Hizbullah Zanlılarının Yargılanmalarına Başlandı İstanbul (a.a)
Hizbullah terör örgütü davasında CMK`nın 102.
maddesi kapsamında tahliye edilen ve daha sonra aynı örgüte yönelik soruşturmada tutuklanan Hacı İnan`ın da aralarında bulunduğu 6`sı tutuklu 19 sanığın yargılanmasına başlandı
İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanık Hacı İnan, örgütün Türkiye sorumlusu olduğu iddia edilen Mehmet Bahattin Temel`in de aralarında bulunduğu 6`sı tutuklu 18 sanık katıldı
Duruşmada ifadesi alınan tutuklu sanık Mehmet Bahattin Temel, söz konusu operasyon olduğunda ticari işleri nedeniyle Endonezya`da olduğunu, avukatının tutuklanabileceğini söylediğini, elinde ömür boyu kaçma imkanı olmasına rağmen yurda dönüş yaptığını belirtti
Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen sanık Temel, ``gözaltında iken emniyette operasyonu yapan ekip amirine, `Sizlere, topluma ve yasalara karşı ne hukuksuzluğumuzu gördünüz? CMK`nın 102. maddesi gereği serbest kalanlar kaçmasalardı bu operasyon olacak mıydı?` soruma emniyet amiri `evet` yanıtını verdi`` dedi
Sanık Bahattin Temel, emniyet güçlerinin CMK`nın 102. maddesi ile tahliye olduktan sonra kaçan örgüt yöneticilerinin ardından imajlarını düzeltmek için bu operasyonu yaptıklarını öne sürerek, şöyle devam etti: ``Polis içindeki bazı kötü niyetliler tarafından, kamuoyunu yönlendirmek amacıyla bize bu iftiralar atıldı. Bir yıldır takip ediliyorduk. Bir sefer beni takip edenlerin yanlarına giderek, `bizi taciz etmeyin` dedim. `Polis değiliz` dediler. Ben de `üç aracın plakası ve takip edenlerin eşkalları var` dedim. Takip devam ederse savcılığa başvuracağımı söyledim
JİTEM tarafından 1994 yılında gözaltına alınarak işkence gördüm daha sonra tutuklandım. 2004 yılında serbest kaldım. Kendimize yeni bir hayat kurmak istiyoruz. Ama polis takip etmeyi sürdürdü. Son 10 yıldır şiddete başvurmuyoruz
Devlet elinde silah olanların bırakması için çaba harcıyor. Hatta Meclis kapıları açılıyor. Neden 10 yıldır hiçbir şiddet göstermeyen ben ve benim gibilere bunlar reva görülüyor? Bugün azınlıklara bile hakları iade ediliyor. Benim oturuş ve kalkışıma şüphe ile bakılıyor. Bu durum karşısında ne yapmamız gerekiyor? Üvey evlat mıyız? Beykoz baskınlarında örgütün arşivi ele geçirildi. Benden elde edilenlerle o belgeler bir birine benziyor mu? Hizbullah`ın Türkiye sorumlusu olduğu söylenen kişiden bu şekilde dokümanlar mı çıkar? Bu benim masum olduğumu göstermez mi? Mağdur oldum tahliyemi istiyorum.`` Hizbullah`ın Türkiye sorumlusu olduğu öne sürülen Doğru Haber Gazetesi yazarı Fikret Gültekin de, telefon görüşmelerinde Türkçe ve Kürtçe konuştuğunu başka bir dille konuşmadığını ifade ederek, ``Sayın savcı anlayamayınca arada boşluk kalmasın diye `bunlar şifreli olarak konuşmuştur` diyerek işin içinden çıkmıştır. Siz konuşmaları anlamadıysanız bunun suçu bizde mi? Hiçbir konuşmamız, yazımız, fiilimiz hukukun dışına çıkmamıştır. Hiçbir zaman toplumu anarşiye, teröre, uyuşturucuya sürükleyecek yazım olmamıştır`` dedi
Sanık Sait Şahin de, Doğru Haber Gazetesi`nde yazar olarak çalıştığını aynı zamanda Mustazaf Derneğinin İstanbul Şubesinin başkanlığını yaptığını ifade ederek, ``İddianamede, gazete editörlük yaptığım yazıyor ve suçlanıyorum. Evvela editör değil yazarım. Ayrıca bir gazetede editör olarak görev yapmak ne zaman suç sayılır oldu? Yine iddianamede, Ali Demir isimli bir şahısla irtibatlandırılıyorum. Bu şahsı tanımam, bilmem. Sultanahmet Meydanı`ndaki basın açıklamasındaki konuşmalarım aynı iddianamede suç olarak yer alıyor. Bu konuşmanın içeriği Azerbaycan`daki başörtüsü yasağı ve `Arap Baharı` ile ilgiliydi. İddianamede, buradaki cümlelerim cımbızlanarak bir araya getirilmiştir`` diye konuştu
Şahin, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini söyleyerek tahliyesini talep etti
Duruşmaya, diğer sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediliyor
-İddianameden- İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hakan Karaali tarafından hazırlanan iddianamede, tutuklu sanıklar Bahattin Temel, Fikret Gültekin ve Sait Şahin`in, ``Hizbullah örgütünün yöneticisi olmak`` suçundan 15 ile 22,5 yıl arasında değişen hapisle cezalandırılması istenirken, tutuklu sanıklar Hacı İnan, Mehmet Eşin ve Mehmet Şefik Temel`in de aralarında bulunduğu 16 sanığın ise ``Hizbullah örgütünün üyesi olmak`` suçundan 7,5 ile 15 yıl arasında değişen hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
