Milletin En Çılgın Projesi Yeni Anayasa Olacak (Özel)
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın Abant Platformu‘nda yaptığı “Önümüzdeki dönemde milletin en çılgın projesi yeni anayasa olacak” şeklindeki açıklamasına aydın ve hukukçulardan da destek geldi.
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın Abant Platformu‘nda yaptığı “Önümüzdeki dönemde milletin en çılgın projesi yeni anayasa olacak” şeklindeki açıklamasına aydın ve hukukçulardan da destek geldi. Türkiye’nin önde gelen aydın ve hukukçuları 12 Haziran seçimlerinin ardından Türkiye’nin en önemli gündem maddesinin tartışmasız olarak yeni anayasa ve bu konudaki tartışmalar olacağını vurguladı. Darbe ürünü olan 1982 Anayasası‘nın ülke sorunlarını çözmek yerine derinleştirdiğine dikkat çeken aydınlar, yeni dönemde tamamen sivil ve bireyi eksen alan özgürlükçü bir anayasaya ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
Türkiye’nin uzun yıllardır özlemini çektiği yeni anayasa talepleri ve bu konuda yaşanan tartışmaları Cihan Haber Ajansı muhabirine değerlendiren Anayasa Profesörü Ergun Özbudun, “Türkiye’nin önümüzdeki dönemde en önemli sorunu anayasa sorunu olacaktır.” dedi. Eski Anayasa Mahkemesi Raportörü Doç. Dr. Osman Can ise Türkiye’nin hızla anayasa tartışmalarını geride bırakıp diğer temel sorunlarına eğilen bir ülke haline gelmesi gerektiğini söyledi. Doç. Dr. Vahap Coşkun da ülkenin, tüm toplum kesimlerinin taleplerini ortaklaştırabilecek özgürlükçü yeni bir perspektife ihtiyacı olduğunu ifade etti. Mevcut anayasayı sorunların çözümünün önündeki en büyük engel olarak gören Kürt Yazar Ümit Fırat da “Bu anayasa sorunu çözülmeden de bu sorunlara ne el atılabilir.” uyarısında bulundu.
Türkiye aydınları yeni anayasaya ilişkin görüşlerini ve beklentilerini dile getirdi.
"30 YILLIK ODUN ZİHNİYETİNİ TASFİYE ETMİŞ DEĞİLİZ"
Anayasa Profesörü Ergun Özbudun: "Türkiye’nin önümüzdeki dönemde en önemli sorunu anayasa sorunu olacaktır. Bunu herkes söylüyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönem Parlamento yoğun bir şekilde anayasa tartışmaları süreci yaşayacak. Biz hala 30 yıldır bir darbe anayasası ile yönetiliyoruz. Bu ‘odun’ zihniyetini hala tasfiye etmiş değiliz. 16 değişiklik gerçekleştirdik. Fakat onun otoriter yasakçı ve devlet eksenli felsefesi hala yürürlükte. Anayasanın her yerinde onun izlerini görebiliyoruz. Artık bu anayasa Türkiye’ye yakışmıyor. Bunu yeni demokratik sivil birey vurgulu yeni anayasa ile değiştirmek kaçınılmaz bir ihtiyaç. Sorunlarımızı da böylece önemli ölçüde çözmüş olacağız. Yeni bir anayasa için ciddi engeller var. Ama bu vasıflara sahip bir anayasa değişikliği yapmak zorundayız. Türkiye için çok önemli bir atılım olacaktır. Toplumun birçok sorununa çözümler getirecektir. Böyle bir anayasayı yüzde 100 gerekli görüyorum.”
