Foça'da 'Cumhuriyetin Dünü Bugünü Yarını' Konferansı

Yazar Ümit Zileli, Foça'da bir konferansta yaptığı konuşmada, "Anayasa değişikliğine kimlerin 'evet' dediğine şöyle bir bakın

Foça'da 'Cumhuriyetin Dünü Bugünü Yarını' Konferansı
Yazar Ümit Zileli, Foça'da bir konferansta yaptığı konuşmada, "Anayasa değişikliğine kimlerin 'evet' dediğine şöyle bir bakın. Anayasa değişikliğine Cengiz Çandar, Mehmet Altan, Yasemin Çongar, Ahmet Altan evet diyor. Ben de 'hayır' diyorum. Ben bu isimlerin evet dediği bir şeye evet dersem şerefim yok olur diye düşünüyorum" dedi.
Atatürkçü Düşünce Derneği, 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak Anayasa değişikliğine dair halk oylaması öncesinde kamuoyunu bilgilendirme çalışmalarını başlattı. Atatürkçü Düşünce Derneği Foça Şubesi bir konferans düzenledi. Foça Belediyesi Kültür Merkezinde düzenlenen konferans yoğun ilgi gördü.
'Tehlikenin Farkındayız, Cumhuriyetimizin Dünü Bugünü Yarını' konulu konferansa Danıştay eski Başsavcısı Tansel Çölaşan ve yazar Ümit Zileli konuşmacı olarak katıldı. Konak eski Belediye Başkanı Ali Muzaffer Tunçağ ile CHP'li Foça Belediye Meclis Üyelerinin aralarında olduğu çok sayıda kişi konferansı dinledi. Konferansta sürpriz konuşmayı bir süre önce 'Kafes Planı' soruşturmasında tutuklanan muvazzaf subay Albay Levent Gülmen yaptı.
Kısa bir süre önce, 'Kafes Operasyon Eylem Planı'na ilişkin dava duruşmasında tutuklandıktan sonra adliye çıkışında kendisini bekleyen yakınlarına asker selamıyla veda etmesi ile Türkiye gündemine gelen Albay Levent Gülmen, dinleyici olarak katıldığı konferansta konuşmak üzere söz aldı. Katılımcılar tarafından ayakta dakikalarca alkışlanan Albay Gülmen, şöyle konuştu: "Bundan bir ay önce bugün cezaevinde yatan albaylardan biriyim. Buraya kendimi sizlere anımsatmak için çıkmadım. Bir ay öncesinde halkımı
asker selamı ile selamlayan albay benim. Şunu anlatmaya çalışıyorum. Anlatmak istedikleri hususlar çerçevenin küçük bir boyutu. İçinde yaşayan, gören, yaşatılanlar olarak bir iki şey daha ilave etmek istiyorum. Çünkü içeride 9 tane daha vatan evladı var."
Bugün açık görüş günü olduğunu anlatan Gülmen, şunları söyledi: "Onlarla bugün telefonla görüştüm. Benim onlara verdiğim sözü yerine getirmek açısından konuşmak zorundayım. Biz içeri gelen dostlarımıza sizler için ne yapabiliriz dediklerinde dediğim şey şuydu. Lütfen dersinize ödevinize çalışın ötekilerin yapmış olduğu gibi bir kilo pirinç, bir kilo makarna ile gidiyorlarsa biz 2 kilo cebimizden alıp verelim. Ama bu ülkede yaşayan çocuklarımıza serbestçe yaşayacağımız bir vatan bırakmamız lazım.
Analarımızın bacılarımızın sokağa çarşafsız çıkabileceği bir vatan bırakmamız lazım. Sokağa çıktıklarında bacılarımızın yüzüne tükürülmeyecek bir memleket lazım. Benim anam babam bana bunu yaşayacak bir memleketi bıraktı. Ama bundan sonra çocuklarımız için endişe duymak zorundayız. Yüreğimiz yanmadı mı? Yandı. Ancak yapılmış olan hareketlerin hiç birisi genel çerçeveye girdikten sonra bize dokunmadı dokunmazda dokunmayacak da. Halkımızın genel desteğini ensemizde biz her zaman hissettik. Bunu
kişiselleştirmek istemiyorum. Sayın büyüklerimiz aramızdan ayrılan bir albayın cenazesinde bunun ne olduğunu anlattı. Yetiştirdiğimiz evlatlar sağlam yerlerde ancak nereye kadar biraz önce gösterilen çizgi, çerçeve işte son nokta burada. Çocuklarımıza bizim gibi her ortamda konuşabilecekleri hür bir vatan bırakmak istiyorsak lütfen kafamıza güneş geçmesin diye geçirdiğimiz şapkayı önümüze alalım ve bir düşünelim."
Görevli olması dolayısıyla şunu yapın bunu yapın diyecek pozisyonda olmadığını anlatan Gülmen, sözlerine şöyle devam etti: "Bunun sorumluluğunu taşıyorum. Şu an yaptığımın suç olduğunu da biliyorum ve korkmuyorum ancak biz bu gücü kanunlarda yazılı olan ya da şu anda yargıçlarımızın sadece kitaplarda okuduğu ama uygulamada bir türlü uygulayamadıkları yönlendirilmiş yargıçlar. Bu yönlendirilmiş Beşiktaş terör örgütü diyeyim, bu örgütün yapmış oldukları eylemlerin karşılığı olarak sizleri şapkanıza bir
şeyler deme borcu var. Önümüzdeki birinci ve ikinci aşamanın ne olduğunu lütfen bu kararlılığınızda bu dik duruşunuzla gavur İzmir'in bir ilçesinden seslenen bir vatandaş olarak sizlerden rica ediyorum."