Kaynak: AA
İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanık Hacı İnan, örgütün Türkiye sorumlusu olduğu iddia edilen Mehmet Bahattin Temel`in de aralarında bulunduğu 6`sı tutuklu 18 sanık katıldı
Duruşmada ifadesi alınan tutuklu sanık Mehmet Bahattin Temel, söz konusu operasyon olduğunda ticari işleri nedeniyle Endonezya`da olduğunu, avukatının tutuklanabileceğini söylediğini, elinde ömür boyu kaçma imkanı olmasına rağmen yurda dönüş yaptığını belirtti
Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen sanık Temel, ``gözaltında iken emniyette operasyonu yapan ekip amirine, `Sizlere, topluma ve yasalara karşı ne hukuksuzluğumuzu gördünüz? CMK`nın 102. maddesi gereği serbest kalanlar kaçmasalardı bu operasyon olacak mıydı?` soruma emniyet amiri `evet` yanıtını verdi`` dedi
Sanık Bahattin Temel, emniyet güçlerinin CMK`nın 102. maddesi ile tahliye olduktan sonra kaçan örgüt yöneticilerinin ardından imajlarını düzeltmek için bu operasyonu yaptıklarını öne sürerek, şöyle devam etti: ``Polis içindeki bazı kötü niyetliler tarafından, kamuoyunu yönlendirmek amacıyla bize bu iftiralar atıldı. Bir yıldır takip ediliyorduk. Bir sefer beni takip edenlerin yanlarına giderek, `bizi taciz etmeyin` dedim. `Polis değiliz` dediler. Ben de `üç aracın plakası ve takip edenlerin eşkalları var` dedim. Takip devam ederse savcılığa başvuracağımı söyledim
JİTEM tarafından 1994 yılında gözaltına alınarak işkence gördüm daha sonra tutuklandım. 2004 yılında serbest kaldım. Kendimize yeni bir hayat kurmak istiyoruz. Ama polis takip etmeyi sürdürdü. Son 10 yıldır şiddete başvurmuyoruz
Devlet elinde silah olanların bırakması için çaba harcıyor. Hatta Meclis kapıları açılıyor. Neden 10 yıldır hiçbir şiddet göstermeyen ben ve benim gibilere bunlar reva görülüyor? Bugün azınlıklara bile hakları iade ediliyor. Benim oturuş ve kalkışıma şüphe ile bakılıyor. Bu durum karşısında ne yapmamız gerekiyor? Üvey evlat mıyız? Beykoz baskınlarında örgütün arşivi ele geçirildi. Benden elde edilenlerle o belgeler bir birine benziyor mu? Hizbullah`ın Türkiye sorumlusu olduğu söylenen kişiden bu şekilde dokümanlar mı çıkar? Bu benim masum olduğumu göstermez mi? Mağdur oldum tahliyemi istiyorum.`` Hizbullah`ın Türkiye sorumlusu olduğu öne sürülen Doğru Haber Gazetesi yazarı Fikret Gültekin de, telefon görüşmelerinde Türkçe ve Kürtçe konuştuğunu başka bir dille konuşmadığını ifade ederek, ``Sayın savcı anlayamayınca arada boşluk kalmasın diye `bunlar şifreli olarak konuşmuştur` diyerek işin içinden çıkmıştır. Siz konuşmaları anlamadıysanız bunun suçu bizde mi? Hiçbir konuşmamız, yazımız, fiilimiz hukukun dışına çıkmamıştır. Hiçbir zaman toplumu anarşiye, teröre, uyuşturucuya sürükleyecek yazım olmamıştır`` dedi
Sanık Sait Şahin de, Doğru Haber Gazetesi`nde yazar olarak çalıştığını aynı zamanda Mustazaf Derneğinin İstanbul Şubesinin başkanlığını yaptığını ifade ederek, ``İddianamede, gazete editörlük yaptığım yazıyor ve suçlanıyorum. Evvela editör değil yazarım. Ayrıca bir gazetede editör olarak görev yapmak ne zaman suç sayılır oldu? Yine iddianamede, Ali Demir isimli bir şahısla irtibatlandırılıyorum. Bu şahsı tanımam, bilmem. Sultanahmet Meydanı`ndaki basın açıklamasındaki konuşmalarım aynı iddianamede suç olarak yer alıyor. Bu konuşmanın içeriği Azerbaycan`daki başörtüsü yasağı ve `Arap Baharı` ile ilgiliydi. İddianamede, buradaki cümlelerim cımbızlanarak bir araya getirilmiştir`` diye konuştu
Şahin, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini söyleyerek tahliyesini talep etti
Duruşmaya, diğer sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediliyor
-İddianameden- İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hakan Karaali tarafından hazırlanan iddianamede, tutuklu sanıklar Bahattin Temel, Fikret Gültekin ve Sait Şahin`in, ``Hizbullah örgütünün yöneticisi olmak`` suçundan 15 ile 22,5 yıl arasında değişen hapisle cezalandırılması istenirken, tutuklu sanıklar Hacı İnan, Mehmet Eşin ve Mehmet Şefik Temel`in de aralarında bulunduğu 16 sanığın ise ``Hizbullah örgütünün üyesi olmak`` suçundan 7,5 ile 15 yıl arasında değişen hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.