Ak Partili Kılıç Mersin'de 'Türkiye Buluşmaları' Toplantısına Katıldı
AK Parti Grup Başkan Vekili Suat Kılıç, bu ülkenin yeniden koalisyon hükümetini kaldıramayacağını belirterek, "Türkiye yeniden bir koalisyon hükümetine gidecek olursa, iktidara CHP ya da MHP bir ucundan bulaşacak olursa Türkiye'de kıtlıklar, kuyruklar, yeniden IMF ile anlaşmalar, yeniden batık bankalar, yeniden ihale vurgunları, yeniden derenin su
AK Parti Grup Başkan Vekili Suat Kılıç, bu ülkenin yeniden koalisyon hükümetini kaldıramayacağını belirterek, "Türkiye yeniden bir koalisyon hükümetine gidecek olursa, iktidara CHP ya da MHP bir ucundan bulaşacak olursa Türkiye'de kıtlıklar, kuyruklar, yeniden IMF ile anlaşmalar, yeniden batık bankalar, yeniden ihale vurgunları, yeniden derenin suyunun milletin değirmeninden alınıp kendi değirmenine döndürme operasyonları başlar" ifadelerini kullandı.
Kılıç, Mersin milletvekilleri Kürşad Tüzmen, Ali Er ve Ömer İnan ile birlikte AK Parti Mersin İl Başkanlığı tarafından 'Türkiye Buluşmaları' adı altında düzenlenen İl Danışma Meclisi toplantısına katıldı. Burada partililerine hitap eden Kılıç, Mersin'de karşılaştığı yerel hizmet anlayışı nedeniyle hayal kırıklığına uğradığını söyledi. Mersin'i geri bırakan, hizmetlerin önünü tıkayan bu anlayışın CHP anlayışı olduğunu ifade eden Kılıç, Mersin'i bölgenin ikinci Antalya'sı yapmak için 10 bin yatak
kapasiteli bir turizm bölgesi kurduklarını ve yakın zamanda Uluslararası Çukurova Havaalanı'nın temelini atacaklarını kaydetti.
Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetinin gece gündüz çalıştığını vurgulayan Kılıç, "Biz bu ülkenin kaderini Türkiye'nin terörle mücadelesi üzerinden siyaset yapanlara, biz bu ülkenin kaderini birkaç oy fazla alabilmek adına şehitlerimizin mukaddes tabutları üzerine slogan atanlara, orada bizim milletvekili ve bakan arkadaşlarımıza hakaretler yağdıranlara bırakmayız, bırakamayacağız. Biz bu ülkenin geleceğini, milletin içinde zaman geçirmek yerine, zamanını Ergenekon davasının görüldüğü Silivri Mahkemesi'nin
duruşma salonlarında geçiren CHP zihniyetine bırakmayız, bırakamayacağız. Bu ülkenin AK Parti'ye, bu ülkenin bizlere ihtiyacı var. Bu milletin kaderini CHP ve MHP'nin hezeyanlarına, kuru gürültülerine, kısır polemiklerine bırakamayız, bırakmayacağız" diye konuştu.
"KEDİYE CİĞER EMANET EDİLMEZ"
Yeni Anayasa'yı millete götürerek referandumda kararı milletin vermesini isterken arzu ettikleri şeyin CHP-MHP kısır döngüsünü ortadan kaldırmak olduğunu söyleyen Kılıç, "Al MHP'yi vur CHP'ye. Birinin diğerinden farkı yok maalesef. Bizim milletimiz, tüm bu yaşananların iyi şekilde farkında. Biz Anayasa değişiklik çalışmalarına başladığımızda, CHP'nin Grup Başkan Vekili, AK Parti'nin anayasa yapamayacağını ve destek vermeyeceklerini söylemişti. Çünkü, 'Anayasa önemli bir metindir, kediye ciğer emanet
edilmez' demişti. Evet atasözü doğru, kediye ciğer teslim edilmez. Ama bu bizim için doğru değil. İşte kediye ciğer emanet edilmeyeceği içindir ki, bu millet tam 60 senedir CHP'ye iktidar emaneti vermemiştir, vermeyecektir. Milletimiz, olanın bitenin, yaşananların farkındadır. Yeter ki biz gerekli çalışmaları yapalım. Bu millet 4 seçimde üst üste, 'AK Parti' dediği gibi referandumda da anayasaya 'evet' diyecektir, 2011 milletvekili seçimlerinde de, 'Durmak yok, AK Parti ile yola devam' diyecektir" şeklinde
konuştu.