"PALYATİF ÇÖZÜMLERLE BİR YERE VARAMAYIZ"
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi‘nden Vahap Coşkun: "Yeni dönemde iki önemli talep olacak. Bu konuda her siyasi parti yeni bir anayasa yapacağına dair topluma taahhütte bulundular. İkincisi de Kürt sorununun demokratik bir şekilde çözüme kavuşturulmasıdır. Mevcut anayasada bazı ciddi temel sorunlar ve çatışma alanları var. Cumhuriyetin nitelikleri ve anayasanın başlangıç konusu bunların başında geliyor. Başlangıç kısmında Türkiye’nin çok kültürlü yapısını dikkate alan ve onları koruyan bir şekilde dikkate alan bir anlayışın ele alınması çok önemlidir. Yerel yönetimlerin yetki aktarılması gerekir. Sorunların çözümü nasıl bir anayasa yapmamıza bağlı. Özgürlükçü bir anayasa yaparsan o zaman toplumsal bir rahatlama sağlanmış olur. 82 anayasası bazı tadilatlar yapılmış olsa da bugüne kadar topluma sıkan bir deli gömleğidir. Yakmaya devam ediyor. Türkiye’de vesayetçi bir sistem var. Devlet ve bazı kurumlar halkın iradesi ile seçilen parlamentoyu zabt-u rabt altına almaya yönelik düzenlenmiştir. Bu durum her darbe döneminde biraz daha taçlanmıştır. Bu durumu öngören bütün kurumların yapısının tartışılması gerekir. Biz artık palyatif çözümlerle Türkiye’yi demokratikleştirme durumunda değiliz. Bu sorunla mutlaka yüzleşeceğiz. Tüm toplum kesimlerinin taleplerini ortaklaştırabilecek özgürlükçü yeni bir perspektife ihtiyacımız var. Türkiye’nin bunu başaracağına inanıyorum.”
"ANAYASA SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNÜ TIKIYOR"
Yazar Ümit Fırat: “Türkiye’nin yakın gelecekte en önemli gündem maddelerinden biri anayasa değişikliğidir. Demokratların en önemli talebi yeni anayasadır. Bu özellikle aydınların en öncelikli tartışma konusu olacaktır. Yeni anayasa, özgürlüklerin, gelecek kurmayı hedefleyen vizyon sahibi insanların, geleceğe dair beklentileri ve umutları olan insanların birinci derecede önceliğidir. Anayasa ile başlayan bir demokratikleşmedir diyebiliriz. Anayasa, Türkiye’de sorunların çözümünün önünü kesen, dolayısıyla bir problemi doğuran anayasadır. Yani bu anayasa, bu problemlerin çözümüne engeldir. Yeni bir anayasa ile toplumsal sorunların çözümünün açılması gerekir. Yani bu anayasa Türkiye’de herkesi Türk sayıyorsa, bu sorunu çözemezsiniz. Başörtüsünü engel olarak görüyorsa bunu çözemezsiniz. Bir takım palyatif önlemlerle bu önlenemez. Çünkü yarın yönetim değiştiğinde eski haline döndürülebilir. Yani üniversitelerde böyle bir gevşeme var. Türkiye’nin siyasal ve sosyal sorunların çözülmesi bu anayasa değişikliğinden geçiyor.”
"TÜRKİYE ANAYASA TARTIŞMALARINI GERİDE BIRAKMALI"
Eski Anayasa Mahkemesi raportörü Doç. Dr. Osman Can: “Temel konu anayasa tartışmalarının tümüyle bittiği, bütün enerjisini, birikimini ekonomiye, kalkınmaya, kendi iç kültürel ve uluslararası barışa odaklandığı bir dönem olacaktır. Türkiye, bir an evvel bu anayasa tartışmalarını bitirip asıl gündemlerine odaklanmalı. Şu an 100 yıllık İttihatçı vesayet sistemini tasfiye emek suretiyle zaten bunu yapabiliriz. Bundan sonraki sosyal sorunlar zaman içinde çözülür. Ama önemli olan devletin, devlet kurumlarının zehirleyici etkisini ortadan kaldırmaktır. Vesayeti ortadan kaldırıp kurumları demokratikleşmeye tabi tuttuğumuz zaman yani bu kurumlar toplumun aynası olduğu zaman anayasa tartışması yapmayacağız. İnsanlar bu meseleyi konuşmayacak. En iyi anayasa kendisini konuşturmayan ve hatırlatmayan anayasadır. Bu yüzden burada en önemli nokta bunu bir an evvel aşıp asıl gündemlere odaklanmaktır. Yeni bir anayasa şarttır. Darbe anayasasını makyaj yaparsak sadece; ekonomide, toplumsal barışta duvara soslar, ciddi sıkıntılar yaşarız. Yani dünyanın aldığı hıza ve çeşitliliğe bakıldığında bugün 100 sene öncesinin mantığı ile hazırlanan anayasa ile bir yere varamazsınız. Eğer 21. Yüzyılın Türkiye’nin olmasını isterseniz fazla tartışmadan, hızlı bir şekilde 62 Anayasası‘nı devre dışı bırakmak, sorunların çözümünde engel olmaktan çıkarmak gerekiyor. Ondan sonra işler rayına girer.”
