Prof. Işıkara: Depremde bedel ödememek için yapı denetim şirketlerinin dürüst olması lazım

Türk Kızılayı Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, depremlerin topluma ağır bedeller ödetmesinde yapı denetim şirketlerinin büyük rolü olduğunu söyledi. Bugüne kadar bazı yapı denetimi şirketlerinin binaları görmeden ve gerekli inceleme



Kızılay‘ın ‘Toplum Liderlerini Teşkilatlandırma Projesi Afet Zararlarını Azaltma Programı‘ kapsamında, bilgilendirmede bulunmak üzere Samsun‘a gelen Türk Kızılayı Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, Samsun Valisi Hüseyin Aksoy‘u makamında ziyaret etti.
Ziyarette gazetecilerin sorularını cevaplayan Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, Yapı Denetimi Kanunu‘yla ilgili düşüncelerini ifade etti.
Türkiye‘nin potansiyel bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini, herkesin kabul etmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Işıkara, devletin depreme hazırlık politikalarını olumlu bulduğunu söyledi.

İstanbul‘daki okulların yüzde 75‘inin depreme hazır olduğunu bildiren Prof. Işıkara, "Bazı veliler, çocuklarımızı 10 km uzaklıktaki okula mı göndereceğiz diye isyan ediyor. Ama o okul için yıkılma kararı alınmış. Kardeşim senin çocuğun yarın o binanın altında kalacak. Senin çocuğunun sağılığı mı önemli, 10 km ötedeki okula gitmesi mi? 10 km öteye gitsin ama o çocuk hayatta kalsın. O velilerden benim istirhamım, eleştirmesinler. Çocuklarının sağlığı en önemli konu. Canın pahası var mı? Geri dönüyor mu? Dolayısıyla devletim bu konuda çok iyi. Hastaneler ve afet yönetimi üzerinde özenle duruluyor. İstanbul‘daki ve ülke genelindeki yapılaşma değişiyor." dedi.

Yapı Denetimi Kanunu‘nun yılbaşı itibariyle ülke genelinde uygulanmaya geçmesini memnuniyetle karşıladığını söyleyen Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, "Burada en önemli husus şu. Yapı denetim kurumlarının, bu ülke insanına dürüst olması lazım. Ben öyle şeyler gördüm ki gitmeden, görmeden imza atan yapı denetim şirketleri var. Bu, dürüstlük değil. Bu ülke bir yasa getiriyor, hükümet ‘Benim insanımın yaşamı her şeyden çok önemlidir.‘ diyor ve böyle bir yasa oluşturuluyor. Ama o yasanın uygulayıcısı yapı denetim şirketleri, işini doğru yapmıyorsa çok şiddetli eleştiririm. Bu olacak gibi değil. Söz konusu olan bizim hayatımız. Nema mı önemli hayatımız mı? Bunun da üzerinde önemle durulması lazım. Burada yapı denetim şirketlerimizin üzerine çok önemli görevler düşüyor. Bu, Türkiye‘nin depremden korunmanın en önemli yollarından biri. Çok önemli can ve mali kayıplar veriyoruz. Onun için dürüst davranmalılar. Bir güçlendirme konusunda da devlet şartname çıkarttı. Her ikisini aynen uygulamaları lazım." şeklinde konuştu.

"YABANCI UYRUKLU KİŞİNİN BASINA TAHMİN YAPMASI DOĞRU DEĞİL"
Pakistan’daki 6.2’lik depremi tahmin eden Uluslararası Deprem Tespiti Ağı (GNFE) ve IC-Geochange Uluslararası Küresel Değişim Kurulu Başkanı Azeri bilim adamı Prof. Dr. Elçin Halilov‘un, 2011 ve 2015 yılları arasında, başta İstanbul ve İzmir olmak üzere büyüklüğü 6.5 ve üzerinde deprem olma olasılığının çok yüksek olduğu yönündeki tahminine tepki gösteren Prof. Işıkara, şunları ifade etti:
"Türkiye‘de yabancı uyruklu bir insanın bir başka ülkede deprem tahmini yapması etik değil. Bu konuda Avrupa Konseyi‘nin depremlerin önceden belirlenmesi, deprem konusu konusunda almış olduğu bir karar var. O karar şu. Bir yabancı uyruklu kişi, bir başka ülke için deprem tahmininde bulunduğu zaman bunu medyaya yapamaz. Bunu o ülkenin dışişlerine, usulüne uygun şekilde iletir ve o ülkenin dışişleri de Avrupa Konseyi‘nden tahmini hangi bilimsel dayanaklara göre yaptığına dair belgeleri ister. Bilimsel belgeler, hem Türkiye içinde hem de Avrupa Konseyi‘nin belirlediği uzmanlar komitesince incelenir, böyle bir olay vardır veya yoktur diye o devletin kendisine arz edilir. Dolayısıyla böyle medya üzerinden tahminde bulunmak doğru değil." ifadelerini kullandı.

Kendisine göre Samsun‘un 3. derece değil 2. derece deprem bölgesi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, depremle ilgili sadece İstanbul‘un konuşulmasını da eleştirdi. Prof. Işıkara, şöyle dedi:
"Kuzey Anadolu Fay Hattı burnumuzun ucunda. Dolayısıyla bu hat üzerindeki bir deprem İstanbul‘u da etkiler. Eğer yapı çok kötüyse hasarlar ortayla çıkabilir. Sadece Samsun‘un değil tüm Türkiye‘nin depreme hazır olması lazım. Niye İstanbul. Benim Hatay‘da, Gaziantep‘te, Samsun‘da yaşayan insanım insan değil mi. O da bizim insanımız. Niye İstanbul. Çünkü deprem bize çok büyük bedel ödetiyor. Bizim buraya gelmemizin ve projemizin nedeni bu. Bedel ödemeyelim artık. Pahası olmayan can kaybını ve mali kayıpları en aza çekelim. Hepsi önemli."