Enerji ve Gıdanın Enflasyona katkısı 4.62

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, Gıda ve Enerjinin enflasyona katkısının 4.62 olduğunu açıkladı.

Enerji ve Gıdanın Enflasyona katkısı 4.62
2010 yılının ilk çeyreğinde gıda ve enerji kalemlerinin yıllık enflasyona yaptığı katkı 4.62 puana ulaştığına dikkat çekerek, gıda ve enerji fiyatlarındaki dalgalı seyrin önümüzdeki dönemde de sürmesinin beklendiğinin altını çizdi. Temel (çekirdek) enflasyon göstergelerinin geçtiğimiz yıl uygulanan vergi indirimlerinin oluşturduğu baz etkisiyle Nisan ayında da artış göstereceğine dikkat çeken Para Politikası Kurulu, ancak çekirdek enflasyonun hedefin altında seyir izleyeceğini öngördü. Para Politikası Kurulu’na göre 2010 yılının ilk çeyreğinde enflasyona 1.9 puanlık katkı yapan vergi artışlarının yıllık enflasyon üzerindeki etkisi ise 2011 Ocak-Şubat döneminde büyük ölçüde ortadan kalkacak.
Merkez Bankası, Para Politikası Kurulu Toplantı Özetini açıkladı. Para Politikası Kurulu toplantı özetine göre Mart ayında hizmet fiyatlarının yıllık değişim oranında da belirgin bir artış gözlendi. Enerji fiyatlarındaki yükseliş ulaştırma hizmetlerini, et fiyatlarındaki artışlar ise yiyecek hizmetlerini olumsuz etkilemeye devam etti. Sabit telefon görüşme ücretlerinde kayda değer bir artış gözlenirken, söz konusu yükseliş H göstergesinin yıllık enflasyonundaki artışın yaklaşık dörtte birini oluşturdu. Kurul, temel (çekirdek) enflasyon göstergelerinin geçtiğimiz yıl uygulanan vergi indirimlerinin oluşturduğu baz etkisiyle Nisan ayında da artış göstereceğini, ancak hedefin altında kalmaya devam edeceğini öngördü. 2010 yılının ilk çeyreği itibariyle gıda ve enerji kalemlerinin yıllık enflasyona yaptığı katkı 4.62 puana ulaştı. Merkez Bankası gıda ve enerji fiyatlarındaki dalgalı seyrin önümüzdeki dönemde de sürmesinin beklendiğine dikkat çekti. Temel enflasyon göstergeleri Mart ayında belirgin bir artış gösterirken, gıda, enerji, alkollü içecekler ve tütün ile altın dışında kalan temel malların yıllık fiyat artışlarında 2009 yılında dayanıklı mallar üzerinde uygulanan vergi indirimlerinin oluşturduğu baz etkisi belirleyici olurken, giyim fiyatlarındaki gelişmelerin etkisi de hissedildi. Diğer taraftan, giyim ve dayanıklı tüketim ürünleri dışında kalan malların yıllık enflasyonundaki yavaşlama eğilimi devam etti.

