Siyaset - Basın Ve Sandık Zirvesi

Ege-Koop tarafından İzmir Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen ''Siyaset - Basın ve Sandık'' konulu panel, siyasetin ve basının önde gelen isimlerini bir araya getirdi

Siyaset - Basın Ve Sandık Zirvesi
Ege-Koop tarafından İzmir Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen ''Siyaset - Basın ve Sandık'' konulu panel, siyasetin ve basının önde gelen isimlerini bir araya getirdi. Gazeteci Altan Öymen, basının bugünkü konumunu değerlendirdiği konuşmada, "Eskiden Doğan Medya vardı, artık Erdoğan Medya oldu" dedi.
Panele; CHP Basın ve Propagandadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, MHP Grup Başkan Vekili ve İzmir milletvekili Oktay Vural konuk siyasetçi olarak katılırken, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel moderatörlüğündeki panelde Altan Öymen, Oktay Ekşi, Nail Güreli, Fikret İlkiz, Can Ataklı, Ali Sirmen, Öcal Uluç, İsmet Solak ve Hamdi Türkmen de söz aldı.
Siyaset, basın ve sandık kavramlarının sadece demokrasilerde değil, diktatörlüklerde de olduğunu belirten gazeteci Altan Öymen, ''Demokraside siyaset denildiğinde tolerans, eleştirilere tahammül, belli kurallara uymak gerekiyor. Basın denilince hür olması gerekiyor, hür olmazsa, olayları olduğu gibi yansıtmazsa siz nasıl fikrinizi oluşturabileceksiniz? Sandıkta da manipülasyonların yapılmayacağından, verdiğiniz oyun yansıyacağından emin olacaksınız, bunun güvencesi olacak'' diye konuştu. Öymen,
Türkiye'nin giderek ''tek parti'' dönemine dönme tehlikesini yaşadığını, bu gidişe ''dur'', genel seçimde bugünkü iktidara, ''Artık yeter'' demek gerektiğini savunarak, "Basın da tek güç haline geliyor. Eskiden Doğan Medya vardı, şimdilerde Erdoğan Medya oluşmaya başladı" diye konuştu.

"YABANCILAŞTIRMA ÇOK CİDDİ BİR TEHDİTTİR"
Panelde konuşan MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural, radyo ve televizyonlara yabancıların sahip olma oranının yüzde 57'ye yükseldiğini belirterek, ''Bu, basının politik pazarlama ve manipülasyon aracı olarak başkalarına verildiği anlamına geliyor. Böyle bir ortamda medya gücünü nasıl halktan alacak? Bu yabancılaştırma çok ciddi bir tehdittir. RTÜK Kanunu'na göre, 'Hakim kararı olmadıkça yayın durdurulamaz' deniyor. 'Ancak' diye devam edilerek kamu düzeni kıstasıyla Başbakan talimatıyla bunun
yapılabileceği söyleniyor. İktidarı eleştiren medyaya bin 850 ceza verilmişken, eleştirmeyen medyaya 550 ceza verilmiş. Yani iktidar sizin bilgi alma özgürlüğünüzü kısıtlamaktadır. Referandum döneminde Başbakan basında yüzde 70 yer alırken, Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 24, Devlet Bahçeli yüzde 8 yer almış. Peki ben size politikamızı, görüşlerimizi nasıl anlatacağım? Medyanın millete karşı sorumlu olması gerektiğini düşünüyorum'' diye konuştu.
Vural, ''Yetmez ama evet'' diyenlere İzmir'in söyleyecek sözü olması ve ''Artık yeter'' demesi gerektiğini savunarak, ''Bu konudaki tercihini sandıkta ortaya koyması lazım. Lütfen kameralarınızı, köşelerinizi, haberlerinizi herkese açınız. Ona göre sandık olmalı. Basın bir partinin politik pazarlama aracı olarak kullanılacaksa bizim böyle bir gücümüz yok. Ama bizim ülkenin gidişatına 'dur' diyecek, 'Artık yeter' diyecek yürekli insanlarımız vardır'' ifadelerini kullandı.
Panelin diğer konuk siyasetçisi CHP Basın ve Propagandadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak ise Türkiye'nin basın özgürlüğü konusunda hak ettiği yerde olmadığını, bu alanda Etiyopya ile 178. sırayı paylaştığını söyledi. Toprak, yolsuzluklarla ilgili dosyalar açıkladıklarında, doğru olup olmadığına bakılmadan kendilerine ''borazancıbaşı'' gibi ithamlarda bulunulduğunu belirterek, ''Böyle basın mensubu olunmaz. Birileri size, 'Bunları yaz, bunları yazma' diye dikte ediyorsa o zaman siz
daktilo görevlisisiniz. Basın mensubu kalemini özgürce, korkusuzca, çıkarsızca kullanabilendir. Basın mensubu Oktay Ekşi gibi o görevini orada bırakıp gidebilendir'' dedi.