Prof. Dr. Bakır: Toptan Göçecek Binalar İçin Güçlendirme Çıkmaz Sokak
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyesi ve AK Parti Kayseri milletvekili Prof.
Dr. Pelin Gündeş Bakır, sadece İstanbul’da depreme dayanıksız yapıların güçlendirilmesi için 25 milyar dolar harcama yapılması gerektiğini açıkladı. Bakır, bu çalışmanın 25 yılda da ancak tamamlanacağına işaret ederek, “Toptan göçecek binalar için güçlendirme çıkmaz sokaktır.” dedi.
Prof. Dr. Bakır, Kayseri’nin Sarıoğlan ilçesinde meydana gelen depremin, deprem riski bulunmamasına karşın deprem gerçeğini ortaya koyduğunu belirtti.
2007 Türk Deprem Yönetmeliği’ne göre mevcut yapı stoğunun incelendiğinde, binaların yüzde 90’ının depreme dayanıksız çıkacağına işaret eden Bakır, "Sadece İstanbul’da bu yönetmeliğe göre dayanıksız yapıların hepsini güçlendirmeye kalksak, en az 25 milyar dolar ve 25 sene zaman gerekir. 1999 depremleri, depremlerde can kayıplarının `toptan göçme` veya `yassı kadayıf biçimli göçme` yaşayan binalarda olduğunu göstermiştir." ifadelerini kullandı.
Yine 1999 depremleri istatistiklerine göre, bu tip binaların mevcut yapı stoğuna oranının yüzde 6 olduğuna dikkat çeken Bakır, şöyle devam etti: "İşte depreme dayanıklı şehirler inşa ederken amaç, mevcut yapı stoğumuzdan yönetmeliğimize göre göçme çıkan binaların tümünü güçlendirmek değil, toptan göçme yaşayacak yüzde 6’lık kısmını tespit etmek olmalıdır. Bunun için bilimsel güvenilirliği kabul edilmiş “hızlı değerlendirme teknikleri” kullanılabilir. Ancak bu yüzde 6’lık dilime giren binaları güçlendirmek yerine yıkmak daha akılcı bir çözümdür.”
Bakır, güçlendirme projelerinin sahada usulüne uygun işçilikle uygulanıp uygulanmadığı, iyi kontrol edilip edilmediği ve eski yapı elemanları ile bağlantıların ne kadar sağlıklı olduğu bir muamma olduğuna işaret etti.
"Mevcut yapı stoğunun içinde oldukça fazla sayıda bina, standart altıdır." diyen Bakır, “Düşük beton mukavemetine, korozyon ve deprem hasarlarına sahiptir. Benim bilimsel görüşüm, bu binaları güçlendirmek yerine yıkmanın ve yeni depreme dayanıklı konut projeleri geliştirerek nüfusun önemli bir kısmını İstanbul’un güneyindeki faylardan olabildiğince uzağa taşımanın daha akılcı bir seçenek olduğu doğrultusundadır. Bilim ve akıl, İstanbul’daki mevcut yapı stoğunu güçlendirmenin çıkmaz sokak olduğuna işaret etmektedir. Bu bağlamda, “İstanbul’a iki yeni şehir projesi” büyük bir vizyonun tezahürü bir proje olarak ortaya çıkmaktadır.” açıklamasını yaptı.
"YENİ ŞEHİRLER KURULURKEN FAY HATLARI DİKKATE ALINMALIDIR"
Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır, deprem mühendisliğinin temel esaslarına göre faydan uzaklaşıldıkça deprem şiddeti azalmakta olduğunu ifade etti.
Bakır, depremin en şiddetli hissedildiği bölgelerin, fay hattına en yakın (ilk 10–20 km içindeki) bölgeler olduğunu aktararak, “İşte biri Anadolu yakasında, biri deprem fay hattından olabildiğince uzaklaşılarak deprem şiddetinin en az hissedildiği Karadeniz kıyılarında kurulacak şehirler, hem Türkiye hem de dünya için cazibe merkezleri olacak, insanlarımızın can güvenliğini sağlayacaktır. İstanbul’a iki yeni şehir projesi sadece İstanbul’un değil, oluşturacağı istihdam ve Türk ekonomisine katkılarıyla Türkiye’nin projesidir.” dedi.
