Başbakan gazetecilere çok kızdı

Başbakan Erdoğan, bir çok konuda önemli değerlendirmede bulundu.

Başbakan gazetecilere çok kızdı
Liderler zirvesinin ardından teröre karşı atılacak adımlar konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasına ekonomik verilerle başlayan Başbakan Erdoğan, liderlerle yaptığı görüşmeleri aktardı. Konuşmasında BDP ve MHP'nin terörden nemalandığını ileri süren Erdoğan, gazetecilerin BDP ile görüşmeli önerisine sert çıktı. Terör örgütünün avukatlığını yapanlarla ben görüşmem. Çok meraklıysanız siz görüşün sözleriyle tepki gösterdi.

İŞTE ERDOĞAN'IN AÇIKLAMALARININ SATIR BAŞLARI
Yaptığımız hizmetleri millet mutlaka hayırla yad edecektir. Bugün ulaşılan nokta asla bir raslantının eseri değildir. Türkiye'nin bugün geldiği nokta bir kaç kişinin eseri de değildir. Bu fedakar, kararlı, cesur ve aziz teşkilatımızın eseridir.

Türkiye'nin bugün ulaştığı gurur yüksekova'daki sandık başkanından en batı ilimizdeki ilin parti çalışanına kadar herkesin büyük payı vardır. Arkadaşlarımızı tebrik ediyor herbirine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Şu verilerin altını çiziyorum... Bizi izleyen vatandaşlarımızı da dikkate davet ediyorum.

Son günlerde yaptığım ziyaretlerde gördüm ki bu veriler gözden kaçırılmış. Artık milletimiz bazı gerçekleri açık görmek zorundadır. Yüzde 11.7 oranında büyüme elde ettik. En güçlü ekonomilerin küçüldüğü dönemde yüzde 11.7 oranında büyüme elde etti. Dün Nisan ayı işsizlik rakamları açıklandı. Krize rağmen 14.9 seviyesine çıkan işsizlik rekor oranda gerileyerek yüzde 12'ye geriledi. Bunu daha önce söyledik bizimle alay ettiler. Bir yıl içinde yaklaşık 600 bin iş bulurken ilk kez yaklaşık 1 milyon kişi iş aramaya başladı. Kaldığımız yerde mücadeleye devam ediyoruz. Bizim ekonomik tedbirlerimizi IMF belirlemedi. Ne olursa olsun borç alın diyenler bir kez daha şapkalarını önüne koysunlar..

Aldığımız tedbirleri küçümseyenler pişman oldular. Kriz teğet geçecek sözümüzle dalga geçenler bugün mahçup oldular. 7,5 yıldır mahcup oluyorlar, ellerini ovuşturarak kriz var diyorlar. Yeterki AK PArti kaybetsin Türkiye'ye ne olursa olsun anlayışıyla hareket ediyorlar. Biz onlara hayal kırıklığı yaratmaya devam edeceğiz.

2002 yılında Türkiye'de 8.6 milyon motorlu kara taşıtı vardı. Bugün yüzde 68 oranında artarak 14.5 milyon adede ulaştı. 2002 yılınde cep telefonu abonesi 23 milyondu. Bugün bu sayı yüzde 165 oranında artarak 61 milyona ulaştı. 4 milyon internet kullanıcısı vardı bugün 30 milyon abone var.

Arkadaşlar bunlar yoksulluk alameti mi yoksa zenginleşme alametimi? Türkiye'de otomotiv üretimi 1963 yılında başladı. Bizim iktidarımıza kadar geçen sürede toplamda 6,8 milyon adet otomobil üretildi. Fakat iktidarımız döneminde 2003-2010 döneminde 7.5 milyon otomobil üretildi.

Cumhuriyet tarihinde yapılmış yolların yaklaşık 2 katı bölünmüş yol yapıldı. Şu anda 11 bin 500 km'ye ulaştık. Bunu yıllarla mukayese edersek yüzde yüz değil kaç oranında çıkacağını hesaplayın.

Bu arada demokratik, laik ve sosyal bir devletin gereği olarak toplu konut alanında önemli bir adım attık. Merhum Özla döneminde bir adım atıldı ama yetersizdi. 430 bin konutun inşaasını 7 yılda başladık. yaklaşık 40binini sahiplerine teslim ettik.

Bunlar insanımıza verdiğimiz değerin, efendi olmama bir devlet anlayışının eseridir. Türkiye'de 76 üniversite kurduk. Biz önceki gece yasası çıkanlarla 7,5 yılda Türkiye'de 78 üniversite kurduk. Böylece sayıyı 154'e ulaştırdık. 81 ilin 81'inde de üniversite var.

