Gandi Kemal neden lider olamaz - İbrahim KİRAS

Aydın Doğan


Aydın Doğan’ın gazetelerinde müthiş coşku var. Galiba Kemal Kılıçdaroğlu’nu “son şans” olarak görüyorlar. Onun için, kendini kaptırıp “O artık halkın Gandisi o artık halkın lideri” diye slogan atanlar bile çıktı. Ama ben ona değil de “Gandi Kemal lider oldu” lafına takıldım. Kemal Kılıçdaroğlu CHP’ye genel başkan olur ama lider olmak başka bir şeydir. Lider olmak için her yerde belirli özelliklere sahip olmak gerekir. Ama CHP’de bunlar da yetmez, liderlik için ekstra güçlere de sahip olmak lazımdır.

Çünkü CHP’de genel başkanın partiyi yönettiği kadar parti de genel başkanı yönetir. Ecevit onun için 12 Eylül’den sonra CHP genel başkanlığından ayrılıp örgütlenme yapısını kendisinin dizayn ettiği başka bir parti kurmaya girişti.

***

CHP bürokrasinin partisidir. Bundan dolayı teşkilat ve yönetim yapısı bürokratik tarzda örgütlenmiştir. Genel Başkan’ın gücü aslında sınırlıdır. Otoritesini bizim “politbüro” dediğimiz bir kadroyla paylaşmak zorundadır. Ne var ki genel başkanın gücünün sınırlı olması yönetimin “daha demokratik” olduğunu göstermez. Çünkü “politbüro” şeffaf ve demokratik bir süreç sonucunda belirlenmiş değildir; dolayısıyla gücünü nereden aldığı belli değildir. CHP’ye oy veren milyonlarca insanın fikri sorularak oluşturulmuş değildir.

Oysa diğer partilerde seçmen hiç değilse “lider” olarak önüne getirilen isme oy verir ve oy verdiği bu liderin partisini azami yetkiyle yönetmesine de onay vermiş olur.

***

Baykal karizmatik ve güçlü bir liderdi. Teşkilat üzerinde etkiliydi. “Hizipçilik”ten geldiği için parti içi dengeleri yönetme becerisine sahipti. Buna rağmen, gördük ki parti üzerindeki kontrol gücü epeyce sınırlıymış. Sözgelimi Genel Sekreter’in delegeler üzerindeki hâkimiyeti söylentiden ibaret değilmiş.

İnsan ister istemez şunu da düşünmeden edemiyor: Belki de Baykal “partiye” değil, “parti içi dengelere” hâkim olduğu için, bir de alternatifi ortalıkta olmadığı için bugüne kadar o koltukta oturmayı başarmış. Baksanıza istifasından sonra geri dönme niyetini açıkça ortaya koyduğu halde politbüronun onayını alamadığı için dönemeyecek gibi görünüyor.

***

Demek ki önceki yıl Baykal’ın inisiyatifiyle parti tüzüğünde yapılan değişiklik anlamsız değilmiş. O günlerde muhaliflerin mahkemeye bile götürdüğü bu değişiklik genel başkanlığa aday olmayı zorlaştırıyor, genel sekreterin gücünü sınırlıyordu. CHP’nin 20 Aralık 2008 tarihindeki 14. Olağanüstü Kurultayı’nda kabul edilen tüzük değişikliği önümüzdeki hafta sonu yapılacak yeni kurultaydan itibaren uygulamaya girecek. Kimilerine göre son günlerde yaşanan gelişmeler bununla ilgili.

Bugünkü gelişmelerde “kilit” rol oynayan Önder Sav’ın önümüzdeki kurultayda gücü azalacak olan genel sekreterlik koltuğunu bırakıp gücü artırılacak olan teşkilatlardan sorumlu genel başkanlık koltuğuna geçeceği söyleniyor.

***

Peki, Kılıçdaroğlu genel başkan seçilince ne olacak?
Görebildiğimiz kadarıyla söz konusu tüzük değişikliği genel sekreterin gücünü tırpanlıyor, ama genel başkana ekstra bir güç vermiyor. Genel Başkan yine parti yönetimiyle birlikte hareket etmek zorunda. Baykal hiç değilse MYK’yı kendisi oluşturmuştu. Şimdi Kılıçdaroğlu’nun öyle bir gücü de olmayacak.
Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olacağı partide birkaç da “güç odağı” olacak: Biri Önder Sav, biri Gürsel Tekin, bir diğeri Deniz Baykal.

Gandi Kemal’in bunların arasından sıyrılıp “lider” olmasını bırakın, ağız tadıyla “genel başkanlık yapmasını” bile başarı saymak gerekir.

Star Gazete