Küçük‘ten Hakimlere Tehdit: Savcı Öz Bana Dokundu Gitti. Siz De Dikkat Edin
Ergenekon sanığı Yalçın Küçük, mahkeme heyetini tehdit etti. "Beni tutuklama talebiyle mahkemeye sevk etmişti. ‘Bana dokunma, bana dokunan yanar‘ dedim. ‘Seni görevden alırlar‘ dedim ama bu kadar erken olmasına ben de şaşırdım. Savcı Öz bana dokundu gitti. Size de tavsiye ederim, kendinize dikkat edin." ifadelerini kullandı.
Ergenekon sanığı Yalçın Küçük, mahkeme heyetini tehdit etti. "Beni tutuklama talebiyle mahkemeye sevk etmişti. ‘Bana dokunma, bana dokunan yanar‘ dedim. ‘Seni görevden alırlar‘ dedim ama bu kadar erken olmasına ben de şaşırdım. Savcı Öz bana dokundu gitti. Size de tavsiye ederim, kendinize dikkat edin." ifadelerini kullandı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi‘nde görülen İkinci Ergenekon davasında sanık taleplerinin alınmasına devam ediliyor. Tutuklu sanık Yarbay Mustafa Dönmez, hakimlere hitaben "Sizleri mantık ve vicdan terazimde mahkum ettim ve çekilmenizi talep ediyorum." dedi. Dönmez, Zir Vadisi‘nde yapılan aramalarda çekilen görüntülerin kritik yerlerinin kesildiğini iddia etti. Bu polisleri neden koruyorlar? Bu raporların üniversitede incelenmesini istiyorum. Tek umudumuz üniversite kaldı." diye konuştu. Mustafa Dönmez, önceki duruşmada kanser hastası olduğunu açıklayan Yusuf Erikel‘in teyzesinin çocuğu olduğunu belirterek, "Kendisi imam hatip mezunudur. Farklı okullarda okuduk ama ikimizin de ortak noktası Mustafa Kemal sevdalısı olmamız. Bugün ayarı bozulan kantar yarın herkesi tartar. En azından hasta olanları tahliye edin. Lütfen!." dedi.
İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu ise, tutuksuz yargılanan eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur ile yaptığı iddia edilen 6 telefon görüşmesini anlattı. Eruygur‘un üniversite senatosunun aldığı karar üzerine tebrik etmek için 10 Temmuz 2003‘te kendisini aradığını söyleyen Hilmioğlu, "Jandarma Genel Komutanı tebrik etmek için saat 17.17‘de aradı. Telefon kayıtlarına göre, aynı gün 22.54‘te, ertesi gün 10.30‘da, daha sonraki gün de aradığı belirtiliyor. Yok böyle bir şey. Beni 3 gün üst üste arayacak. Jandarma Genel Komutanı‘yla böyle bir ilişkim yok ki benim." dedi. Hilmioğlu, telefonun daha önceden rektör olan Ömer Şarlak‘ın kullandığını, asker ve sivil kişiler tarafından aranarak sürekli bu kişinin sorulduğunu dile getirerek, rektörler için de tek tutuklu kendisinin olduğunu savundu.
Sanık Yalçın Küçük de konuşmak için söz istedi. Ancak Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, "Siz davanın tutuksuz sanığısınız. Bir talebiniz varsa alalım." dedi. Küçük‘ün konuşmak istediğini ve tutuklanınca mahkemenin kendisini çağırdığını söylemesi üzerine Başkan Şengün, mahkemenin bir çağrısı olmadığını belirterek, "Kısa ve öz bir talebiniz varsa buyurun." şeklinde konuştu. Küçük‘ün, "Ne demek kısa, öz?" şeklindeki sözleri üzerine de Şengün salondaki kürsüde değil de oturduğu yerden konuşmasını söyledi. Sanık Küçük‘ün, "Konuşmamdan çekindiğiniz nokta nedir?" sorusu üzerine Şengün, konuşmaya başlayınca ismini söylemesi konusunda Küçük‘ü uyardı. Önce adını ve soyadını söyleyen Küçük, "Ama şeytan da, diyorlar" dedi. Başkan Şengün ise, "O isminizi bilmiyoruz." karşılığını verdi.
