Başbakan Erdoğan Mersin'de Halka Hitap Etti
Başbakan Tayip Erdoğan, Mersin'de yaptığı konuşmada, "Benim örtülü kardeşimin kıyafetini rahibe kıyafetine benzetecek kadar alçaldılar
Başbakan Tayip Erdoğan, Mersin'de yaptığı konuşmada, "Benim örtülü kardeşimin kıyafetini rahibe kıyafetine benzetecek kadar alçaldılar. Muhalefet kara propaganda yapıyor. Sanal tehditlerle milletime yanlış rota çizmek istiyor. Adnan Menderes'in, Hasan Polatkan'ın, Fatin Rüştü Zorlu'nun idama götürülüşünü gözünüzün önüne getirerek oyunuzu verin" dedi.
Başbakan Erdoğan, 12 Eylül'de yapılacak olan referandumla ilgili partisinin Mersin İl Başkanlığı'nca Tevfik Sırrı Gür Stadı önünde düzenlenen mitingde halka hitap etti. Konuşmasına vatandaşların Kadir Gecesi'ni kutlayarak başlayan Erdoğan, "Kadir Gecesinin Mersin'li kardeşlerimize tüm insanlığa barış, huzur getirmesini temenni ediyorum. Mersin kardeşliğin şehri, medeniyet, ticaret şehri. Alın teri ile üreten vefakar, cefakar insanların şehri. Mersin bize inandı, güvendi, desteğini bizden esirgemedi.
Sizin beklentilerinizi boşa çıkarmadık, size sırtımızı dönmedik. Mersin'i seçimden seçime ziyaret edenlerden, işi düştüğü zaman hatırlayanlardan olmadık. Siz 3 Kasım'da bize bir emanet yüklediniz. Türkiye'nin ekonomisini büyütün, meselelerine çözüm üretin, ekonomisini büyütün dediniz. Türkiye ekonomisini büyüttük, büyütüyoruz. Yüzde 11.7 ile dünyada 4, Avrupa'da 1. sıradayız" dedi.
Türkiye'nin itibarını yükselttiklerini, yüzünü yere eğdirmediklerini söyleyen Erdoğan, "Bugün medeniyetler ittifakını kuran, tüm dünyada barış için mücadele veren bir Türkiye var. AB Parlamenterler Meclisi Başkanı artık bir Türk. AB ile katılım müzakerelerini onuru ile gururu ile yürüten bir Türkiye var. Mersin limanından kalkan gemiler artık dünyaya alın teri taşıyor, Türkiye kalitesini dünyaya taşıyor. Suriye ile Ürdün ile Libya, Rusya, Sırbistan ile vizeleri kaldırdık. Düne kadar kendi yarasını
saramayan bir Türkiye vardı. Bugün Haiti'ye, Somali'ye, Şili'ye elini uzatan, yaralarını saran bir Türkiye var. Düne kadar gündemi belirlenen, bugün ise gündem belirleyen bir Türkiye var. Türkiye Balkanlarda ata yadigarı camilere, medreselere, tarihi eserlere sahip çıkıp onların restorasyonu yapıyor" diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin Kabil, Bağdat, Tiflis, Karabağ'ın hakkını savunduğunu, adalet için haykırdığını belirterek, "Bu milletin tarihine, kültürüne, medeniyetine yakışanı neyse biz onu yapıyoruz. 8 yıl önce 230 milyar dolar olan milli geliri 650 milyar dolara çıkardık. İhracatımızı 36 milyar dolardan 102 milyar dolara çıkardık, bu yıl inşallah 115 milyar doları bulacak. Enflasyonu 30'dan aldık şimdi 8.4. 23,5 milyar borçla devrettikleri İMF ye şimdi 6.6 milyar dolar borç var. Onlar borç bıraktı biz
ödedik. Yalanın talanın iktidarı onlar. Merkez Bankası'nın kasasında 26 milyar dolar vardı şimdi 75 milyar dolar var. Halep ordaysa arşın Mersin'de. İktidara geldik devletin işçiye, memura 12,5 katrilyon borcu var dediler. Bunu tıkır tıkır ödedik. Bunu yapan biziz. Turizm gelirimiz 2009 sonu itibari ile 22 milyar doların üstüne çıktı. Bu yıl turist sayısı olarak 30 milyona gidiyoruz. Göreve geldiğimizde borsada oran 10 binlerde idi, 60 bini yakaladı. Niye bolluk var bolluk, bereket var bereket. Çiftçiyi,
tarımı destekledik. Ziraat bankası yüzde 59 ile faizle kredi veriyordu. Ne yaptık yüzde 5.2'ye indirdik. Eğer sulama ve damlama da yapıyorsa 0 faizle veriyoruz" dedi.
