Mersin Başarılı Bir Eğitim Yılına Hazırlanıyor
Mersin İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Gül, Mersin`i başarılı bir eğitim yılına hazırladıklarını belirterek, velilerden çocuklarına arkadaş olmalarını, öğretmenlerden öğrencilere sevgiyle yaklaşmalarını, çocuklardan da çok kitap okumalarını istedi.
19 Eylül Pazartesi günü başlayacak 2011-2012 eğitim-öğretim yılı öncesinde İHA muhabirine açıklama yapan İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Gül, sözlerine geçen yılı değerlendirerek başladı. 2010-2011 eğitim-öğretim yılının Mersin için başarılı geçtiğini söyleyen Gül, özellikle okul öncesi eğitimde çok güzel sonuçlar elde ettiklerini bildirdi. Mersin`in, büyükşehirler içerisinde en başarılı birinci il olduğunun altını çizen Gül, “Okul öncesi eğitimde 5 yaş grubunda okullaşma oranını yüzde 60`tan yüzde 96`ya yükselttik. 4-5 yaş grubunda yüzde 40`tan yüzde 63`e çıktık. 3-4-5 yaş grubunda ise yüzde 28`den yüzde 43`e yükselttik. Bu da gerçekten büyük bir başarıydı. Bu başarının arkasında Sayın Valimiz Hasan Basri Güzeloğlu var. Çünkü göreve başladığı zaman `Ben en öncelikli olarak okul öncesi eğitime önem veririm` demişti. Biz de valimizin talimatlarıyla bu alanda birçok ciddi çalışma yaptık, projeler uyguladık ve bu başarıyı elde ettik. Biz, 3-4-5 yaş grubunda yüzde 50`nin üzerine çıkmayı hedefliyoruz. Bu hedefe ulaştığımız zaman Türkiye`de okul öncesinde ilk 5`e gireceğiz. Bu öyle kolay bir hedef değil, ancak büyükşehirler içerisinde şu anda birinciyiz” dedi.İlköğretimde okullaşma oranında ciddi bir sorun bulunmadığını ifade eden Gül, şu anda yüzde 99,20 okullaşma oranına ulaştıklarını, bunun da birçok Avrupa ülkesiyle eşit olduğunu kaydetti. “Ama bu yine de niye 100 olmasın?” diyen Gül, ilköğretimde okullaşma oranını yüzde 100`e çıkarmak istediklerini dile getirdi. Gül, “Yani bir çocuk dahi okul dışında kalsın istemiyoruz, bu bizim için çok önemli. Orta öğretim de ise tabi öğrenci sayımız her yıl artıyor. Okullaşma oranlarımız her yıl artıyor. Orta öğretimde bizim 95 bin 30 öğrencimiz var. Bunun 37 bin 396`sı mesleki eğitimde, diğerleri de genel liselerde. 2009-2010 eğitim-öğretim yılında okullaşma oranımız yüzde 67 iken, 2010-2011 yılında yüzde 70`e yükseldi. Türkiye`nin biraz üzerindeyiz ama oranı daha da artırmak istiyoruz ve bu sene bu oranı en az yüzde 75`e çıkmayı planlıyoruz, ancak fiziki mekan sorunumuz var. Henüz okul ihtiyacımız bitmiş değil. Düşünün, okul öncesinde neredeyse yüzde 50`ye yakın bir artış sağlıyorsunuz, bu mevcut sınıflara bir o kadar daha eklenecek demektir. O halde bu sınıfları nereden bulacaksınız? Hemen çok kısa bir süre içerisinde bunları bulamazsınız” diye konuştu.