Kocaeli Üniversitesi'nde Akromegali Günleri
Büyüme hormonunun aşırı miktarda salgılanması sonucu gelişen ve el, ayak, çene, burun gibi vücut uzuvlarının aşırı büyümesine sebep olan 'akromegali' hastalığına dikkat çekmek amacıyla kabul edilen 15 Nisan Akromegali Günü dolayısıyla Kocaeli Üniversitesi'nde bir toplantı yapıldı
Büyüme hormonunun aşırı miktarda salgılanması sonucu gelişen ve el, ayak, çene, burun gibi vücut uzuvlarının aşırı büyümesine sebep olan 'akromegali' hastalığına dikkat çekmek amacıyla kabul edilen 15 Nisan Akromegali Günü dolayısıyla Kocaeli Üniversitesi'nde bir toplantı yapıldı.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Ana Bilim Dalı tarafından Morfoloji Binası İzmit Salonu'nda gerçekleştirilen toplantıda, hasta ve hasta yakınlarına yavaş ve sinsice ilerleyen 'akromegali' hastalığının belirtileri, teşhis ve tedavi yöntemleri anlatıldı. Akromegali hastalarının ve yakınlarının ilgi gösterdiği etkinlikte, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Berrin Çetinarslan, öğretim üyesi Prof. Dr. Zeynep Cantürk,
Uz. Dr. Tayfun Garip ve hemşire Yeliz Demirhan birer sunum gerçekleştirdi. Ayrıca Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Savaş Ceylan ile öğretim üyesi Doç. Dr. Kenan Koç cerrahi uygulamalar hakkında bilgiler verdi.
Hipofiz bezinin ön bölümünde üretilen büyüme hormonunun çocuklarda boy uzaması ve gelişmeyi sağladığını, erişkinlerde ise vücut metabolizmasında önemli görevler yaptığını ifade eden Prof. Dr. Çetinarslan, "Hipofiz bezi, beyin tabanında bulunan, çok sayıda hormonun üretildiği küçük bir iç salgı bezidir. Büyüme hormonunun aşırı salgılanması çocuklarda kemik büyüme hatları kapanmadan önce jigantizm (devlik), büyüme tamamlandıktan sonra erişkinlerde akromegali hastalığına sebep olur. Nadiren görülen bu
hastalık genellikle 40-50'li yaşlarda ortaya çıkar. Kadın ve erkeklerde görülme sıklığı eşit orandadır. Her 1 milyon kişiden 40-60'ının akromegali hastası olduğu bilinir. Her yıl 1 milyon kişiden 3-4'üne akromegali teşhisi konulmaktadır. Bu durumda, ülkemizde yaklaşık 3 bin 500 ile 4 bin arasında akromegali hastasının olduğu düşünülmektedir" dedi.
Hastalığın çok yavaş ilerlediğini, dolayısıyla belirtilerinin fark edilmesinin güçleştiğini, belirtiler başladıktan 8-10 yıl sonra teşhis konulan hastalar dahi bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Zeynep Cantürk ise hastalığın klinik bulgularını ve belirtilerini şöyle sıraladı: "Akromegali hastalığında kafa, yüz, eller, ayaklar ve kemiklerde anormal büyümeler ile eklemlerde bozulmalar görülür. Hastalık uygun ve etkili şekilde tedavi edilmediğinde şeker hastalığı, kalp yetmezliği, yüksek tansiyon, solunum
hastalıkları, meme, troid, kolon gibi kanser türlerine sebep olabilir ve ömür süresini kısaltabilr. Geç teşhis ve tedavide ise hastalık ömür boyu devam edebilir" şeklinde konuştu.
OGTT şeker yükleme testi ile hipofiz görüntülemesi için magnetik rezonans (MR) incelemesinin önemli olduğunu anlatan Uz. Dr. Tayfun Garip, tedavide ilaç, cerrahi müdahale ve radyoterapi yöntemlerinin kullanıldığını belirtti.
Hemşire Yeliz Demirhan da akromegali hastalarına yönelik yapılan teşhis öncesi hazırlık safhaları ve ilaç uygulamaları hakkında bilgiler verdi.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Ana Bilim Dalı tarafından Morfoloji Binası İzmit Salonu'nda gerçekleştirilen toplantıda, hasta ve hasta yakınlarına yavaş ve sinsice ilerleyen 'akromegali' hastalığının belirtileri, teşhis ve tedavi yöntemleri anlatıldı. Akromegali hastalarının ve yakınlarının ilgi gösterdiği etkinlikte, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Berrin Çetinarslan, öğretim üyesi Prof. Dr. Zeynep Cantürk,
Uz. Dr. Tayfun Garip ve hemşire Yeliz Demirhan birer sunum gerçekleştirdi. Ayrıca Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Savaş Ceylan ile öğretim üyesi Doç. Dr. Kenan Koç cerrahi uygulamalar hakkında bilgiler verdi.
Hipofiz bezinin ön bölümünde üretilen büyüme hormonunun çocuklarda boy uzaması ve gelişmeyi sağladığını, erişkinlerde ise vücut metabolizmasında önemli görevler yaptığını ifade eden Prof. Dr. Çetinarslan, "Hipofiz bezi, beyin tabanında bulunan, çok sayıda hormonun üretildiği küçük bir iç salgı bezidir. Büyüme hormonunun aşırı salgılanması çocuklarda kemik büyüme hatları kapanmadan önce jigantizm (devlik), büyüme tamamlandıktan sonra erişkinlerde akromegali hastalığına sebep olur. Nadiren görülen bu
hastalık genellikle 40-50'li yaşlarda ortaya çıkar. Kadın ve erkeklerde görülme sıklığı eşit orandadır. Her 1 milyon kişiden 40-60'ının akromegali hastası olduğu bilinir. Her yıl 1 milyon kişiden 3-4'üne akromegali teşhisi konulmaktadır. Bu durumda, ülkemizde yaklaşık 3 bin 500 ile 4 bin arasında akromegali hastasının olduğu düşünülmektedir" dedi.
Hastalığın çok yavaş ilerlediğini, dolayısıyla belirtilerinin fark edilmesinin güçleştiğini, belirtiler başladıktan 8-10 yıl sonra teşhis konulan hastalar dahi bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Zeynep Cantürk ise hastalığın klinik bulgularını ve belirtilerini şöyle sıraladı: "Akromegali hastalığında kafa, yüz, eller, ayaklar ve kemiklerde anormal büyümeler ile eklemlerde bozulmalar görülür. Hastalık uygun ve etkili şekilde tedavi edilmediğinde şeker hastalığı, kalp yetmezliği, yüksek tansiyon, solunum
hastalıkları, meme, troid, kolon gibi kanser türlerine sebep olabilir ve ömür süresini kısaltabilr. Geç teşhis ve tedavide ise hastalık ömür boyu devam edebilir" şeklinde konuştu.
OGTT şeker yükleme testi ile hipofiz görüntülemesi için magnetik rezonans (MR) incelemesinin önemli olduğunu anlatan Uz. Dr. Tayfun Garip, tedavide ilaç, cerrahi müdahale ve radyoterapi yöntemlerinin kullanıldığını belirtti.
Hemşire Yeliz Demirhan da akromegali hastalarına yönelik yapılan teşhis öncesi hazırlık safhaları ve ilaç uygulamaları hakkında bilgiler verdi.