Küçük, soruşturma kapsamında Savcı Zekeriya Öz tarafından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildiğini söyleyerek, " ‘Bana dokunma, bana dokunan yanar, seni görevden alırlar‘ dedim ama bu kadar erken olmasına ben de şaşırdım." dedi. Küçük, daha sonra da mahkeme heyetine hitaben, "Savcı Öz bana dokundu gitti. Size de tavsiye ederim, kendinize dikkat edin." sözleri dikkat çekti.
Sanık Yalçın Küçük, kendisinden önce talepte bulunan tutuklu sanık Fatih Hilmioğlu ile alakalı olarak da "Siz kalkıp da Türkiye‘nin en önemli fizikçisine burada bir saat telefon tapelerini anlatmak zorunda bırakırsanız Türkiye çökmüştür." iddiasında bulundu. Davanın sanıklarından Adil Serdar Saçan ve İlhan Cihaner‘in her türlü davasını takip ettiğini belirten Küçük, her ikisinin de "Ben yaptım" dediklerini ancak Saçan‘ın "Amirlerim görev verdi", Cihaner‘in de "Vali görev verdi." dediğini söyledi.
Türkiye‘de iki devlet olduğunu, iki devletin birbiriyle çarpıştıklarını iddia eden Küçük, "Biri öbürünü mahkum etmek istiyor. Şubat 2011‘den itibaren başka sonuca vardık. İki devlet kavgası bitmiştir. Artık rejim değişmiştir. Yeni rejim eskisini mahkum etmek istemektedir. Tuncay Özkan, eski rejimde olduğu için ‘suçumu söyleyin‘ diye çırpınıyor. Siz ise yeni rejime göre, mahkum etmeye mecbur olduğunuz için suçlarını söylemiyorsunuz. Eski rejimlerde hepimizin bir tek suçu vardır. Biz geçmiş Cumhuriyetin mensubuyuz." ifadesini kullandı..
Yeni rejimde kitap yazmanın, yazmaya yardımcı olmanın ve kitapta teşekkür etmenin suç olarak görüldüğünü ileri süren Küçük, "Türkiye‘de eski rejimin mensuplarından, yaşayan Cumhuriyetçilerden en çok tutuklanan benim. Sanırım bir tek Doğu Perinçek var. Benden 1-2 fazla tutuklanması var ama benim Doğu Perinçek‘ten farkım, daha fazla gözaltına alınmış olmamdır. Sevgili dostum Uğur Mumcu buna gözaltı demez, ‘haftalık ziyaretine gidiyor‘ derdi." dedi.
Tutuklu sanıklardan Tuncay Özkan ise, sanık Yalçın Küçük‘ün Cumhuriyetin değiştiği şeklindeki görüşüne katılmadığını belirterek, "Ben burada Cumhuriyeti savunmaya devam edeceğim. Siz hakimlerin görevi de budur." diye konuştu.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi‘nde görülen İkinci Ergenekon davasında sanık taleplerinin alınmasına devam ediliyor. Tutuklu sanık Yarbay Mustafa Dönmez, hakimlere hitaben "Sizleri mantık ve vicdan terazimde mahkum ettim ve çekilmenizi talep ediyorum." dedi. Dönmez, Zir Vadisi‘nde yapılan aramalarda çekilen görüntülerin kritik yerlerinin kesildiğini iddia etti. Bu polisleri neden koruyorlar? Bu raporların üniversitede incelenmesini istiyorum. Tek umudumuz üniversite kaldı." diye konuştu. Mustafa Dönmez, önceki duruşmada kanser hastası olduğunu açıklayan Yusuf Erikel‘in teyzesinin çocuğu olduğunu belirterek, "Kendisi imam hatip mezunudur. Farklı okullarda okuduk ama ikimizin de ortak noktası Mustafa Kemal sevdalısı olmamız. Bugün ayarı bozulan kantar yarın herkesi tartar. En azından hasta olanları tahliye edin. Lütfen!." dedi.
İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu ise, tutuksuz yargılanan eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur ile yaptığı iddia edilen 6 telefon görüşmesini anlattı. Eruygur‘un üniversite senatosunun aldığı karar üzerine tebrik etmek için 10 Temmuz 2003‘te kendisini aradığını söyleyen Hilmioğlu, "Jandarma Genel Komutanı tebrik etmek için saat 17.17‘de aradı. Telefon kayıtlarına göre, aynı gün 22.54‘te, ertesi gün 10.30‘da, daha sonraki gün de aradığı belirtiliyor. Yok böyle bir şey. Beni 3 gün üst üste arayacak. Jandarma Genel Komutanı‘yla böyle bir ilişkim yok ki benim." dedi. Hilmioğlu, telefonun daha önceden rektör olan Ömer Şarlak‘ın kullandığını, asker ve sivil kişiler tarafından aranarak sürekli bu kişinin sorulduğunu dile getirerek, rektörler için de tek tutuklu kendisinin olduğunu savundu.
