Gülen’in düşüncelerinin problemlerin çözümü için ne kadar üretken olduğunu gösteriyor” dedi.
PROBLEMLERİN KAYNAĞI OLAN EĞİTİMSİZLİĞE KARŞI, ALKIŞLANMASI GEREKEN BİR İNİSİYATİF
Gülen Hareketi’nin medya, diyalog dernekleri ve eğitim kurumlarına ağırlık verdiğini kaydeden Prof. Dr. Bultmann, “Gülen Hareketi için eğitim çok önemli. Eğitimsizlik birçok problemin, şiddet eğilimi probleminin de kökeni olarak tespit edilmiş, buna karşı program geliştirilmiştir. Gençlere destek veriliyor, onlara eğitime, bilime uzanma şansı sunuluyor. Bir imam, din adamı ve din düşünürü olan Fethullah Gülen’in eğitim konusunda böyle inisiyatif alması bence alkışa çok layık. Bu çalışmalar hem öğrenciler için iyi bir model hem de modern İslam’ın bilime, eğitime açık olduğunu gösteriyor.” dedi.
Kitapta Prof. Dr. Nünning’in, hareketin okullarının katkılarını sıraladığını bildiren Bultmann, sosyolog Prof. Dr. Bukow’un ise Gülen Hareketi’ini bir sivil toplum hareketi olarak tanımladığını aktararak, “Kitap Gülen Hareketi ve Fethullah Gülen’in çalışmalarını Batılı bir bakış açısıyla kategorize ediyor. Fethullah Gülen’in eserleri, çalışmaları 10 yıl sonra modası geçmiş şeyler olmayacak. Aksine onun eserleri, çalışmaları verimlidir; toplumu geleceğe taşıyorlar” dedi.
PROF. OTTE: ALMAN ÖĞRETMENLER, O İDEALLERİ BİLSE, ÇOK ŞAŞIRIR
Toplantıda özellikle Alman gazeteciler, ‘hareket’e katılım ve projelerin finansmanının nasıl sağlandığı konusunda sorular sordu. Bunun üzerine söz alan teolog-filozof Prof. Dr. Klaus Otte, hareketin Türkiye ve eski Sovyetler Birliği ülkelerindeki eğitim kurumlarını defalarca gezdiğini ve Fethullah Gülen’le uzun bir görüşme yaptığını bildirerek, kendisinin ikna olduğunu aktardı. Prof. Otte, “Çok ikna edici tecrübeler edindim. Ben Gülen’i çok dürüsüt bir insan olarak gördüm. Gülen’in yorumu üzerine kapsamlı bir kitap yazdım. Onun niyetinin arkasında farklı ekonomik, politik şeyler aranmamalı. Bu eğitim kurumlarında çalışan öğretmenler öyle idealler için angaje oluyorlar ki Alman öğretmenler bilseler buna çok şaşırırlar. Gülen Hareketi inançlı bir idealizmdir. Gülen Hareketi olduğu gibi değerlendirilmeli; arkasında bir şeyler aranmamalı” dedi.
HAREKETİN MENSUPLARI TÜM CEMAATLERİN CAMİLERİNE GİDİYOR
Konferansta konuşan Düsseldorf’taki Rumi Forum Derneği Başkanı Tayyar Koçak ise Almanya’daki diyalog derneklerini ve çalışmalarını tanıttı; diyalog çalışmalarında ortak nokta ve değerleri öne çıkardıklarını kaydetti. Bir gazetecinin, “Gülen Hareketi mensupları hangi İslami kuruluşun camilerine gidiyor?” yönündeki sorusu üzerine Koçak, “Oturdukları yerlere hangi cami daha yakınsa ona gidiyorlar. Bu DİTİB camisi olabildiği gibi, Milli Görüş (IGMG) veya İslam Kültür Merkezleri Birliği (VIKZ) camisi olabiliyor. Sonuçta hepsi Allah’ın evi” dedi. Alman gazetecilerin soruları üzerine Koçak, yapısal ve finansal bilgiler vererek, projelerin üye aidatları, sponsorluklar ve bağışlar yoluyla finanse edildiğini anlattı.
BURADA ATEİSTLERE DE YER VAR
Bir Alman gazetecinin ısrarlı soruları üzerine söz alan bir izleyici ise “Ben Türk’üm ama Müslüman değilim, ateistim. Beni bir iftar programına davet ettiler. Ben oruç tutmuyorum ki, Müslüman da değilim, ateistim dedim. Fark etmez, gel tanışalım dediler. İlle de bu hareketin arkasında bir şeyler aramayın. Bakın burada ateistlere de yer var, herkese yer var” dedi.