Konuşmasında geçmiş hükümetler döneminde yaşanan ekonomik sıkıntılarla ilgili hatırlatmalarda da bulunan Suat Kılıç şöyle devam etti: "1999 yılında Türkiye'de DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti vardı. Marmara Depremi yaşandı. Depremden 1 hafta sonra açlık, susuzluk, ilaçsızlık baş göstermeye başladı. Dönemin bir devlet bakanı vardı, yardımları koordine etmekten sorumlu olan. Onurlu, haysiyetli bir adamdı Şuayip Üşenmez, MHP'li bir devlet bakanı. Bakana sordular, 'Yurt içinden ve yurt dışından gelen 500
trilyon nakit deprem yardımı vardı, bu para nerede? Dönemin Devlet Bakanı bir açıklama yaptı; 'Hükümetimizle memur sendikaları arasında yapılan toplu görüşmeler neticesinde, ortaya çıkan maaş farkını karşılamak için biz deprem yardımı olarak biriken 500 trilyonu oralara transfer ettik' dedi. Memur maaşlarını bile ödemekte acze düşen bir hükümet vardı. 2 sene önce Pakistan'da bir deprem yaşandı. Biz ne yaptık; dost ve kardeş Pakistan'a bir daha geri iade edilmemek üzere hükümetimiz 150 milyon dolar nakit
yardım gönderdi. Böyle bir Türkiye'yiz. İşte bizim farkımız bu."
"DÜNYADA EKONOMİK SİSTEM YERLE BİR OLURKEN BİZ IMF'Yİ KAPI DIŞARI ETTİK"
Dünyada yaşanan ekonomik krizden Türkiye'nin de etkilendiğini ifade eden Kılıç, ancak krizin ülkemizi teğet geçtiğini, sürtündüğünü söyledi. O sürtünmenin etkisini herkesin bir şekilde hissettiğini dile getiren Kılıç, "Ama bakın ABD ekonomisi çöktü, Asya çöktü, Avrupa çöktü, Rusya çöktü, komşumuz Yunanistan 300 milyar euro karşılığında iflas ettiğini ilan etti. Dünyada ekonomik sistem yerle bir olurken Türkiye IMF'yi kapı dışarı etti. Türkiye'de IMF ile en sıkı anlaşmaları yapan DSP-MHP-ANAP koalisyon
hükümetidir. Bu paralar alındı, ne yapıldığı belli değil. Biz iş başına geldiğimizde Türkiye'nin IMF'ye 23.5 milyar dolar borcu vardı. Şu an 8 milyar dolar. Krizde IMF yine geldi, 'Size 10 milyar dolar kredi verebilirim' dedi. Bizim Başbakanımız ne yaptı? 'Çok teşekkür ederiz, çok sağolun, bizim yüksek faizle borç alacak kadar paramız yok, haydi güle güle' dedi. Dünya ekonomik krizle sarsılırken, Türkiye IMF'yi kapı dışarı edecek kadar sağlam bir ekonomi yönetimi oluşturmayı başardı. Geçmişi hatırlayacak
olursak, dünyanın hiçbir yerinde kriz yokken, 2001 yılında üçlü koalisyon hükümeti Türkiye'yi büyük krize sürükledi. 1994 yılında da dünyada ekonomik kriz yokken, DYP-CHP koalisyon hükümeti Nisan 1994'de Türkiye'yi ekonomik krize sürükledi. Bu koalisyonlar bugün iş başında olsaydı, Türkiye'nin durumu ne olurdu? Dünyada kriz yokken bunlar Türkiye'yi bat alarına başladığımırmışlar, dünya çökerken Türkiye'nin hali nice olurdu?" dedi.
