Kürtlere inisiyatif vermek Erdoğan'ı güvenilmez kılardı
Ümit Fırat, Başbakan'ın açılımda Kürt siyasetçilerini geri planda tutmasıyla ilgili olarak 'Erdoğan, kendi dışında oluşacak bir güçten çekinmiş olabilir.
Ümit Fırat, Başbakan'ın açılımda Kürt siyasetçilerini geri planda tutmasıyla ilgili olarak 'Erdoğan, kendi dışında oluşacak bir güçten çekinmiş olabilir.
Bu, kendisini meşru görmeyen bazı odaklara koz verebilir. Ortada fol yok yumurta yokken bir şey uydurulabilir. Erdoğan'ın bunlardan çekindiğini düşünüyorum' diyor
Arka Plan:Şiddete karşı duruşu ve PKK'ya mesafesiyle tanınan bir aydın-düşünür Ümit Fırat. Kürt politikaları üzerine yıllardır kalem oynatıyor, şiddetten uzak bir dil bulmak için uğraşı veriyor
Ümit Fırat ile Kürt festivali için gittiğimiz Van'ın Bahçeşehir İlçesi'nde bir araya geldik. Önce son saldırılardan başladık sohbete, sonra PKK içinde yaşanan değişimlere geldik. Sohbette bir ara, açılımda AK Partili Kürt vekillerin ön saflarda yer almamasına geldi konu. Orada Fırat ilginç bir yorum getirdi: Başbakan, Kürtçü kimliği endişesi ve Dengir Fırat gibi isimlerin ön plana gelmesi tereddüdü nedeniyle Kürtleri sahaya sürmedi.
- Bir son günlerde artan PKK saldırılarına, bir de geçen yıl bu zamanlardaki demeçlere bakıyorum. 'PKK bitecek', 'tasfiye olmak üzere' vb. Yanlış mıydı bu söylemler? Değilse ne değişti?
PKK güçlenmedi ama var olan dinamizmi birdenbire uygun bir taban bulup gelişti. Türkiye'de devletin birtakım odakları, MHP, CHP el ele vermiş, AK Parti'ye bir şey yaptırmak istemiyorlar. AK Parti'de de aslında öyle ahım şahım reformist bir anlayış yok. İster istemez parti kendini reform sürecinin içinde buldu.
-Yani değişim süreci AK Parti ön ayak olmasa da başlayacak mıydı?
Evet, çünkü rejim de onu kabullenemedi. Refah Partisi'nin tutunamadığı alanda tutunmayı tercih edebilirdi. İçinde tabii değişimci kanattan ekipler vardı ama makro düzeyde baktığımızda Batı'ya yönelik Erbakan'ın devamı endişeler vardı.
- İlk döneminde uluslararası desteğe çok önem verdi, ikinci döneminde ise daha kendi eksenli hareket etmeye başladı. Kürt açılımı da bu dönemde geldi ama ağır aksak. Neden?
Çünkü partinin kendi kurtları kendi içinde.
- Kim o kurtlar?
Milliyetçi kanat. Bu açılımı hazmedemeyen, özümseyemeyen bir grup var. Erdoğan'ın karizması onları biraz etkisizleştiriyor ama tabanda küçümsenmeyecek bir güçleri var. Bunlar daha fazla dini referans kullanan, Erbakan'ın eski arkadaşları.
- İşler bu arkadaşlar yüzünden mi aksadı?
Birkaç faktör var. Beşir Atalay koordinatör olarak isabetli seçimdi ama Erdoğan partideki Kürt arkadaşları bu süreçte yeterince değerlendiremedi.
- Değerlendiremedi mi değerlendirmedi mi?
Değerlendirmedi.
- Neden?
Kürtler partide bir ağırlık kazanır, başka partilerdekilerle hemşeri bloklaşması yapabilir diye düşünmüş olabilir. Kendi dışında oluşacak bir güçten çekinmiş olabilir. Bu da Erdoğan'ı meşru görmeyen bazı odaklara koz verebilir. Mesela 27 Mayıs darbesi sırasında yapılan ilk açıklamalardan biri 'DP içinde bir Kürt hükümeti kuruluyor' yönündeydi. İnandırıcılığı yoktu ama darbeyi destekleyen militarist çevreler için önemli bir mesajdı. Ortada fol yok yumurta yokken böyle bir şey uydurulabilir. Erdoğan'ın bunlardan çekindiğini düşünüyorum.
- Bu politika AK Partili Kürtleri partilerine yabancılaştırmış olabilir mi?
Evet, olabilir. Kürtlere inisiyatif, Erdoğan'ı, zaten İslami kimliğiyle güvenilmezken daha da güvenilmez, kılabilirdi.
- Dengir Fırat gibi bir isim bu nedenle mi ön planda yer almadı?