Ak Parti'nin ulaştığı seviyeye onların hayalleri dahi ulaşamaz. Bu iş kuru sıkı atarak olmuyor. Popülizmle olmuyor. Yoksulun yolda kalmışın sızısını yüreğinde hissediyor olacaksınız. Bu sızıyı yüreğinde hissedemeyenler kendi dönemlerinde yaşananları kullanırlar. Asgari ücreti 3 katına çıkaracağını söyleyenleri milletimiz nasıl alt ettiyse her aileye maaş bağlanma düşüncesine milletimiz dudak altında gülümsüyor. Biz uçmuyoruz, uçuruyoruz... Bizi taklit edenlere de yere inmelerini tavsiye ediyorum. Bu rakamları tek tek vatandaşlarımıza ulaştıracağız. Bunu kıyaslamasını yapacağız. Enflasyonun nasıl aydan aya değiştiğini anlatacağız. biz iktidara geldiğimizde enflasyon yüzde 30'du. Borçlanma faizi yüzde 63'tü. Bu rakam şimdi yüzde 8'di. IMF borcu 23 milyar dolardı. Öde öde çoğunu bitirdik. Merkez Bankası'nın rezervi 26 milyar dolardı. Şimdi 76 milyar dolar. Bu güçlenen bir ekonomidir. Güçlü bir Türkiye'nin ifadesidir.

İşimiz bitmedi diyeceğiz. Kararlılıkla yola devam edeceğiz ve çok daha fazlasını hayata geçireceğiz.

Terör konusunda sağlıklı politikalar belirlemeye azami özen gösterdik. Teşhis doğru konulmadığı için çözüm yolu da doğru bir şekilde yapılmadı. Terörle mücadelenin salt silahla halledilemeyeceğini samimi bir şekilde vurguladık. Şunu da hiç bir zaman göz ardı etmeyin, bu sadece iktidar partilerinin ve kurumların mücadelesiyle sonuca ulaşamaz. Muhalefetin sırf oy kaygısıyla sadece şahsi hırslar uğruna süreci baltalaması Türkiye'ye zarar verir.

Terörle mücadele konusu sadece askeri tedbirlerle çözülemez. Bu işin güvenlik boyutunda bunlar var ama bu işin sosyolojik, psikolojik ve diplomatik boyutu var. Millet tüm fertleriyle buna katkısı olmalı. Acaba ben de iktidara nasıl yardımcı olabilirim demeli. İktidarı eleştirirseniz terörü arttırırsınız.

DSP, SP, BBP ve CHP'yi ziyaret ettim. Davetime olumlu karşılık verdikleri için kendilerine teşekkür ediyorum. Bu görüşmeler çok faydalı olmuştur. Her kronik meselede bunun gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyoruz. Terör gibi siyaset üstü bir meselede bir araya gelmemiz ne kadar önemliyse, partiler arası diyalog da o kadar önemlidir.

Liderlerin yüz yüze bakacak durumdan uzaklaşmaları demokraside eksikliğin göstergesidir. milletimizin de bu görüşmelerde memnun olduğuna inanıyorum. Biz 7,5 yıla istişareden kaçmadık. Milletimizin yararına olacaksa o sorunun muhattaplarıyla oturur konuşuruz.

Zaman zaman gittiğim yerlerde dedikoduları duyuyorum: Acaba siz bu çalışmaları sadece çevrenizdeki arkadaşlarınızla mı yapıyorsunuz? Attığımız geniş katılımlı adımlardan habersizler. Her işte istişarenin gerekliliğine inan bir partiyiz. Hiç bir zaman kapıları kapatan taraf olmadık. bugüne kadar hiç bir hükümet bizi dinlemedi diyen STK'ları dinledik.

Başbakan sanatçılarla, şairlerle toplandı diye demokratik açılım sürecini bu şekilde istismar ederek eleştirenler oldu.

MHP bizim tüm görüşme taleplerimize kapı kapattı. MHP açılım konusunda yıkıcı bir siyaset izledi. Söylemleri terörle mücadelede hiç bir yapıcı rol üstlenmediler. Biz MHP'ye kapımızı açık tutmakla kalmadık, kendileriyle 3 defa görüşme talebinde bulunduk. Bu kadar hayati meselede MHP'nin diyalogtan kaçmasını ben milletimizin takdirine iletiyorum.

Afedersiniz, Dünya Kupası'nda ortaya çıkan Vuvuzela'yı alıp meclis çatısı altında çalabiliyorlar. Ben inanıyorum ki MHP tabanı bu anlayışı 12 Eylül'de tersliyecektir. BDP ile de görüşmememiz zaman zaman eleştirildi.

