Türkiye'de öyle bir yere mi gidiyor?
Prof. Emre Kongar, BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın sivil itaatsizlik eylemlerini başlatma kararının fevkalede tehlikeli bir gidiş olduğunu savunarak, "Mısır,Tunus, Yemen, Bahreyn, Libya'nın durumları ortada. Yani Türkiye'de öyle bir yere mi gidiyor" diye sordu. Gazeteci Mehmet Barlas'ta "Bunu nereden tutsanız olacak iş değil" dedi.
NTV ekranlarında yayınlanan Yorum Farkı programının dün akşam ki bölümünde Prof. Emre Kongar ve Gazeteci Mehmet Barlas, BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın sivil itaatsizlik eylemlerini başlatma kararını tartıştı.
"Bugün BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş yaptığı açıklamada dedi ki, demokratik toplum kongresiyle birlikte partileri sivil itaatsizlik eylemlerini başlatma kararı almışlar. Yarından itibaren birtakım, direniş ve eylemlere tanık olacağız. Şöyle bir de uyarısı var, anadilde eğitim, siyasi tutukluluların serbest bırakılması, askeri ve siyasi operasyonlarının durdurulması, yüzde 10 seçim barajınının düşürülmesi. Bunlar olana kadar biz eylem koyacağız diyor" bilgilerine yer veren Barlas şöyle devam etti:
"Şimdi özellikle bu Haziran seçimlerine uzayan dönemin Türkiye'nin belirli dönemlerinde çok büyük huzursuzluklarla geçeceğinin kanıtı. Ve deniyor ki, sakın bizim üzerimize panzer göndermeyin, sivil göndermeyin, polis göndermeyin biz sivil itaatsizliği yöneteceğiz diyor. Sivil itaatsizlik kavramını sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na Gandi lakabı takıldığı zaman yeniden hatırlamıştık. Sivil itaatsizlik gerçekten Hindastan'da Mahatma Gandhinin İngiliz sömürge yönetimine karşı direniş modeli olarak seçtiği bir eylemdi."
Bunun üzerine söze giren Kongar, "Ama o haikaten sivil itaatsizlikti" dedi.
Bu kararı çok yanlış bulduğunu söyleyen Barlas, "Bu şekilde, neticede yıllardan sonra Türkiye'de bir takım tabular yıkıldı. Dil konusuysa, devletin TRT'sinde kürtçe yayın var. Eskiden kürtçe konuşan hapse atılırdı. Belli ki yeni anayasa çalışması sırasında bütün bu konularda ele alınacak. Tamam yani yüzde 10 seçim barajına bende karşıyım düşmesi lazım ama bunun düşmesi için seçmenlerin ya da taraftarların sokağa dökülmesi ne ifade edecek" diye konuştu.
"TÜRKİYE'NİN KOŞULLARINDA ZOR"
Kongar, çağımızda bunun örnekleri olduğunu ve özellikle ABD'de bunun çok yapıldığını belirterek, "İşte bir gösterici gider oturmaması gereken bir yerde oturur, polis gelir onu yakalar, karakola götürür, hiç direnmez, orada zabıt tutulur, mahkemeye sevkedilir, yargıç tutuklar, ondan sonra parası yatırılır, serbest bırakılır. Şimdi nasıl bir sivil itaatsizlik yani bu özellikle PKK terör örgütünün eylem yaptığı alanlarda ve bölgelerde o örgüte bir sivil itaatsizliğin gerçek anlamıyla hiç bir şekilde şiddete dönüşmeyen bir gösteri biçiminde kullanılması. Türkiye'nin koşullarında bana biraz zor gibi geliyor" şeklinde konuştu.
Bunun üzerine Barlas Kongar'a, "İşin püf noktasına işaret ettiniz, kutluyorum" diyerek, "Açıkçası PKK terörü varken ve aynı coğrafyada, aynı tabanda devam ederken bunun yanına bir de sivil itaatsizliği koyduğun zaman terör artı sivil itaatsizlik demokratik ifade özgürlüklerinin neresine sığar" ifadelerini kullandı.