“MERSİN`DE ARSA ÜRETİLEMİYOR, SORUNSUZ OKUL YERİ BULAMIYORUZ”Mersin`de okul binası ve derslik açısından iyi bir noktaya geldiklerini, Cumhuriyet tarihinden son 6 yıl öncesine kadar yapılan derslik sayısının dörtte birinin 6 yıl içinde yapıldığını vurgulayan Gül, okul yapma konusunda bir sorunları olmamasına karşın, yer bulma konusunda sıkıntı yaşadıklarının altını çizdi. Arsa konusundaki yakınmalarını dile getiren Gül, “Ortaöğretimde çok düşük olan okullaşma oranı çok ileriye taşınıyor. Birden bire arttığı için okul ihtiyacı artıyor ama 4-5 yıl içinde okul ihtiyacı kalmayacak diye düşünüyoruz. Okul yapma konusunda bir sorun yok ama yer bulma sorunu var. Mersin`de arsa üretilemiyor. Şu anda sorunsuz okul yeri bulmakta güçlük çekiyoruz. Geçmişte belediyelerimiz yüzde 18 uygulaması sonucunda okul yeri üretmiş ama bunlar sorunlu arsalar. 100-200 kişilik vereseli mülk sahibi var. Kamulaştırmaya girdiğiniz zaman bu arsanın kamulaştırmasını çözemiyorsunuz. Örneğin, şu anda merkez Akdeniz İlçesi`nde Sayın Valimizin girişimleriyle 32 derslikli bir ilköğretim okulu projesi çıkarıldı. TOKİ yapacak bize. Akdeniz ilçemizde bizim okula ihtiyacımız var ama arsa bulamıyoruz, yer yok. Parası var, projesi var, TOKİ yarın başlayacak ama arsa yok. Belediyelerimize sesleniyoruz; okul yeri olan arsaları daha sorunsuz arsalardan ayıralım. Bu noktada arsa sorunu çözülebilirse bu proje de Akdeniz ilçemizde uygulanacak, yaklaşık 6-7 milyon liralık bir proje” ifadelerini kullandı.“VELİLERİMİZ KIZ ÇOCUKLARINI OKULA GÖNDERSİNLER”Özellikle kız çocuklarının okullaşmasına büyük önem verdiklerini dile getiren Gül, ilköğretimde mezun sayısının 29 bin 251, orta öğretime kayıt yaptıran sayısının ise 26 bin 353 olduğu bilgisini vererek, aradaki 3 bin kaybı da okula kazandırmak istediklerini ve bir yıldır çalışma yürüttüklerini anlattı. Gül, Vali Güzeloğlu`nun, kız çocuklarının okullaşmasını, okuma-yazma bilmezlerin ve okul öncesi oranlarının artırılmasını istediğini, kendilerinin de bir komisyon kurarak eylem planı hazırladıklarını ve bu plan çerçevesinde özellikle kız çocukları için anketler düzenlendiklerini, veli görüşmeleri yaparak ikna etmeye çalıştıklarını aktardı. Bu çabalar sonunda ikna edilen çok sayıda veli olduğunu ve hala çalışmaların sürdüğünü belirten Gül, şöyle konuştu: “Burada ciddi bir başarı elde ettik ve ümit ediyorum bu sene kız çocuklarının okullaşmasını en az 3 puan daha yukarı taşıyabiliriz. 2009-2010`da 8. sınıftan mezun olan ve orta öğretime kayıt olan öğrenci sayısı 28 bin civarındaydı. Kız çocuklarındaki oran yüzde 10,8 idi. Yani 10 bin 800`ü kız öğrenci. Şu anda ise kız öğrenci sayısı 12 bini geçti. Erkek öğrenci 14 bin civarında. Kız çocuklarında şu anda 2 bine yakın fazla kayıt var. Demek ki bu çalışmalar sonuç verdi.”Velilere seslenerek, kız çocuklarını okula göndermelerini isteyen Milli Eğitim Müdürü Gül, okula göndermeme nedenleri arasında azımsanmayacak oranda yer alan ekonomik soruna da değinerek, bu durumda olanlara her türlü desteği vereceklerini söyledi. Yaptıkları anketlerde, kız çocuklarının okula gönderilmemesi nedenlerinin; ekonomik yetersizlik yanında ilköğretimi