"TOPLUMSAL BİLİNÇ VE TALEPLER YÜKSELİYOR"
Prof. Dr. Mehmet Altan: “AK Parti, 2007 yılında yüzde 48 aldığında parlamenter rejimi güçlendirecek, cumhurbaşkanı yetkilerini kısıtlayacak yeni bir anayasa taahhüdünde bulunmuştu. Gerçekten çok heyecanlanmıştım. Yeni dönemde 12 Eylül‘ün izlerinin tümden yok edilmesini, imha edilmesini bekliyorum. Yine insanların layık olduğu günlük yaşam koşullarını artıracak fiili reformların yapılması gerekiyor. AB reformlarının yapılması yavaşladı. O günkü heyecanım yok. Çünkü Türkiye’nin aydınları, STK’lar siyasetçinin istediği kadar tartışan istemediği zaman bunu unutan bir toplumuz. Bilinç yükseliyor dolayısıyla talepler de yükseliyor. Bu siyasi iradeyi daha da zorlamak gerekir. Şu an yeterince zorlayamıyoruz ne yazık ki. Asker hala 29 resepsiyonuna gitmiyor. Balyoz ile ilgili bildiri yayımlıyor. Askeri harcamalar Sayıştay denetiminin dışında tutuluyor. Bunlar yeni dönemde olmaması gereken konular. Dip dalganın gelmesi lazım. Bu gelse dört yılda Heybeliada açılır, İller Yasası değişir, Genelkurmay Başkanı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanır. Darbeye meşruiyet kazandıran 35. Madde gündemden düşer. Askerlik mecburi olmaktan çıkar. Bunlar birer dakikalık işler aslında. Artık beklemeye tahammülümüz yok.”
Türkiye’nin uzun yıllardır özlemini çektiği yeni anayasa talepleri ve bu konuda yaşanan tartışmaları Cihan Haber Ajansı muhabirine değerlendiren Anayasa Profesörü Ergun Özbudun, “Türkiye’nin önümüzdeki dönemde en önemli sorunu anayasa sorunu olacaktır.” dedi. Eski Anayasa Mahkemesi Raportörü Doç. Dr. Osman Can ise Türkiye’nin hızla anayasa tartışmalarını geride bırakıp diğer temel sorunlarına eğilen bir ülke haline gelmesi gerektiğini söyledi. Doç. Dr. Vahap Coşkun da ülkenin, tüm toplum kesimlerinin taleplerini ortaklaştırabilecek özgürlükçü yeni bir perspektife ihtiyacı olduğunu ifade etti. Mevcut anayasayı sorunların çözümünün önündeki en büyük engel olarak gören Kürt Yazar Ümit Fırat da “Bu anayasa sorunu çözülmeden de bu sorunlara ne el atılabilir.” uyarısında bulundu.
Türkiye aydınları yeni anayasaya ilişkin görüşlerini ve beklentilerini dile getirdi.
