Arınç: En Çok Şikayet Dizilere Geliyor Tbmm (a.a)
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, RTÜK`e gelen bildirimlerde en fazla şikayet edilen program türünün diziler olduğunu söyledi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda sunum yapan Arınç, RTÜK`ün 2012 yılı bütçesine ilişkin konuşmasında RTÜK`e gelen şikayetlere de değindi. Arınç, kurumun bu şikayetlere ilişkin yaptığı değerlendirmede, 2010 yılında 788, 2011 yılının 9 aylık döneminde ise 581 radyo ve televizyon değerlendirme raporu hazırlandığını, RTÜK`ün söz konusu raporlara dayanarak uyarı, program durdurma, idari para cezası olmak üzere 2010 yılında toplam 404, 2011 yılının 9 aylık döneminde ise toplam 207 müeyyide kararı verdiğini söyledi
Arınç, şöyle devam etti: ``RTÜK İletişim Merkezine 444 1 178 ve elektronik posta yoluyla vatandaşlarımızdan 2010 yılında 86 bin 300 ve 2011 yılının 9 aylık döneminde ise 56 bin 322 bildirim ulaşmıştır. Bu bildirimlerde en fazla şikayet edilen program türü dizilerdir. 2010 yılında ulaşan bildirimlerin yüzde 52`si dizi filmlerle ilgili şikayetlerdir. 2011 yılında ise bu oran yüzde 38`e gerilemiştir
Vatandaşlardan gelen bildirimlerde çoğunlukla bu yayınlara neden izin verildiği şikayet edilmekte ve eleştirilen programların yayından kaldırılması talep edilmektedir. Ancak bildiğiniz gibi RTÜK`ün programları önceden izleyip denetleme ya da yayından kaldırma yetkisi bulunmamaktadır. Üst Kurul, programları yasayla kendisine verilen yetkiler çerçevesinde denetler, gerektiğinde müeyyide uygular
Son dönemde bazı alternatif tedavi yöntemlerin ve gıda desteği olarak tanımlanan çeşitli ilaçların televizyon programlarında yoğun olarak tanıtımının yapıldığı Üst Kurulca tespit edilmiş ve bu tür programları yayınlayarak yasayı ihlal eden kuruluşların tümüne müeyyide uygulanmıştır.`` Son günlerde toplumu üzen gelişmeler yaşandığını, bu tür dönemlerde medyaya da sorumluluklar düştüğünü belirten Arınç şunları söyledi: ``Önce hain bir saldırı sonucunda askerlerimizi, bir hafta sonra Van`da meydana gelen depremde çok sayıda vatandaşımızı yitirdik. Böyle olağanüstü dönemlerde hepimize olduğu gibi medyaya da önemli bir sorumluluk düşmektedir. Bildiğiniz gibi 2010 yılının Haziran ayında terör eylemlerinin yaşanması üzerine, 25 Haziran 2010 tarihinde, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından, İçişleri Bakanı, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı, Emniyet Genel Müdürü ile Televizyon Yayıncıları Derneği Üyeleri ve ülkemizin önde gelen yayın kuruluşlarının katıldığı `Medya Duyarlılığı` toplantısı gerçekleştirilmiştir
Toplantıda RTÜK, Televizyon Yayıncıları Derneği ve yayın kuruluşlarının işbirliği ile ilkeler belirlenmesine karar verilmiştir. Bir aylık bir çalışmanın ardından, `Terör ve Olağanüstü Durumlarda Habercilik Yaparken Uyulacak İlkeler` belirlenerek ilan edilmiştir
Terör ve olağanüstü durumlarda genel olarak yayın kuruluşlarının gerek kendilerinin belirlediği gerekse yasayla öngörülen hususlara uygun yayın yaptıkları değerlendirilmektedir. Bu bağlamda, abartılı ses ve görüntülerin, saatler süren son dakika anonslarının kullanımına, olay yeri görüntülerinin verilişine dikkat edildiği, şehitler ve hayatını kaybeden diğer vatandaşların isimlerinin devlet makamlarınca yakınlarına bilgi verilmeden haberlerde açıklanmadığı, halkı ve terör mağdurlarını galeyana getirebilecek dil kullanımından uzak durulduğu ve teröre yönelik halk gösterileri haberleştirilirken daha dikkatli davranıldığı, pek çok kuruluşun yayın akışlarını değiştirdiği ve eğlence programlarını yayından kaldırdığı tespit edilmektedir