"İlkleri yaşattık, yaşatmaya devam edeceğiz. 73 milyonun hakkını gözettik, gözetmeye devam edeceğiz" diyen başbakan Erdoğan şöyle devam etti:
"Van'daki kardeşim bize ne kadar yakınsa Mersin'deki de o kadar yakın. Bize uzak yok. Zira ülkemde 73 milyonun tamamı da bizim kardeşimiz. Kardeşliğimizi bozmak isteyenlere biz uzağız. Biz türkü'de, Türkü'de, Laz'ı da, Roman'ı da, Çerkez'i de, Abaza'yı da severiz. 73 milyonun tamamını severiz. Ne olur aramıza fitne fesat sokmaya çalışanlara aldanmayın. Dün Diyarbakır'a gittik. Orada sevgiyi, bütünleşmeyi, barışı, kardeşliği gördüm. Biz gittik. Ama bazıları gidemiyor. Sayın Bahçeli Mersin'de kalma,
Diyarbakır'a gel diyoruz. Bakıyoruz CHP'ye 'ben sahillerin partisiyim, kumsalların partisiyim'. Buna ne denir, hayırlısı olsun denir. Diğerine bakıyorsun 'ben bir etnik unsurun partisiyim, biri Kürtlerin partisiyim'. Kimse Kürtlerin iradesine ipotek koyamaz. Sadece kendi kendilerine gelin güvey oluyorlar hepsi bu. Şimdi diyorlar ki 'bizim bayrağın yanına bir bayrak koyacağız'. Nerden çıktı bu ya. Bizim bayrağın rengi kırmızı değil mi? Kan rengi. Bu bayrakta Kürdün, Türkün, Laz'ın, Çerkez'in, bu ülkede
yaşayan tüm kardeşlerimin kanının rengi var. Nasıl olurda bu bayrağın yanına başka bir bayrak koyarsın? Bu etnik ayrımcılıktır. Herkese saygımız var ama bu saygının içinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığında buluşmamız, tek bayrak altında toplanmamız var. Bütünlüğümüzü kimseye tartışma konusu yaptırmayacağız."
Türkiye'nin meselelerini çözmek için 8 yıl gayret sarf ettiklerini, bazılarını çözdüklerini ama bazı meselelerde karşılarına engellerin, statükoların çıktığını kaydeden Erdoğan, "Sorunlardan beslenenler, mevcut durumdan memnun olan tuzu kurular önümüze çıktı. Milletin kaynaklarını tüketen çeteler karşımıza çıktı. Sizin hayır dualarınız ve desteklerimizle hiçbirine eyvallah demedik. Boynumuzu bükmedik. Türkiye değişmeli dedik, prangalarını söküp atacak dedik. Bunu başarıyoruz. Mersin limanını Ortadoğu'nun
lojistik limanı yapacağız dedik. 2005 yılında özelleştirme tamamlandı. Sonra ne oldu. Danıştay'dan görüş istendi. 1,5 yıl sonra görüş verdi. Bu gecikmeden devletin hazinesi 96 milyon dolar zarar etti. BuF'fdğını belirterek, "Bu m para sizin cebinizden çıktı. Danıştay'ın gecikmeleri karaları yüzünden son yıllarda Türkiye 2.6 milyar dolar zarara uğradı. Aynı Danıştay tam gün yasasıyla ilgili bir basın açıklaması yaptıktan 24 saat sonra yürütmeyi durdurma kararı verdi. İşe bakın. Işık hızıyla. Ben bir yanlış
yaparsam millete hesabını sandıkta veriyorum. Peki Danıştay'ın sebep olduğu yanlışların bedelini kim ödeyecek. Siyaset yapmak isteyen cüppesini çıkarsın diyorum. Kızıyorlar. Millet iradesi üzerinde kirli oyun oynamaktan hiç çekinmiyorlar. Yüksek yargı organı mensupları arasındaki konuşmalar internete düştü. Ne tür kirli tezgahların hazırlandığını görüyor musunuz? Biliyor musunuz? Ne diyorlar; halk oylamasında hayır çıksın diye İmralı ile anlaşmayı konuşuyorlar. Kirli oyunlara başvuranları benim milletim
affeder mi. Bu ne gözü dönmüşlüktür. İşte 12 Eylül'de evet diyerek Türkiye'nin üzerine çökmüş bu karabulutları dağıtacak, ufkunu aydınlatacak, önünü açacaksınız. Statükoyu muhafaza etmek için anayasa değişikliğine karşı çıktılar" dedi. Erdoğan şöyle devam etti:
"CHP '2 maddeyi çıkarın destekleyelim' dedi. Anayasa Mahkemesi ne dedi? Bu düzenlemenin yürütmenin daha etkin çalışmasını sağlayacağını söyledi. Buna rağmen muhalefet hayır diye haykırdı. Milletin menfaati için bir araya gelmeyenler anayasa değişikliği konusunda aynı safta buluştu. CHP, MHP, BDP, YARSAV ve bir kısım medya. Türkiye'nin en çok satan gazetesi başörtüsü ile ilgili düzenlemeyi '411 el kaosa kalktı' diye manşet attı. Hani özgürlükten yanaydınız? Bitmedi, bununla işbirliği halindeki CHP Anayasa
Mahkemesi'ne gitti. Şimdi CHP lideri ne diyor; 'Başörtüsü problemini biz çözeriz'. İnandınız mı? Bunlar akşam başka, sabah başka konuşur. Anayasa Mahkemesi'ne giden dilekçede imzan var mıydı? Dürüst ol. Dürüst ol da siyasetçi sansınlar. Gittiler çarşaflı vatandaşımıza rozet taktılar sonra otobüsten tekme tokat indirdiler. Mersin'de ne yaptılar? Mersinliler çok iyi biliyor. Bu aldatmacadan bıktık. Diyoruz ki özgürlükler ortak mücadelemiz, ortak değerimiz olacak. Bunu paylaştık mı iş bitmiştir. 12 Eylül'deki
bu değişiklik yeter mi? Daha geniş, daha katılımcı bir anayasa için kapıyı açıyoruz."
"12 Eylül'de milletin, çocuklarımızın, kendimizin geleceğini oylayacağız" diyen Erdoğan, "Şimdi bunlar bugüne kadar neden hayır dediklerini açıkladılar mı? İşi sulandırıyorlar hep kaçak güreşiyorlar. Bunlar yeri geldi darbelerden medet umdular. Ülkenin milletin yararına olan bu değişikliği engellemeye çalışıyorlar. İstanbul'da bu CHP ne afişleri astılar biliyor musunuz? Rahibe kıyafeti giymeye evet. Benim örtülü kardeşimin kıyafetini rahibe kıyafetine benzetecek kadar alçaldılar. Şimdi ne diyorlar,
bizimle ilgili değil; 'hükümet bulsun çıkarsın' diyorlar. Çok ilginç şeyler var. Sayın Baykal'ın gidişinde de gördük. Kasetler çıkınca Sayın Kılıçdaroğlu aday değilim dedi. 24 Saat geçti, adayım dedi. Böyle bir dürüstlük olur mu" ifadelerini kullandı.
27 Mayıs darbesinin, 28 Şubat'ın, 12 Eylül'ün tekrar geri gelmesinin istemeyenlerin Adnan Menderes'in, Fatin Rüştü Zorlu'nun, Hasan Polatkan'ın idama götürülüşünün göz ününe getirerek oy vF'fdğını belirterek, "Bu mermelerini isteyen Erdoğan, "Onlar, bu ülkeye hizmet ettikleri için idam edildiler. İdam gerekçesini bile açıklayamadılar. Hakim, sizi buraya getiren iarede böyle istediği için bu kararı veriyorum dedi. Muhalefet kara propaganda yapıyor, zihinleri bulandırmak istiyor, sanal tehditlerle
milletime yanlış rota çizmek istiyor. Ben milletime güveniyorum. Feraset sahibidir. Akşam evinize gidin. Elinizi vicdanınıza koyun. Düşünün ve lütfen 27 maddeyi okuyun. Değişiklikleri hazmedemeyen HSYK'daki beyefendiler iktidar kendisi için yüce divana gitmenin önünü tıkıyor diyorlar. Biz bu yola çıkarken kefenimizi yanımıza alarak çıktık. Bu gömlek farklı bir gömlek. Abdestinden şüphesi olmayanın namazından olur mu" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, mitingin ardından partisinin il binasının açılışını yaptı. Erdoğan, Mersin'in Tarsus ilçesinde düzenlenen iftar yemeğini katıldıktan sonra Adana'dan hava yolu ile Ankara'ya hareket edecek.