Köln merkezli Kültürler Arası Diyalog Derneği (IKULT), Düsseldorf’taki Rumi Forum Derneği ve Dortmund’daki IDIZ Derneği’nin desteğiyle düzenlenen konferansta, Alman akademisyenler Prof. Christoph Bultmann, Prof. Ursula Boos-Nünning ve Prof. Bülent Ceylan’ın yazdığı, “Gülen Hareketi – Vaaz ve Pratik Arasında” (Die Gülen-Bewegung – Zwichen Predikt und Praxis” adlı kitap tanıtıldı; kitapta Alman bilim adamlarının yaptığı tespitlere dikkat çekildi.
Etkinlikte kitabın yazarlarından, Prof. Christtoph Bultmann, “Gülen Hareketi İslami bir hümanizmdir” tespitini yaparken, teolog-filozof Prof. Dr. Kalus Otte’nin, “Gülen Hareketi inançlı bir idealizmdir” şeklindeki değerlendirmesi dikkat çekti. Prof. Otte, “Bu eğitim kurumlarında çalışan öğretmenler öyle idealler için angaje oluyorlar ki Alman öğretmenler bilseler buna çok şaşırırlar.” dedi. Etkinliğin sonunda ünlü Türk piyano sanatçısı ve orkestra şefi Betin Güneş, katılımcılara mini bir konser verdi.
GÜLEN HAREKETİNİ DAHA ÖNCE HİÇ DUYMAMIŞTIM
Moderatörlüğünü IKULT Başkanı Ejder Sabancı’nın yaptığı konferansta ilk konuşmayı yapan, kitabın yayıncısı Aschendorff Yayınevi müdürü Dr. Dirk F. Passmann, yayınevlerinin 300 yıllık köklü bir geçmişi olduğunu belirtti. Passmann, “Fethullah Gülen’le ilgili daha önce hiçbir şey duymamıştım. Gülen Hareketi’nin hepimizi ilgilendiren toplumsal, ekonomik konularda, bir yandan manevi; ama diğer yandan pragmatik bir düşünce tarzının bu kadar harika bir arada nasıl işleyebilir olduğunu görmek beni büyüledi. Bu, bu kitabı yayınlamamızın bir nedenidir. Bochum Üniversitesi’nde de bu konuda bir kongre yapıldı. Kitapta çok sayıda bilimsel veri var. Bunu okumalı ve tadını çıkarmalı, Gülen Hareketi’nin ne olduğunu anlamak için.” dedi.
HEDEFİMİZ, ‘HİZMET HAREKETİ’NİN OBJEKTİF OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ
IKULT Başkanı Ejder Sabancı, Fethullah Gülen Hocaefendi ve Hizmet Hareketi ile ilgili çok şey konuşulduğunu; ancak bunların çoğunun uzmanca olmadığını, bu nedenle kitabın önemli bir boşluğu doldurduğunu kaydetti. Sabancı, “Ben Sayın Gülen’in temsilcisi değilim; ama vicdanım bana, kişisel olarak tanıdığım ve çok değer verdiğim, kendisinden hiç bir olumsuzluk duymadığım bir insana haksızlık yapılmasına sessiz kalmama izin vermiyor. Gülen karşıtları hareket hakkında taraflı, negatif bir resim çiziyorlar” dedi.
Kitabın hazırlık sürecini anlatan Sabancı, “Tartışmalar üzerine bilim adamlarından oluşan bir danışma kurulu kurduk. Bilim adamlarının her biri araştırmasını yaptı ve 2010 yılında Bochum Üniversitesi’nde gerçekleşen konferansta sunumlarını yaptılar. Bu kitap bu şekilde oluştu. Hedefimiz ‘Hizmet Hareketi’nin objektif bir şekilde değerlendirilmesiydi” diye konuştu.
PROF.DR. BULTMANN: GÜLEN, TOPLUM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR ROL OYNUYOR
Konferansta konuşan kitabın yazarlarından Prof. Dr. Christoph Bultmann, 2010 yılında gerçekleşen ve kitabın temelini oluşturan Bochum Üniversitesi’ndeki konferansın üç diyalog derneğinin organizesi ile gerçekleştiğini, çalışmada bilim adamları olarak, yoğun tartışma konusu olan Gülen Hareketi’ni masaya yatırdıklarını bildirdi. Kendisinin, hareketi teolojik açıdan, 30 yıllık göç ve eğitim araştırmacısı Prof. Dr. Ursula Boos-Nünning’in eğitim, Prof. Dr. Bülent Uçar’ın da İslami teoloji açısından değerlendirdiğini hatırlatan Bultmann, “Sunum yapanlardan Ercan Karakoyun, Gülen’i bir entellektüel olarak nitelendirmekte. Fikirleri ve yaptıklarıyla Gülen, toplumu için çok önemli rol oynuyor. Bence Gülen bu formda biridir ve entellektüel olarak nitelendirilebilir” dedi. Din bilimcisi Bilal Sambur’un ise Gülen’in çalışmalarını hümanizm açısından değerlendirerek ‘İslami hümanizm’ kavramını kullandığını belirten Bultmann, bunun ilginç bir tespit olduğunun altını çizdi. Ina Wunn’un ise Gülen’i Antik Roma’daki filozof Seneque’ye, bilge bir öğretmene benzettiğini belirten Bultmann, “Bunlar çok orjinal düşünceler. Diğer yandan aile terapisti bayan Özcan’ın, ‘genç erkekler evlenmeden önce evlilik kursuyla evlilik ehliyeti almalı’ tespitleri, Gülen’in düşüncelerinin problemlerin çözümü için ne kadar üretken olduğunu gösteriyor” dedi.