Ayrıca Van depreminden sonra 15 yayın kuruluşu büyük bir duyarlılık sergilemiş, ``Van İçin Tek Yürek`` adlı bir yardım kampanyasını ortak yayın yaparak yürütmüşlerdir
Bununla birlikte, ölçüsüz yayın yapan ve belirlenen ilkelere dikkat etmeyen kuruluşlar hakkında da gerekli değerlendirmeler yapılmakta ve müeyyide uygulanmaktadır.``
Kaynak: AA
Arınç, şöyle devam etti: ``RTÜK İletişim Merkezine 444 1 178 ve elektronik posta yoluyla vatandaşlarımızdan 2010 yılında 86 bin 300 ve 2011 yılının 9 aylık döneminde ise 56 bin 322 bildirim ulaşmıştır. Bu bildirimlerde en fazla şikayet edilen program türü dizilerdir. 2010 yılında ulaşan bildirimlerin yüzde 52`si dizi filmlerle ilgili şikayetlerdir. 2011 yılında ise bu oran yüzde 38`e gerilemiştir
Vatandaşlardan gelen bildirimlerde çoğunlukla bu yayınlara neden izin verildiği şikayet edilmekte ve eleştirilen programların yayından kaldırılması talep edilmektedir. Ancak bildiğiniz gibi RTÜK`ün programları önceden izleyip denetleme ya da yayından kaldırma yetkisi bulunmamaktadır. Üst Kurul, programları yasayla kendisine verilen yetkiler çerçevesinde denetler, gerektiğinde müeyyide uygular
Son dönemde bazı alternatif tedavi yöntemlerin ve gıda desteği olarak tanımlanan çeşitli ilaçların televizyon programlarında yoğun olarak tanıtımının yapıldığı Üst Kurulca tespit edilmiş ve bu tür programları yayınlayarak yasayı ihlal eden kuruluşların tümüne müeyyide uygulanmıştır.`` Son günlerde toplumu üzen gelişmeler yaşandığını, bu tür dönemlerde medyaya da sorumluluklar düştüğünü belirten Arınç şunları söyledi: ``Önce hain bir saldırı sonucunda askerlerimizi, bir hafta sonra Van`da meydana gelen depremde çok sayıda vatandaşımızı yitirdik. Böyle olağanüstü dönemlerde hepimize olduğu gibi medyaya da önemli bir sorumluluk düşmektedir. Bildiğiniz gibi 2010 yılının Haziran ayında terör eylemlerinin yaşanması üzerine, 25 Haziran 2010 tarihinde, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından, İçişleri Bakanı, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı, Emniyet Genel Müdürü ile Televizyon Yayıncıları Derneği Üyeleri ve ülkemizin önde gelen yayın kuruluşlarının katıldığı `Medya Duyarlılığı` toplantısı gerçekleştirilmiştir
Toplantıda RTÜK, Televizyon Yayıncıları Derneği ve yayın kuruluşlarının işbirliği ile ilkeler belirlenmesine karar verilmiştir. Bir aylık bir çalışmanın ardından, `Terör ve Olağanüstü Durumlarda Habercilik Yaparken Uyulacak İlkeler` belirlenerek ilan edilmiştir
Terör ve olağanüstü durumlarda genel olarak yayın kuruluşlarının gerek kendilerinin belirlediği gerekse yasayla öngörülen hususlara uygun yayın yaptıkları değerlendirilmektedir. Bu bağlamda, abartılı ses ve görüntülerin, saatler süren son dakika anonslarının kullanımına, olay yeri görüntülerinin verilişine dikkat edildiği, şehitler ve hayatını kaybeden diğer vatandaşların isimlerinin devlet makamlarınca yakınlarına bilgi verilmeden haberlerde açıklanmadığı, halkı ve terör mağdurlarını galeyana getirebilecek dil kullanımından uzak durulduğu ve teröre yönelik halk gösterileri haberleştirilirken daha dikkatli davranıldığı, pek çok kuruluşun yayın akışlarını değiştirdiği ve eğlence programlarını yayından kaldırdığı tespit edilmektedir
Ayrıca Van depreminden sonra 15 yayın kuruluşu büyük bir duyarlılık sergilemiş, ``Van İçin Tek Yürek`` adlı bir yardım kampanyasını ortak yayın yaparak yürütmüşlerdir
Bununla birlikte, ölçüsüz yayın yapan ve belirlenen ilkelere dikkat etmeyen kuruluşlar hakkında da gerekli değerlendirmeler yapılmakta ve müeyyide uygulanmaktadır.``