Dr. Pelin Gündeş Bakır, meclis genel kurulunda Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) hakkında konuştu.Bilimsel çalışmaların kalitesinin ve sayısının arttırılmasında gayrisafi milli hasıladan bilime ayrılan payın önemli rol oynadığını söyledi. 21. yüzyılda dünya ekonomileriyle rekabet edebilmek için, bilimde atılım yapmanın kaçınılmaz olduğunu ifade eden Prof. Dr. Gündeş Bakır, bunun en iyi ve en kestirme yolunun ise Türkiye Bilimler Akademisi gibi bilimsel kuruluşlara verilen desteğin arttırılması olduğunu ifade etti.Türkiye Bilimler Akademisi üyesi üç Profesör tarafından 2011 yılı Ocak ayında TÜBA Asosiye üyeliğine aday gösterilmiş, konunun içinden bir bilim insanı olan Prof. Dr. Gündeş Bakır, “Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) gibi bilimsel akademik kuruluşlar çok sıkı kurallar ve çok aşamalı değerlendirmelerden geçerek akademiye seçilmiş, yüksek bilimsel liyakat kriterlerini sağlayan, uluslararası saygınlığı olan bilim insanlarından oluşurlar. TÜBA`ya üye olabilmek için de ulusal ve uluslararası saygın kuruluşlardan ödül veya madalya almış olmak, kendi adıyla anılan keşif, icat, teori ve modellere sahip olmak ve adı klasik kitaplara veya değerlendirme makalelerine geçmiş, uluslararası bilim atıfları kataloglarında genel kabul görmüş, yüksek sayıda atıf almış olmak gerekmektedir” dedi.Türk bilim insanlarının çalışmalarından da bahseden Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır sözlerini şöyle sürdürdü:“Son yıllarda hükümetimizin verdiği desteklerle bilimsel araştırmalarda kaliteyi hedefleyen bilim insanı sayısında artış olması çok sevindirici olmuştur. Türkiye; Türk bilim insanı adresli yayınlarda 1995`te dünya 34.` sü iken, 2008 yılında dünya 19.`luğuna yükselmiştir. Bu başarıda hükümetimizin maddi destekleri ve Türkiye Bilimler Akademisi`nin, seçkin bilim insanlarına yönelik araştırma destek ve burslarının, bütünleştirilmiş doktora programının, doktora sonrası araştırma programının da büyük payı vardır.”Dünyayla rekabet edebilmek için bir ülkede bilimin gelişmiş olması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Gündeş Bakır, konuşmasının sonunda “Türkiye içinden Apple veya Nokia gibi şirketler çıkan, tüm dünyadan talep görecek katma değerlerin üretildiği bir inovasyon ekonomisine sahip olmayı hedeflemektedir. Bu hedefe ulaşabilmenin yolu yenilikçi beyinlere, araştırma ve geliştirmeye daha çok yatırım yapmaktan geçiyor. Avrupa Birliği ülkelerinde görülen kriz bittiğinde rekabet daha da yüksek olacak, sadece en iyiler ayakta kalacaktır. Tabii ki liyakate dayalı bilimler akademisi bir ülkede bilimin gelişmesi için tek yol değildir. Ancak en azından bu hedefe ulaşılabilmesi için bildiğim en iyi ve en kestirme yoldur” şeklinde konuştu.