"GİYDİĞİ GÖMLEĞİN BİLE ARKASINDA DURAMAYAN BİR İNSAN DEĞİLDİR BİZİM GENEL BAŞKANIMIZ"
Türkiye'nin yeniden bir koalisyon hükümetini kaldıramayacağını savunan Suat Kılıç, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türkiye yeniden bir koalisyon hükümetine gidecek olursa, iktidara CHP ya da MHP bir ucundan bulaşacak olursa Türkiye'de kıtlıklar, kuyruklar, yeniden IMF ile anlaşmalar, yeniden batık bankalar, yeniden ihale vurgunları, yeniden derenin suyunun milletin değirmeninden alınıp kendi değirmenine döndürme operasyonları başlar. AK Parti başka, AK Parti değişik. Çünkü bizim başımızda adam gibi bir adam
var, Recep Tayyip Erdoğan var. Biz şehit cenazelerinde slogan atılmaktan medet uman bir genel başkanla çalışmıyoruz. AK Parti'nin Genel Başkanı diyor ki; 'Yeter ki terör hadiselerinin son bulmasını sağlayalım, yeter ki anaların bağrı yanmasın, yeter ki ablaların gözyaşı akmasın, yeter ki bir şehit cenazesi daha toprağın kara bağrında yerini almasın, ben 550 milletvekilinin 550'sinden de vazgeçmeye hazırım' diyor. İşte bizim olaya bakışımız bu. Ama birileri fazladan birkaç milletvekili kazanabilmek için
şehit cenazelerinde slogan atabiliyorlar. Biz Recep Tayyip Erdoğan'a yol arkadaşı olmayı kendi gönlümüzle seçen insanlarız. 'Bu parti bizi çok çalıştırıyor' diye sızlanmaya hakkımız yok. Ya oturduğumuz koltuğun hakkını vereceğiz, ya da o koltuğun hakkını verecek olanlara devredeceğiz. Başka çare yok. Biz gecesini gündüzüne katan bir insanı kendimize genel başkan ve lider olarak seçerken zaten tercihimizi ortaya koymuşuz. Giydiği gömleğin bile arkasında duramayan bir adam değildir bizim genel başkanımız.
3 günlük parti başkanı, daha yeni seçilmiş, giydiği gömleğin bile arkasında duramıyor. Göreceksiniz 3 aya kalmaz, önce yenim dar diyecek, sırtımdaki yenim dar diyecek, yen verecekler geniş geniş. Sonra yerim dar diyecek, göreceksiniz. Soyadı Kılıçdar bir kere, soyadında darlık var. Yapamayacak bu işi, yürütemeyecek."
Kılıç, Mersin milletvekilleri Kürşad Tüzmen, Ali Er ve Ömer İnan ile birlikte AK Parti Mersin İl Başkanlığı tarafından 'Türkiye Buluşmaları' adı altında düzenlenen İl Danışma Meclisi toplantısına katıldı. Burada partililerine hitap eden Kılıç, Mersin'de karşılaştığı yerel hizmet anlayışı nedeniyle hayal kırıklığına uğradığını söyledi. Mersin'i geri bırakan, hizmetlerin önünü tıkayan bu anlayışın CHP anlayışı olduğunu ifade eden Kılıç, Mersin'i bölgenin ikinci Antalya'sı yapmak için 10 bin yatak
kapasiteli bir turizm bölgesi kurduklarını ve yakın zamanda Uluslararası Çukurova Havaalanı'nın temelini atacaklarını kaydetti.
Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetinin gece gündüz çalıştığını vurgulayan Kılıç, "Biz bu ülkenin kaderini Türkiye'nin terörle mücadelesi üzerinden siyaset yapanlara, biz bu ülkenin kaderini birkaç oy fazla alabilmek adına şehitlerimizin mukaddes tabutları üzerine slogan atanlara, orada bizim milletvekili ve bakan arkadaşlarımıza hakaretler yağdıranlara bırakmayız, bırakamayacağız. Biz bu ülkenin geleceğini, milletin içinde zaman geçirmek yerine, zamanını Ergenekon davasının görüldüğü Silivri Mahkemesi'nin
duruşma salonlarında geçiren CHP zihniyetine bırakmayız, bırakamayacağız. Bu ülkenin AK Parti'ye, bu ülkenin bizlere ihtiyacı var. Bu milletin kaderini CHP ve MHP'nin hezeyanlarına, kuru gürültülerine, kısır polemiklerine bırakamayız, bırakmayacağız" diye konuştu.
