Dışişleri Bakanı Davutoğlu New York'ta Açıklamalarda Bulundu

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail'in Mavi Marmara gemisine düzenlediği saldırıyla ilgili olarak BM İnsan Hakları Komitesi'nin yayınladığı raporun beklentilerini karşıladığını söyleyerek, "Ümit ederiz ki artık İsrail de uluslararası hukuk dilini kullanmayı öğrenir veya bu çerçevede davranır" dedi

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail'in Mavi Marmara gemisine düzenlediği saldırıyla ilgili olarak BM İnsan Hakları Komitesi'nin yayınladığı raporun beklentilerini karşıladığını söyleyerek, "Ümit ederiz ki artık İsrail de uluslararası hukuk dilini kullanmayı öğrenir veya bu çerçevede davranır" dedi.
New York'ta temaslarını sürdüren Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte katıldığı Balkan Liderleri Zirvesi sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtladı. İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad ile Cumhurbaşkanı Gül'ün gerçekleştirdiği görüşme hakkında sorulan soruyu yanıtlayan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Çok yapıcı bir ortamda geçti. Bildiğiniz gibi biz 15 Temmuz'da Türkiye, İran ve Brezilya dışişleri bakanları olarak İstanbul'da bir toplantı daha gerçekleştirmiştik ve o
toplantıda Viyana grubunun bir an önce toplanarak, İran'la müzakere ederek Tahran anlaşmasının hayata geçirilmesi yönünde adım atması talebinde bulunmuştuk ve bunun karşılığında İran'ın yüzde 20 zenginleştirme faaliyetini durduracağı sözü vermişti İran. Ondan sonra da biz temaslarımızı her iki tarafla da yürüttük. Ben geçtiğimiz hafta sayın Ashton ile AB çalışmaları dışında bu konuları da ele almıştım, burada da kendisiyle görüştük. Bugün de sayın Ahmedinejad ve sayın Muttaki ile bir görüşme
gerçekleştirdik. Yarın tekrar İran tarafıyla görüşeceğim. Bugün P5+1'in son derece olumlu bir açıklaması geldi biliyorsunuz. Bu açıklamadan daha önce biz temaslarda da bulunmuştuk. Bu olumlu açıklama yeni bir ufuk açıyor. İran tarafıyla bunu paylaştık, bu P5+1'in yaptığı açıklamanın oluşturduğu iyimser ortamda bunun değerlendirilebileceğini söyledik. Onlarda bunu çok olumlu bir adım olarak değerlendiriyorlar. Yarın da tekrar görüşeceğiz ve bu çerçevede Ekim ayı içinde atılabilecek adımları gözden
geçireceğiz" diye konuştu.
İsrail'in Mavi Marmara gemisine düzenlediği saldırıyla ilgili yayınlanan BM raporunun Türkiye'nin lehine mi aleyhine mi olduğu yönündeki soruyu yanıtlayan Davutoğlu, "Bu rapor bugün öğleden sonra açıklanmadan kısa bir süre içinde bize iletildi. Biz detaylı olarak inceledik, incelemeye devam ediyoruz. Bir kere Cenevre'de İnsan Hakları Komitesi tarafından oluşturulan komisyonun üyeleri her biri birbirinden değerli uluslararası hukukçular. Daha önce benzer konularda çalışmış önemli hukuk uzmanları.
Kendileri biliyorsunuz Türkiye'ye de gelmişlerdi ve ben de görüşmüştüm. Bu yayınlanan raporu değerlendirdiğimizde ilk intiba gerçekten son derece objektif bir biçimde, tarafsız bir şekilde kaleme alınmış. Bir kere sağlam delillere dayanıyor, tamamıyla hukuki bir dil kullanılmış. Olayın politik veçhesinden daha çok hukuki arka planı üzerinde durulmuş. Sağlam bir zemine dayanan objektif, tarafsız. Bizim bu çerçevede takdirle karşıladığımız bir rapor" dedi.