Başbakan Erdoğan, 12 Eylül'de yapılacak olan referandumla ilgili partisinin Mersin İl Başkanlığı'nca Tevfik Sırrı Gür Stadı önünde düzenlenen mitingde halka hitap etti. Konuşmasına vatandaşların Kadir Gecesi'ni kutlayarak başlayan Erdoğan, "Kadir Gecesinin Mersin'li kardeşlerimize tüm insanlığa barış, huzur getirmesini temenni ediyorum. Mersin kardeşliğin şehri, medeniyet, ticaret şehri. Alın teri ile üreten vefakar, cefakar insanların şehri. Mersin bize inandı, güvendi, desteğini bizden esirgemedi.
Sizin beklentilerinizi boşa çıkarmadık, size sırtımızı dönmedik. Mersin'i seçimden seçime ziyaret edenlerden, işi düştüğü zaman hatırlayanlardan olmadık. Siz 3 Kasım'da bize bir emanet yüklediniz. Türkiye'nin ekonomisini büyütün, meselelerine çözüm üretin, ekonomisini büyütün dediniz. Türkiye ekonomisini büyüttük, büyütüyoruz. Yüzde 11.7 ile dünyada 4, Avrupa'da 1. sıradayız" dedi.
Türkiye'nin itibarını yükselttiklerini, yüzünü yere eğdirmediklerini söyleyen Erdoğan, "Bugün medeniyetler ittifakını kuran, tüm dünyada barış için mücadele veren bir Türkiye var. AB Parlamenterler Meclisi Başkanı artık bir Türk. AB ile katılım müzakerelerini onuru ile gururu ile yürüten bir Türkiye var. Mersin limanından kalkan gemiler artık dünyaya alın teri taşıyor, Türkiye kalitesini dünyaya taşıyor. Suriye ile Ürdün ile Libya, Rusya, Sırbistan ile vizeleri kaldırdık. Düne kadar kendi yarasını
saramayan bir Türkiye vardı. Bugün Haiti'ye, Somali'ye, Şili'ye elini uzatan, yaralarını saran bir Türkiye var. Düne kadar gündemi belirlenen, bugün ise gündem belirleyen bir Türkiye var. Türkiye Balkanlarda ata yadigarı camilere, medreselere, tarihi eserlere sahip çıkıp onların restorasyonu yapıyor" diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin Kabil, Bağdat, Tiflis, Karabağ'ın hakkını savunduğunu, adalet için haykırdığını belirterek, "Bu milletin tarihine, kültürüne, medeniyetine yakışanı neyse biz onu yapıyoruz. 8 yıl önce 230 milyar dolar olan milli geliri 650 milyar dolara çıkardık. İhracatımızı 36 milyar dolardan 102 milyar dolara çıkardık, bu yıl inşallah 115 milyar doları bulacak. Enflasyonu 30'dan aldık şimdi 8.4. 23,5 milyar borçla devrettikleri İMF ye şimdi 6.6 milyar dolar borç var. Onlar borç bıraktı biz
ödedik. Yalanın talanın iktidarı onlar. Merkez Bankası'nın kasasında 26 milyar dolar vardı şimdi 75 milyar dolar var. Halep ordaysa arşın Mersin'de. İktidara geldik devletin işçiye, memura 12,5 katrilyon borcu var dediler. Bunu tıkır tıkır ödedik. Bunu yapan biziz. Turizm gelirimiz 2009 sonu itibari ile 22 milyar doların üstüne çıktı. Bu yıl turist sayısı olarak 30 milyona gidiyoruz. Göreve geldiğimizde borsada oran 10 binlerde idi, 60 bini yakaladı. Niye bolluk var bolluk, bereket var bereket. Çiftçiyi,
tarımı destekledik. Ziraat bankası yüzde 59 ile faizle kredi veriyordu. Ne yaptık yüzde 5.2'ye indirdik. Eğer sulama ve damlama da yapıyorsa 0 faizle veriyoruz" dedi.