"KEDİYE CİĞER EMANET EDİLMEZ"
Yeni Anayasa'yı millete götürerek referandumda kararı milletin vermesini isterken arzu ettikleri şeyin CHP-MHP kısır döngüsünü ortadan kaldırmak olduğunu söyleyen Kılıç, "Al MHP'yi vur CHP'ye. Birinin diğerinden farkı yok maalesef. Bizim milletimiz, tüm bu yaşananların iyi şekilde farkında. Biz Anayasa değişiklik çalışmalarına başladığımızda, CHP'nin Grup Başkan Vekili, AK Parti'nin anayasa yapamayacağını ve destek vermeyeceklerini söylemişti. Çünkü, 'Anayasa önemli bir metindir, kediye ciğer emanet
edilmez' demişti. Evet atasözü doğru, kediye ciğer teslim edilmez. Ama bu bizim için doğru değil. İşte kediye ciğer emanet edilmeyeceği içindir ki, bu millet tam 60 senedir CHP'ye iktidar emaneti vermemiştir, vermeyecektir. Milletimiz, olanın bitenin, yaşananların farkındadır. Yeter ki biz gerekli çalışmaları yapalım. Bu millet 4 seçimde üst üste, 'AK Parti' dediği gibi referandumda da anayasaya 'evet' diyecektir, 2011 milletvekili seçimlerinde de, 'Durmak yok, AK Parti ile yola devam' diyecektir" şeklinde
konuştu.
Konuşmasında geçmiş hükümetler döneminde yaşanan ekonomik sıkıntılarla ilgili hatırlatmalarda da bulunan Suat Kılıç şöyle devam etti: "1999 yılında Türkiye'de DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti vardı. Marmara Depremi yaşandı. Depremden 1 hafta sonra açlık, susuzluk, ilaçsızlık baş göstermeye başladı. Dönemin bir devlet bakanı vardı, yardımları koordine etmekten sorumlu olan. Onurlu, haysiyetli bir adamdı Şuayip Üşenmez, MHP'li bir devlet bakanı. Bakana sordular, 'Yurt içinden ve yurt dışından gelen 500
trilyon nakit deprem yardımı vardı, bu para nerede? Dönemin Devlet Bakanı bir açıklama yaptı; 'Hükümetimizle memur sendikaları arasında yapılan toplu görüşmeler neticesinde, ortaya çıkan maaş farkını karşılamak için biz deprem yardımı olarak biriken 500 trilyonu oralara transfer ettik' dedi. Memur maaşlarını bile ödemekte acze düşen bir hükümet vardı. 2 sene önce Pakistan'da bir deprem yaşandı. Biz ne yaptık; dost ve kardeş Pakistan'a bir daha geri iade edilmemek üzere hükümetimiz 150 milyon dolar nakit
yardım gönderdi. Böyle bir Türkiye'yiz. İşte bizim farkımız bu."
