Mahmut kod adlı Yeşil yaşıyor mu?

Eski MİT Kontr-Terör Daire Başkanı Mehmet Eymür'ün tutuklu bulunan eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın 4 Şubat 1997'de TBMM Susurluk Komisyonu'nda verdiği ifadeler kapsamında sorgulandığı ortaya çıktı

Ankara’da yürütülen faili meçhul cinayetlerle ilgili soruşturma kapsamında, uzun ve tartışmalı meslek hayatında ilk kez gözaltına alınan eski MİT Kontr-Terör Daire Başkanı Mehmet Eymür, “şüpheli” sıfatıyla yaklaşık 6 saat sorgulandıktan sonra hakkında yurtdışına çıkış yasağı konularak serbest bırakıldı.
Eymür’ün, İstanbul’da Devrimci Karargah örgütü davasından tutuklu bulunan eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın 4 Şubat 1997’de TBMM Susurluk Komisyonu’nda verdiği ifadeler kapsamında sorgulandığı açığa çıktı.
Avcı, Eymür’ün, MİT içinde özel harpten geçmiş subaylar ile aşırı ülkücü ve mafya tabir edilen insanlardan gruplar oluşturduğunu, Kürt işadamlarından Savaş Buldan’ı öldürdüğü öne sürülen MİT görevlisi astsubay Duran Fırat’la bağlantısı olduğunu iddia etmişti. Eymür’e ifadesi sırasında yöneltilen ilk sorunun ise bir dönem jandarmanın da elemanlığını yapan Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın yaşayıp yaşamadığı olduğu öğrenildi.

Geceyi şubede geçirdi
Susurluk hükümlüsü, eski özel harekâtçı Ayhan Çarkın’ın itirafları uyarınca başlatılan, 1990’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili soruşturma kapsamında İstanbul’da gözaltına alınıp Ankara’ya getirilen Eymür, geceyi Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde geçirdi. Eymür, dün sabah Ankara Adliyesi’ne getirildi.
Sakin tavırları ile dikkati çeken Eymür, saat 10.30’da soruşturmayı yürüten Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel’in odasına alındı. Eymür‘ün sorgusu sırasında avukatı Kurtuluş Kahraman da hazır bulundu. Eymür’ün ifadesine başlanmadan önce Yüksel’in uyarması üzerine soruşturmanın gizliliği nedeniyle hiçbir basın mensubu özel yetkili savcılık koridorlarına alınmadı. Eymür’ün ifadesi yaklaşık 6 saat sürdü. Eymür, ifade verirken yemek ve çay molası verildi. Eymür, bu ihtiyaçlarını, ifade verdiği Yüksel’in odasında giderdi.

Kararı beklemeden gitti
Savcı Yüksel, sorgunun ardından, tutuklamaya sevk etmeye gerek görmediği Eymür için sadece yurtdışına çıkış yasağı talebinde bulundu. Eymür ise saat 15.30 sıralarında Yüksel’in odasından çıktı ve özel yetkili savcılığın girişindeki karakola alındı.
Eymür, mahkeme kararını bile beklemeden, adliyenin önünde bekleyen gri renkli bir BMW’ye binerek, basın mensuplarının da sorularını yanıtsız bırakarak adliyeden ayrıldı.

Hanefi Avcı sorgusu
Eymür’ün sorgusu sırasında, Devrimci-Karargah örgütü davasının tutuklu sanıklarından eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın TBMM Susurluk Komisyonu’nda 4 Şubat 1997’de verdiği ifadesinin baz alındığı öğrenildi. Avcı, Susurluk Komisyonu’nda verdiği ifadesinde Eymür’ü, birçok faili meçhul cinayet ve bombalama eyleminin MİT ayağı olmakla suçlamıştı. Avcı, PKK’yla mücadele etmek için örgüte önemli ölçüde maddi yardımda bulunan finans çevreleri ve uyuşturucu kaçakçılarına karşı yasal mücadele yapılamadığı anlayışı ile illegal şekilde çalışacak emniyet, MİT ve jandarma içinde gruplar oluşturulduğunu söylemişti.