Tabi ben bugüne kadar sustum. Şimdi toptan cevabını vereyim. Parlamento çatısı altında ben kendileriyle görüştüm. Bu olayda da görüşmeyi arzuluyorum. Şunu hatırlatmak gerekli; Biz siyasi partilerden randevu istedik ve görüştük. Ama terörle arasına mesafe koyamayan bir partiyle görüşme yapamayız. BDP parti antetiyle bana bir mektup gönderdi. Gönderdikleri ekteki CD ile cesetlerdekilerin insanlık suçuna uğradıklarını ileri sürüyorlardı. Terör örgütünün avukatlığını yapmak sana mı kaldı...

Bugüne kadar 10 bin güvenlik görevlimiz şehit oldu. GATA'da ayakları kolları olmayan Âma duruma düşmüş olanları nereye koyacağız. SEn siyasi bir partisin. Sana avukatlık görevi düşmez. Bu çatının altında bunu yapamazsın. Hakkari-Şemdinli ilçe merkezimin ofis malzemeleri 3 kez dağıtıldı. İlçe başkanımın evine bomba attılar. Bingöl il teşkilatıma roket attılar. Tunceli il başkanımın hizmet aracını yaktılar. Sonra tehdit ettiler. söyle başkanına siyaseti bıraksın. Sonra çıkıyor BDP barış yanlısıdır diyor. Böyle barış anlayışı olur mu? sonra bazı köşe yazarları çıkıp buna rağmen görüşün diyorlar. Kusura bakmayın ben görüşmem. Çok meraklıysanız siz gidin görüşün. İmralı'yı adres gösteren bir partiyle nasıl görüşürüm? Kendi iradelerini ipotek altına alanalarla nasıl görüşürüm?

BDP'yi kürt vatandaşlarımın temsilcisi olarak görmedim, görmüyorum, görmeyeceğim. Benim gurubumun içinde BDP sayısından çok daha fazla Kürt milletvekilim var. biz sorunların çözüm yeri olarak siyaseti görüyoruz. Terör ve şiddeti bir yöntem olarak belirlemek demokratik bir tavır değildir.

Çözümü sabote eden kim benim vatandaşım çok iyi biliyor. BDP ve MHP terör karşısında ortak bir mücadele yapalım anlayışını benimsemedikçe görüşemeyiz. Elini yumruk yapanlarla tokalaşılmaz.

Yaptığım görüşmelerde onlarla kendi görüşlerini aktarmalarını istedik. Bize kitapçık verenler de oldu. Çok daha detay bilgi isterseniz arkadaşlarımızı görevlendiririz, arkadaşlarımız gelir onları A'dan Z'ye anlatırlar... Derdimiz hiç bir şey gizli kalmasın.

Şu an itibariyle AK Parti hükümetlerinin Doğu ve Güneydoğu illerine tahsis ettiğimiz yatırım 25 milyar TL'dir. Eğitim, sağlık, enerji, toplu konut, tarım, Köydes, Beldes bunların içindedir. Eğitimde 40 bin dersliği tamamladık. Güneydoğu'daki dersliklerin yüzde 74'ü bizim zamanımızda bu illere kazandırılmıştır. Bölgede 6 bin öğrenci kapasiteli 17 yurt inşaa ettik. İhmal edilen bölgeye yatırım yapıyoruz. TOKİ bölgede 6 milyar TL'lik yatırım gerçekleştiriyor.

Doğuanadolu Bölgemiz'de sigortalı çalışan sayısı 147 bin. Bu sayı bugün 318 bine ulaştı. İşte sosyal devlet olmanın gereği. G.doğuanadaolu bölgesinde biz geldiğimizde SSK'lı çalışan sayısı 175 bindi. Şimdi bu rakam yüzde yüzün üzerinde. Bölge illerinde ihracat artış yaşandı. Şırnak'ın ihracatı 21 milyon dolardan 606 milyon dolara çıktı. Bu bölge illerinin ihracatçı iller seviyesine nasıl yükseltildiğini görüyoruz.

Kocaeli zenginleşiyorken Tunceli fakirleşiyorsa bu kalkınma olmaz. Biz kendimizi affetmeyiz.

Doktorları tehdit ediyorlar. Onun için uzman doktorlar o bölgeye gitmek istemiyorlar. Benim TOKİ başkanımı tehdit ediyorlar.. Modern konutlara yerleştirelim diyoruz, istemezukkk diyorlar. Hem ön kesiyorlar arkasından devlet buraya gelmiyor diyorlar.