Bu raporun belli bir yankısı olacağını söyleyen Bakan Davutoğlu, "Çünkü zaten biliyorsunuz 31 Mayıs'ta saldırının gerçekleştirildiği andan bu yana Türkiye hep uluslararası hukuk dilini kullandı. Hep en doğal haklarını koruyacağını ifade etti ama bunu da rasyonel, tamamıyla uluslararası toplumun vicdanını ve uluslararası normları yanına alarak yaptı. Biz onun için tarafsız bir komisyonun oluşmasına büyük bir önem veriyorduk. İnsan Hakları Komitesi'nin oluşturduğu bu komisyonun da açıkçası sağlam
delillerle güçlü bir rapor çıkaracağını bekliyorduk. Bu anlamda bizim beklentilerimizi karşılayan bir rapor. Ümit ederiz ki artık İsrail de uluslararası hukuk dilini kullanmayı öğrenir veya bu çerçevede davranır. Bizim beklentimiz budur" dedi.
Bu raporun BM'deki soruşturmaya etkisinin olup olmayacağı sorusuna cevap veren Davutoğlu, "Tabii, bu da Birleşmiş Milletler. Bugün yayınlanan rapor da BM İnsan Hakları Komitesi'nin raporu, yani bu da BM sisteminin bir parçası. Bu raporun daha sonraki aşamalarda BM İnsan Hakları Komitesi'ne ve buraya genel kurul dairelerine gelmesi söz konusu. Yine New York'a gelecek olan bir rapor bu. Yani bu rapor boşlukta veya BM ile alakasız bir rapor değil. BM'nin New York'ta sayın Ban ki-moon'un inisiyatifiyle
kurduğu soruşturma komisyonu ise daha siyasi nitelikli, yine hukuki boyutu öne çıkan, ama New York'ta BM bünyesinde oluşturulan bir komisyon. Biz her iki komisyona da büyük bir önem atfediyoruz ve her iki komisyona da her türlü desteği veriyoruz. Bizim BM New York ofisine sunduğumuz rapor var biliyorsunuz 1-2 Eylül'de biz kendi raporumuzu sunduk. Bizim o raporda ulaştığımız bulgularla İnsan Hakları Komitesi'nin raporu arasında ciddi bir örtüşme var. Yani bu anlamda biz tamamıyla sağlam delillere dayalı
bir rapor sunduk. Her iki komisyonun çalışmalarını da yakından takip edeceğiz. Önemli olan burada dediğim gibi uluslararası hukuk standartlarına uygun bir yaklaşımın sergilenmesi. Hiç kimse, hiçbir ülke, hele hele Türkiye gibi devlet geleneği güçlü ve uluslararası alanda saygın bir ülke, açık denizlerde vatandaşlarının öldürülmesi karşısında kayıtsız kalamaz. Bunu biz hep söyledik, bu çerçevede de uluslararası toplumu hareket geçmeye davet ettik. Bence bu uluslararası hukukun bir başarısıdır eğer tarafsız
ve objektif bir komisyon raporu ortaya çıkarsa" dedi.
İsrail tarafının rapor sunlarak inceledik, incelemeye devam emadığı ve bu konudaki beklentilerinin sorulduğu soruyu yanıtlayan Davutoğlu, "Bizim beklentilerimizin ne olduğunu hep vurguladık. 31 Mayıs'ta ben BM Güvenlik Konseyi'nde yaptığım konuşmada net 7 talepte bulundum. Bu talepler daha sonra başkanlık açıklaması olarak BM Güvenlik Konseyi'nce de benimsendi. Bunların tek tek takipçisi olduk, olmaya da devam edeceğiz. Şu ana kadar da bunlar önemli ölçüde karşılandı biliyorsunuz. Vatandaşlarımız ve
diğer yolcular salıverildi, gemiler bırakıldı, oradaki malzeme Gazze'ye ulaştırıldı, bunlar hep bizim taleplerimizdi. Uluslararası iki tane komisyon oluşturuldu, Gazze'ye abluka hafifletildi. Bunlar elde edilen sonuçlar, şimdi bunun bir parçası olarak İsrail'den talebimiz ki hep dile getirdik, hep bilinen taleplerimiz. Madem ki ortada bir suç vardır, bunun gereği olan adımlar da atılmalıdır. Yani bizim açımızdan bu uluslararası hukuk kriterleri çerçevesinde bir suçtur ve bu sadece Türkiye'ye karşı
işlenmiş bir suç değildir. Uluslararası topluma karşı işlenmiş bir suçtur, bunu tekrar tekrar söyledim. Bu problem Türkiye ile İsrail arasında bir problem değildir, İsrail ile uluslararası toplum arasında bir problemdir. Açıklanan rapor da bunu tescil ediyor. Orada iki devlet arasındaki bir probleme bakmadı komisyon, insan hakları açısından inceledi olayı ve raporu tamamıyla uluslararası hukuk ve insan hakları açısından yazdı, o komisyonun görevi o. Dolayısıyla iki ülke arasındaki ihtilafa bakmadı, olayı
tetkik ediyor ve bu olaydaki insan hakları ihlallerini, bu olaydaki uluslararası hukuk ihlallerini ele alıyor. Dolayısıyla bugün yayınlanan rapor bu sorunun İsrail ile uluslararası toplum arasında olduğunu gösterir. Herkes uluslararası hukukun gereklerine uymak durumunda. Hiçbir ülke buna bigane kalamaz" dedi.