Prof. Dr. Bakır, Kayseri’nin Sarıoğlan ilçesinde meydana gelen depremin, deprem riski bulunmamasına karşın deprem gerçeğini ortaya koyduğunu belirtti.
2007 Türk Deprem Yönetmeliği’ne göre mevcut yapı stoğunun incelendiğinde, binaların yüzde 90’ının depreme dayanıksız çıkacağına işaret eden Bakır, "Sadece İstanbul’da bu yönetmeliğe göre dayanıksız yapıların hepsini güçlendirmeye kalksak, en az 25 milyar dolar ve 25 sene zaman gerekir. 1999 depremleri, depremlerde can kayıplarının `toptan göçme` veya `yassı kadayıf biçimli göçme` yaşayan binalarda olduğunu göstermiştir." ifadelerini kullandı.
Yine 1999 depremleri istatistiklerine göre, bu tip binaların mevcut yapı stoğuna oranının yüzde 6 olduğuna dikkat çeken Bakır, şöyle devam etti: "İşte depreme dayanıklı şehirler inşa ederken amaç, mevcut yapı stoğumuzdan yönetmeliğimize göre göçme çıkan binaların tümünü güçlendirmek değil, toptan göçme yaşayacak yüzde 6’lık kısmını tespit etmek olmalıdır. Bunun için bilimsel güvenilirliği kabul edilmiş “hızlı değerlendirme teknikleri” kullanılabilir. Ancak bu yüzde 6’lık dilime giren binaları güçlendirmek yerine yıkmak daha akılcı bir çözümdür.”
Bakır, güçlendirme projelerinin sahada usulüne uygun işçilikle uygulanıp uygulanmadığı, iyi kontrol edilip edilmediği ve eski yapı elemanları ile bağlantıların ne kadar sağlıklı olduğu bir muamma olduğuna işaret etti.
"Mevcut yapı stoğunun içinde oldukça fazla sayıda bina, standart altıdır." diyen Bakır, “Düşük beton mukavemetine, korozyon ve deprem hasarlarına sahiptir. Benim bilimsel görüşüm, bu binaları güçlendirmek yerine yıkmanın ve yeni depreme dayanıklı konut projeleri geliştirerek nüfusun önemli bir kısmını İstanbul’un güneyindeki faylardan olabildiğince uzağa taşımanın daha akılcı bir seçenek olduğu doğrultusundadır. Bilim ve akıl, İstanbul’daki mevcut yapı stoğunu güçlendirmenin çıkmaz sokak olduğuna işaret etmektedir. Bu bağlamda, “İstanbul’a iki yeni şehir projesi” büyük bir vizyonun tezahürü bir proje olarak ortaya çıkmaktadır.” açıklamasını yaptı.
"YENİ ŞEHİRLER KURULURKEN FAY HATLARI DİKKATE ALINMALIDIR"
Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır, deprem mühendisliğinin temel esaslarına göre faydan uzaklaşıldıkça deprem şiddeti azalmakta olduğunu ifade etti.
Bakır, depremin en şiddetli hissedildiği bölgelerin, fay hattına en yakın (ilk 10–20 km içindeki) bölgeler olduğunu aktararak, “İşte biri Anadolu yakasında, biri deprem fay hattından olabildiğince uzaklaşılarak deprem şiddetinin en az hissedildiği Karadeniz kıyılarında kurulacak şehirler, hem Türkiye hem de dünya için cazibe merkezleri olacak, insanlarımızın can güvenliğini sağlayacaktır. İstanbul’a iki yeni şehir projesi sadece İstanbul’un değil, oluşturacağı istihdam ve Türk ekonomisine katkılarıyla Türkiye’nin projesidir.” dedi.