Dursun: 'Parlamento Tarafından Seçilmiş Üyelerin Rtük'ün Varlığında Avantaj Oluşturduğunu Düşünüyorum'
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Davut Dursun, "Türkiye'de sadece parlamento tarafından seçilmiş üyelerin RTÜK'ün varlığında bir avantaj ve model oluşturduğunu düşünüyorum" dedi
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Davut Dursun, "Türkiye'de sadece parlamento tarafından seçilmiş üyelerin RTÜK'ün varlığında bir avantaj ve model oluşturduğunu düşünüyorum" dedi. Dursun, RTÜK'ün yapısıyla ilgili eleştirilere ilişkin, "Siyasi parti gruplarının belirli bir kontenjan içerisinde iki misli aday göstermeleri eleştiri konusuysa bunun sağlıklı bir temelinin olmadığını düşünüyorum" dedi.
Bahçeşehir Üniversitesi'nde bir konferansa katılan RTÜK Başkanı Davut Dursun, çıkışta basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Radyo ve televizyonculuk alanındaki yasada 16 yılda içinde çeşitli değişiklikler yapıldığını kaydeden Dursun, "Anayasa Mahkemesi bazı maddelerini iptal etti. Teknolojide ciddi gelişmeler ve değişmeler yaşandı. Yayıncılık teknolojisinde yaşanan bu değişimler yayın kuruluşlarının yayın politikalarında etkiler meydana getirdi. 1994 yılındaki düzenlemeler bir bakıma demode oldu. O
bakımdan yasanın değişmesi bir ihtiyaçtı. O sebeple RTÜK, uzun zamandan beri sürdürdüğü çalışmalarla bu noktaya getirdi. Kanun tasarısı taslağını biz hükümete takdim ettik. Hükümetle uzlaştık. Daha doğrusu hükümetin itiraz ettiği noktalarda yeni düzenlemeler yaptık. Şuanda parlamentoya intikal etme aşamasındadır. Önümüzdeki günlerde parlamentoya intikal edeceğini zannediyorum. Parlamentoda bu yasama döneminde yasalaşmasını bekliyoruz. Yasalaşmasıyla birlikte özellikle frekans karmaşasının neticelenmesini
umuyoruz" şeklinde konuştu.
RTÜK'ün yapısıyla ilgili eleştirilerin sorulması üzerine ise Dursun, "RTÜK'ün oluşma biçimi anayasada 130. maddede düzenlenmiş bulunuyor. Eğer oluşma biçimine ilişkin yeni bir düzenleme yapılacaksa anayasanın ilgili maddesinin değişmesi gerekir. Şuanda anayasanın ilgili maddesinin değiştirilmesi RTÜK'ün oluşma biçimine ilişkin yeni bir yapılanmanın sağlanması yönünde bir tartışma var. Biz sadece yasa ile ilgili değişiklik üzerinde çalıştık. Anayasada yapılacak düzenleme bizimle ilgili değil. O belki daha
farklı yerlerde yapılacak bir çalışmadır. Gündemde böyle bir konu yok, kaldı ki tartışılabilir. RTÜK'ün oluşma biçimi bazı arkadaşlar tarafından eleştirilse bile, bu Avrupa Birliği'ndeki (AB) medya kriterleri içerisinde bir eleştiri konusuydu. Biz AB Komisyonu'nda ciddi bir şekilde kendilerini ikna ettik. Bunun tarafsızlığının yansıdığını, en önemlisi parlamentodan seçilmiş olmak Türkiye'deki diğer kurumlarla kıyaslandığı zaman son derece önemli ve politik anlamda bir özelliktir" diye konuştu.
Dursun, Türkiye'de sadece parlamento tarafından seçilmiş üyelerin RTÜK'ün varlığında bir avantaj ve model oluşturduğunu düşündüğünü ifade ederek, "O bakımdan Sayın Şahin'in RTÜK'ün oluşma biçimiyle ilgili eleştirisi nedir tam anlayamadım. Ama o eleştiriye katılmıyorum. Siyasi parti gruplarının belirli bir kontenjan içerisinde iki misli aday göstermeleri eleştiri konusuysa bunun sağlıklı bir temelinin olmadığını düşünüyorum. Atama yöntemiyle oluşturulabilir, diğer kurullarda olduğu gibi. BDDK ve Rekabet
Kurulu'nda olduğu gibi" dedi.