KÜRESEL BÜYÜMENİN DURAKLAMASI HALİNDE FAİZLER UZUN SÜRE SABİT TUTULABİLİR
Kurul, önümüzdeki dönemlerde küresel büyümenin duraklaması ve bu durumun yurt içi iktisadi faaliyetteki toparlanmayı geciktirmesi durumunda, politika faizlerinin uzun süre sabit tutulabileceğini belirtti. Kurul, uygulanan güçlü parasal tedbirlerin gecikmeli etkilerine ilişkin belirsizliklerin sürmesinin, yurt içi ve küresel iktisadi faaliyet üzerinde yukarı yönlü riskleri de gündeme getirdiğine dikkat çekti. Kurul üyeleri, yurt içi talebin göreli olarak daha istikrarlı bir toparlanma eğilimine girdiği göz önüne alındığında, önümüzdeki dönemde dış talebin öngörülenin ötesinde bir toparlanma göstermesi halinde ekonomideki atıl kapasitenin hızla kapanma eğilimine girebileceğini, bunun da maliyet yönlü baskılarla birlikte enflasyonun orta vadeli hedeflere ulaşmasını geciktirebileceğini ifade etti. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde iktisadi faaliyette beklenenden daha hızlı bir toparlanma olması durumunda enflasyonu orta vadede hedeflerle uyumlu tutacak şekilde gerekli tedbirlerin alınacağı belirtildi. Basta Çin ve Hindistan olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızına ilişkin olumlu beklentiler petrol ve diğer emtia fiyatlarına ilişkin yukarı yönlü riskleri besledi. Söz konusu ülkelerin dünya talebi içinde artan ağırlığı emtia fiyatları üzerinde ek bir baskı oluşturdu. Önümüzdeki dönemde emtia fiyatlarındaki artışların öngörülenden daha hızlı olması ve bu durumun
enflasyondaki düşüşü geciktirmesi halinde, Kurul, fiyatlama davranışlarına ilişkin riskleri bertaraf etmek için gerekli politikaları uygulamaya koyacak.

FAİZLER UZUN BİR SÜRE DAHA MEVCUT DÜZEYDE KALABİLİR
Son dönemdeki iyileşmeye rağmen küresel ekonomideki sorunların henüz tam olarak giderilememiş olduğunu dikkate alan Kurul, politika faiz oranlarının bir süre daha mevcut düzeylerde tutulması ve uzun süre düşük düzeylerde seyretmesi gerekebileceğini ifade etti. Önümüzdeki dönemde para politikası fiyat istikrarının kalıcı olarak tesis edilebilmesine odaklanmaya devam edecek. Orta vadede mali disiplinin sürdürüleceğine dair taahhütlerin yerine getirilmesi ve yapısal reform sürecinin güçlendirilmesi, ülkemizin kredi riskindeki göreli iyileşmeye katkıda bulunarak makroekonomik istikrar ve fiyat istikrarını destekleyecek. Bu çerçevede, OVP’nin ve Avrupa Birligi’ne uyum ve yakınsama sürecinin gerektirdiği yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi konusunda atılacak adımlar büyük önem taşıyacak.

FİYATLAMA DAVRANIŞLARI YAKINDAN TAKİP EDİLİYOR
Kurul, enflasyonun geçici de olsa yüksek seviyelerde seyretmesi nedeniyle fiyatlama davranışlarının yakından takip edildiğini vurguladı. 2009 yılının son çeyreğinden itibaren işlenmemiş gıda, petrol, yönetilen-yönlendirilen kamu
fiyatları ve baz etkileri gibi bir çok farklı unsurun olumsuz etkisiyle enflasyonda hızlı bir yükseliş gözlendi. Bu gelişmeler, geçici nitelikte olmasına karsın, yıllık enflasyonun hedeflerin belirgin olarak üzerinde seyretmesine neden olarak beklentileri olumsuz etkiledi. Halihazırda maliyet unsurlarından doğrudan etkilenen kalemler dışarıda tutulduğunda, fiyatlama davranışlarında orta vadeli hedeflere ulaşılmasını engelleyecek derecede bir bozulma gözlenmedi. Bununla birlikte Kurul, önümüzdeki dönemde enflasyon beklentilerindeki artışın devam etmesi ve bu durumun genel fiyatlama davranışlarında bozulmaya yol açması halinde, Merkez Bankası’nın gerekli tedbirleri almakta tereddüt etmeyeceğini vurguladı.

