Başbakan Erdoğan: 'Baykal, Cumhurbaşkanı'nı siyasallaştırma gayretinde'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Lideri Deniz Baykal'ın şark kurnazlığı yapıp, Cumhurbaşkanı'nı siyasallaştırma gayreti içerisinde olduğunu belirterek, "Baykal kadar şark kurnazlığı yaparız" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Washington'da düzenlenecek Nükleer Güvenlik Zirvesi'ne katılmak üzere ABD'ye gitti. ABD'ye hareketinden önce basın toplantısı düzenleyen Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın da kendisine eşlik edeceğini ifade etti. Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama başkanlığında yapılacak zirvenin 50'ye yakın devletin hükümet yetkilerinin katılımıyla Washington'da düzenleneceğini bildirdi. Nükleer malzeme ve
tesisin güvenliği için atılacak adımların zirvede tartışılacağını kaydeden Erdoğan, "Nükleer güvenlik 24 Eylül 2009 tarihinde liderler düzeyinde yapılan Birleşmiş Milletler (BM) oturumunda ele alınan en önemli konular arasındaydı. Hiçbir devlet nükleer silahların yayılması tehlikesiyle tek başına baş edemez. Türkiye bu alanda taraf olduğunu her fırsatta dile getirmekte, uluslararası sözleşmelerin gereğini yerine getirmektedir. Bu zirvede izleyeceğimiz politikalarımızı belirledik. Zirvenin tüm insanlık için
yararlı sonuçlar vermesini umut ediyorum" şeklinde konuştu.
"ANAYASA MAHKEMESİ GİBİ MAHKEMELERİN NASIL BELİRLENDİĞİNİ DÜNYADAN ÖRNEKLERLE GÜNLERCE ANLATTIK"
Açıklamalarının ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Erdoğan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın anayasa değişiklik paketiyle ilgili açıklamalarına değindi. Bu konuda söylenmesi gerekenlerin hepsini söylediklerini belirten Başbakan Erdoğan, "Artık Meclis komisyonunda bu konular görüşülmeye başladı. 17 madde görüşülmüş vaziyette ve komisyonlarda da bu çalışmalar devam ediyor. Ben şunu anlamakta zorlanıyorum. Avrupa Birliği ile (AB) müzakere içinde olan
ülke olmamız nedeniyle Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Anayasa Mahkemesi gibi mahkemelerin nasıl belirlendiğini dünyadan örneklerle günlerce anlattık. Bu ülkelerde ağırlıklı olarak bu kurullar parlamento ağırlıklı kurulurlar ve hangi ülkede kaçar adet, kimler belirler hepsini açıkladık. Almanya, Fransa gibi bütün ülkelerden örnekler verdik. Bu konuda parlamentonun hiçbir yetkisi yoktu. Şu anda da yok. Ne HSYK'ya parlamento bir üye atar, ne de Anayasa Mahkemesi'ne. Böyle bir şey yokken bu telaş
niye" diye sordu.
"BİZDEN ÖNCEKİLER YAPIYORLARDI DA BİZ YAPARKEN NİYE RAHATSIZ OLUYORLAR?"
Başbakan Erdoğan, Anayasa değişiklik paketinde Barolar Birliği'nin 3 kat üye, Sayıştay'ın ise 2 olan üye sayısının üç katını göndereceğini belirterek, parlamentoya gönderilecek isimler arasından seçim yapılacağını bildirdi. Parlamentonun yapacağı katkının bu kadar olduğunu ifade eden Erdoğan, "Anayasa Mahkemesi yine aynı şekilde. Nesine müdahale ediyor? Sayısı artıyor herhalde bu rahatsız ediyor. Anayasa Mahkemesi 17 üyeden teşekkül edecek bundan rahatsız oluyorlar. Cumhurbaşkanımızın belirleyeceği
isimler oldu buna karşı olumsuz yaklaşımlar oldu. Belirlenen çalışmayla 17'de karar kılındı" diye konuştu.
