Şahin: Yarının Mücadelesi Daha Şiddetli Olacak

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, milletin ve devletin varlığını, büyüklüğünü, huzurunu, gururunu, örselemek, tırmalamak isteyen birileri olduğunu belirterek, ``Sizi temin ediyoruz ki bu büyük milletin, bu kutsal vatanın huzurunu bozmak isteyen, büyüklüğüne göz dikmek isteyen, küçüklerle acizlerle ucubelerle adı konmamış bu güruhla bu milletin, bu devletin mücadelesi hukuk çerçevesinde ama yaptıklarının karşılığını oluşturacak şekilde bugün de yarın da devam etmektedir ve edecektir.

Yarının mücadelesi bugünün mücadelesinden yapısal ve yöntem olarak daha farklı ve daha şiddetli olacaktır`` dedi.Uluslararası Nakliyeciler Derneğince (UND) WOW İstanbul Otel`de verilen iftarda konuşan Şahin, Türk insanının bugün İstanbul`daki bu iftar salonunda buluştuğu gibi Zeytinburnu`nda, Bağcılar ve Van`daki iftar çadırında da aynı asalet, aynı onur ve gururla buluşarak birliğini ve beraberliğini ortaya koyduğunu söyledi.Şahin, şunları kaydetti: ``Bu milletin ve devletin varlığını, büyüklüğünü, huzurunu, gururunu örselemek isteyen, tırmalamak isteyen birileri var, ne yazık ki. `Keşke olmasalar` diyoruz ama keşke olmasalarla da bu iş bitmiyor. Olmamaları için, yok olmaları için, yapmamaları için, yapamamaları için, bu sofradaki bu nimete kan doğramamaları için, bu huzuru bozmamaları için, yine devlet olarak biz sorumluluğumuzun farkındayız. Hükümet olarak sorumluluğumuzun farkındayız. Sizi temin ediyoruz ki Başkanımızın da yeri geldiğinde ifade ettiği gibi bu büyük milletin, bu kutsal vatanın huzurunu bozmak isteyen, büyüklüğüne göz dikmek isteyen küçüklerle acizlerle ucubelerle adı konmamış bu güruhla bu milletin bu devletin mücadelesi hukuk çerçevesinde ama yaptıklarının karşılığını oluşturacak şekilde bugün de yarın da devam etmektedir ve edecektir.Yarının mücadelesi bugünün mücadelesinden yapısal ve yöntem olarak daha farklı ve daha şiddetli olacaktır. Bu büyük milleti ve bu aziz vatanı kimse örselemeye, kimse bu memleketin huzurunu bozmaya hak sahibi değildir. Böyle bir hakkı tanımıyoruz. Ne yazık ki bunun adına `barış` diyebiliyorlar, bunun adına `demokrasi` diyebiliyorlar. Biz de diyoruz ki `bu barış falan değil.` Biz bunu artık yüzde yüz tersinden okumanın gerçeğini gördük. `Barış` diyorsa o zulümdür, savaştır. `Demokrasi` diyorsa o zorbalıktır. Bunu böyle okuyoruz. Yüzde yüz tersinden okuyoruz. Yüzde yüz tersinden okuyamazsak bu meseleye de tam teşhis koyamama ve mücadele edememe yanlışlığında kalırız, kalabiliriz.`` Bakan Şahin, polis, jandarma, kara kuvvetleri, köy korucuları ve sahil güvenlik teşkilatıyla birlikte mücadelenin sürdüğünü de ifade ederek, ``Bizim görevimiz, sizin ve tüm ülkemizin, 74 milyonun huzur ve güvenliğini sağlamaktır. Sizin naklettiğiniz eşyanın nakli sırasındaki güvenliğini sağlamaktır. Sizin evinizde huzur içinde uyumanızı ve yollarda güven duygusu içinde seyahat etmenizi sağlamak bizim görevimizdir. Bu büyük milletin, ulusal devletin varlığına, birliğine, bütünlüğüne yönelen tehditleri de yok saymak, onları da fark etmemiş hissini uyandıracak bir suskunlukla geçmek istemedim`` diye konuştu

-``ÇARESİZ İNSANLARIN EN BÜYÜK UMUDU TÜRKİYE``- Bu ramazan ayının, Afrika`nın artık sembol ülkesi olan Somali`deki insanların, dünyanın pek çok yerindeki çaresiz insanların en büyük umudu Türkiye. Bu, bizim sorumluluğumuzu artırıyor. Devlet olarak sorumluluğumuzu artırıyor. Ama biliyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti, milletiyle bir bütündür. Devleti idare etmek sorumluluğunu üzerine almış olan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, şunun her zaman farkındadır, Türk milleti zengin, müreffeh ve özgür olduğu, güçlü olduğu müddetçe güçlü millet, güçlü devleti doğurur. Dolayısıyla devletin sorumluluğu aynı zamanda milletin de omuzlarındadır, bizim de omuzlarımızdadır.`` Bu sorumluluğun Türkiye`yi yormaması, üzmemesi gerektiğini belirten Şahin, ``Aranan insan olmak, aranan millet olmak, aranan ülke olmak, dikkate alınan ülke olmak kolay değil. Biraz daha çalışmayı, zaman ayırmayı gerektiriyor. Başka türlü de olmuyor. Her şeyin bir bedeli var, itibarlı bir devlet ve millet olmanın... Bir ülkeye giderken 15 sene önce kaale alınmayan bir pasaportun 15 yıl sonra havaalanı girişlerinde kaale alındığı bir pasaport olmasının, dikkate alınmayan liranın, dikkate alınır olmasının bir bedeli var. O da çok çalışma, o da enerjileri, güçleri birleştirmek, `haydi, ben değil biz` diyebilmek, beraber olabilmek ve beraber olmanın hem mutluluğunu yaşamak hem de güç veren hissini kullanabilmek`` diye konuştu.
Kaynak: AA