VERGİ ARTIŞLARININ ETKİSİ 2011’İN İLK İKİ AYINDA ORTADAN KALKACAK
2010 yılının son çeyreğinde ve 2011 yılının ilk çeyreğinde ise enflasyonda belirgin düşüşler olması bekleniyor. 2010 yılının son çeyreğinde öngörülen düşüş, geçtiğimiz yılın son çeyreğinde gözlenen dolaylı vergilerdeki
ve işlenmemiş gıda fiyatlarındaki yüksek oranlı artışların oluşturduğu baz etkisini yansıttı. Benzer şekilde, 2010 yılının ilk çeyreğinde enflasyona 1.9 puanlık katkı yapan vergi artışlarının yıllık enflasyon üzerindeki etkisi 2011
Ocak-Şubat döneminde büyük ölçüde ortadan kalkacak. Bu doğrultuda Kurul, enflasyonun, yılın son çeyreğinden itibaren geçici etkilerin ortadan kalkmasıyla tekrar düşüş sürecine gireceğini ve 2011 yılının ilk aylarında
hedeflerle uyumlu seviyelere gerileyeceğini belirtti.

KAMU HARCAMALARINDAKİ HIZLI YÜKSELİŞ GEÇİCİ BİR DURUM
Kurul’a göre son dönemde açıklanan veriler iktisadi faaliyetteki toparlanma sürecinin devam ettiğini gösterdi. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) 2009 yılının son çeyreğinde yıllık yüzde 6 oranında artarken, mevsimsellikten arındırılmış verilerle dönemlik bazda yüzde 2.3 oranında artış kaydetti. Böylece iktisadi faaliyette 2009 yılının ikinci çeyreğinden itibaren gözlenen toparlanma eğilimi bir miktar yavaşlayarak sürdü. Harcama yönünden incelendiğinde, kamu tüketiminin hızla artarak dönemlik büyümeyi desteklediği, buna karşılık özel kesim talebinin daha ılımlı bir seyir izlediği görüldü. Kamu mal ve hizmet alımlarındaki sıçrama, 2010 yılında gerçekleştirilmesi planlanan sağlık harcamalarının, bütçe gelir performansındaki olumlu seyir dahilinde öne çekilmesinden kaynaklandı. Bu çerçevede, Kurul kamu harcamalarındaki bu hızlı yükselisin büyük oranda geçici bir durumu yansıttığına vurgu yaptı.

MEVSİMSELLİKTEN ARINDIRILMIŞ VERİLERLE BÜYÜMEYE ODAKLANILMALI
2010 yılının ilk çeyreğine ilişkin göstergeler iktisadi faaliyetin toparlanmaya devam ettiğine işaret etti. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle sanayi üretim endeksi Şubat ayında bir önceki aya kıyasla yüzde 1.6 oranında artış kaydederken, Mart ayında üretimin bir miktar hızlanacağı öngörüldü. Kurul, Ocak-Şubat döneminde takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretimi yıllık artış oranının yüzde 17.2 olduğuna dikkat çekerek, geçen yılın aynı dönemindeki düşük baz etkisi nedeniyle yılın ilk çeyreğinde yıllık büyüme oranının çift haneli gerçekleşeceğinin altını çizdi. Bununla birlikte Kurul, iktisadi faaliyetin ana eğiliminin takibi açısından mevsimsellikten arındırılmış dönemlik büyüme oranlarına odaklanılması gerektiğini tekrar vurguladı.

İÇ TALEBE YÖNELİK TOPARLANMA HİZMET SEKTÖRÜNDE DAHA GÜÇLÜ
İç talep kademeli bir artış eğilimi sergiliyor. Politika faizlerindeki indirimler ile kamu harcamalarındaki artışın iç talep üzerindeki etkileri giderek belirginleşirken, iç talebe duyarlı sektörlerde görece daha güçlü bir faaliyet gözlendi. Son dönemde sanayi üretimindeki toparlanma süreci incelendiğinde, dayanıksız tüketim malları ile inşaat sektörü bağlantısı güçlü sektörlerdeki olumlu seyir dikkat çekti. Bankacılık kesimi tarafından firmalara kullandırılan ticari krediler ile istihdam verilerinin alt kalemleri incelendiğinde, daha çok iç talebe yönelik olan hizmet sektöründeki toparlanmanın sanayi sektörüne kıyasla daha güçlü olduğu görüldü.