"Basın kuruluşlarında yabancı sermayenin payının yükselmesi sektörü nasıl etkiler?" şeklindeki bir soruya ise Dursun şöyle yanıt verdi;
"Mevcut yasada biliyorsunuz ödenmiş sermayenin bir yayın kuruluşunda yüzde 25'ini geçmemesi söz konusuydu. Biz bunu yüzde 50'ye çıkardık. Yeni taslağımızda yabancı sermaye doğrudan ve dolaylı olarak girmesi mümkün. Doğrudan ortaklık durumunda yüzde 50'ye çıkıyor. Bu kuruluşun ikinci bir şirkete de ortak olma hakkını getiriyor. Şuanda sadece şirkete ortak olma imkanı var. Yüzde 50'ye çıkmasının pratik avantajını düşünmekteyiz. Özellikle yüzde 50'nin altında olan yabancı sermaye paylarının yönetimde söz
sahibi olamama şeklinde bir pratik sonuç yaratıyor. Bu da yabancı sermayenin 'yönetimde söz sahibi olamadığımız bir yere neden ortak olalım' şeklinde eleştirilere yol açıyor. Yüzde 50 olması durumunda yönetimde temsil hakkı sağlıyor. Dolayısıyla yüzde 50 oranının yayıncılık sektöründe yabancı sermayenin girişini kolaylaştıracağını düşünüyoruz. Dolaylı ortaklıkta sınırı kaldırıyoruz. Dolaylı ortaklıkta yaşanan sıkıntıları da bu yöntemle aşmış olacağız."
RTÜK Başkanı Dursun, reyting ölçümlerinde nasıl bir düzenleme yapılacağının sorulması üzerine de, bu sistemden bazı çevrelerin rahatsızlık duyduğunu ve eleştiride bulunduklarını vurguladı. Bir takım çevrelerin ise memnuniyet duyduklarını anlatan Dursun, "Bu tartışmaları ciddiye alıyoruz. Bu tartışmalar yayıncılık sektörünü ciddi bir şekilde kendi içerisinde böldüğünü ve olumsuzluk yarattığını düşünüyoruz. Sonuç olarak bu tartışmalar parlamentoya intikal ediyor, yayıncı kuruluşlara geri dönüyor.
Kamuoyunca ciddi bir tartışma yaratıyor. Tartışmaların nereden kaynaklandığına ilişkin yaptığımız araştırmalar sonucu birkaç noktadan kaynaklandığını tespit etmiş bulunuyoruz" dedi.
"RTÜK olarak 'biz bu piyasaya girelim ölçümü biz yapalım' diye bir niyetimiz yok" diyen Dursun, "Dünyanın hiçbir yerinde de RTÜK benzeri kamusal operatörlerin doğrudan reyting yaptığı örnekler çok sınırlı. Bu bir ticari faaliyettir. Ancak bu sektörü düzenleme yetkisine sahip bir kurum olarak reyting ölçümlerinin esas ve usullerinin bizim tarafımızdan belirlenmesi gerektiğini ve bu usullere uygun esaslara göre ölçüm yapacak kuruluşların reyting ölçümü yapmalarını düşünüyoruz. O sebeple biz reyting
ölçümlerinin nasıl yapılacağına ilişkin esas ve usulleri RTÜK belirler. Belirlenen bu usul ve esaslar çerçevesinde şirketler ölçüm yapar. Bunun denetimini de sadede RTÜK değil, belirli bir etkisinin olmasını istiyoruz. Biz yapmayacağız ama nasıl yapılacağını, ilgili esasları belirleyeceğiz. Bu tartışmaları sona erdirmek için" ifadelerini kullandı.eş üyelerin RTÜK'ün varlığında bir avantaj ve mode
Dursun, "RTÜK'ün reklam gelirlerindeki payının yüzde 3'e düşürülmesiyle ilgili" bir soruya da, "Yayın kuruluşlarının RTÜK'e yapacakları ödemeler azalmış olacak. Bizim giderimiz de azalmış olacak. Biliyorsunuz ki reklam gelirlerinde RTÜK'ün payı yüzde 5'ti. Yüzde 5 artı eğitime katkı payı ödeniyor. Eğer eğitime katkı payı uzatılmazsa bu senenin sonunda sona eriyor. Depremden sonra yasalaştırılmıştı. RTÜK'ün yüzde 5'lik reklam payını yüzde 3'e düşürmeyi planladık. Hükümetle bunun üzerinde mutabık kaldık.
