Vıı. Türk- Alman Tıp Hukuku Sempozyumu

Yeni kurulan Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Hukuk Fakültesi'nin ilk uluslararası etkinliği gerçekleştirildi.

Vıı. Türk- Alman Tıp Hukuku Sempozyumu
Tıpta işbirliği ve hukuksal sorunlar konulu sempozyumda, yurt dışından katılan 6 ve Türkiye'den katılan 13 katılımcı, tıpta hekim-hemşire; müdavi hekim-konsültan hekim; hekim-asistan; hekim-yardımcı sağlık personeli arasında işbirliğinden, ekip çalışmasından kaynaklanan hukuksal sorunları tartıştı. Kahramanmaraş, Ankara ve İstanbul gibi illerden izleyicilerin de katıldığı toplantı zaman zaman hukukçular ile hekimler arasında hararetli tartışmalara sahne oldu. Hukukçuların hekimlerin hukuksal sorumluluğuna işaret ettiği konuşmalarda, hekimler, mevcut imkansızlıklar, personel yetersizliği, hasta sayısı gibi sorunlar karşısında, hekimlerin günah keçisi haline getirildiğini, sistemin sorunlarının altında ezildiklerini ve bunun da üstüne hukuksal sorumluluğun getirildiğini ifade ettiler.
Toplantıda konuşan OMÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakan Hakeri, tıbbın gelişimiyle beraber, ekip çalışmasının büyük önem kazandığını, işbirliği içinde yapılan tıbbi müdahalelerin sayısının çok arttığını, bu durumda ortaya çıkan sorunun ise örneğin hasta karnında makas unutulduğu takdirde sorumlusunun kim olacağı olduğunu açıkladı. Hakeri, "Bu takdirde bazı ülkelerde hemşire sorumlu görüldüğü halde, bazı ülkelerde hekimin sorumlu tutulduğu görülmektedir. Bunun doğrusunun ne olduğu belirlenmelidir" dedi.
Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Haydar Şahinoğlu, hekimler ile hukukçuların bir arada çalışmalarının zorunlu olduğunu, bu sempozyum ile hekimlerin hukuksal sorumluluklarını öğreneceklerini ifade etti.
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercüment Tekin, sorunların başında iletişim problemleri olduğunu, örneğin acilde sağlık personeline yönelik şiddetten şikayet edildiğini, ancak mesela acilde görev yapan hekimin hasta yakınına "Sen giremezsin çık" diyeceğine, "Hastanıza daha iyi bakabilmeniz için sizin girmemeniz uygun olacaktır" şeklinde bir ifade kullanılsa, bu sorunların yaşanmayacağını anlattı.
KKTC İstanbul Başkonsolosluğu Sağlık Ateşesi Vesile Erdoğan, hemşireler ile hekimler arasındaki problemlere işaret ederek, KKTC'de bu tip durumlarda hep hekimlerin korunduğunu, ancak hemşirelerin görev yerlerinin değiştirildiğini anlattı.
Trabzon KTÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr.Tevfik Özlü, ekip çalışmasının hep hekim, hemşire, teknisyen arasında tartışıldığını, ancak sağlık sektöründe çok önemli bir görevi olan, ancak bu görevi yerine getirmeyen eczacıların da tartışılması gerektiğini aktardı. Örneğin, hekimin yazdığı ilacın hamile olduğunu gördüğü hastaya uymadığını gören eczacının uyarı yükümlülüğünün olup olmadığını soran Özlü, hukuksal olarak eczacının bu ilacı her halükarda vermesinin mi gerektiğini, yoksa hastayı
uyarması ve hekimi arayarak teyit ettirmesinin mi gerektiğini sordu.
Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Kemal Yıldız, eczacının kesinlikle sorumluluğunun bulunduğunu, eczacının market çalışanı olmadığını, mutlak olarak hastayı uyarması gerektiğini ve zararlı olabilecek ilacı vermemesi gerektiğini, aksi takdirde hukuksal olarak sorumlu olacağını aktardı.
Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Yüksek Sağlık Şurası üyesi Prof. Dr. Nazmi Zengin ise yüksek sağlık şurası önüne gelen dosyalarda, hekimleri koruma gibi bir uygulamanın olmadığını, görevlerini objektif olarak yerine getirdiklerini belirtti.