Krizin etkilerinin ortadan kalkması yıllar sürecek

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, gelecek birkaç yılın kolay olmayacağını belirterek, ''Dünyada ekonomik konjonktürün zor olduğu ve bölgemizde de siyasal ve sosyal gelişmelerin böyle riskli bir şekilde seyrettiği bir dönem olacak. Bölgemizde bir rotasyon, değişim ve dönüşüm kaçınılmaz görünüyor'' dedi.

Krizin etkilerinin ortadan kalkması yıllar sürecek
Babacan, Eskişehir Girişimci Sanayiciler ve İşadamları Derneğinin (EGSİAD) Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Kongre Salonu'nda düzenlenen 9. Genel Kurul toplantısında yaptığı konuşmada, dünya ekonomisi açısından zor bir dönemde olduklarını, ortaya çıkan finans krizinin 2009'da ciddi bir ekonomik krize dönüştüğünü kaydetti.

Kriz döneminde birçok büyük banka ve finans kuruluşunun, devletlerin olağanüstü imkanlarıyla, destekleriyle ve kaynaklarıyla varlığını sürdürdüğünü ifade eden Babacan, şöyle konuştu:

''Krizin beraberinde getirdiği ekonomik yavaşlama ve finans sektörünün kamuya getirdiği yük, 2010 yılıyla beraber krizin farklı bir safhaya bürünmesine neden oldu. Bu da devletlerin açıklarının ve borç yükünün rekor seviyelerde arttığı ve artık devletlerin kredibilitelerinin sorgulandığı bir başka dönem oldu. İlk Yunanistan problemini gördük. Sonra İrlanda ve Avrupa'da pek çok ülke var. Tablo, dünya açısından oldukça vahim. Krizin etkilerinin ortadan kalkması yıllar sürecek.''

''Bu tablo üzerine bizim bölgemizde, 2011 yılıyla birlikte Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da yeni gelişmeler görmeye başladık'' diyen Babacan, şöyle devam etti:

''Böyle bir zamanda, özellikle emtia, enerji ve petrol fiyatlarını ciddi şekilde etkileyen gelişmeleri yaşamaya başladık. Önümüzdeki birkaç yıl kolay olmayacak. Bölgemizde bir rotasyon, değişim ve dönüşüm kaçınılmaz görünüyor.''

Babacan, batıdakilerin Türkiye'ye ekonomide başarı örneği; doğudakilerin de demokratik başarı örneği olarak baktığını anlatarak, ''Türkiye'nin gerçekleştirdiği reformlar, Türkiye'de demokrasinin ilerlemesi, hak ve özgürlükler konusunda attığımız adımlar, ülkenin hukuk devleti olma yoluna girmesi, pek çok bölgeyi ve ülkeyi etkiliyor'' dedi.

Türkiye'nin krize rağmen ekonomisinin nispeten programlı bir şekilde gidiyor olmasının, ekonomik büyüme ve istihdam konusunda olumlu sonuçlar almasının Avrupa tarafından bakanlar için takdir edildiğini belirten Babacan, ''Bizim sürekli yetişmek için uğraştığımız, 'Avrupa standartları' dediğimiz bir ortamda Türkiye gıptayla bakılan bir ülke haline geldi. Bu işin sırrı güvendir. Güveni oluşturduğunuzda her şey kolaylaşıyor'' diye konuştu.

Babacan, 2011 ve birkaç yılın daha, risklerin son derece yüksek olduğu bir dönem olacağını belirterek, şöyle devam etti:

''Bir yandan Avrupa'daki borç krizi, bir yandan merkez banklarının alabildiğine basmış olduğu karşılıksız para ve bu paraların alabildiğine geri çekilme ihtiyacı, bir yandan artan emtia fiyatları... Gerçekten önümüzdeki dönem için, son derece ihtiyatlı hareket etmeyi gerektirecek bir tablo görünüyor. İşte bu noktada 2011'in başlarında politikalarımızda yeniden bir düzenleme ihtiyacı duyduk.

Her şeyin çok iyi gittiği bir dönemde artık dedik ki 'bir miktar bu hızı düşürmede fayda var'. Önümüzde dar ve dolambaçlı yollar var. Yüksel hızla bu yollara girdiğimizde Allah korusun sonuçları malum. Dolayısıyla biraz emniyetli gidelim. Bunun üzerine bir yandan Merkez Bankası, bir yandan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), bir yandan Hazine, alınan tedbirler 2011'i biraz daha kontrollü bir büyüme rakamından tutmaya çalışıyoruz. Yüzde 4-5 arasındaki bir büyüme Avrupa'daki en hızlı bir büyüme rakamı olacaktır.''

Türkiye'nin gelir dağılımının daha düzenli olduğu bir ülke haline geldiğine de değinen Babacan, ''Çin, Hindistan, Brezilya, Meksika... Nereye bakarsanız bakın Türkiye, bütün bu ülke grubu içinde gelir dağılımının en düzgün olduğu ülkedir. Yani zengin ve fakir arasındaki uçurumun en kapalı olduğu ülke'' diye konuştu.

Seçime giden bir hükümetin, ''Önümüzdeki dönem hiç de kolay olmayacak'' gibi söylemlere hiç girmeyeceğini, tam tersine, umut vereceğini ifade eden Babacan, şunları söyledi:

''Kamu banklarından para dağıtır. Geçmişte de bunu çok gördük. Ülkemizde 'ne verirseniz 5 fazlasınız veririz' söyleminin kapandığını düşünüyordum, fakat yanılmışım. Daha önceki gün bir siyasi parti genel başkanı çıkıyor, bizim 2023 hedeflerimizi yazmış, kimine yüzde 5 kimine yüzde 10 eklemiş arka arkaya, 'onlar 500 ihracat diyor, ben 650 diyorum' diyor. 700-750 ver. Bunlardaki analiz ve hesap nedir? Bu hesap işi. Daha hala bir aydır 'herkese 600 lira vereceğiz' diyorlar ya bunun hesabını ortaya koyabilmiş değiller. Mantık, 'kim ne verirse onun 5 fazlası vereceğiz' mantığı. Karşımızda, söylediği itibar gören bir parti göremiyoruz. Bu da çok üzüntü verici. Çok yalnız hissediyoruz kendimizi. Daha mantıklı olsalar, Türkiye için beraber çalışsak.''

Ekonomik kalkınmadaki en önemli engellerden birinin de Türkiye'deki mevcut yargı sistemi olduğunu belirten Babacan, şunları kaydetti:

''Eğer, Türkiye yargı reformunu yapamazsa, iş adamları, iş dünyası, 'Türkiye bir hukuk devletidir' demedikten sonra o ülkenin kalkınması mümkün değil. Alt mahkemeyle üst mahkeme tamamen birbirinin zıttı kararlar alıyor. Bunun yanında bugün Türkiye haftalık çalışma süresinin en uzun olduğu ülkelerden. Türkiye'de 'çalışıyorum' diyen herkesin ortalama haftalık çalışma süresi 49 saat. Çünkü, işveren yeni adam alacağına mevcutlu elemanı uzun süre çalıştırmayı tercih ediyor. Yeni adam almaktan korkuyor işveren. İş gücü piyasasına esneklik getirecek ve çalışanın hakkını, hukuku azami şekilde koruyacak tedbirleri alacağız.''
Kaynak: AA