Sanık Yalçın Küçük de konuşmak için söz istedi. Ancak Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, "Siz davanın tutuksuz sanığısınız. Bir talebiniz varsa alalım." dedi. Küçük‘ün konuşmak istediğini ve tutuklanınca mahkemenin kendisini çağırdığını söylemesi üzerine Başkan Şengün, mahkemenin bir çağrısı olmadığını belirterek, "Kısa ve öz bir talebiniz varsa buyurun." şeklinde konuştu. Küçük‘ün, "Ne demek kısa, öz?" şeklindeki sözleri üzerine de Şengün salondaki kürsüde değil de oturduğu yerden konuşmasını söyledi. Sanık Küçük‘ün, "Konuşmamdan çekindiğiniz nokta nedir?" sorusu üzerine Şengün, konuşmaya başlayınca ismini söylemesi konusunda Küçük‘ü uyardı. Önce adını ve soyadını söyleyen Küçük, "Ama şeytan da, diyorlar" dedi. Başkan Şengün ise, "O isminizi bilmiyoruz." karşılığını verdi.
Küçük, soruşturma kapsamında Savcı Zekeriya Öz tarafından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildiğini söyleyerek, " ‘Bana dokunma, bana dokunan yanar, seni görevden alırlar‘ dedim ama bu kadar erken olmasına ben de şaşırdım." dedi. Küçük, daha sonra da mahkeme heyetine hitaben, "Savcı Öz bana dokundu gitti. Size de tavsiye ederim, kendinize dikkat edin." sözleri dikkat çekti.
Sanık Yalçın Küçük, kendisinden önce talepte bulunan tutuklu sanık Fatih Hilmioğlu ile alakalı olarak da "Siz kalkıp da Türkiye‘nin en önemli fizikçisine burada bir saat telefon tapelerini anlatmak zorunda bırakırsanız Türkiye çökmüştür." iddiasında bulundu. Davanın sanıklarından Adil Serdar Saçan ve İlhan Cihaner‘in her türlü davasını takip ettiğini belirten Küçük, her ikisinin de "Ben yaptım" dediklerini ancak Saçan‘ın "Amirlerim görev verdi", Cihaner‘in de "Vali görev verdi." dediğini söyledi.
Türkiye‘de iki devlet olduğunu, iki devletin birbiriyle çarpıştıklarını iddia eden Küçük, "Biri öbürünü mahkum etmek istiyor. Şubat 2011‘den itibaren başka sonuca vardık. İki devlet kavgası bitmiştir. Artık rejim değişmiştir. Yeni rejim eskisini mahkum etmek istemektedir. Tuncay Özkan, eski rejimde olduğu için ‘suçumu söyleyin‘ diye çırpınıyor. Siz ise yeni rejime göre, mahkum etmeye mecbur olduğunuz için suçlarını söylemiyorsunuz. Eski rejimlerde hepimizin bir tek suçu vardır. Biz geçmiş Cumhuriyetin mensubuyuz." ifadesini kullandı..
Yeni rejimde kitap yazmanın, yazmaya yardımcı olmanın ve kitapta teşekkür etmenin suç olarak görüldüğünü ileri süren Küçük, "Türkiye‘de eski rejimin mensuplarından, yaşayan Cumhuriyetçilerden en çok tutuklanan benim. Sanırım bir tek Doğu Perinçek var. Benden 1-2 fazla tutuklanması var ama benim Doğu Perinçek‘ten farkım, daha fazla gözaltına alınmış olmamdır. Sevgili dostum Uğur Mumcu buna gözaltı demez, ‘haftalık ziyaretine gidiyor‘ derdi." dedi.
Tutuklu sanıklardan Tuncay Özkan ise, sanık Yalçın Küçük‘ün Cumhuriyetin değiştiği şeklindeki görüşüne katılmadığını belirterek, "Ben burada Cumhuriyeti savunmaya devam edeceğim. Siz hakimlerin görevi de budur." diye konuştu.