bitirmesinin yeterli görülmesi, küçük yaşlarda evlendirme düşüncesi, evin hizmetini görmesi, kırsal kesimlerde tarlada çalıştırma olarak ortaya çıktığına işaret eden Gül, velilere seslenerek, “Ama bunların hiç birisi o çocukları okuldan alıkoyamaz. Velilerimize sesleniyorum; mutlaka kız çocuklarımızı okutmalıyız. Çünkü anne evin en önemli unsurudur, çocuğu eğiten, yetiştiren çok önemli bir görevi vardır. Burada çocuğa destek olabilmesi için eğitimli olması lazım, okulundaki başarısına destek olabilmesi için eğitimli olması gerekir ve iş hayatına atılması gerekir” görüşlerini dile getirdi.“SINIF ÖĞRETMENİ FAZLAMIZ VAR, 400 REHBER ÖĞRETMENE İHTİYACIMIZ VAR”Mersin`in öğretmen kadrosu açısından bu sene iyi durumda olduğu, hatta düne kadar ihtiyaç olan sınıf öğretmenliği alanında fazla öğretmen geldiği bilgisini veren Gül, rehber öğretmen açığının ise ilk sırada yer aldığını bildirdi. Gül şunları söyledi: “İlk defa bu alanda Mersin`de öğretmen fazlalığı oluştu ve 462 öğretmenimiz şu anda fazla. İhtiyaç duyduğumuz alanlarda ise ilk sırada rehber öğretmen geliyor; bunu din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni izliyor. Ayrıca zihinsel engelliler öğretmeni, İngilizce ve beden eğitimi öğretmeni ihtiyacı var. Şu anda 400 rehber öğretmene, 300 de din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenine ihtiyacımız var. Toplamda öğretmen ihtiyacımız il genelinde 2 bini geçiyor. Öğretmen fazlamızı göz önüne alırsak, bu ihtiyaç 800-1000 civarında görünüyor. Bu öğretmen ihtiyaçları 21 saate göre ayarlanıyor ama öğretmenlerimiz derse 30 saat giriyor. Yani net ihtiyacımız çok da fazla değil.”“OKUMAZ-YAZMAZ ORANINDA ÇOK BAŞARILI BİR ÇALIŞMA YAPTIK”Okuma-yazma bilmeyenlere yönelik çalışmalarını da anlatan Hasan Gül, Mersin`de Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi`ne göre 104 bin okumaz-yazmaz bulunduğunu bildirdi. Milli Eğitim Bakanlığı`nın hedefinin, bu oranda 3 yılda yüzde 45; 4 yılda yüzde 60`a ulaşmak olduğuna işaret edene Gül, “Yani 4 yılda 100 binin 60 binini okur-yazar yapmak. Üçüncü yıl 8 Eylül`de tamamlandı. Biz şu anda yüzde 52 civarındayız, sayısal olarak da 53 bin kişiye ulaştık. Bu, gerçekten çok başarılı bir çalışma oldu. Valimizin katkılarını ve talimatlarını önemsiyoruz. Çünkü her ay bizi, kaymakamlarımızı topladı, bu konularla ilgili brifing aldı. Sonuçta çok güzel bir başarı aldık. Bu konuda Türkiye`de büyükşehirler içerisinde 3., Türkiye genelinde ise 9. sıradayız. Bu sıraya 33. sıradan geldik. Haziran 2010`da 33. sıradaydık, şimdi bir yılı biraz aşan bir sürede çok büyük bir başarı elde edildi. Ama proje devam ediyor, 1 yılı kaldı. Buradan okumaz-yazmaz insanlarımıza sesleniyorum; kayıtlarını yaptırsınlar, kurslarımız devam ediyor, onlara da okuma-yazma öğretelim, bu oranı daha da yükseltelim ve ilimizdeki önemli bir sorunu çözmüş olalım” dedi.