Evet, Fırat'ın çekilmesi Kürt politikasında olumsuz bir etki yarattı. Çünkü parti içinde Kürt kimliğini muhafaza eden arkadaşlar için bu bir hayal kırıklığı. Kürtlerin duayen gibi kabul ettikleri bir ismin devre dışı kalması zarar verdi, üstelik sistemle sorunu olmamasına rağmen. Böyle bir isimden faydalanılmamasının etkisi büyük oldu.
- Açılımın istenildiği gibi gitmemesi bölgeyi radikalleştirdi mi?
Hayal kırıklığı yarattığı kesin. Ama AK Parti seçimlerde buradan yine oy alır. Çünkü alternatifi silahlı güç. Kürtlerde öfke var ama PKK-BDP çizgisi cazip gelmediği için bastırıyorlar şimdilik. Çocuğunu okutan, gayrimenkulu olan insanlar AK Parti devam etsin istiyor.
- Şimdi PKK'yı kim kontrol ediyor?
PKK'yı, Öcalan Suriye'deyken bile tek başına kontrol edemiyordu. Birtakım gruplar, ortak bir politika gütmeden bazı kararlar alıyordu. Tek elden yönetilmiyordu. Şimdi radikal kanat güçlü.
ÖCALAN NE ZAMAN KARIŞMAZ
- Radikal kanadın temsilcisi kim?
Cemil Bayık. Murat Karayılan Öcalan'a, Bayık'a nazaran daha bağlıdır.
- Öcalan '31 Mayıs'a kadar yapacağınızı yapın sonrasında ben yokum' diyerek ne kastetti?
Sanırım Öcalan 'hayır' diyecek pozisyonda olmadığı kararlar karşısında, 'ben karışmam' diyor.
- Neye 'hayır' diyemiyor?
Mayıs sonundan itibaren çatışmaların hızlanacağı ona gitti, 'hayır durun, sakin olun' demedi.
- Neden?
Çünkü artık AK Parti'nin, ileri sürdüğü taleplerle ilgili adımlar atmayacağını gördü.
- Açılım hiç başlamasa bugün daha iyi bir noktada mı olacaktık?
Bu süreç şimdi yaşanmamış olacaktı ama bir gün mutlaka yaşanacaktı.
- İsrail-PKK bağlantısı gerçekçi bir iddia mı?
Öcalan'ı teslim eden ülke. PKK'nın Türkiye'de ayrılıkçı güç olarak büyümesini istemez. Ama AK Parti'ye karşı siyasi istikrarsızlık ister. PKK'yı, AK Parti'yi yıpratmak için dönemsel olarak kullanıyor.
- Nasıl kullanıyordur?
İstihbarat verebilir. Silah yardımı yaptığıı sanmıyorum. Ama unutmayalım ki İsrail için en ideal olan Türkiye ile eskisi gibi müttefik olmak. Bu yaşananlar dönemsel.
- PKK'nın bugün güçlendiğini söyleyebilir miyiz?
Belki 15 yıl önce askeri anlamda daha güçlüydü. Daha fazla militanı vardı. Ama şimdi bazı teknik farklılıklar var. Eskiden olduğu gibi göğüs göğüse bir savaş vermiyor. Taktik değiştirdi. Devlet de değişti. Topyekun köyleri yakamıyor mesela. Dünyaya angaje oldu. PKK bunu görüyor ve daha rahat davranabiliyor. Kitlesel anlamda büyük bir desteğe sahip ama eskiye oranla militan sayısı ve Avrupa desteği çok kısıtlı.
BDP'de tartışma kültürü yok
- BDP çizgisinden entelektüel çıkar mı?
Entelektüel o kadar fazla angaje olmamalı. Öyle yapınca entelektüel kimliğinizi kaybediyorsunuz. Çünkü inanmadığınız şeyleri savunmaya başlıyorsunuz. Sırf politik kaygılarla başkalarının programını savunmak durumunda kalıyorsunuz.
- Bundan 'siyasete girmek otomatik olarak entelektüel duruşun önünü keser' çıkıyor...
Otoriter yapılarda evet ama demokratik siyasi yapılarda hayır. Genel başkan ya da partiyle aynı düşünmeden fikir üretmenin mümkün olduğu yapılar var.
- Ama BDP'de bu mümkün görünmüyor.
Evet değil, çünkü orada BDP'yi yönetenlerin özgür tercihi yok. Biz bunu DTP kapatıldıktan sonra da, anayasa tartışmaları sırasında da gördük.
- Aslında AK Partili vekiller de anayasa tartışmaları sırasında benzer bir görüntü verdiler zaman zaman...
Doğru ama ben AK Parti'den böyle bir entel özgürlük alanı filan beklemiyorum. Ancak mesela partiye destek olan entellektüleller var, onlar mesafelerini koruyabiliyor. Destek de oluyorlar, hatta yeri gelince eleştirebiliyorlar da. Parti içinde baskı olabilir ama çevresinde yok. Oysa BDP eşrafında her şey parti faaliyeti. Bir tartışma yok. Bir karar geliyor ve uygulanıyor.
Akşam