Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Koptaş, Aihm'nin Kararını Değerlendirdi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Hrant Dink davasında Türkiye'yi mahkum etmesiyle ilgili kararı değerlendiren Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş, "Bu mahkumiyet Türkiye'deki ifade özgürlüğüyle ilgili kanunların yeniden gözden geçirilmesini sağlayacak" dedi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Hrant Dink davasında Türkiye'yi mahkum etmesiyle ilgili kararı değerlendiren Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş, "Bu mahkumiyet Türkiye'deki ifade özgürlüğüyle ilgili kanunların yeniden gözden geçirilmesini sağlayacak" dedi.
Hrant Dink davasında Türkiye'yi mahkum eden AİHM, 133 bin 595 euro ödenmesine karar verdi. Mahkemenin kararını değerlendiren Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş, "Mahkeme, 3 konuda mahkumiyet kararı verdi. Biri Hrant Dink'in ifade özgürlüğüyle ilgili ihlal, ikincisi yaşam hakkı ihlali, üçüncüsü de adil bir sorgulama yapılmadığı yönünde. Bunları farklı farklı değerlendirebiliriz. Ama bizim için önemli olan Hrant Dink'in sağlığında başvurduğu maddeydi. Bilindiği gibi Hrant Dink sağlığında 301.
maddeden yargılanmış ve mahkum edilmişti. AİHM'nin verdiği kararda bu mahkumiyetin incelendiği ve bu kararın yanlış olduğu anlaşılıyor. Hrant Dink, sağlığında bu kararın yanlış olduğunu devamlı dile getirmiş, bu mahkumiyetin bozulması gerektiğini söylemişti. Bunu çok önemsiyordu" şeklinde konuştu.
Koptaş, Hrant Dink'in öldürülmeden önce sürekli tehditler aldığını savunarak, şöyle konuştu:
"Bu tehditler devlet görevlileri tarafından biliniyordu ve değerlendirilmediği bu kararla ortaya çıktı. Devamlı ölüm tehditleri alıyordu. Hrant Dink bir koruma istememişti ama AİHM'nin bu kararıyla bu kadar yakın bir tehlike söz konusuyken devletin koruma vermesi gerektiği söyleniyor. Bu da bizim bugüne kadar bağıra bağıra söylediğimiz şeylerin kabul edilmesi anlamına geliyor. Biz bugüne kadar devlet görevlilerinin, memurların hep soruşturmanın dışında bırakıldığını söylüyorduk. Ama bu hep inkar
ediliyor, kabul edilmiyordu. AİHM bununla ilgili bir karar verdiğine göre bu yargılamanın da adil bir yargılama olmadığı ortaya çıkmıştır."
"Bu mahkumiyet, Türkiye'deki ifade özgürlüğüyle ilgili kanunların yeniden gözden geçirilmesini sağlayacak" diyen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş, "Bu karar soruşturmanın dışında kalan kişilerin soruşturmanın merceğine alınması konusunda Türkiye Cumhuriyeti'ne uyarıdır. Hrant Dink cinayeti soruşturmasıyla ilgili her şeyi gazeteciler ortaya çıkardı ve yazdı. Ama mahkeme bunlara kulak verseydi belki de çok yol katedecektir. Mahkemede başa dönme mutlaka olmalı. AİHM'nin kararı doğrultusunda
kararlar gözden geçirilmeli. AİHM'nin Türkiye'yi mahkum ettiği kararların gözden geçirilmesi gerekir" dedi.
Koptaş, Hran Dink'in kardeşi Orhan Dink'in Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yaptığı görüşmenin kendileri için yeterli olduğunun altını çizerek, "Ağustos ayının başında Türkiye Devleti bu savunmadan utanç duyduğunu aslında belli etti. Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı'nın yaptığı olumlu şeyler ama sorumluluk daha önceden alınmalı, hatta bu davayla ilgili savunma bile hazırlanmamalıydı. Devletin birkaç haftadır gösterdiği dostane tavrı daha önceden göstermesi gerekirdi. Bu son haftalardaki tavır
içselleştirilirse onun gerektirdiği yapılır" diye konuştu.
