"depremde, Dışarıya Akan Benzini Varillere Doldurmaya Çalışıyordu"

Kocaeli’nde 17 Ağustos 1999 depremini yaşayan Ramazan Nizamettin Karakaya, asrın felaketini ‘fecaat’ olarak tanımladı.

'depremde, Dışarıya Akan Benzini Varillere Doldurmaya Çalışıyordu'
Karakaya, deprem sonrasında insanların ne yapacağını şaşırdığını, Gölcük’te benzin istasyonu olan bir iş yeri sahibinin, dışarıya akan benzinleri varillere doldurmaya çalıştığına şahit olduğunu söyledi.

Tarih, 17 Ağustos 1999 saat 03.02’yi gösterdiğinde Kocaeli 7,4 şiddetindeki depremle 45 saniye sarsıldı. Binalar kağıttan evler gibi yıkıldı. Binlerce kişi molozlar içinde kaldı. Hastaneler yaralılarla doldu. Anne babalar çocuklarının başında günlerce bekledi. Hayatta kalan binlerce kişi duydukları ‘İmdat’ çağrısına koşmaya çalıştı, tanımadığı insanları göçükten çıkarmak için var gücü ile gayret gösterdi. O felaketi yaşayan Ramazan Nizamettin Karakaya, depremi ‘fecaat’ olarak tanımladı.
Karakaya, yaz günü olduğu için uyuyamadığını, saat 24.00 veya 00.30 civarı balkonda oturduğunu ve bir televizyon programını izlediğini anlattı. Saat 02.30-02.45 gibi rüzgar çıktığını, pencereye bez koyduğu anda binanın sallanamaya başladığını aktaran Karakaya, “Büyük oğlum diğer odada, ben bir odada. Torunlar, eşim falan hepsi İstanbul’daydı. Artık öyle bekledik, bildiğimiz duaları okumaya başladık. O vakit ‘Murat’ diyebildim. Ondan evvel ‘Murat oğlum’ diyemedim. O anda çekindim, korktum, içimde kaldı yani. Ondan sonra duraklama olunca ‘Murat’ dedim. ‘Efendim baba’ dedi. Kalktık ayağa tekrardan bir sarsılma oldu. Deprem oldu o anda, ne olduğunu bilemiyoruz, meğerse bir kat aşağı inmişiz. 5 katlı bina 4 kat olmuş. Ondan sonra onun cep telefonunu aldık. Yan taraftaki komşumuz kapıyı vurdu. Açılmıyor onun kapısı. Oğlunu balkondan aldık. Kendisini de alacağız o sırada aşağıdan birisi seslendi ‘Nizamettin abi ben geldim’ ‘Aman Ömer’ gel dedim. Ömer geldi, o aldı eşini. O anda indik merdivenlerden aşağı ama baktık kapı yok. Meğerse o ikinci sarsıntı oldu ya bir kat aşağı inince o ana kapı gitmiş. Birinci kat ve bodrum kaybolmuş. Birinci kattan sandalye koyarak çıktık dışarı. İki blok çökmüştü. Herhangi bir ölüm yoktu.”

"BENZİN İSTASYONU SAHİBİ DIŞARI AKAN BENZİNİ VARİLLERE DOLDURMAYA ÇALIŞIYORDU"
Deprem sonrasında, yeğenin İstanbul’dan geldiğini ve onun otomobili ile Gölcük’e gittiklerini ifade eden Karakaya, Gölcük’ün durumunu ise ‘Allah bir daha göstermesin Gölcük fecaatti. Fena yıkılmıştı.’ ifadesi ile anlattı. Karakaya, Gölcük’te bir benzin istasyonu sahibinin, dışarıya çıkan benzini varillere doldurmaya çalıştığını kaydederek, “Benzin istasyonunun sahibini gözümle gördüm, kepçeyle dışarı fırlayan benzinleri varillere koyuyordu adam. Haklı, o da haklı.” dedi. Gölcük yönünde gidemeyeceklerini anladıktan sonra İzmit’e geri dönmeye karar verdiklerini belirten Karakaya, “Oradan dönüş yaptık araba yok. Bursa’dan Sakarya’ya şeftali getiren bir kamyonla dört yola kadar geldik. Oradan da yürüyerek Kuruçeşme’ye geldik. Tamam İzmit yıkılmıştı ama en fazla hasar gören benim gördüğüm kadarı ile Gölcük ve Değirmendere.” diye konuştu.

FELAKET SONRASINDA GÖLCÜK YOLU 5 ŞERİT AKIYORDU
Felaket sonrasında, insanların deprem bölgesinden hızla uzaklaşmaya çalıştığını dile getiren Karakaya, Gölcük yolunun 5 şerit olduğunu, İzmit istikametinin ise tek şeritte olduğunu belirterek, “Buradan giderken, Gölcük’e giderken 4 sıra falan gidiyorsun, arkadan bir ambulans geldiği zaman arkadan bir araba, bir araba daha 5. sıra oluyordu. Dönerken tek sıra. O kadar fecaatti yani Gölcük. Ölenler kalanlar vardı. Biz askeriyenin içerisine de girdik. Mehmetçikleri çıkartırlarken gördük. Hastane ve bazı binalar yıkılmış garnizon içerisinde. Esas tesiri Gölcük ve çevresinde daha fazla olmuş.” şeklinde konuştu.