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ KONUSU
Konferansta yaptığı konuşmada AK Parti hükümetini sert bir dille eleştiren yazar Ümit Zileli, "Anayasa değişikliğine kimlerin evet dediğine şöyle bir bakın. Her zaman söylüyorum. Destekleyene bak ne olduğunu anla. Anayasa değişikliğine Cengiz Çandar, Mehmet Altan, Yasemin Çongar, Ahmet Altan evet diyor. Ben hayır diyorum. Ben bu isimlerin evet dediği bir şeye evet dersem şerefim yok olur diye düşünüyorum" dedi.
Zileli, konuşmasında şunları söyledi: "Referandumda evet çıksa da hiçbir şekilde moral bozmaya gerek yok. Önemli olan bunların seçime gitmesidir. Bunun için savaşmalıyız. Savaştan vazgeçmeden bunları sandığa gömmek için elimizden gelenin fazlasını yapmamız şart. Kendi adıma konuşuyorum. Ben göreceğimi görmüşüm, yapacağımı yapmışım. Fakat benim çocuğum var. Ben çocuğumun geleceği için ve bu ülkeyi gelecekte çocuklarımızın yaşayacağı bir yer olarak çocuklarımıza teslim etmek için çalışmak
mecburiyetindeyim. Bu ülke o kadar ucuz mu kuruldu? Üç tane zibidiye bu ülke teslim edilir mi?"
Türkiye'nin ya karanlığa yuvarlanacak ya da Cumhuriyet'in erdemlerini yeniden kazanmanın yolunu açacağını anlatan Zileli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çok çelişkili gibi görünse de söylemek zorundayım ki bizlerle karşımızda bu ülkeyi başka bir karanlığa götürmek isteyenlerin hedeflediği amacın bir bölümü aynıdır. Bizde çürümüş olan bu sistemin değişmesini, yenilenmesini, doğru düzgün bir anayasa yapılmasını istiyoruz.. Bu ülkede ne irticanın ne de bölücülüğün bir tehlike olmaktan çıkmasını arzuluyor ve bu
anlamda buluşuyoruz. Ama oradan sonra 180 derece ayrılıyoruz. Çünkü onlar bir İslam Cumhuriyeti kurmak istiyor. Biz ise tekrar Mustafa Kemal Cumhuriyeti kurmak istiyoruz."
DİKTA REJİMİ İSTEMİYORSANIZ HAYIR DEMELİSİNİZ
Anayasa değişikliğinin evet'le geçtiği taktirde bir yıl içinde yeni bi hiç birisi genel çerçever anayasa paketinin daha geleceğini iddia eden Danıştay eski Başsavcısı Tansel Çölaşan "Daha sonra getirilecek anayasanın önerileri bile hazır. Belki de 2011 seçimlerinden önce getirilecek pakette Atatürk devrimleri, ilkeleri ve Atatürk'ün adı anayasanın hem başlangıç hem de 2'inci maddesindeki ifadelerden yani Cumhuriyet'in niteliklerinden çıkacak Neden? anayasa sivilleşecek, çünkü onlara göre bu isimlerin
orada bulunması hâla askeri bir anayasayı gösteriyor. İdeolojilere dayalı bir anayasa olmayacak, ideoloji artık yok bitti. O birinci Cumhuriyetteydi. İkinci Cumhuriyette sivilleşeceğiz ve Atatürk adı çıkacak. Bunu yapamamışlardı bunu yapacaklar. İkinci madde bilindiği üzere ülkesi, ulusu ile bölünmez bir bütünlük unsurlarından niteliklerinden Cumhuriyetimiz peki ne olacak bölünmez bütünlüğümüz? Bu konuda teklifler var. Ayrı bayrağı, meclisi ve ayrı bir şekilde örgütlenecek özerk devletler öneriliyor."
Çölaşan, konuşmasında şunları söyledi: "O özerk devletlerin oluşması için anayasanın değiştirilemeyecek ana maddesinde yer alan bu hükümlerin kalkması lazım. Peki bu anayasa da bu hükümler değiştirilemeyecek hükümler. Öyleyse nasıl olacak 2'inci anayasada bu ilk 3 maddenin değiştirilemeyecek olduğuna dair olan dördüncü madde kaldırılıyor. Anayasanın her maddesi değiştirilebilir. O değişim sağlandığı zaman federe devlet Türk dilinin yanına istediğiniz dilleri koyabilirsiniz. Özerk bölge
oluşturabilirsiniz. Vatandaşlık tanımını değiştirebilirsiniz.Türk milletini kaldırır Türkiye'de yaşayan tüm halklar T.C. vatandaşıdır dersiniz. Hatta başkenti daha önce yapmak istedikleri gibi pek ala İstanbul yapabilirsiniz. Bunların hepsi dördüncü maddenin kaldırılmasına bağlı. Ayrıca bir de laikliğin pasifleştirilmesi var. Her şeye rağmen bugüne kadar kötüde işlese demokratik bir rejimimiz var.Kör topal da olsa canımız istediğinde burada mikrofonlara konuşabiliyoruz. Bunların hiç birinin olamayacağı
tamamen cemaatlerle ilişki kurarak iş bulabileceğiniz hali hazırda çoğu oluştu. Çocuklarınızın geleceğinin buna bağlanacağı bir dikta rejimi istemiyorsanız. Çünkü Başkanlık kanunu bile hazır. Bu bittikten sonra yeni bir anayasa ile başkanlık sistemine geçip tek bir kişinin yönetimini istemiyorsanız. Ve her halükarda biz Atatürkçüyüz diye biliyorsanız başka hiçbir seçeneğiniz yok. Hepimiz rejimi değiştirmek için giden bu kötü gidişata bu aşamada hayır demeliyiz.Yargının olmadığı hiçbir yerde adalet olamaz.
Yargı son kaledir."
(HE-YK-HO-Y)