"Hrant Dink'in alnına yaşarken kara bir leke çalınmıştır" diyen Koptaş, "Türk düşmanı olduğu hukuki karara dayanarak söyleniyordu. Bu kararla bunun gerçek olmadığı ortaya çıktı. Onun alnına bu kara leke çalındığı için hedef gösterildi. Türk toplumu bunu anlar ve vicdanen değerlendirirse gelecek daha da güzel olacak" ifadelerini kullandı.
Hrant Dink davasında Türkiye'yi mahkum eden AİHM, 133 bin 595 euro ödenmesine karar verdi. Mahkemenin kararını değerlendiren Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş, "Mahkeme, 3 konuda mahkumiyet kararı verdi. Biri Hrant Dink'in ifade özgürlüğüyle ilgili ihlal, ikincisi yaşam hakkı ihlali, üçüncüsü de adil bir sorgulama yapılmadığı yönünde. Bunları farklı farklı değerlendirebiliriz. Ama bizim için önemli olan Hrant Dink'in sağlığında başvurduğu maddeydi. Bilindiği gibi Hrant Dink sağlığında 301.
maddeden yargılanmış ve mahkum edilmişti. AİHM'nin verdiği kararda bu mahkumiyetin incelendiği ve bu kararın yanlış olduğu anlaşılıyor. Hrant Dink, sağlığında bu kararın yanlış olduğunu devamlı dile getirmiş, bu mahkumiyetin bozulması gerektiğini söylemişti. Bunu çok önemsiyordu" şeklinde konuştu.
Koptaş, Hrant Dink'in öldürülmeden önce sürekli tehditler aldığını savunarak, şöyle konuştu:
"Bu tehditler devlet görevlileri tarafından biliniyordu ve değerlendirilmediği bu kararla ortaya çıktı. Devamlı ölüm tehditleri alıyordu. Hrant Dink bir koruma istememişti ama AİHM'nin bu kararıyla bu kadar yakın bir tehlike söz konusuyken devletin koruma vermesi gerektiği söyleniyor. Bu da bizim bugüne kadar bağıra bağıra söylediğimiz şeylerin kabul edilmesi anlamına geliyor. Biz bugüne kadar devlet görevlilerinin, memurların hep soruşturmanın dışında bırakıldığını söylüyorduk. Ama bu hep inkar
ediliyor, kabul edilmiyordu. AİHM bununla ilgili bir karar verdiğine göre bu yargılamanın da adil bir yargılama olmadığı ortaya çıkmıştır."
"Bu mahkumiyet, Türkiye'deki ifade özgürlüğüyle ilgili kanunların yeniden gözden geçirilmesini sağlayacak" diyen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş, "Bu karar soruşturmanın dışında kalan kişilerin soruşturmanın merceğine alınması konusunda Türkiye Cumhuriyeti'ne uyarıdır. Hrant Dink cinayeti soruşturmasıyla ilgili her şeyi gazeteciler ortaya çıkardı ve yazdı. Ama mahkeme bunlara kulak verseydi belki de çok yol katedecektir. Mahkemede başa dönme mutlaka olmalı. AİHM'nin kararı doğrultusunda
kararlar gözden geçirilmeli. AİHM'nin Türkiye'yi mahkum ettiği kararların gözden geçirilmesi gerekir" dedi.
Koptaş, Hran Dink'in kardeşi Orhan Dink'in Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yaptığı görüşmenin kendileri için yeterli olduğunun altını çizerek, "Ağustos ayının başında Türkiye Devleti bu savunmadan utanç duyduğunu aslında belli etti. Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı'nın yaptığı olumlu şeyler ama sorumluluk daha önceden alınmalı, hatta bu davayla ilgili savunma bile hazırlanmamalıydı. Devletin birkaç haftadır gösterdiği dostane tavrı daha önceden göstermesi gerekirdi. Bu son haftalardaki tavır
içselleştirilirse onun gerektirdiği yapılır" diye konuştu.
"Hrant Dink'in alnına yaşarken kara bir leke çalınmıştır" diyen Koptaş, "Türk düşmanı olduğu hukuki karara dayanarak söyleniyordu. Bu kararla bunun gerçek olmadığı ortaya çıktı. Onun alnına bu kara leke çalındığı için hedef gösterildi. Türk toplumu bunu anlar ve vicdanen değerlendirirse gelecek daha da güzel olacak" ifadelerini kullandı.