"DÜNYADA EKONOMİK SİSTEM YERLE BİR OLURKEN BİZ IMF'Yİ KAPI DIŞARI ETTİK"
Dünyada yaşanan ekonomik krizden Türkiye'nin de etkilendiğini ifade eden Kılıç, ancak krizin ülkemizi teğet geçtiğini, sürtündüğünü söyledi. O sürtünmenin etkisini herkesin bir şekilde hissettiğini dile getiren Kılıç, "Ama bakın ABD ekonomisi çöktü, Asya çöktü, Avrupa çöktü, Rusya çöktü, komşumuz Yunanistan 300 milyar euro karşılığında iflas ettiğini ilan etti. Dünyada ekonomik sistem yerle bir olurken Türkiye IMF'yi kapı dışarı etti. Türkiye'de IMF ile en sıkı anlaşmaları yapan DSP-MHP-ANAP koalisyon
hükümetidir. Bu paralar alındı, ne yapıldığı belli değil. Biz iş başına geldiğimizde Türkiye'nin IMF'ye 23.5 milyar dolar borcu vardı. Şu an 8 milyar dolar. Krizde IMF yine geldi, 'Size 10 milyar dolar kredi verebilirim' dedi. Bizim Başbakanımız ne yaptı? 'Çok teşekkür ederiz, çok sağolun, bizim yüksek faizle borç alacak kadar paramız yok, haydi güle güle' dedi. Dünya ekonomik krizle sarsılırken, Türkiye IMF'yi kapı dışarı edecek kadar sağlam bir ekonomi yönetimi oluşturmayı başardı. Geçmişi hatırlayacak
olursak, dünyanın hiçbir yerinde kriz yokken, 2001 yılında üçlü koalisyon hükümeti Türkiye'yi büyük krize sürükledi. 1994 yılında da dünyada ekonomik kriz yokken, DYP-CHP koalisyon hükümeti Nisan 1994'de Türkiye'yi ekonomik krize sürükledi. Bu koalisyonlar bugün iş başında olsaydı, Türkiye'nin durumu ne olurdu? Dünyada kriz yokken bunlar Türkiye'yi bat alarına başladığımırmışlar, dünya çökerken Türkiye'nin hali nice olurdu?" dedi.
"GİYDİĞİ GÖMLEĞİN BİLE ARKASINDA DURAMAYAN BİR İNSAN DEĞİLDİR BİZİM GENEL BAŞKANIMIZ"
Türkiye'nin yeniden bir koalisyon hükümetini kaldıramayacağını savunan Suat Kılıç, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türkiye yeniden bir koalisyon hükümetine gidecek olursa, iktidara CHP ya da MHP bir ucundan bulaşacak olursa Türkiye'de kıtlıklar, kuyruklar, yeniden IMF ile anlaşmalar, yeniden batık bankalar, yeniden ihale vurgunları, yeniden derenin suyunun milletin değirmeninden alınıp kendi değirmenine döndürme operasyonları başlar. AK Parti başka, AK Parti değişik. Çünkü bizim başımızda adam gibi bir adam
var, Recep Tayyip Erdoğan var. Biz şehit cenazelerinde slogan atılmaktan medet uman bir genel başkanla çalışmıyoruz. AK Parti'nin Genel Başkanı diyor ki; 'Yeter ki terör hadiselerinin son bulmasını sağlayalım, yeter ki anaların bağrı yanmasın, yeter ki ablaların gözyaşı akmasın, yeter ki bir şehit cenazesi daha toprağın kara bağrında yerini almasın, ben 550 milletvekilinin 550'sinden de vazgeçmeye hazırım' diyor. İşte bizim olaya bakışımız bu. Ama birileri fazladan birkaç milletvekili kazanabilmek için
şehit cenazelerinde slogan atabiliyorlar. Biz Recep Tayyip Erdoğan'a yol arkadaşı olmayı kendi gönlümüzle seçen insanlarız. 'Bu parti bizi çok çalıştırıyor' diye sızlanmaya hakkımız yok. Ya oturduğumuz koltuğun hakkını vereceğiz, ya da o koltuğun hakkını verecek olanlara devredeceğiz. Başka çare yok. Biz gecesini gündüzüne katan bir insanı kendimize genel başkan ve lider olarak seçerken zaten tercihimizi ortaya koymuşuz. Giydiği gömleğin bile arkasında duramayan bir adam değildir bizim genel başkanımız.
3 günlük parti başkanı, daha yeni seçilmiş, giydiği gömleğin bile arkasında duramıyor. Göreceksiniz 3 aya kalmaz, önce yenim dar diyecek, sırtımdaki yenim dar diyecek, yen verecekler geniş geniş. Sonra yerim dar diyecek, göreceksiniz. Soyadı Kılıçdar bir kere, soyadında darlık var. Yapamayacak bu işi, yürütemeyecek."