“ÖĞRETMENLER KENDİLERİNİ YENİLESİNLER, DEĞİŞİME AÇIK OLSUNLAR”2011-2012 eğitim-öğretim yılının pazartesi günü başlayacağına dikkati çeken Gül, yeni eğitim-öğretim yılının velilere, öğrencilere, öğretmenlere ve tüm eğitim camiasına hayırlı olmasını dileyerek, velilere, öğretmenlere ve öğrencilere de mesajlar verdi. Velilere çocuklarıyla arkadaş olmalarını öneren Gül, onların rencide edilmemesini, küçük düşürücü sözlerle kırılmamasını istedi. Velilerin çocuklarına sevgilerini göstermelerini, onların yeteneklerini keşfederek o doğrultuda eğitim almaya yöneltmelerini salık veren Gül, şöyle konuştu: “Bu çok önemli. Çocukları fırsat buldukça parka götürelim, gezdirelim, birlikte sinemaya gidelim. Onları okul ve sınav stresinden kurtaralım. Çocuklarımıza ise çok kitap okumalarını tavsiye ediyoruz. Başarılı olabilmeleri için çok kitap okumaları lazım. Bu yeni sistemde kitap okumayan başarılı olamaz. Çünkü yeni sistemde sınav soruları ezberi ve bilgiyi ölçmüyor, aklı kullanmayı, yorum yapmayı, düşünmeye geçmeyi, bilgiyi transfer etmeyi, muhakemeyi ölçüyor. Dolayısıyla çok kitap okuyanlar bu becerileri daha iyi yapabiliyor ve daha başarılı oluyor. Çocuklarımız müzik, halk oyunları, tiyatro gibi sosyal, kültürel, sanatsal etkinliklerde yer alsınlar, çünkü bunlar yetenek geliştirici ve çocuğu rahatlatıcı etkinliklerdir. Öğretmenlerini sevsinler ve planlı çalışsınlar.”Türkiye`de eğitimde artık yeni bir sisteme doğru geçildiğinin altını çizerek, öğretmenlerin de mutlaka bu sisteme uyumlu olarak kendilerini yenilemeleri gerektiğini vurgulayan Gül, öğretmenlerden yeni eğitim-öğretim dönemindeki isteklerini de şöyle sıraladı: “Öğretmenlerimizden de çocuklarımıza sevgiyle yaklaşmalarını, sevgi eğitimi vermelerini istiyoruz ve inanıyoruz ki, çocuklarımız öğretmenlerini sevecekler ve güvenecekler, davranış bozucu işlere yönelmeyecekler. Davranış bozucu işler sınıftaki yönetimi bozuyor ve birçok zamanı alıyor, dolayısıyla bu zamanı da kurtarmış olacaklar. Yeter ki, öğretmen arkadaşlarımız öğrencilerimizi sevsinler. Öğrencilerimize rol model olsunlar, rehberlik yapsınlar. Yeni öğrenme süreçlerini, tekniklerini, yeni öğrenme yaklaşımlarını araştırsınlar ve bunları sınıflarda öğrencilere uygulasınlar. Artık klasik yöntem ve teknikleri bırakıyoruz; değişime açık olsunlar. Çünkü değişmeyen tek şey yine değişimin kendisidir. Eğitim sistemimizin amaçları; Türk milletinin milli, ahlaki, insani, kültürel değerlerini benimsetmek, korumak ve yaşatmaktır. Yani yaşatan, koruyan bireyler yetiştirmektir. Elbetti ki, biz bunu başarabiliyor muyuz ve demokratik hakları kullanmalarını, kullananlara da saygılı olmayı öğretmek. Öğretmenlerimiz de kendilerini yenilesinler, özellikle teknolojiye kendilerini alıştırsınlar. Çünkü Fatih Projesi artık uygulama safhasına giriyor. Bu projeye kendilerini hazırlamalarını istiyoruz, klasik yöntem ve teknikleri artık bırakıyoruz. Yeni yaklaşımları eğitim ortamlarına, süreçlerine dahil ediyoruz.”
Kaynak: İHA