Ergenekon Sanığından Savcı Öz’e Tehdit Mektubu: Sonun Mumcu Gibi Olur
Ergenekon soruşturmasını başlatan İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Zekeriya Öz’e tehdit mektubu gönderen Özkan Kurt’un sorgusu sürüyor.
Kurt’un gönderdiği tehdit mektubundaki, “Sonun Mumcu ve İpekçi gibi olur, parçalarını bulamazlar.” şeklindeki ifade dikkat çekti.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Ergenekon ana davasında Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, sorgusu süren sanık Özkan Kurt’a Zekeriya Öz’e gönderdiği tehdit mektubuna ilişkin sorular yönetti. Pekgüzel, mektuptan şu bölümü okudu: "Size naçizane tavsiyem; bu davadan el çekmeniz doğrultusundadır. Sizi seven bir aileniz, arkadaşlarınız ve dostlarınız var. Onlara, sizi kaybetmenin acısını tattırmayın. Ailenizi ve sevenlerinizi üzmemenizi tavsiye ederim. Yoksa sonunuz Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Savcı Öz (öldürülen Savcı Doğan Öz) ve buna benzer bir çoğu gibi bitecek. Umuyorum ki tavsiyemi göz ardı ederek sağlığınızı ve yaşamınızı tehlikeye atmaz, beni sizi öldürmek için teşvik etmezsiniz. Bu ülkenin, bir savcının daha suikaste kurban gitmesini kaldıramayacağı kanaatindeyim. İnanmanı ve beni ciddiye almanı tavsiye ederim. Yoksa yanında gezdirdiğin o koruma ve altındaki o zırhlı Mercedes dahi senin hayatını kurtarmaya yetmeyecek. Sana ömründe görmediğin kadar acı çektirerek gömmek beni de üzer. Ama inanın parçalarını bulamazlar. Bu davadan çekilmemen halinde senin her bir parçanı bir çukura gömerim."
"Sayın Zekeriya Ös" diye başlayıp, "En derin saygılarımla" diye bitiren ve öldürerek parçalarına ayırmakla tehdit eden Kurt`un, Savcı Öz`ü tehdit etmek gibi bir kastı olmadığını, hatta "Bir mektup, Zekeriya Öz`ü bu kadar mı korkutmuştur?" demesi dikkat çekti.
Savcı Pekgüzel, dava konusu tehdit mektubunun okunmasının ardından sanık Kurt`a ait olan sim kartında Sedat Peker ismiyle kaydedilen 3 ayrı numara olduğunu belirterek, "Sedat Peker ismiyle kaydedilen kişi, davanın sanığı olan Sedat Peker midir? diye sordu. Sanık Kurt ise Ben 11 tane hat kullandım ama Sedat Peker diye kimseyi kaydetmedim. Bu davanın sanıklarından hiç kimseyi telefonuma kaydetmedim. Tanımadığım insanları telefonuma kaydetmem mümkün değil." şeklinde cevap verdi.
Özkan Kurt hakkında da emniyete gönderilmiş farklı bir ihbar mektubu olduğunu belirterek bu mektubu okuyan Savcı Pekgüzel, Kurt`un 2006 yılında öldürülen İbrahim Çiftçi ile 2008’de Nişantaşı`nda evine girerken öldürülen bar işletmecisi Engin Temel cinayetinden de sorumlu tutulduğunu söyledi. Pekgüzel, “Bu mektupta Veli Küçük adına infaz timleri kurduğunuz iddia ediliyor.” diyerek Kurt`tan bu iddialara cevap vermesini istedi. Daha öncede Engin Temel cinayetine ilişkin Şişli Cumhuriyet Savcılığı`nda ifadesinin alındığını belirten Kurt ise “Kendisini tanımıyorum. Cinayeti televizyonlardan duydum. Yanlış hatırlamıyorsam ben cinayetin olduğu tarihte İstanbul`da da değildim. Benim birebir Engin Temel ile irtibatım yok." şeklinde cevap verdi.