ÖZEL TÜKETİMDE TOPARLANMA YAVAŞLAMAKLA BİRLİKTE SÜRDÜ
Üretim ve ithalat verileri özel tüketim talebinin ılımlı artış eğilimini ilk çeyrekte de sürdürdüğünü gösterdi. PMI sipariş endeksleri ilk çeyrekte toparlanmanın bir miktar yavaşlamakla birlikte devam ettiğine işaret ederken tüketici güven endeksleri de bu görünümü destekledi.

YATIRIM TALEBİ BİR SÜRE DAHA KRİZ ÖNCESİNE GÖRE DÜŞÜK SEYREDECEK
Sermaye mallarına ilişkin üretim ve ithalat verileri, özel yatırım talebindeki toparlanmanın henüz ivme kazanmadığına işaret ediyor. Küresel büyüme görünümü özellikle ihracata dönük sanayi sektörleri ve ilgili hizmet sektörleri
gibi dış talebe görece daha duyarlı sektörlerde iktisadi faaliyeti sınırlamaya devam etti. İmalat sanayisinde kapasite kullanım oranı ve kişi basına çalışılan saat gibi kaynak kullanım göstergelerindeki zayıf seyir sürdü. Önümüzdeki dönemde yatırım talebindeki ılımlı toparlanmanın sürmesi beklenmekle birlikte, küresel büyüme görünümündeki zayıf seyre paralel olarak toplam talep yetersizliği ve belirsizliğinin imalat sanayisinde yeni yatırımları sınırlayacağı tahmin edildi. Bu çerçevede Kurul, yatırım talebinin bir müddet daha kriz öncesi dönemlere kıyasla düşük seviyelerde seyredeceğini öngördü.

DIŞ TALEBE YÖNELİK BELİRSİZLİK SÜRÜYOR
Dış talebe ilişkin belirsizlikler sürüyor. İhracat miktar endeksi Ocak-Şubat döneminde yıllık yüzde 8.6 oranında gerilerken, altın hariç tutulduğunda bir önceki çeyreğe kıyasla yatay bir eğilim sergilendi. Kurul, başta Euro bölgesi
olmak üzere mevcut pazarlara ilişkin büyüme görünümünün henüz yeterince güç kazanmadığının altını çizerek ihracattaki toparlanmanın kademeli gerçekleşeceği yönündeki öngörüsünü yineledi. İhracata ilişkin öncü göstergelerin yakın dönem seyri de bu görünümü teyid etti. Bu çerçevede, imalat sanayisinde kapasite kullanımının kriz öncesi seviyelere ulaşmasının zaman alacağı anlaşıldı.

BİRİM İŞGÜCÜ MALİYETLERİ ÜZERİNDE BELİRGİN BASKI HİSSEDİLMEYECEK
Kurul, işsizlik oranlarının, uzun bir süre kriz öncesine kıyasla yüksek seviyelerde seyredeceğini, dolayısıyla birim işgücü maliyetleri üzerinde belirgin bir baskı hissedilmeyeceğini öngördü.
İktisadi faaliyetteki toparlanmanın kademeli olacağı öngörüsünü koruyan Kurul, 2009 yılındaki geçici vergi indirimleri ve işlenmemiş gıda fiyatlarında gözlenen yüksek oynaklığın oluşturduğu baz etkileri nedeniyle, enflasyonun bir
müddet hedefin belirgin şekilde üzerinde dalgalı bir seyir izleyeceğine dikkat çekti. 2009 yılı Mart ayı ortasında yürürlüğe koyulan, daha sonra Haziran ayında kısmen ve Ekim ayında tamamen geri alınan geçici vergi indirimleri,
2010 yılında gerek yıllık enflasyona gerekse temel enflasyon göstergelerine Mart ve Nisan aylarında yukarı yönlü, Haziran, Temmuz ve Ekim aylarında aşağı yönlü bir etki yapacak.