PROBLEMLERİN KAYNAĞI OLAN EĞİTİMSİZLİĞE KARŞI, ALKIŞLANMASI GEREKEN BİR İNİSİYATİF
Gülen Hareketi’nin medya, diyalog dernekleri ve eğitim kurumlarına ağırlık verdiğini kaydeden Prof. Dr. Bultmann, “Gülen Hareketi için eğitim çok önemli. Eğitimsizlik birçok problemin, şiddet eğilimi probleminin de kökeni olarak tespit edilmiş, buna karşı program geliştirilmiştir. Gençlere destek veriliyor, onlara eğitime, bilime uzanma şansı sunuluyor. Bir imam, din adamı ve din düşünürü olan Fethullah Gülen’in eğitim konusunda böyle inisiyatif alması bence alkışa çok layık. Bu çalışmalar hem öğrenciler için iyi bir model hem de modern İslam’ın bilime, eğitime açık olduğunu gösteriyor.” dedi.
Kitapta Prof. Dr. Nünning’in, hareketin okullarının katkılarını sıraladığını bildiren Bultmann, sosyolog Prof. Dr. Bukow’un ise Gülen Hareketi’ini bir sivil toplum hareketi olarak tanımladığını aktararak, “Kitap Gülen Hareketi ve Fethullah Gülen’in çalışmalarını Batılı bir bakış açısıyla kategorize ediyor. Fethullah Gülen’in eserleri, çalışmaları 10 yıl sonra modası geçmiş şeyler olmayacak. Aksine onun eserleri, çalışmaları verimlidir; toplumu geleceğe taşıyorlar” dedi.
PROF. OTTE: ALMAN ÖĞRETMENLER, O İDEALLERİ BİLSE, ÇOK ŞAŞIRIR
Toplantıda özellikle Alman gazeteciler, ‘hareket’e katılım ve projelerin finansmanının nasıl sağlandığı konusunda sorular sordu. Bunun üzerine söz alan teolog-filozof Prof. Dr. Klaus Otte, hareketin Türkiye ve eski Sovyetler Birliği ülkelerindeki eğitim kurumlarını defalarca gezdiğini ve Fethullah Gülen’le uzun bir görüşme yaptığını bildirerek, kendisinin ikna olduğunu aktardı. Prof. Otte, “Çok ikna edici tecrübeler edindim. Ben Gülen’i çok dürüsüt bir insan olarak gördüm. Gülen’in yorumu üzerine kapsamlı bir kitap yazdım. Onun niyetinin arkasında farklı ekonomik, politik şeyler aranmamalı. Bu eğitim kurumlarında çalışan öğretmenler öyle idealler için angaje oluyorlar ki Alman öğretmenler bilseler buna çok şaşırırlar. Gülen Hareketi inançlı bir idealizmdir. Gülen Hareketi olduğu gibi değerlendirilmeli; arkasında bir şeyler aranmamalı” dedi.
HAREKETİN MENSUPLARI TÜM CEMAATLERİN CAMİLERİNE GİDİYOR
Konferansta konuşan Düsseldorf’taki Rumi Forum Derneği Başkanı Tayyar Koçak ise Almanya’daki diyalog derneklerini ve çalışmalarını tanıttı; diyalog çalışmalarında ortak nokta ve değerleri öne çıkardıklarını kaydetti. Bir gazetecinin, “Gülen Hareketi mensupları hangi İslami kuruluşun camilerine gidiyor?” yönündeki sorusu üzerine Koçak, “Oturdukları yerlere hangi cami daha yakınsa ona gidiyorlar. Bu DİTİB camisi olabildiği gibi, Milli Görüş (IGMG) veya İslam Kültür Merkezleri Birliği (VIKZ) camisi olabiliyor. Sonuçta hepsi Allah’ın evi” dedi. Alman gazetecilerin soruları üzerine Koçak, yapısal ve finansal bilgiler vererek, projelerin üye aidatları, sponsorluklar ve bağışlar yoluyla finanse edildiğini anlattı.
BURADA ATEİSTLERE DE YER VAR
Bir Alman gazetecinin ısrarlı soruları üzerine söz alan bir izleyici ise “Ben Türk’üm ama Müslüman değilim, ateistim. Beni bir iftar programına davet ettiler. Ben oruç tutmuyorum ki, Müslüman da değilim, ateistim dedim. Fark etmez, gel tanışalım dediler. İlle de bu hareketin arkasında bir şeyler aramayın. Bakın burada ateistlere de yer var, herkese yer var” dedi.