İsrail Vahşetine Tanık Olan Haham, Huzuru İslam'da Buldu

Doğma büyüme İstanbullu olan ve Neva Şalom Sinagogu'nda baş müezzinliğe kadar yükselen Aaron Kohen, yaklaşık 4 yıl önce ailesiyle birlikte görevli olarak gittiği İsrail'de Filistinlilere uygulanan sistematik şiddete tepki göstererek Müslüman oldu ve 2 yıl önce adını 'Yasin Tanrıöven' olarak değiştirdi

İsrail Vahşetine Tanık Olan Haham, Huzuru İslam'da Buldu
Doğma büyüme İstanbullu olan ve Neva Şalom Sinagogu'nda baş müezzinliğe kadar yükselen Aaron Kohen, yaklaşık 4 yıl önce ailesiyle birlikte görevli olarak gittiği İsrail'de Filistinlilere uygulanan sistematik şiddete tepki göstererek Müslüman oldu ve 2 yıl önce adını 'Yasin Tanrıöven' olarak değiştirdi.
Ailesinin geçimini Türk tasavvuf musikisi dinletileriyle sağlamaya çalışan Tanrıöven, Amasya Belediyesi'nin düzenlediği Ramazan etkinliklerinde sahne alırken, seslendirdiği ilahilerle beğeni topladı. Tanrıöven, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, İslam'ı seçme gerekçesini ortaya koydu.
Çocukluğu ve gençliği İstanbul Şişhane'de geçen ve bu süreçte anneannesi Madam Victoria'nın da teşvikiyle İslam tasavvuf kültürüyle tanışan Yasin Tanrıöven, "1969 yılında İstanbul'un en büyük sinagogu olan Neva Şalom Sinagogu'nda baş müezzin olarak göreve başladım. Çeşitli sinagoglarda okumuştum. 2006 yılında 7.5 ay boyunca eşim ve kızımla birlikte İsrail'de yaşadım. Orada çok zorluklar yaşadım, devlet bize küçük bir maaş veriyordu. Biz orada Filistinli kardeşlerimize yapılan sistematik şiddete tanık
olduk. Bizim dostlarımız orada Museviler değildi. Kudüs'te eski kentte Müslüman dostlarımızla sohbet ederdik. Düşünün, evli insanlar, eşi Beytüllahim'de, kendisi Kudüs'te. İnsanlar birbirlerini göremiyorlar. Görmek istediği zaman İsrail polisi onları ayırıyor. Ben zulme İsrail'de yaşayarak tanık oldum ve Türkiye'ye dönüp Müslüman olmayı orada kafama koydum. Bu zulmün içinde olmak istemedim. Türkiye'ye dönünce Müslüman oldum. Allah korkusu olan hiçbir kimse böyle sivil insanlara zarar veremez ve rahatsız
insanları aç bırakamaz" dedi.
Mavi Marmara gemisinde yaşananları "vahşet" olarak niteleyen Tanrıöven, "Uluslararası sularda kimseye zarar vermeden, gerçekten abluka altına alınmış aç, sefil, hastalıkla baş başa bırakılmış Filistin halkının yardımına koşan, sessiz kalan dünyada sessiz kalmamayı yeğleyen Türkler güçlerini göstermiştir. Mavi Marmara gemisi bir sancak gemisidir. Türkler gemiye indirilen komandolara bileklerinin gücüyle karşı koymuşlardır ve İsrailliler Osmanlı tokadının ne olduğunu anlamışlardır. İHH bir daha yardım
gemisi düzenlerse ailemle birlikte gemide olmaktan şeref duyacağım. İsrail sınır tanımaz, silaha güvenen, Allah'tan uzaklaşmış insanlardan oluşmuştur. Hazreti Musa'nın istediği kavim bu değildir. Türkiye Sayın Başbakan'ımızın önderliğinde bir kapı açmıştır ve İsrail'in adaletsizliğini kırmaya yönelik çok önemli bir hamle yapılmıştır; bu hamlenin sonucu gelecektir" şeklinde konuştu.
Akıl hastalarının su ve musikiyle tedavi edildikleri Bimarhane'de incelemelerde bulunan Tanrıöven ailesine, Amasya ziyaretlerinde Amasya Belediye Başkan Yardımcısı Osman Akbaş ile eşi nezaret etti.