İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Üskül, Tahliyelerden Mahkemeleri Sorumlu Tuttu

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, tutukluluk süreleriyle ilgili değişikliğin ardından yaşanan tahliyelere yönelik tepkileri değerlendirerek, "Bu hükmün yürürlüğe gireceği önceden belliydi

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, tutukluluk süreleriyle ilgili değişikliğin ardından yaşanan tahliyelere yönelik tepkileri değerlendirerek, "Bu hükmün yürürlüğe gireceği önceden belliydi. Tüm mahkemeler ellerindeki dosyaları incelerken, bu dosyalara öncelik verebilirlerdi" dedi.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, AK Parti Mersin Milletvekili Zafer Üskül başkanlığında yaptığı toplantıda bazı cezaevlerinde yapılan incelemelerle ilgili hazırlanan raporları görüştü. Komisyon toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Üskül, Bolu'daki 2 cezaevi ile Mardin ve Diyarbakır'daki çocuk yuvaları ve Yatılı İlköğretim Bölge Okullarında (YİBO) yapılan incelemelere ilişkin 3 raporun kabul edildiğini söyledi. Toplantıda bazı komisyon üyelerinin, tutukluluk süresiyle ilgili
düzenleme konusundaki görüşlerini dile getirdiğini belirten Üskül, tutukluluk süresinin 10 yıla kadar uzayabilmesinin kabul edilebilir bir uygulama olmadığını, bunun çok uzun bir süre olduğunu ifade etti. Yasada öngörülen hükmün Yargıtay tarafından yorumlanması sonucunda ortaya çıkan durumun, bütün tutukluların 5 yıl ya da 10 yıl tutuklu kalacağı anlamına gelmediğini ifade eden Üskül, "Burada önemli olan, hem yasalarımızın öngördüğü hem de AİHM'in geliştirdiği kriterlere uygun karar verilmesidir. Bizim
söyleyebileceğimiz sadece budur. Yargı organlarına bunun dışında herhangi bir müdahale yapma imkanımız yoktur" diye konuştu.

"BU YÜKÜN AZALTILMASI İÇİN GEREKEN ÖNLEMLER ALINMALIDIR"
Kamuoyunda, 10 yıl tutuklu kaldıktan sonra sanıkların salıverilmesinin oluşturduğu bir çalkalanma olduğunu ifade eden Üskül, bu insanların salıverilmesinin, beraat ettikleri anlamına gelmediğini vurguladı. Tutukluluk süresi 5 ya da 10 yılı aştığı için serbest bırakılanların sanki beraat etmişler gibi değerlendirilmesinin doğru olmadığını dile getiren Üskül, "Yasa, tutuklunun ne kadar tutuklu kalacağına karar veremez. Buna karar verecek olan mahkemedir. Burada esas olan, kabul edilebilir sürede
yargılamanın yapılması ve tutuklama kararının da belli kriterler içerisinde verilmesidir. Burada yargıca önemli görev düşüyor. Onlar da yüklerinin ağır olduğunu belirtiyor. Bu hükmün yürürlüğe gireceği önceden belliydi. Tüm mahkemeler ellerindeki dosyaları incelerken, bu dosyalara öncelik verebilirlerdi. Bunun ne kadar yapıldığını bilmiyorum ama bazıları serbest bırakıldığına göre öncelik sırası yapılmamış. Bu yükün azaltılması için gereken önlemler alınmalıdır. Ama bu önlemlerin şimdiye kadar alınmamasının
tek bir sorumlusu yoktur" değerlendirmesini yaptı.
Yargıtay'ın istinaf mahkemelerinin kurulmasına uzun yıllar karşı çıktığını hatırlatan Üskül, acilen ele alınması gereken dosyaların öne alınarak görüşülmesinin önünde herhangi bir engel olmadığını, bunun biran önce yapılması gerektiğini söyledi.
Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Üskül, Hizbullah sanıklarının tahliye edilmesine yönelik tepkilerin hatırlatılması üzerine bazen mahkemenin verdiği kararın bile mağdur yakınlarını tatmin etmeyebileceğini belirtti. Üskül, toplumsal tepkilerin hukuksal kurallar içinde değerlendirilemeyeceğini vurguladı. Mahkemelerin karar verirken, vereceği kararın toplumun vicdanında nasıl bir yankı yaratacağını düşünmeyeceğine işaret eden Üskül, "Mahkemeler hem toplumsal tepkilerden, hem paradan, hem yasama
organından, hem de yürütme organından bağımsız olmalıdır. Bu tür tepkiler her zaman ortaya çıkabilir ama bu kişiler, sanki cezaevine bir daha girmeyecek, beraat etmişler gibi bir izlenim verilirse, elbette o insanların yakınlarının vicdanları daha büyük bir rahatsızlık duyacaktır" ifadelerini kullandı.