Hsyk Kararıyla Meslekten İhraç Edilenler Görevlerine Döndü

Bir yıl önce referandum ile kabul edilen anayasa değişikliği, mağdur olan birçok kesimin yüzünü güldürdü.

Referandumda 'evet' kararının çıkması, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)'nun meslekten men kararlarına karşı yargı yolunu açtı. HSYK'nın daha önce ihraç kararı verdiği 52 hakim ve savcıya mesleğe dönüş yolu açıldı.

Yargıdaki iş yükü nedeniyle kamuoyunu yakından ilgilendiren önemli davalar, zaman aşımına uğruyordu. Referandum ile kabul edilen anayasa değişikliğiyle HSYK, Yargıtay ve Danıştay'ın yapısı da değişti. Yargıtay'da 32 olan daire sayısı 38'e, üye sayısı ise 250'den 137 artırılarak 387'ye, Danıştay'ın daire sayısı ise 13'ten 15'e çıkarıldı. Danıştay 14'ü dava, 1'i idari daire olmak üzere 15 daireden oluşacak. Danıştay'a da 95 olan üye sayısı, 61 artırılarak 156'ya çıkarıldı. Her dairede bir başkan ile yeteri kadar üye bulunacak. Heyetler, 1 başkan ve 4 üyenin katılımıyla toplanacak, salt çoğunlukla karar verecek.
Bu değişikliklerle birlikte yargıdaki iş yükünün azalması bekleniyor. Sadece Yargıtay'da 2000 yılında her bir daireye düşen yıllık ortalama iş sayısı 13 bin 72 iken, 2010 yılında 34 bin 327 olarak yüzde 260 artış gösterdi. Buna bağlı olarak her bir dosyaya ayrılan zaman ise 2000 yılında ortalama 5.5 dakika iken, 2010 yılında yaklaşık iki dakikaya düştü. Bununla birlikte, 2000 yılında 10 bin 735 dosyanın zaman aşımına uğradığı Yargıtayda, 2010 yılında bu rakam 18 bin 585'e yükseldi.


YÜKSEK MAHKEMEYE DEMOKRASİ AYARI
HSYK'nın üye sayısı 7'den 22'ye yükseldi. HSYK'nın 22 asil üyesinden 10 tanesi yerel hakim ve savcılar tarafından seçildi. 12 bin hakim ve savcı, değişikliğin ardından sandığa giderek kendilerini yönetecek isimleri seçti. HSYK'nın yapısının değişmesiyle birlikte haksız yere meslekten ihraç edilen, avukatlık dahi yapamayan bazı hakim ve savcılara iade-i itibar yapıldı. Meslekten ihraç edildiği tarih itibariyle emeklilik hakkı kazanmayan, mesleğe kabul şartlarını yitirmeyen hakim ve savcılar HSYK kararıyla göreve yeniden başladı.

Şemdinli iddianamesinde dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'ı suçladığı için meslekten ihraç edilen Ferhat Sarıkaya, 5 yılın ardından HSYK tarafından ihraç kararı kaldırıldıktan sonra Ankara Adalet Sarayı'nda görevine başladı. Sarıkaya, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Ethem Kuriş tarafından Genel Soruşturma Bürosu'nda görevlendirildi.

Kurul ayrıca, mini etek giydiği gerekçesiyle görevinden ihraç edilen Hakim Arzu Özpınar, eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın hazırlattığı Ceza Muhakemeleri Kanunu'nu eleştirdiği gerekçesiyle ihraç edilen eski DGM Savcısı Hüseyin Altın gibi birçok ismin ihraç kararı kaldırıldı. Hakim Arzu Özpınar da mesleğe dönüş hakkı kazananlar arasında yer aldı.

Siyasi parti kapatma davaları, 367 kararı, başörtüsüne özgürlük tanıyan düzenlemeleri iptal ederek demokrasiye zarar veren Anayasa Mahkemesi'nin yapısı köklü bir şekilde değişti. Anayasa'nın 146. maddesinde yapılan düzenleme ile 'Yüce Mahkeme'nin üye sayısı 11'den 17'ye çıktı. Üyelerinin 3'ünü TBMM, 14'ünü ise Cumhurbaşkanı seçiyor. Yeni yapıyla Mahkeme'nin antidemokratik uygulamaları ortadan kalktı. Yüksek Mahkeme, 2 bölüm ve Genel Kurul olarak çalışacak. Anayasa Mahkemesi üyeleri, gizli oyla bir başkan ve iki başkan vekili seçecek. Süresi bitenler yeniden seçilebilecek. Üyelerin görev süresi 12 yılla sınırlandırıldı. Yeni yapısıyla Anayasa Mahkemesi'nin antidemokratik kararlara imza atması zorlaşacak.