"SON DERECE KARMAŞIK VE TEHLİKELİ BİR YAPI"
"Ben uygulamada bir sorunu dile getirdim bunu söylerken" vurgusunu yapan Kongar şöyle devam etti:
"Mısır'da ne oluyor belli, Tunus'ta ne olduğu belli, Bahreynde ne olduğu belli, Libya ortada şu anda. Yani Türkiye'de öyle bir yere mi gidiyor. Fevkalade tehlikeli bir gidiş. Bir de aynı anda yeni anayasa açıklaması var. Türkiye'nin Libya olayına NATO'nun orada ne işi var derken, NATO gücü olacak tabi. NATO gücüne beş gemi ve bir deniz altıyla katılması var. Bu arada bu sivil itaatsizlik, bize karşı operasyonları durdurun aynı gün bugün yine Tunceli'de uzun namlulu silahlarla karakol basılmış. Sivil itaatsizliği ilan ettiği gün karakol basıyor, ondan sonra da diyor ki, benim sivil itaatsizliği bırakmam için operasyonları durdurmanız lazım diyor. Bana son derece karmaşık ve tehlikeli bir yapı geldi. Bütün bunların üstüne seçim geliyor."
"Siyasi partiler ister iktidarda olsun ister muhalefet olsun üstelik de BDP parlamentoda grubu olan bir siyasi parti, ülkenin sorumluluğunu taşırlar demokrasinin güvencesi onlardır" vurgusunu yapan Barlas, "Ülkedeki siyasi istikrarın korunmasının sorumluluğu da onlardadır. Şimdi seçimden önce büyük değişikliklerin yapılması mümkün değil. Şimdi burada mümkün olmayan birşeyi hedef gösterip birilerini sokağa dökmek, direnişe geçirmek. Veya Ahmet Türk istikrarın simgesi olan bir isim diyor ki, 'panzerler bizi ezseler dahi hiçbir eylemle karşılık vermeyeceğiz, bunlar bir halkın talebidir.' Şimdi bunu nereden tutsanız olacak iş değil" diye konuştu.
Barlas, "Bir de bir mesele var sizinde vurguladığınız. Mısır,Tunus, Yemen, Bahreyn, Libya şimdi Suriye'de var. Yani bu çeberin içine Türkiye'de mi sokulmak isteniyor amaç bu mu" dedi.
Kongar da bunun üzerine, "Valla gidiş o ben size açıkça söyleyeyim. Yani eğer bütün bu olayların arkasında Amerika'nın parmağı varsa Türkiye'dekinde de varsa kimseyi suçlayarak söylemiyorum, eğer sorumlu varsa biziz, ama başka şeylerde varsa yani bütün büyük ortadoğu projesi denen Kuzey Afrika ve Ortadoğu'nun içinde Türkiye var. Ne olarak var? Bölgenin bölgenin en güçlü ülkesi olarak var. Bütün sosyal ve siyasal olaylarda olduğu gibi bu kürt olayı, PKK olayı işte sivil itaatsizlik BDP'de falan makul şeylerde var örnek yüzde 10 barajı. Türkiye'de bu yüzde 10 barajı siyasette durduğu sürece Türkiye'de siyasetin normalleşmesi mümkün değil" ifadelerini kullandı.
BEYAZ GAZETE
"Bugün BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş yaptığı açıklamada dedi ki, demokratik toplum kongresiyle birlikte partileri sivil itaatsizlik eylemlerini başlatma kararı almışlar. Yarından itibaren birtakım, direniş ve eylemlere tanık olacağız. Şöyle bir de uyarısı var, anadilde eğitim, siyasi tutukluluların serbest bırakılması, askeri ve siyasi operasyonlarının durdurulması, yüzde 10 seçim barajınının düşürülmesi. Bunlar olana kadar biz eylem koyacağız diyor" bilgilerine yer veren Barlas şöyle devam etti:
"Şimdi özellikle bu Haziran seçimlerine uzayan dönemin Türkiye'nin belirli dönemlerinde çok büyük huzursuzluklarla geçeceğinin kanıtı. Ve deniyor ki, sakın bizim üzerimize panzer göndermeyin, sivil göndermeyin, polis göndermeyin biz sivil itaatsizliği yöneteceğiz diyor. Sivil itaatsizlik kavramını sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na Gandi lakabı takıldığı zaman yeniden hatırlamıştık. Sivil itaatsizlik gerçekten Hindastan'da Mahatma Gandhinin İngiliz sömürge yönetimine karşı direniş modeli olarak seçtiği bir eylemdi."
Bunun üzerine söze giren Kongar, "Ama o haikaten sivil itaatsizlikti" dedi.
Bu kararı çok yanlış bulduğunu söyleyen Barlas, "Bu şekilde, neticede yıllardan sonra Türkiye'de bir takım tabular yıkıldı. Dil konusuysa, devletin TRT'sinde kürtçe yayın var. Eskiden kürtçe konuşan hapse atılırdı. Belli ki yeni anayasa çalışması sırasında bütün bu konularda ele alınacak. Tamam yani yüzde 10 seçim barajına bende karşıyım düşmesi lazım ama bunun düşmesi için seçmenlerin ya da taraftarların sokağa dökülmesi ne ifade edecek" diye konuştu.