Savcı Pekgüzel, Kurt`un evinde yapılan aramada Engin Temel`le ilgili bilgilerin de yer aldığı flash belleğin bulunduğunu hatırlatarak, “Evinizde yapılan aramada da Engin Temel`in ev adresi bulunmuş. Buna ne diyeceksiniz.” diye sordu. Kurt, "Ben de böyle bir bilgi olduğunu hatırlamıyorum.” diyerek hakkındaki ihbar mektubunun asılsız olduğunu öne sürdü.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Ergenekon ana davasında Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, sorgusu süren sanık Özkan Kurt’a Zekeriya Öz’e gönderdiği tehdit mektubuna ilişkin sorular yönetti. Pekgüzel, mektuptan şu bölümü okudu: "Size naçizane tavsiyem; bu davadan el çekmeniz doğrultusundadır. Sizi seven bir aileniz, arkadaşlarınız ve dostlarınız var. Onlara, sizi kaybetmenin acısını tattırmayın. Ailenizi ve sevenlerinizi üzmemenizi tavsiye ederim. Yoksa sonunuz Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Savcı Öz (öldürülen Savcı Doğan Öz) ve buna benzer bir çoğu gibi bitecek. Umuyorum ki tavsiyemi göz ardı ederek sağlığınızı ve yaşamınızı tehlikeye atmaz, beni sizi öldürmek için teşvik etmezsiniz. Bu ülkenin, bir savcının daha suikaste kurban gitmesini kaldıramayacağı kanaatindeyim. İnanmanı ve beni ciddiye almanı tavsiye ederim. Yoksa yanında gezdirdiğin o koruma ve altındaki o zırhlı Mercedes dahi senin hayatını kurtarmaya yetmeyecek. Sana ömründe görmediğin kadar acı çektirerek gömmek beni de üzer. Ama inanın parçalarını bulamazlar. Bu davadan çekilmemen halinde senin her bir parçanı bir çukura gömerim."
"Sayın Zekeriya Ös" diye başlayıp, "En derin saygılarımla" diye bitiren ve öldürerek parçalarına ayırmakla tehdit eden Kurt`un, Savcı Öz`ü tehdit etmek gibi bir kastı olmadığını, hatta "Bir mektup, Zekeriya Öz`ü bu kadar mı korkutmuştur?" demesi dikkat çekti.
Savcı Pekgüzel, dava konusu tehdit mektubunun okunmasının ardından sanık Kurt`a ait olan sim kartında Sedat Peker ismiyle kaydedilen 3 ayrı numara olduğunu belirterek, "Sedat Peker ismiyle kaydedilen kişi, davanın sanığı olan Sedat Peker midir? diye sordu. Sanık Kurt ise Ben 11 tane hat kullandım ama Sedat Peker diye kimseyi kaydetmedim. Bu davanın sanıklarından hiç kimseyi telefonuma kaydetmedim. Tanımadığım insanları telefonuma kaydetmem mümkün değil." şeklinde cevap verdi.
Özkan Kurt hakkında da emniyete gönderilmiş farklı bir ihbar mektubu olduğunu belirterek bu mektubu okuyan Savcı Pekgüzel, Kurt`un 2006 yılında öldürülen İbrahim Çiftçi ile 2008’de Nişantaşı`nda evine girerken öldürülen bar işletmecisi Engin Temel cinayetinden de sorumlu tutulduğunu söyledi. Pekgüzel, “Bu mektupta Veli Küçük adına infaz timleri kurduğunuz iddia ediliyor.” diyerek Kurt`tan bu iddialara cevap vermesini istedi. Daha öncede Engin Temel cinayetine ilişkin Şişli Cumhuriyet Savcılığı`nda ifadesinin alındığını belirten Kurt ise “Kendisini tanımıyorum. Cinayeti televizyonlardan duydum. Yanlış hatırlamıyorsam ben cinayetin olduğu tarihte İstanbul`da da değildim. Benim birebir Engin Temel ile irtibatım yok." şeklinde cevap verdi.
Savcı Pekgüzel, Kurt`un evinde yapılan aramada Engin Temel`le ilgili bilgilerin de yer aldığı flash belleğin bulunduğunu hatırlatarak, “Evinizde yapılan aramada da Engin Temel`in ev adresi bulunmuş. Buna ne diyeceksiniz.” diye sordu. Kurt, "Ben de böyle bir bilgi olduğunu hatırlamıyorum.” diyerek hakkındaki ihbar mektubunun asılsız olduğunu öne sürdü.