Cobern: ‘bilimcilik’ Yaparak Yaratılışı İnkar Etmek İnsanlık İçin Bir Tehdit
ABD’li bilim adamı Prof.
Dr. Bill Cobern, bazı bilim adamlarının `Bilimcilik` yaparak `Yaratılış`ı inkar etmeye çalıştıklarını, bunun insanlık için bir tehlike ve tehdit olduğunu söyledi.
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Hendek Eğitim Fakültesi’nde misafir öğretim üyesi olarak bulunan Prof. Dr. Bill Cobern, SAÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde bir konferans verdi. Eurobarometer ve Gallop kurumlarının yaptığı araştırmaya göre, Türklerin yüzde 95’inin ve Amerikalıların yüzde 78’inin Allah’ın varlığına inandığını vurgulayan Cobern, Avrupalıların inanma oranının ise Almanya’da yüzde 47, Fransa’da yüzde 34 ve İsveç’te yüzde 23 olarak tespit edildiğini söyledi. Cobern, bu verilere dayanarak Türkler ile Amerikalıların, `Allah’a inanma` konusunda birbirlerine benzediklerini kaydetti.
Türkiye’deki ve Amerika’daki eğitim fakültesi öğrencileri arasında yapılan diğer bir araştırmadan da Türklerin ve Amerikalıların, bir insanın sadece dindar veya sadece bilimsel düşünen birisi olma fikrini reddettiklerini dile getiren Cobern, iki ülke halkının da hem dindar hem de bilimsel düşünebileceğine inandıklarını belirtti.
"ABD İLE TÜRKLER İNANÇ KONUSUNDA BİRBİRİNE YAKIN"
Araştırmalarda, ‘Haftada en az bir kere dini görevinizi yerine getiriyor musunuz?” diye sorulduğunda Türklerin yüzde 43 ve Amerikalıların yüzde 44’le bu görevlerini yerine getirdiklerini söyleyen Cobern, yine iki toplumun cevaplarının birbirine yakın olduğuna dikkat çekti. Cobern, "Öyle anlaşılıyor ki Türkler ile ABD’liler inanç konusunda birbirine yakınlar. Bu sonuçlardan da anlaşılacağı gibi Türklerin ve Amerikalıların din anlayışları da yine benzerlikler gösteriyor.” şeklinde konuştu.
"BİLİMSELLİK ADINA ATEİSTLİK YAYILMAYA ÇALIŞILIYOR"
Prof. Dr. Bill Cobern, Batı’da ve diğer gelişmekte olan ülkelerde ‘Yaratılış’ düşüncesine karşı olan grupların, bilimsellik adına ateizmi yaymaya çalıştıklarını; bu davranışın yanlış olduğunu vurguladı. Bir eğitimcinin görevinin, bilimsel verilere karşı şüpheleri gidermek olduğunu söyleyen Cobern, ancak Yaratılış teorisine karşı olan bazı eğitimcilerin bilimsel gerçekleri anlatmak yerine, bu gerçekleri dayattıklarını ve dinsel düşünceleri çürütmeye çalıştıklarına işaret etti. Bilimin, doğaüstü olay ve olgularla uğraşmadığını söyleyen Cobern, "Bilim, Tanrının olmadığını gösterdi mi? Kesinlikle Hayır!” diye ifade etti.
Bazı bilim adamlarının, araştırmaları sonucunda elde ettikleri verileri, kendileri dünya üzerine yorumlamadıkları halde başkalarına dayattıklarını ifade eden Cobern, bu davranışın bilim yapma değil “Bilimcilik” olduğunu kaydetti.
"ÖĞRENCİLERE ‘BİLİMCİLİĞİ’ DEĞİL BİLİMİ ÖĞRETİN"
Bilimin öğretilmesi konusunda öğretmenlere tavsiyelerde bulunan Cobern, bu konuda dört temel kural belirlediğini söylerken, bunları şöyle sıraladı: “Birincisi, bilimciliği değil, bilimi öğretin; öğrenciler ve öğretmenler bilim ile bilimcilik arasındaki farkı kavramalıdır. İkinci olarak, kanıtları öğretin; bu kural herkesin aklına gelebilen ve çok basit bir kural; ama genelde bu kanıtlar çok buyurucu bir şekilde veriliyor ve öğrencilerin özümsemesi için zaman tanınmıyor. Öğretmenin görevi, bilgileri öğrencilere anlatmak ve anlamalarını sağlamaktır, onlara inandırmaya çalışmak değildir. Son olarak, öğrencilere kendi fikirlerini bulmaları için zaman verin.”
