Antalya'nın verimli arazilerinin yüzde 49'unda sulu tarım yapılamıyor
Antalya tarımının en önemli sıkıntısının 466 bin hektar tarım alanının 228 bin hektarının sulanamaması olduğu belirtildi.
Akdeniz Üniversit
Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Orhan Özçatalbaş,14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü etkinlikleri çerçevesinde Manavgat Ziraat Odası(MZO)'nın Nisa Düğün Salonu'nda düzenlediği Sağlıklı Toplum İçin İyi Tarımın Yaygınlaştırılması' konulu konferansta çiftçi eğitimiyle ilgili bilgilendirme yaptı. Sağlklı ürün yetiştirmede çiftçi eğitimin çok önemli olduğunu belirten Özçatalbaş, Avrupa ülkelerinde çiftçi eğitiminin devlet, özel sektör ve ziraat odaları aracılığıyla yapıldığını ifade etti. Türkiye'de insanların yüzde 45'nin halen kırsal alanda geçimini tarım ürünleri yetiştirerek sağladığına dikkat çeken Özçatalbaş, buna karşın tarım sektöründe okuma yazma bilmeyen oranın ise yüzde 22 seviyesinde olduğunu kaydetti. Özçatalbaş, "Antalya, ülke turizminin başkenti olarak biliniyor. Antalya, aynı zamanda ülke tarımının da başkenti. İzlanda da bir yanardağ patlıyor, ülkemizde turizm sektörü olumsuz etkileniyor. Bilinçli ve doğru bilgilerle yapılırsa Antalya tarımın önü açık. Fakat en büyük sıkıntısı ise Antalya'nın verimli tarım arazilerinin yüzde 49'u suyla buluşturulamıyor. Manavgat su cenneti olmasına rağmen ilçede 52 bin hektar alanda sulu tarım yapıllamıyor. Rusya'da doğal gaz getirmek için dağları deliyoruz. Fakat her gün gürül gürül akan suyu tarımla buluşturmak için bir şey yapmıyoruz. " diye konuştu.
Çiftçi eğitimin çok önemli olduğunu altını çizen Özçatalbaş, halen bazı çiftçilerin zeytin yağın kalitesini ve verim rekoltesini düşüreceği inancından ötürü zeytin ağacı budaması yapmadığını belirtti. Ülkede çiftçi eğitimi ve izlenebilir bir tarımın 2004 yılından bu yana yaygınlaşmaya başladığını belirten Özçatalbaş, başta Almanya, Avusturya ve Hollanda'da çiftçi eğitimi ve bilinçlenmesinin tek yönlü değil hibrit bir eğitim sitemin olduğunu kaydetti. Özçatalbaş sözlerini şöyle sürdürdü:"Sağlıklı besin ürünleri üretiminin temelini çifti eğitimi oluşturur. Büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde süt verimini arttırmaya yönelik çok basit uygulamaları bile yapmıyoruz. Hayvancılık yapan besicilerimiz daha halen açık, kapalı ve yarı açık ahır uygulamasını bilmiyor. Çoğu besici hayvan üşür diye ineğini ahırdan dışarı çıkaramıyor. Hayvanlar aslında eksi 23 dereceye kadar kolay kolay üşümez. Açık alanda beslenen bir ineğin süt verimi kapalı alana göre yüzde 100 artış olur. Kapalı alanda 15 litre süt alan bir besici kapalı alanda ise 30 litre alır." diye konuştu.
Antalya'nın ülke tarımı için çok önemli olduğunu vurgulayan Özçatalbaş, ülkede cam seranın yüzde 86, plastik seranın yüzde 48, turunçgillerin yüzde 30, portakalın yüzde 26, muzun yüzde 43, avokadonun yüzde 58, yeni dünyanın yüzde 63, narın yüzde 12, baklanın yüzde 17, binerin yüzde 14, fasulyenin yüzde 8, patlıcanın 16, kabağın yüzde 17, salatalığın yüzde 27 ve domatesin yüzde 16'sının Antalya'da yetiştiği bilgisini verdi.
MZO Başkanı Rasim Metin, sunumundan ötürü çiftçiler adına Doç.Dr. Orhan Özçatalbaş'a teşekkür etti.