"TÜRKİYE'NİN KOŞULLARINDA ZOR"
Kongar, çağımızda bunun örnekleri olduğunu ve özellikle ABD'de bunun çok yapıldığını belirterek, "İşte bir gösterici gider oturmaması gereken bir yerde oturur, polis gelir onu yakalar, karakola götürür, hiç direnmez, orada zabıt tutulur, mahkemeye sevkedilir, yargıç tutuklar, ondan sonra parası yatırılır, serbest bırakılır. Şimdi nasıl bir sivil itaatsizlik yani bu özellikle PKK terör örgütünün eylem yaptığı alanlarda ve bölgelerde o örgüte bir sivil itaatsizliğin gerçek anlamıyla hiç bir şekilde şiddete dönüşmeyen bir gösteri biçiminde kullanılması. Türkiye'nin koşullarında bana biraz zor gibi geliyor" şeklinde konuştu.
Bunun üzerine Barlas Kongar'a, "İşin püf noktasına işaret ettiniz, kutluyorum" diyerek, "Açıkçası PKK terörü varken ve aynı coğrafyada, aynı tabanda devam ederken bunun yanına bir de sivil itaatsizliği koyduğun zaman terör artı sivil itaatsizlik demokratik ifade özgürlüklerinin neresine sığar" ifadelerini kullandı.
"SON DERECE KARMAŞIK VE TEHLİKELİ BİR YAPI"
"Ben uygulamada bir sorunu dile getirdim bunu söylerken" vurgusunu yapan Kongar şöyle devam etti:
"Mısır'da ne oluyor belli, Tunus'ta ne olduğu belli, Bahreynde ne olduğu belli, Libya ortada şu anda. Yani Türkiye'de öyle bir yere mi gidiyor. Fevkalade tehlikeli bir gidiş. Bir de aynı anda yeni anayasa açıklaması var. Türkiye'nin Libya olayına NATO'nun orada ne işi var derken, NATO gücü olacak tabi. NATO gücüne beş gemi ve bir deniz altıyla katılması var. Bu arada bu sivil itaatsizlik, bize karşı operasyonları durdurun aynı gün bugün yine Tunceli'de uzun namlulu silahlarla karakol basılmış. Sivil itaatsizliği ilan ettiği gün karakol basıyor, ondan sonra da diyor ki, benim sivil itaatsizliği bırakmam için operasyonları durdurmanız lazım diyor. Bana son derece karmaşık ve tehlikeli bir yapı geldi. Bütün bunların üstüne seçim geliyor."
"Siyasi partiler ister iktidarda olsun ister muhalefet olsun üstelik de BDP parlamentoda grubu olan bir siyasi parti, ülkenin sorumluluğunu taşırlar demokrasinin güvencesi onlardır" vurgusunu yapan Barlas, "Ülkedeki siyasi istikrarın korunmasının sorumluluğu da onlardadır. Şimdi seçimden önce büyük değişikliklerin yapılması mümkün değil. Şimdi burada mümkün olmayan birşeyi hedef gösterip birilerini sokağa dökmek, direnişe geçirmek. Veya Ahmet Türk istikrarın simgesi olan bir isim diyor ki, 'panzerler bizi ezseler dahi hiçbir eylemle karşılık vermeyeceğiz, bunlar bir halkın talebidir.' Şimdi bunu nereden tutsanız olacak iş değil" diye konuştu.
Barlas, "Bir de bir mesele var sizinde vurguladığınız. Mısır,Tunus, Yemen, Bahreyn, Libya şimdi Suriye'de var. Yani bu çeberin içine Türkiye'de mi sokulmak isteniyor amaç bu mu" dedi.
Kongar da bunun üzerine, "Valla gidiş o ben size açıkça söyleyeyim. Yani eğer bütün bu olayların arkasında Amerika'nın parmağı varsa Türkiye'dekinde de varsa kimseyi suçlayarak söylemiyorum, eğer sorumlu varsa biziz, ama başka şeylerde varsa yani bütün büyük ortadoğu projesi denen Kuzey Afrika ve Ortadoğu'nun içinde Türkiye var. Ne olarak var? Bölgenin bölgenin en güçlü ülkesi olarak var. Bütün sosyal ve siyasal olaylarda olduğu gibi bu kürt olayı, PKK olayı işte sivil itaatsizlik BDP'de falan makul şeylerde var örnek yüzde 10 barajı. Türkiye'de bu yüzde 10 barajı siyasette durduğu sürece Türkiye'de siyasetin normalleşmesi mümkün değil" ifadelerini kullandı.
BEYAZ GAZETE