İsrail tarafının dosyanın önyargılı olduğunu açıklaması hakkında sorula soruya cevap veren Davutoğlu, "Şimdi konseydekilerin hiçbirisi Türk değil, hiçbirisi Müslüman değil, hiçbirisinin geçmişte İsrail ile veya herhangi bir ülkeyle problemi yok. Hepsi, bütün kariyerleri bu tür soruşturmalarda geçmiş, son derece saygın uluslararası hukuk uzmanları, başsavcılar. Bunları biz tayin etmedik, BM tayin etti. Hiçbir şekilde politize bir rapor değil bu, dediğim gibi hiçbir ülke gözetmeksizin olayı tetkik eden bir
rapor bu. O bakımdan saygın bir komisyondur ve raporun da bu perspektiften okunması lazım" ifadelerini kullandı.
"İsrail'in raporu geciktirmesi, geç sunması bir taktik midir?" sorusuna cevaben konuşan Davutoğlu, "Ben o konuda yorum yapmak istemem, ama bunu herkes değerlendirmesi lazım. Başta bu komisyonların oluşturulmasına karşı çıktılar. Çünkü kendilerine güvenemediler açık söylemek gerekirse. O kadar açık bir şey ki, uluslararası denizde, 72 mil açıkta seyreden bir konvoya saldırılıyor ve 9 insan öldürülüyor. Sonra götürülenlere de işkence ve kötü muamele yapılıyor. Şimdi burada bir durum var, bu gerçeğin ortaya
çıkarılması lazım. Bizim meselemiz herhangi bir siyasi kriz çıkarmak değil. Bizim meselemiz herkesin uluslararası standartlarda, uluslararassunlarak inceledik, incelemeye devam eı hukuka saygı göstermesi ve hiçbir ülkenin kendisini deniz hukuku ve diğer çerçevelerde bu hukukun dışında ya da üstünde görmemesi. Hele hele Doğu Akdeniz'de biz böyle bir şeye izin vermeyiz" dedi.
Son günlerde Türkiye'nin İran konusunda BM karalarına uyup uymaması konusunda çıkan haberleri üzerine sorulan soruya yanıt veren Davutoğlu, "Bunlar hiçbir temele dayanmayan tamamiyle provokatif ve yönlendirmeli haberler. Açık söylüyorum. Gerek AK Parti'ye İran'dan kaynak aktarıldığı haberi, zaten kategorik olarak tamamen provokatif, spekülatiftir ve zaten gerekli hukuki işlemler yapılacak. Diğeri de aynı şekilde. Ama şunu her zaman söyledik, BM Güvenlik Konseyi'nde ve daha önce de biz yaptırımlara karşı
olduğumuzu ifade ettik. Bunun diplomatik yollarla çözülmesi gerektiğini söyledik. Ama BM Güvenlik Konseyi'ne 'hayır' demekle birlikte orada çıkan karar, BM Güvenlik Konseyi kararı olarak bizi de bağlayan kararlardır. Buna uyaca'fdğımızı biz söyledik. Ama ülkelerin tek taraflı ilan ettikleri yaptırımları biz uluslararası hukuk açısından uyulması gereken yaptırımlar olarak görmüyoruz. Yani ister ABD, ister AB, ister Japonya ve Kore daha sonra ilan ettiler, biz bunları uyulması zorunlu olan yaptırımlar
kategorisinde görmüyoruz. Türkiye bütün komşularıyla yürüttüğü iyi ilişkiler çerçevesinde ve kendi ekonomik çıkarları çerçevesinde, çünkü Türkiye bir tek Türkiye'dir BM Güvenlik Konseyi'nde İran'a komşu olan. İran ve diğer komşularla olan yürüttüğü ekonomik entegrasyon politikası çerçevesinde tabii ekonomik çıkarlarını kollar. Ama bu BM Güvenlik Konseyi kararlarına uymamak anlamına gelmez. Ona uyarız ama diğerlerine uyma yükümlülüğümüz yok" dedi.