Dolayısıyla parlamentoda bir değişikliğe uğramazsa yüzde 3 şeklinde yasalaşmasını bekliyoruz. Maliye Bakanlığı gelir kaybı olacağından dolayı bir itirazları oldu. Kendilerini bu konuda ikan ettik. Sayın Bakanla konuştuk. Yayın kuruluşlarının öteden beri hep itiraz ettikleri bu payı 3'e düşürerek rahatlatmış olduk. Zaten payın sıfırlanmasını istiyoruz" diye yanıt verdi.
Bahçeşehir Üniversitesi'nde bir konferansa katılan RTÜK Başkanı Davut Dursun, çıkışta basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Radyo ve televizyonculuk alanındaki yasada 16 yılda içinde çeşitli değişiklikler yapıldığını kaydeden Dursun, "Anayasa Mahkemesi bazı maddelerini iptal etti. Teknolojide ciddi gelişmeler ve değişmeler yaşandı. Yayıncılık teknolojisinde yaşanan bu değişimler yayın kuruluşlarının yayın politikalarında etkiler meydana getirdi. 1994 yılındaki düzenlemeler bir bakıma demode oldu. O
bakımdan yasanın değişmesi bir ihtiyaçtı. O sebeple RTÜK, uzun zamandan beri sürdürdüğü çalışmalarla bu noktaya getirdi. Kanun tasarısı taslağını biz hükümete takdim ettik. Hükümetle uzlaştık. Daha doğrusu hükümetin itiraz ettiği noktalarda yeni düzenlemeler yaptık. Şuanda parlamentoya intikal etme aşamasındadır. Önümüzdeki günlerde parlamentoya intikal edeceğini zannediyorum. Parlamentoda bu yasama döneminde yasalaşmasını bekliyoruz. Yasalaşmasıyla birlikte özellikle frekans karmaşasının neticelenmesini
umuyoruz" şeklinde konuştu.
RTÜK'ün yapısıyla ilgili eleştirilerin sorulması üzerine ise Dursun, "RTÜK'ün oluşma biçimi anayasada 130. maddede düzenlenmiş bulunuyor. Eğer oluşma biçimine ilişkin yeni bir düzenleme yapılacaksa anayasanın ilgili maddesinin değişmesi gerekir. Şuanda anayasanın ilgili maddesinin değiştirilmesi RTÜK'ün oluşma biçimine ilişkin yeni bir yapılanmanın sağlanması yönünde bir tartışma var. Biz sadece yasa ile ilgili değişiklik üzerinde çalıştık. Anayasada yapılacak düzenleme bizimle ilgili değil. O belki daha
farklı yerlerde yapılacak bir çalışmadır. Gündemde böyle bir konu yok, kaldı ki tartışılabilir. RTÜK'ün oluşma biçimi bazı arkadaşlar tarafından eleştirilse bile, bu Avrupa Birliği'ndeki (AB) medya kriterleri içerisinde bir eleştiri konusuydu. Biz AB Komisyonu'nda ciddi bir şekilde kendilerini ikna ettik. Bunun tarafsızlığının yansıdığını, en önemlisi parlamentodan seçilmiş olmak Türkiye'deki diğer kurumlarla kıyaslandığı zaman son derece önemli ve politik anlamda bir özelliktir" diye konuştu.
Dursun, Türkiye'de sadece parlamento tarafından seçilmiş üyelerin RTÜK'ün varlığında bir avantaj ve model oluşturduğunu düşündüğünü ifade ederek, "O bakımdan Sayın Şahin'in RTÜK'ün oluşma biçimiyle ilgili eleştirisi nedir tam anlayamadım. Ama o eleştiriye katılmıyorum. Siyasi parti gruplarının belirli bir kontenjan içerisinde iki misli aday göstermeleri eleştiri konusuysa bunun sağlıklı bir temelinin olmadığını düşünüyorum. Atama yöntemiyle oluşturulabilir, diğer kurullarda olduğu gibi. BDDK ve Rekabet
Kurulu'nda olduğu gibi" dedi.