Yüksek yargının temsilcilerinin zaman zaman yaptıkları açıklamaların kendilerini üzdüğünü anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bizim görevimiz yasa yapmaktır, Anaysa Mahkemesi yapmaktır. Bizden öncekiler yapıyorlardı da biz yaparken niye rahatsız oluyorlar? 82 Anayasası'nın kesinlikle değişmesinde bir konsensüs var. Kamuoyu araştırmalarında da halkımızın böyle bir değişiklik yapılması, bizim getirdiğimiz paketin yetersiz olduğu, daha geniş kapsamlı olması gerektiğini bize söylediler. Parlamento içi partiler, parlamento dışı partiler, sivil toplum kuruluşları (STK) ve akademisyenler yaptığımız çalışmalarla bu belirlendi. Bu
başlangıç ve bitiş değil. Parlamentoda 367'yi bulmamız halinde yasalaşmış olacaktır. Eğer 337-360 arası bir rakamda kalırsak o zaman referandum yolu açılacaktır. Referandum yolunda da milletimize gideceğiz. Milletimizde kararını verecek ve yola devam edeceğiz."
"İHTİMALLER ÜZERİNE BİR YARGILAMANIN DOĞRU OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYORUM"
Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine bölgede nükleer silahlanmayı asla arzu etmediklerini belirterek, bu konuda hangi ülkede olursa olsun yaklaşımlarının aynı olduğunu ifade etti. Erdoğan "Bu İsrail'de de olursa bizim için değişmez, İran'da olursa da bizim için değişmez" diyen Erdoğan, "Zirvede, İran konusunda bu kadar hassas olan dünyaya çağrımız olacaktır. İran 'yok' diyor. Ben hafıza kayıtlarını okuyamam. Sadece söylenen Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (UAEK) İran'ın şeffaf olmadığı ve ihtimaller.
İhtimaller üzerine bir yargılamanın doğru olmadığını düşünüyorum. İsrail, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun üyesi değil. Kendilerinde nükleer silah olduğunu kabul ediyorlar. İsrail'e karşı herhangi bir çağrı, uluslararası camianın tutumunu görmedik. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na üye olmak suç mu? Biz bölgede bu konudan rahatsızlık duyuyoruz" görüşünü dile getirdi.
ABD ziyareti sırasında Başkan Obama ile görüşmeler yapacaklarını vurgulayan Erdoğan, en öncelikli gündem maddesinin Ermenistan ile ilişkilerin oluşturduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu'nu özel temsilci olarak Ermenistan ve Azerbaycan'a gönderip, mesajlarını ilettiğini belirterek, "Bu çerçevede çalışmalarımızı değerlendirme fırsatımız olacak. Biz bölgede barışın, huzurun sağlanabilmesi için 'Misk Üçlüsü'nün daha aktif olmasını istiyoruz. Amerika'da ikili
görüşmelerimizde bunları görüşme fırsatımız o'6yle bir şey yokken bu telaşlacak" ifadelerini kullandı.
"BAYKAL CUMHURBAŞKANIMIZIN TARAFSIZLIĞINI GÖLGELENDİRMEYE ÇALIŞIYOR"
Erdoğan, CHP Lideri Deniz Baykal'ın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e yaptığı "Teklifin 3 maddesini referanduma götüreceğini açıklasın, diğer maddelerde uzlaşalım" çağrısının sorulması üzerine ise bu konuda özellikle yazılı ve görsel medyayı hassasiyete davet ettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı'nın görevinin nerede başlayıp, nerede bittiğinin belirlenmesi gerektiğine işaret eden Başbakan Erdoğan, "Cumhurbaşkanı yasama organının başında değildir. Cumhurbaşkanımız yasada yanlışlıklar var mı yok mu inceledikten
sonra tekrar Meclis'e iade eder ya da onaylar. Bir defa Baykal bunu görmeden Cumhurbaşkanımızı siyasallaştırma gayretinde. Baykal şark kurnazlığı yapıyor. Onun tarafsızlığını gölgelendirmeye çalışıyor. Kendisinin grup başkan vekilleri Meclis Başkanı ile her hafta bir araya geliyor. Meclis Başkanı grup başkanlarıyla bu konuyu konuşur. Daha verilen teklifin kapağını açmadan 'Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğiz' dediler. Aç, oku ondan sonra kararını ver. Bu yaklaşımın birçok yönü var. 3 maddenin dışındakilere
desteği verelim, 367'si sağlayalım, 3 maddeyi cumhurbaşkanı iade etsin, referanduma götürelim yaklaşımı var. Eğer böyle bir şey düşünülüyorsa bunun görüşüleceği merci Meclis Başkanı'nın başkanlığında grup başkan vekillerinin yapacağı ortak toplantı. Biz her türlü olumlu adımda varız. Ama şark kurnazlığına gelince Baykal kadar şark kurnazlığını ona yaparız" dedi.