Reuters'te çıkan yaptırımlar altındaki bir İran bankasının Türkiye'de faaliyette olduğu haberiyle ilgili sorulan soruyu yanıtlayan Bakan Davutoğlu, "Bakın bunlar hukuki terimler. Biz BM Güvenlik Konseyi kararı çıktığı gün bütün detaylarıyla bunu incelettik. Neyin bağlayıcı olduğunu, neyin bağlayıcı olmadığını biliyoruz. Hiç kimse kendi zihninden belli bankalara, belli ülkelere ambargo koymaya kalkmamalı. Biz o çerçevede kendi uluslararası hukuk tahlillerimizi de yaptık, bu anlamda Türkiye'de o
yaptırımlara aykırı bir banka faaliyeti yok. Bunun bilinmesi lazım, öyle bir faaliyet yok" diye konuştu.
Kosova ile Sırbistan ihtilafı arasında Türkiye'nin arabulucu olup olmayacağı sorusunu yanıtlayan Davutoğlu, "Balkanlarda barışın, güvenliğin ve istikrarın sağlanması için Türkiye ne adım atılması gerekiyorsa o adımı atar. Sırbistan'la ilişkilerimiz son 1 yıl içinde çok büyük bir ivme kazandı ve gerçekten stratejik bir ilişki haline dönüştü. Biz bundan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Ancak Sırbistan da biliyor, hepimiz de biliyoruz görüş ayrılılıklarımızı. Kosova'yı da ilk tanıyan ülkedir Türkiye,
Kosova'yı da bu anlamda desteklemektedir. Aynen Bosna Hersek-Sırbistan arasında olduğu gibi, herhangi bir şekilde biz bölgesel sorunların çözümünde bir katlarak inceledik, incelemeye devam ekı yapabileceksek bundan geri durmayız. Bütün bu sorunların diplomatik yolla çözülmesine önem veririz. Bu konuda atılacak adımlar var, nihayet aynı coğrafyada yaşıyoruz, aynı bölgenin şartlarını biliyoruz, yaşıyoruz. Dolayısıyla bu konuda Türkiye'nin atacağı adımlar var, herkesle de bu konuları açık bir şekilde
görüşüyoruz. Sırbistan Cumhurbaşkanı Sayın Tadiç ve Dışişleri Bakanı Sayın Vuk Jeremiç ile dün çok güzel bir görüşme gerçekleştirdik. Bundan sonra da onları takip edeceğiz. Balkanlarla ilgili bütün konular ve ikili ilişkiler görüşüldü ve görüşülmeye devam edilecek. Görüş farklılıklarımız olabilir ama bunları biz hep dostane şekilde paylaştık. Şimdiye kadar da Türkiye Balkan barışına hep katkı yaptı, bu yolla yaptı. Bir perspektifimiz var, Balkanlarla ilgili bir iddiamız var, Balkanları o krizlerle anılan
bir böle olmaktan çıkaracağız. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın" dedi.
Bulgaristan baş müftülük konusuyla ilgili sorulan soruyu yanıtlayan Davutoğlu, "Daha buraya gelmeden önce Dışişleri Bakanı Nickolay Mladenov ile görüşmüştüm. Daha sonra da birkaç kez görüştük, bugün de muhatabımla tekrar kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdim. Baş müftü konusunu da ele aldık, bizim bu konudaki tutumumuz da Bulgar muhataplarımızca biliniyor. O konuya da kesin bir çözüm bulunacak, merak etmeyin" dedi.