"30 YILLIK ODUN ZİHNİYETİNİ TASFİYE ETMİŞ DEĞİLİZ"
Anayasa Profesörü Ergun Özbudun: "Türkiye’nin önümüzdeki dönemde en önemli sorunu anayasa sorunu olacaktır. Bunu herkes söylüyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönem Parlamento yoğun bir şekilde anayasa tartışmaları süreci yaşayacak. Biz hala 30 yıldır bir darbe anayasası ile yönetiliyoruz. Bu ‘odun’ zihniyetini hala tasfiye etmiş değiliz. 16 değişiklik gerçekleştirdik. Fakat onun otoriter yasakçı ve devlet eksenli felsefesi hala yürürlükte. Anayasanın her yerinde onun izlerini görebiliyoruz. Artık bu anayasa Türkiye’ye yakışmıyor. Bunu yeni demokratik sivil birey vurgulu yeni anayasa ile değiştirmek kaçınılmaz bir ihtiyaç. Sorunlarımızı da böylece önemli ölçüde çözmüş olacağız. Yeni bir anayasa için ciddi engeller var. Ama bu vasıflara sahip bir anayasa değişikliği yapmak zorundayız. Türkiye için çok önemli bir atılım olacaktır. Toplumun birçok sorununa çözümler getirecektir. Böyle bir anayasayı yüzde 100 gerekli görüyorum.”
"PALYATİF ÇÖZÜMLERLE BİR YERE VARAMAYIZ"
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi‘nden Vahap Coşkun: "Yeni dönemde iki önemli talep olacak. Bu konuda her siyasi parti yeni bir anayasa yapacağına dair topluma taahhütte bulundular. İkincisi de Kürt sorununun demokratik bir şekilde çözüme kavuşturulmasıdır. Mevcut anayasada bazı ciddi temel sorunlar ve çatışma alanları var. Cumhuriyetin nitelikleri ve anayasanın başlangıç konusu bunların başında geliyor. Başlangıç kısmında Türkiye’nin çok kültürlü yapısını dikkate alan ve onları koruyan bir şekilde dikkate alan bir anlayışın ele alınması çok önemlidir. Yerel yönetimlerin yetki aktarılması gerekir. Sorunların çözümü nasıl bir anayasa yapmamıza bağlı. Özgürlükçü bir anayasa yaparsan o zaman toplumsal bir rahatlama sağlanmış olur. 82 anayasası bazı tadilatlar yapılmış olsa da bugüne kadar topluma sıkan bir deli gömleğidir. Yakmaya devam ediyor. Türkiye’de vesayetçi bir sistem var. Devlet ve bazı kurumlar halkın iradesi ile seçilen parlamentoyu zabt-u rabt altına almaya yönelik düzenlenmiştir. Bu durum her darbe döneminde biraz daha taçlanmıştır. Bu durumu öngören bütün kurumların yapısının tartışılması gerekir. Biz artık palyatif çözümlerle Türkiye’yi demokratikleştirme durumunda değiliz. Bu sorunla mutlaka yüzleşeceğiz. Tüm toplum kesimlerinin taleplerini ortaklaştırabilecek özgürlükçü yeni bir perspektife ihtiyacımız var. Türkiye’nin bunu başaracağına inanıyorum.”
"ANAYASA SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNÜ TIKIYOR"
Yazar Ümit Fırat: “Türkiye’nin yakın gelecekte en önemli gündem maddelerinden biri anayasa değişikliğidir. Demokratların en önemli talebi yeni anayasadır. Bu özellikle aydınların en öncelikli tartışma konusu olacaktır. Yeni anayasa, özgürlüklerin, gelecek kurmayı hedefleyen vizyon sahibi insanların, geleceğe dair beklentileri ve umutları olan insanların birinci derecede önceliğidir. Anayasa ile başlayan bir demokratikleşmedir diyebiliriz. Anayasa, Türkiye’de sorunların çözümünün önünü kesen, dolayısıyla bir problemi doğuran anayasadır. Yani bu anayasa, bu problemlerin çözümüne engeldir. Yeni bir anayasa ile toplumsal sorunların çözümünün açılması gerekir. Yani bu anayasa Türkiye’de herkesi Türk sayıyorsa, bu sorunu çözemezsiniz. Başörtüsünü engel olarak görüyorsa bunu çözemezsiniz. Bir takım palyatif önlemlerle bu önlenemez. Çünkü yarın yönetim değiştiğinde eski haline döndürülebilir. Yani üniversitelerde böyle bir gevşeme var. Türkiye’nin siyasal ve sosyal sorunların çözülmesi bu anayasa değişikliğinden geçiyor.”