"Basın kuruluşlarında yabancı sermayenin payının yükselmesi sektörü nasıl etkiler?" şeklindeki bir soruya ise Dursun şöyle yanıt verdi;
"Mevcut yasada biliyorsunuz ödenmiş sermayenin bir yayın kuruluşunda yüzde 25'ini geçmemesi söz konusuydu. Biz bunu yüzde 50'ye çıkardık. Yeni taslağımızda yabancı sermaye doğrudan ve dolaylı olarak girmesi mümkün. Doğrudan ortaklık durumunda yüzde 50'ye çıkıyor. Bu kuruluşun ikinci bir şirkete de ortak olma hakkını getiriyor. Şuanda sadece şirkete ortak olma imkanı var. Yüzde 50'ye çıkmasının pratik avantajını düşünmekteyiz. Özellikle yüzde 50'nin altında olan yabancı sermaye paylarının yönetimde söz
sahibi olamama şeklinde bir pratik sonuç yaratıyor. Bu da yabancı sermayenin 'yönetimde söz sahibi olamadığımız bir yere neden ortak olalım' şeklinde eleştirilere yol açıyor. Yüzde 50 olması durumunda yönetimde temsil hakkı sağlıyor. Dolayısıyla yüzde 50 oranının yayıncılık sektöründe yabancı sermayenin girişini kolaylaştıracağını düşünüyoruz. Dolaylı ortaklıkta sınırı kaldırıyoruz. Dolaylı ortaklıkta yaşanan sıkıntıları da bu yöntemle aşmış olacağız."
RTÜK Başkanı Dursun, reyting ölçümlerinde nasıl bir düzenleme yapılacağının sorulması üzerine de, bu sistemden bazı çevrelerin rahatsızlık duyduğunu ve eleştiride bulunduklarını vurguladı. Bir takım çevrelerin ise memnuniyet duyduklarını anlatan Dursun, "Bu tartışmaları ciddiye alıyoruz. Bu tartışmalar yayıncılık sektörünü ciddi bir şekilde kendi içerisinde böldüğünü ve olumsuzluk yarattığını düşünüyoruz. Sonuç olarak bu tartışmalar parlamentoya intikal ediyor, yayıncı kuruluşlara geri dönüyor.
Kamuoyunca ciddi bir tartışma yaratıyor. Tartışmaların nereden kaynaklandığına ilişkin yaptığımız araştırmalar sonucu birkaç noktadan kaynaklandığını tespit etmiş bulunuyoruz" dedi.
"RTÜK olarak 'biz bu piyasaya girelim ölçümü biz yapalım' diye bir niyetimiz yok" diyen Dursun, "Dünyanın hiçbir yerinde de RTÜK benzeri kamusal operatörlerin doğrudan reyting yaptığı örnekler çok sınırlı. Bu bir ticari faaliyettir. Ancak bu sektörü düzenleme yetkisine sahip bir kurum olarak reyting ölçümlerinin esas ve usullerinin bizim tarafımızdan belirlenmesi gerektiğini ve bu usullere uygun esaslara göre ölçüm yapacak kuruluşların reyting ölçümü yapmalarını düşünüyoruz. O sebeple biz reyting
ölçümlerinin nasıl yapılacağına ilişkin esas ve usulleri RTÜK belirler. Belirlenen bu usul ve esaslar çerçevesinde şirketler ölçüm yapar. Bunun denetimini de sadede RTÜK değil, belirli bir etkisinin olmasını istiyoruz. Biz yapmayacağız ama nasıl yapılacağını, ilgili esasları belirleyeceğiz. Bu tartışmaları sona erdirmek için" ifadelerini kullandı.eş üyelerin RTÜK'ün varlığında bir avantaj ve mode
Dursun, "RTÜK'ün reklam gelirlerindeki payının yüzde 3'e düşürülmesiyle ilgili" bir soruya da, "Yayın kuruluşlarının RTÜK'e yapacakları ödemeler azalmış olacak. Bizim giderimiz de azalmış olacak. Biliyorsunuz ki reklam gelirlerinde RTÜK'ün payı yüzde 5'ti. Yüzde 5 artı eğitime katkı payı ödeniyor. Eğer eğitime katkı payı uzatılmazsa bu senenin sonunda sona eriyor. Depremden sonra yasalaştırılmıştı. RTÜK'ün yüzde 5'lik reklam payını yüzde 3'e düşürmeyi planladık. Hükümetle bunun üzerinde mutabık kaldık.
Dolayısıyla parlamentoda bir değişikliğe uğramazsa yüzde 3 şeklinde yasalaşmasını bekliyoruz. Maliye Bakanlığı gelir kaybı olacağından dolayı bir itirazları oldu. Kendilerini bu konuda ikan ettik. Sayın Bakanla konuştuk. Yayın kuruluşlarının öteden beri hep itiraz ettikleri bu payı 3'e düşürerek rahatlatmış olduk. Zaten payın sıfırlanmasını istiyoruz" diye yanıt verdi.