Bizim eş zamanlı kalkınmayı yapmak zorundayız. Sayın Kılıçdaroğlu fabrika kurulması önerisinde bulundu. Fabrika kurmakla devlet olarak işsizliği bitiremezsiniz. Artık emek yoğun bir anlayış yok, artık teknoloji yoğunluklu bir süreç var. Onun için bizim hizmet odaklı istihdam yaratmalıyız.

Şu noktada Gaziantep, Erzurum ciddi gelişme göstermeye başladı. bu projeleri tamamladığımızda 4 milyon işsizimiz iş sahibi olmuş olacak.

Biz yatırımı terör var diye yapmıyoruz.

Et ve Balık Kurumu 1992 yılında özelleştirme kapsamına alındı. Tam 13 yıl bu kapsamda kaldı. 28 işletmesi elden çıkartıldı. 2005 yılında biz Et Balık Kurumu'nu özelletirme kapsamından çıkardık. Bunları Tarım Bakanlığı'na bağladık. 2006 yılından 2010 yılına kadar eskiyen teknolojileri 70 trilyon lira ile yeniledik.

Tarım noktasında bir sessiz devrimi gerçekleştirdik. 7 yılda doğu ve güneydoğuda çifçilere verilen yardım 10 milyar TL'ye yakın destek verildi.

Liderlerle yaptığım görüşmede terörle mücadeleyi yürüten güvenlik önlemleriyle ilgili görüşmeler yaptık. Terörle mücadele kısa süreli değildir. İktidara vurmak isteyenler bunu seçiyorlar. Biz savunma sanayiinde yerli teknolojiyi geliştirdik. Bir diğer taraftan da eksiğiniz var mı diye sorduk. Bize söyledikleri şu olmuştur: Hiç bir eksiğimiz yok her şey temin edilmiştir. Hala bazı televizyonlarda bazı şeyler konuşuluyor. Şu anda tamamen yerli 150 adet yerli insansız hava aracı görev yapılıyor. 2012 yılında ilk Türk istihbarat uydusunun da fırlatacağız.

Şu an önemli sayıda uzman personel görev yapmaktadır. Arazi şartlarını bilen, donanımlı bir ekibin burada görev yapması yararlı olacaktır. Bu personelimizin eğitimini geliştirsek de er yerine uzman askerlerimizle bu görevin yürütülmesi gerekmektedir. Bunlar ayrı bir ordu değil.Bunlar hudut birlikleri olacaktır. Özel Hudut Birlikleri. 5 yıl ya da daha uzun süre görev yapacak uzmanlaşmış personel olacak. Kritik ve hassa bölgelerde belirli bölgede profesyonel birlikler terörle mücadele edecekler. sınır güvenliği konusunda çalışmalarımız devam ediyor. TOKİ 150 adet karakol 142 gözetleme kulasi yapıyor. 15 karakol tamamlandı.

Terörle mücadel konusunda çok boyutlu çalışmalar yaptık. Ekonomik, sosyal projeleri işlemeye başladık. Diplomatik ilişkiler konusunda da görüşmeler yapıyoruz. ABD ile yoğun bir şekilde görüşmeleri yapıyoruz. Dışarıdan kuşatmayı kesmezsek bu sıkıntı devam edecektir. Bu adeta kanser mikrobu gibidir. İnşallah bunu vücuttan çıkaracağız. Ne güvenliği demokratik haklara ne de demokratik hakları güvenliğe tercih etmeyeceğiz.

Demokratik açılımın içi boş diyorlar. Eğer içi boş olanı dolduracak bir sözün varsa söyle. Yoksa ortalığı bulandırma.

Partilerimiz daha fazla bir araya gelmelidir.

Referandum konusunda ev ev gezerek yeni anayasa paketini anlatacağız. 24 temmuzda başlıyoruz ve ilk ziyaretimizi Bingöl ve Elazğ'a yapacağız. Bizzat ben 36 ilimizi ziyaret edeceğim.

Kadınlarımız, çocuklarımız, gazilerimizin avantajlı konuma yükselmesine evet diyoruz. Çocuk istismarının önüne geçmek için evet diyoruz. Yurt dışına çıkışın özgürleştirilmesine evet diyoruz. 12 eylül darbesini yapanların yargılanmasına zemin hazırlayan maddeye evet ediyoruz.

Yargı bağımsızlığını güçlendirmeye, askerlerin sivil mahkemede yargılanabilmesine evet diyoruz. AYM'ye bireysel başvuruya, Memurlara toplu grev hakkına evet diyoruz. güçlü bir Türkiye'ye evet diyoruz. Bu referandum milletimizin günlük hayatıyla doğrudan ilgilidir. Bu anayasa değişikliği emeğimizin değer kazanmasını getirecektir.

Şimdi söz milletin, karar milletindir.