"TÜRKİYE ANAYASA TARTIŞMALARINI GERİDE BIRAKMALI"
Eski Anayasa Mahkemesi raportörü Doç. Dr. Osman Can: “Temel konu anayasa tartışmalarının tümüyle bittiği, bütün enerjisini, birikimini ekonomiye, kalkınmaya, kendi iç kültürel ve uluslararası barışa odaklandığı bir dönem olacaktır. Türkiye, bir an evvel bu anayasa tartışmalarını bitirip asıl gündemlerine odaklanmalı. Şu an 100 yıllık İttihatçı vesayet sistemini tasfiye emek suretiyle zaten bunu yapabiliriz. Bundan sonraki sosyal sorunlar zaman içinde çözülür. Ama önemli olan devletin, devlet kurumlarının zehirleyici etkisini ortadan kaldırmaktır. Vesayeti ortadan kaldırıp kurumları demokratikleşmeye tabi tuttuğumuz zaman yani bu kurumlar toplumun aynası olduğu zaman anayasa tartışması yapmayacağız. İnsanlar bu meseleyi konuşmayacak. En iyi anayasa kendisini konuşturmayan ve hatırlatmayan anayasadır. Bu yüzden burada en önemli nokta bunu bir an evvel aşıp asıl gündemlere odaklanmaktır. Yeni bir anayasa şarttır. Darbe anayasasını makyaj yaparsak sadece; ekonomide, toplumsal barışta duvara soslar, ciddi sıkıntılar yaşarız. Yani dünyanın aldığı hıza ve çeşitliliğe bakıldığında bugün 100 sene öncesinin mantığı ile hazırlanan anayasa ile bir yere varamazsınız. Eğer 21. Yüzyılın Türkiye’nin olmasını isterseniz fazla tartışmadan, hızlı bir şekilde 62 Anayasası‘nı devre dışı bırakmak, sorunların çözümünde engel olmaktan çıkarmak gerekiyor. Ondan sonra işler rayına girer.”
"TOPLUMSAL BİLİNÇ VE TALEPLER YÜKSELİYOR"
Prof. Dr. Mehmet Altan: “AK Parti, 2007 yılında yüzde 48 aldığında parlamenter rejimi güçlendirecek, cumhurbaşkanı yetkilerini kısıtlayacak yeni bir anayasa taahhüdünde bulunmuştu. Gerçekten çok heyecanlanmıştım. Yeni dönemde 12 Eylül‘ün izlerinin tümden yok edilmesini, imha edilmesini bekliyorum. Yine insanların layık olduğu günlük yaşam koşullarını artıracak fiili reformların yapılması gerekiyor. AB reformlarının yapılması yavaşladı. O günkü heyecanım yok. Çünkü Türkiye’nin aydınları, STK’lar siyasetçinin istediği kadar tartışan istemediği zaman bunu unutan bir toplumuz. Bilinç yükseliyor dolayısıyla talepler de yükseliyor. Bu siyasi iradeyi daha da zorlamak gerekir. Şu an yeterince zorlayamıyoruz ne yazık ki. Asker hala 29 resepsiyonuna gitmiyor. Balyoz ile ilgili bildiri yayımlıyor. Askeri harcamalar Sayıştay denetiminin dışında tutuluyor. Bunlar yeni dönemde olmaması gereken konular. Dip dalganın gelmesi lazım. Bu gelse dört yılda Heybeliada açılır, İller Yasası değişir, Genelkurmay Başkanı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanır. Darbeye meşruiyet kazandıran 35. Madde gündemden düşer. Askerlik mecburi olmaktan çıkar. Bunlar birer dakikalık işler aslında. Artık beklemeye tahammülümüz yok.”