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Hendek Eğitim Fakültesi’nde misafir öğretim üyesi olarak bulunan Prof. Dr. Bill Cobern, SAÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde bir konferans verdi. Eurobarometer ve Gallop kurumlarının yaptığı araştırmaya göre, Türklerin yüzde 95’inin ve Amerikalıların yüzde 78’inin Allah’ın varlığına inandığını vurgulayan Cobern, Avrupalıların inanma oranının ise Almanya’da yüzde 47, Fransa’da yüzde 34 ve İsveç’te yüzde 23 olarak tespit edildiğini söyledi. Cobern, bu verilere dayanarak Türkler ile Amerikalıların, `Allah’a inanma` konusunda birbirlerine benzediklerini kaydetti.
Türkiye’deki ve Amerika’daki eğitim fakültesi öğrencileri arasında yapılan diğer bir araştırmadan da Türklerin ve Amerikalıların, bir insanın sadece dindar veya sadece bilimsel düşünen birisi olma fikrini reddettiklerini dile getiren Cobern, iki ülke halkının da hem dindar hem de bilimsel düşünebileceğine inandıklarını belirtti.
"ABD İLE TÜRKLER İNANÇ KONUSUNDA BİRBİRİNE YAKIN"
Araştırmalarda, ‘Haftada en az bir kere dini görevinizi yerine getiriyor musunuz?” diye sorulduğunda Türklerin yüzde 43 ve Amerikalıların yüzde 44’le bu görevlerini yerine getirdiklerini söyleyen Cobern, yine iki toplumun cevaplarının birbirine yakın olduğuna dikkat çekti. Cobern, "Öyle anlaşılıyor ki Türkler ile ABD’liler inanç konusunda birbirine yakınlar. Bu sonuçlardan da anlaşılacağı gibi Türklerin ve Amerikalıların din anlayışları da yine benzerlikler gösteriyor.” şeklinde konuştu.
"BİLİMSELLİK ADINA ATEİSTLİK YAYILMAYA ÇALIŞILIYOR"
Prof. Dr. Bill Cobern, Batı’da ve diğer gelişmekte olan ülkelerde ‘Yaratılış’ düşüncesine karşı olan grupların, bilimsellik adına ateizmi yaymaya çalıştıklarını; bu davranışın yanlış olduğunu vurguladı. Bir eğitimcinin görevinin, bilimsel verilere karşı şüpheleri gidermek olduğunu söyleyen Cobern, ancak Yaratılış teorisine karşı olan bazı eğitimcilerin bilimsel gerçekleri anlatmak yerine, bu gerçekleri dayattıklarını ve dinsel düşünceleri çürütmeye çalıştıklarına işaret etti. Bilimin, doğaüstü olay ve olgularla uğraşmadığını söyleyen Cobern, "Bilim, Tanrının olmadığını gösterdi mi? Kesinlikle Hayır!” diye ifade etti.
Bazı bilim adamlarının, araştırmaları sonucunda elde ettikleri verileri, kendileri dünya üzerine yorumlamadıkları halde başkalarına dayattıklarını ifade eden Cobern, bu davranışın bilim yapma değil “Bilimcilik” olduğunu kaydetti.
"ÖĞRENCİLERE ‘BİLİMCİLİĞİ’ DEĞİL BİLİMİ ÖĞRETİN"
Bilimin öğretilmesi konusunda öğretmenlere tavsiyelerde bulunan Cobern, bu konuda dört temel kural belirlediğini söylerken, bunları şöyle sıraladı: “Birincisi, bilimciliği değil, bilimi öğretin; öğrenciler ve öğretmenler bilim ile bilimcilik arasındaki farkı kavramalıdır. İkinci olarak, kanıtları öğretin; bu kural herkesin aklına gelebilen ve çok basit bir kural; ama genelde bu kanıtlar çok buyurucu bir şekilde veriliyor ve öğrencilerin özümsemesi için zaman tanınmıyor. Öğretmenin görevi, bilgileri öğrencilere anlatmak ve anlamalarını sağlamaktır, onlara inandırmaya çalışmak değildir. Son olarak, öğrencilere kendi fikirlerini bulmaları için zaman verin.”