Üç farklı grup
Avcı, bu grupların emniyet içinde Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’a bağlı Özel Harekât Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin’in başkanlığında özel harekâtçılardan ve Korkut Eken’e bağlı sivillerden, MİT içinde Mehmet Eymür’e bağlı özel harpten geçmiş subaylar ile aşırı ülkücü ve mafya denen insanlardan, JİTEM içinde de kendilerine bağlı kişilerden teşekkül ettiğini anlatmıştı. Avcı, Behçet Cantürk, Savaş Buldan ve beraberinde gelişen beş-on eylemin ve bazı bombalama eylemlerinin bu gruplar tarafından yapıldığını belirtmişti. Bu gruplara normal polis ve jandarmanın müdahale edemediğini, grupların zengin işadamlarına müdahale ettiklerini ve haraca bağladıklarını, bir kısmının basına intikal ettiği halde çok büyük kısmının intikal etmediğini ve bu grupların denetlenemez hale geldiğini savunmuştu.

GÖZALTI GEREKÇESİ:
Örgüt faaliyeti kapsamında adam öldürme
Mehmet Eymür hakkında Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen gözaltı kararı, “Suç işlemek için kurulan örgüt faaliyeti çerçevesinde birden çok insanın tasarlayarak öldürülmesi eylemine katılmak” gerekçesine dayanıyor. Kararda Eymür’ün evinin ve müştemilatının aranması, aramalar sonucunda “suç olabileceği değerlendirilen” bulgulara el konulması isteniyor. Eymür’ün kullandığı otomobilin de aranmasının istendiği 28 Kasım tarihli kararda Eymür’ün bilgisayarlarında, dijital depolama aygıtlarında arama yapılması, bilgisayar kayıtlarının kopyasının alınması, disket, CD ve diğer elektronik cihazların da aranması, elde edilen deliller üzerinde parmak izi incelemesi yapılması da talep ediliyor.

İlk soru: Yeşil yaşıyor mu?
Mehmet Eymür’e ifadesi sırasında ilk olarak MİT’te eleman olarak kullandığı Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın yaşayıp yaşamadığı sorusunun sorulduğu öğrenildi. Eymür’e ayrıca, MİT’çi Tarık Ümit ile Mehmet Ali Yaprak’ın kaçırılması, Kürt işadamlarından Savaş Buldan’ı öldürdüğü iddia edilen astsubay Duran Fırat’la olan bağlantısının da sorulduğu bildirildi. Eymür’ün ise sorgusunda faili meçhul cinayetlerle bir ilgisinin bulunmadığını, görevi gereği, çok sayıda isimle görüşmeler yapmış olabileceğini belirtti. Mehmet Eymür, hakkındaki suçlamaları reddetti.


BDP’Lİ ERTUĞRUL KÜRKÇÜ:
Darbe öncesi operasyonları araştırılsın
Mehmet Eymür’ün de katıldığı ‘Kızıldere Operasyonu’ndan yaralı kurtulan BDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, “Eymür, Kızıldere’deki rolünü kendi anılarında açıkça anlattı. Bizim için önemli olan Eymür’ün ondan sonraki bilmediğimiz tarihi. Önemli dönem 12 Eylül öncesindeki gizli operasyonlar ve Susurluk süreci. Eymür de Mehmet Ağar gibi ‘Devlet görevi yaptım, devlete sorun’ diyecektir. Asıl önemli olan devlet kayıtlar üzerindeki gizliliğin ortadan kaldırılmasıdır. O zaman herşey zaten ortaya çıkacaktır” diye konuştu.
NATO üssünde görevli teknisyenleri kaçıran THKP-C ve THKO militanlarına yönelik 30 Mart 1972’de düzenlenen operasyonda Mahir Çayan’ın da aralarında bulunduğu 13 kişi öldürülmüştü.