"BİZİM PARTİMİZDE BU TÜR YAKLAŞIM TARZI YER ALAMAZ"
CHP Lideri Deniz Baykal'ın Van ziyareti sırasında yaşanan yumurtalı saldırıya ilişkin de soruları yanıtladı. Erdoğan, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın konunun incelenmesi için 2 müfettiş görevlendirdiğini hatırlatarak, "Her şeyin hesabını Baykal'a verecek değiliz. İsminden bahsedilen arkadaşın İstanbul'da olduğuna dair İl Başkanı da açıklama yaptı. Fakat ne olursa olsun eğer benim partimin herhangi bir mensubu bu olayın içindeyse partimde barındırmam, anında disipline sevk ederim. Bizim partimizde bu tür
yaklaşım tarzı yer alamaz. Bu tür fiili eylemelere dayalı anlayışla değil, fikre dayalı anlayışla yola çıktık. Bu ana kadar bu tür bir şey yaşamadık, bundan sonra da buna prim vermeyiz" diye konuştu.
Erdoğan, Polonya Devlet Başkanı Lech Kaczynski'nin de hayatını kaybettiği uçak kazasıyla ilgili soruya ise, "Tarihten bu yana bu tür olumsuz şeyler oldu. On yıllar sonra çok farklı raporları çıktı. Putin 'bu konuyu bizzat takip edeceğim' diyor. Kara kutu incelendikten sonra işin gerçeği ortaya çıkacak. İfade ettiğimiz olumsuzlukların olmasını istemiyoruz. O nedenle temennim kaza olsun. Merasim belirlendiği anda görüşmelerimizi yapacağız. Türkiye'ye karşı çok olumlu yaklaşımları olan bir siyasetçi.
Gerçekten çok farklı alt yapıları olan isimler. Kendisiyle bu seyahatte bulunanlar Polonya için önemli isimler. Olayın olduğu andan itibaren meydana gelen hava görülüyor. Bu sevginin tezahürüdür. Biz Polonya halkına başsağlığı diliyoruz" şeklinde yanıt verdi.
"EĞER DEMOKRATİK PARLAMENTER SİSTEMİNDE ÇALIŞIYORSA ÖZGÜR KARARLAR ALINMALIDIR"
Ankara'daki yargı'6yle bir şey yokken bu telaş brifingiyle ilgili bir soru üzerine ise Başbakan Erdoğan, "Yüksek yargı ile Adalet Bakanım bu süreç içerisinde ne tür katkıları olacağını görüştü. Talepleri nedir, ne değildir kendileriyle görüşüldü. Yargıtay, Danıştay, HSYK, askeri yargı hepsinin düşüncelerini aldık. Askeri yargı bize yazılı olarak cevabını gönderdi. Ama diğerlerinden gelmedi. Onlar meydanlarda siyaset yapıyor. Brifing kime veriyorsunuz? Bu konunun yeri yasama organıdır. Siz talebe cevap
veriyorsunuz. Güya brifing verip halkın aklını karıştıracaklar. Hepsi gerilim yapmanın, gerilim üretmenin gayretidir. Şu anda yapılan bu çalışma bir siyasi çalışmadır. Dürüst olsalar, istediklerini söylerler. Şu anda komisyonda 17 maddesi görüşülmüş, büyük ihtimalle Pazartesi bitecek, Perşembe günü genel kurulda görüşülecek. Buna katkı vermiyorsunuz. Yarsav'da birçok hakim savcı, medya üzerinden baskı yapılmış mı bilmiyorum ama baskı yapılan hakim ve savcıların konuşmaları lazım. Bu yürekliliği hepsinin
göstermesi lazım. Kimse kimse üzerinde baskı kurma hakkına sahip değildir. Her yer böyledir. Eğer demokratik parlamenter sisteminde çalışıyorsa özgür kararlar alınmalıdır. Demek ki daha mesafe almamız gerekiyor" açıklamasında bulundu.
Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine Ermeni tasarısının ABD Temsilciler Meclisi'nin Dış İlişkiler Komitesi'nde kabul edilmesinin kendilerinin de tasvip etmedikleri bir konu olduğunu ifade ederek, "Dışişleri Bakanımızın aramalarıyla süreç yumuşamıştır. Belli bir yumuşamayı görüyoruz. Biz de büyükelçimizi gönderdik. Bu tür kararlar da bizi bağlamaz. Türkiye bu konuda tavırlıdır, güçlüdür ve konuyla ilgili düşüncesi ortadadır. Taraf olmayan ülkelerin kendilerini taraf gibi bu konunun içine sokmaları
anlaşılabilir gibi değil" dedi.
"İŞÇİLERİN YILLAR YILI BEKLEDİKLERİ HAKKI BİZ VERDİK"
1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanmasıyla ilgili bir soruya Başbakan Erdoğan, "1 Mayıs artık geçmişte olduğu gibi değil emek ve dayanışma günü olarak belirlendi. İşçilerin yıllar yılı bekledikleri hakkı biz verdik. 1 Mayıs'a yetkiyi valimize verdik. Kendisi taraflarla bu konuyu konuşup, bunu bayram havasında kutlamalarını istiyoruz. Yürütme ve yasama olarak yapılması gerekeni yaptık. Valimiz ve emniyet teşkilatımız gereğini yapacaktır. Bizim açımızdan sıkıntı yoktur" yanıtını verdi.
(ÇK-CMH-Y)
tesisin güvenliği için atılacak adımların zirvede tartışılacağını kaydeden Erdoğan, "Nükleer güvenlik 24 Eylül 2009 tarihinde liderler düzeyinde yapılan Birleşmiş Milletler (BM) oturumunda ele alınan en önemli konular arasındaydı. Hiçbir devlet nükleer silahların yayılması tehlikesiyle tek başına baş edemez. Türkiye bu alanda taraf olduğunu her fırsatta dile getirmekte, uluslararası sözleşmelerin gereğini yerine getirmektedir. Bu zirvede izleyeceğimiz politikalarımızı belirledik. Zirvenin tüm insanlık için
yararlı sonuçlar vermesini umut ediyorum" şeklinde konuştu.
"ANAYASA MAHKEMESİ GİBİ MAHKEMELERİN NASIL BELİRLENDİĞİNİ DÜNYADAN ÖRNEKLERLE GÜNLERCE ANLATTIK"
Açıklamalarının ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Erdoğan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın anayasa değişiklik paketiyle ilgili açıklamalarına değindi. Bu konuda söylenmesi gerekenlerin hepsini söylediklerini belirten Başbakan Erdoğan, "Artık Meclis komisyonunda bu konular görüşülmeye başladı. 17 madde görüşülmüş vaziyette ve komisyonlarda da bu çalışmalar devam ediyor. Ben şunu anlamakta zorlanıyorum. Avrupa Birliği ile (AB) müzakere içinde olan
ülke olmamız nedeniyle Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Anayasa Mahkemesi gibi mahkemelerin nasıl belirlendiğini dünyadan örneklerle günlerce anlattık. Bu ülkelerde ağırlıklı olarak bu kurullar parlamento ağırlıklı kurulurlar ve hangi ülkede kaçar adet, kimler belirler hepsini açıkladık. Almanya, Fransa gibi bütün ülkelerden örnekler verdik. Bu konuda parlamentonun hiçbir yetkisi yoktu. Şu anda da yok. Ne HSYK'ya parlamento bir üye atar, ne de Anayasa Mahkemesi'ne. Böyle bir şey yokken bu telaş
niye" diye sordu.