12 EYLÜL 1980 DARBECİLERİ HAKKINDA SORUŞTURMA BAŞLADI
12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumun en önemli tartışma konularından biri de 12 Eylül 1980 darbesini gerçekleştirenlerin yargılanıp yargılanamayacağıydı. Savcılar, 12 Eylül askeri darbesine 'geçici 15. madde' nedeniyle dava açamıyordu. Kenan Evren ve ekibinin yargılanmasını isteyen vatandaşlar, referandumda 'evet' dedi. Anayasa değişikliğiyle birlikte "Geçici 15. madde" kaldırıldı. Böylece darbeyi gerçekleştiren eski Genelkurmay Başkanı ve Cumhurbaşkanı Kenan Evren ve ekibine yargı yolu açıldı. Darbe mağdurları, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu.
Özel Yetkili Savcı Kemal Çetin, darbecilere 30 yıl sonra ilk kez soruşturma başlattı. Özel yetkili Ankara Cumhuriyet savcıları, Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya'nın ifadelerini aldı. Soruşturmanın tamamlanıp iddianamenin hazırlanmasıyla birlikte dava süreci başlayacak. Ayrıca hapiste yatanlara sigorta tamamlama, emeklilik hakkı dahil birçok imkan doğdu. Sene başında çıkarılan ve son başvuru tarihi 25 Ağustos'ta biten torba yasadan faydalanmak için başvuran 605 kişinin hakları iade edildi.
Sıkıyönetim mahkemelerinin görev alanına giren suçlar nedeniyle yakalanan veya tutuklananları kapsayan düzenlemeye göre, devletten mağduriyet sebebiyle tazminat alamayanların o dönemki tüm prim borçları Hazine tarafından ödenecek. Tazminat alanların ise binlerce günlük ödenmeyen primleri günlük 8,5 lira borçlanma ile kapatılacak. Darbe döneminde 650 bin kişi gözaltına alınırken, 230 bin kişi yargılandı. 30 bin kişi de sakıncalı olduğu için işinden atıldı. Bunların 4 bin 891'i kamu görevlisi idi. Şimdiye kadar yurt dışı ve askerlik borçlanması hariç geçmişteki eksik günler için borçlandırma yapılmıyordu. Darbe ise istisna tutuluyordu.


2012'DE AİHM YERİNE ANAYASA MAHKEMESİNE GİDİLECEK
Referandumla birlikte 2012 yılından itibaren bütün vatandaşlara Anayasa Mahkemesi'nin kapısı açılacak. Toprağı elinden alınan köylüden ayrımcılığa tabi tutulanlara, din ve vicdan baskısı yaşayanlardan aile kurma hakkı engellenenlere kadar herkes AİHM yerine Anayasa Mahkemesi'ne başvuracak.
AİHM'nin kurulduğu 1959'dan beri 2 bin 295 kez mahkemeye giden Türkiye, bu davaların 2 bin 17'sinde yüklü miktarda tazminat ödemeye mahkum oldu. Bu değişiklikle birlikte her yıl AİHM'ye ödenen milyonlarca dolarlık ceza azalacak. TBMM'ye verilen yasa tasarısına göre Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay kararlarını iptal edebilecek. AYM'ye 23 Ağustos 2012'den itibaren vatandaşlar da başvurabilecek. 2010 yılında Türkiye AİHM tarafından verilen ihlal kararları nedeniyle ödedigi tazminat miktarı yaklaşık 25 milyon Euro civarında.

Devlet-vatandaş arasında yaşanan sorunların çözümünde yeni bir müessese oluşturuluyor. Kökeni Osmanlı'ya dayanan, oradan da İskandinav yarımadasına sıçrayan ve gelişmiş Batı demokrasilerinde yaygın olan ombudsmanlık mekanizması kuruluyor. Vatandaş mahkemeye gitmeden, ilk elden ombudsman aracılığıyla sorunlarına çözüm arayacak. Devlet kurumlarının her türlü işleminde haksızlığa, kötü muameleye uğrayan vatandaş mahkemeye müracaat etmeden sorununu Meclis'e bağlı oluşturulacak kamu denetçiliği (ombudsmanlık) aracılığıyla çözebilecek.

DARBECİLER SİVİL MAHKEMEDE YARGILANIYOR
Türkiye, ikili yargı sisteminin olduğu nadir ülkelerden. 12 Eylül Anayasa'sı ile askeri personelin işlediği suçlara askeri mahkemeler bakıyordu. Bir asker demokratik rejime karşı suç işlese, darbe planı yapsa hatta uyuşturucu işine bile karışsa askeri mahkemede yargılanıyordu. Anayasa'nın 145. maddesinde yapılan değişikliğe göre, bundan sonra askerler sadece görevleriyle ilgili disiplini gerektiren suçlarda askeri mahkemelerde yargılanacak. Darbe ve muhtıra gibi anayasal düzene ve devletin güvenliğine yönelik suçlara sivil mahkemeler bakacak. Siviller kesinlikle askeri mahkemelerde yargılanamayacak. Askeri hakim ve savcılar emir komuta zincirinden kurtarılarak 'hakimlik teminatı'na kavuşturulacak.

Değişiklik, sivil yargıda devam eden silahlı örgüt ve darbeye teşebbüs suçlarından yargılanan muvazzaf ve emekli askerlerle ilgili davalarda yapılan 'darbe askeri suç, askeri yargı görevli' tartışmalarına son verdi. Düzenlemenin ardından Balyoz Darbe Planı kapsamında muvazzaf ve emekli askerlere darbeye teşebbüs davası açıldı. Uyuşmazlık Mahkemesi, sivil mahkemede başlayan, Yargıtay'ın kararı sonrası askeri mahkemeye gönderilen Şemdinli Davası'nın sivil yargıda görülmesi gerektiğine karar verdi.