"İlkleri yaşattık, yaşatmaya devam edeceğiz. 73 milyonun hakkını gözettik, gözetmeye devam edeceğiz" diyen başbakan Erdoğan şöyle devam etti:
"Van'daki kardeşim bize ne kadar yakınsa Mersin'deki de o kadar yakın. Bize uzak yok. Zira ülkemde 73 milyonun tamamı da bizim kardeşimiz. Kardeşliğimizi bozmak isteyenlere biz uzağız. Biz türkü'de, Türkü'de, Laz'ı da, Roman'ı da, Çerkez'i de, Abaza'yı da severiz. 73 milyonun tamamını severiz. Ne olur aramıza fitne fesat sokmaya çalışanlara aldanmayın. Dün Diyarbakır'a gittik. Orada sevgiyi, bütünleşmeyi, barışı, kardeşliği gördüm. Biz gittik. Ama bazıları gidemiyor. Sayın Bahçeli Mersin'de kalma,
Diyarbakır'a gel diyoruz. Bakıyoruz CHP'ye 'ben sahillerin partisiyim, kumsalların partisiyim'. Buna ne denir, hayırlısı olsun denir. Diğerine bakıyorsun 'ben bir etnik unsurun partisiyim, biri Kürtlerin partisiyim'. Kimse Kürtlerin iradesine ipotek koyamaz. Sadece kendi kendilerine gelin güvey oluyorlar hepsi bu. Şimdi diyorlar ki 'bizim bayrağın yanına bir bayrak koyacağız'. Nerden çıktı bu ya. Bizim bayrağın rengi kırmızı değil mi? Kan rengi. Bu bayrakta Kürdün, Türkün, Laz'ın, Çerkez'in, bu ülkede
yaşayan tüm kardeşlerimin kanının rengi var. Nasıl olurda bu bayrağın yanına başka bir bayrak koyarsın? Bu etnik ayrımcılıktır. Herkese saygımız var ama bu saygının içinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığında buluşmamız, tek bayrak altında toplanmamız var. Bütünlüğümüzü kimseye tartışma konusu yaptırmayacağız."
Türkiye'nin meselelerini çözmek için 8 yıl gayret sarf ettiklerini, bazılarını çözdüklerini ama bazı meselelerde karşılarına engellerin, statükoların çıktığını kaydeden Erdoğan, "Sorunlardan beslenenler, mevcut durumdan memnun olan tuzu kurular önümüze çıktı. Milletin kaynaklarını tüketen çeteler karşımıza çıktı. Sizin hayır dualarınız ve desteklerimizle hiçbirine eyvallah demedik. Boynumuzu bükmedik. Türkiye değişmeli dedik, prangalarını söküp atacak dedik. Bunu başarıyoruz. Mersin limanını Ortadoğu'nun
lojistik limanı yapacağız dedik. 2005 yılında özelleştirme tamamlandı. Sonra ne oldu. Danıştay'dan görüş istendi. 1,5 yıl sonra görüş verdi. Bu gecikmeden devletin hazinesi 96 milyon dolar zarar etti. BuF'fdğını belirterek, "Bu m para sizin cebinizden çıktı. Danıştay'ın gecikmeleri karaları yüzünden son yıllarda Türkiye 2.6 milyar dolar zarara uğradı. Aynı Danıştay tam gün yasasıyla ilgili bir basın açıklaması yaptıktan 24 saat sonra yürütmeyi durdurma kararı verdi. İşe bakın. Işık hızıyla. Ben bir yanlış
yaparsam millete hesabını sandıkta veriyorum. Peki Danıştay'ın sebep olduğu yanlışların bedelini kim ödeyecek. Siyaset yapmak isteyen cüppesini çıkarsın diyorum. Kızıyorlar. Millet iradesi üzerinde kirli oyun oynamaktan hiç çekinmiyorlar. Yüksek yargı organı mensupları arasındaki konuşmalar internete düştü. Ne tür kirli tezgahların hazırlandığını görüyor musunuz? Biliyor musunuz? Ne diyorlar; halk oylamasında hayır çıksın diye İmralı ile anlaşmayı konuşuyorlar. Kirli oyunlara başvuranları benim milletim
affeder mi. Bu ne gözü dönmüşlüktür. İşte 12 Eylül'de evet diyerek Türkiye'nin üzerine çökmüş bu karabulutları dağıtacak, ufkunu aydınlatacak, önünü açacaksınız. Statükoyu muhafaza etmek için anayasa değişikliğine karşı çıktılar" dedi. Erdoğan şöyle devam etti:
"CHP '2 maddeyi çıkarın destekleyelim' dedi. Anayasa Mahkemesi ne dedi? Bu düzenlemenin yürütmenin daha etkin çalışmasını sağlayacağını söyledi. Buna rağmen muhalefet hayır diye haykırdı. Milletin menfaati için bir araya gelmeyenler anayasa değişikliği konusunda aynı safta buluştu. CHP, MHP, BDP, YARSAV ve bir kısım medya. Türkiye'nin en çok satan gazetesi başörtüsü ile ilgili düzenlemeyi '411 el kaosa kalktı' diye manşet attı. Hani özgürlükten yanaydınız? Bitmedi, bununla işbirliği halindeki CHP Anayasa
Mahkemesi'ne gitti. Şimdi CHP lideri ne diyor; 'Başörtüsü problemini biz çözeriz'. İnandınız mı? Bunlar akşam başka, sabah başka konuşur. Anayasa Mahkemesi'ne giden dilekçede imzan var mıydı? Dürüst ol. Dürüst ol da siyasetçi sansınlar. Gittiler çarşaflı vatandaşımıza rozet taktılar sonra otobüsten tekme tokat indirdiler. Mersin'de ne yaptılar? Mersinliler çok iyi biliyor. Bu aldatmacadan bıktık. Diyoruz ki özgürlükler ortak mücadelemiz, ortak değerimiz olacak. Bunu paylaştık mı iş bitmiştir. 12 Eylül'deki
bu değişiklik yeter mi? Daha geniş, daha katılımcı bir anayasa için kapıyı açıyoruz."
"12 Eylül'de milletin, çocuklarımızın, kendimizin geleceğini oylayacağız" diyen Erdoğan, "Şimdi bunlar bugüne kadar neden hayır dediklerini açıkladılar mı? İşi sulandırıyorlar hep kaçak güreşiyorlar. Bunlar yeri geldi darbelerden medet umdular. Ülkenin milletin yararına olan bu değişikliği engellemeye çalışıyorlar. İstanbul'da bu CHP ne afişleri astılar biliyor musunuz? Rahibe kıyafeti giymeye evet. Benim örtülü kardeşimin kıyafetini rahibe kıyafetine benzetecek kadar alçaldılar. Şimdi ne diyorlar,
bizimle ilgili değil; 'hükümet bulsun çıkarsın' diyorlar. Çok ilginç şeyler var. Sayın Baykal'ın gidişinde de gördük. Kasetler çıkınca Sayın Kılıçdaroğlu aday değilim dedi. 24 Saat geçti, adayım dedi. Böyle bir dürüstlük olur mu" ifadelerini kullandı.
27 Mayıs darbesinin, 28 Şubat'ın, 12 Eylül'ün tekrar geri gelmesinin istemeyenlerin Adnan Menderes'in, Fatin Rüştü Zorlu'nun, Hasan Polatkan'ın idama götürülüşünün göz ününe getirerek oy vF'fdğını belirterek, "Bu mermelerini isteyen Erdoğan, "Onlar, bu ülkeye hizmet ettikleri için idam edildiler. İdam gerekçesini bile açıklayamadılar. Hakim, sizi buraya getiren iarede böyle istediği için bu kararı veriyorum dedi. Muhalefet kara propaganda yapıyor, zihinleri bulandırmak istiyor, sanal tehditlerle
milletime yanlış rota çizmek istiyor. Ben milletime güveniyorum. Feraset sahibidir. Akşam evinize gidin. Elinizi vicdanınıza koyun. Düşünün ve lütfen 27 maddeyi okuyun. Değişiklikleri hazmedemeyen HSYK'daki beyefendiler iktidar kendisi için yüce divana gitmenin önünü tıkıyor diyorlar. Biz bu yola çıkarken kefenimizi yanımıza alarak çıktık. Bu gömlek farklı bir gömlek. Abdestinden şüphesi olmayanın namazından olur mu" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, mitingin ardından partisinin il binasının açılışını yaptı. Erdoğan, Mersin'in Tarsus ilçesinde düzenlenen iftar yemeğini katıldıktan sonra Adana'dan hava yolu ile Ankara'ya hareket edecek.