"BİZDEN ÖNCEKİLER YAPIYORLARDI DA BİZ YAPARKEN NİYE RAHATSIZ OLUYORLAR?"
Başbakan Erdoğan, Anayasa değişiklik paketinde Barolar Birliği'nin 3 kat üye, Sayıştay'ın ise 2 olan üye sayısının üç katını göndereceğini belirterek, parlamentoya gönderilecek isimler arasından seçim yapılacağını bildirdi. Parlamentonun yapacağı katkının bu kadar olduğunu ifade eden Erdoğan, "Anayasa Mahkemesi yine aynı şekilde. Nesine müdahale ediyor? Sayısı artıyor herhalde bu rahatsız ediyor. Anayasa Mahkemesi 17 üyeden teşekkül edecek bundan rahatsız oluyorlar. Cumhurbaşkanımızın belirleyeceği
isimler oldu buna karşı olumsuz yaklaşımlar oldu. Belirlenen çalışmayla 17'de karar kılındı" diye konuştu.
Yüksek yargının temsilcilerinin zaman zaman yaptıkları açıklamaların kendilerini üzdüğünü anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bizim görevimiz yasa yapmaktır, Anaysa Mahkemesi yapmaktır. Bizden öncekiler yapıyorlardı da biz yaparken niye rahatsız oluyorlar? 82 Anayasası'nın kesinlikle değişmesinde bir konsensüs var. Kamuoyu araştırmalarında da halkımızın böyle bir değişiklik yapılması, bizim getirdiğimiz paketin yetersiz olduğu, daha geniş kapsamlı olması gerektiğini bize söylediler. Parlamento içi partiler, parlamento dışı partiler, sivil toplum kuruluşları (STK) ve akademisyenler yaptığımız çalışmalarla bu belirlendi. Bu
başlangıç ve bitiş değil. Parlamentoda 367'yi bulmamız halinde yasalaşmış olacaktır. Eğer 337-360 arası bir rakamda kalırsak o zaman referandum yolu açılacaktır. Referandum yolunda da milletimize gideceğiz. Milletimizde kararını verecek ve yola devam edeceğiz."
"İHTİMALLER ÜZERİNE BİR YARGILAMANIN DOĞRU OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYORUM"
Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine bölgede nükleer silahlanmayı asla arzu etmediklerini belirterek, bu konuda hangi ülkede olursa olsun yaklaşımlarının aynı olduğunu ifade etti. Erdoğan "Bu İsrail'de de olursa bizim için değişmez, İran'da olursa da bizim için değişmez" diyen Erdoğan, "Zirvede, İran konusunda bu kadar hassas olan dünyaya çağrımız olacaktır. İran 'yok' diyor. Ben hafıza kayıtlarını okuyamam. Sadece söylenen Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (UAEK) İran'ın şeffaf olmadığı ve ihtimaller.
İhtimaller üzerine bir yargılamanın doğru olmadığını düşünüyorum. İsrail, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun üyesi değil. Kendilerinde nükleer silah olduğunu kabul ediyorlar. İsrail'e karşı herhangi bir çağrı, uluslararası camianın tutumunu görmedik. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na üye olmak suç mu? Biz bölgede bu konudan rahatsızlık duyuyoruz" görüşünü dile getirdi.
ABD ziyareti sırasında Başkan Obama ile görüşmeler yapacaklarını vurgulayan Erdoğan, en öncelikli gündem maddesinin Ermenistan ile ilişkilerin oluşturduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu'nu özel temsilci olarak Ermenistan ve Azerbaycan'a gönderip, mesajlarını ilettiğini belirterek, "Bu çerçevede çalışmalarımızı değerlendirme fırsatımız olacak. Biz bölgede barışın, huzurun sağlanabilmesi için 'Misk Üçlüsü'nün daha aktif olmasını istiyoruz. Amerika'da ikili
görüşmelerimizde bunları görüşme fırsatımız o'6yle bir şey yokken bu telaşlacak" ifadelerini kullandı.
"BAYKAL CUMHURBAŞKANIMIZIN TARAFSIZLIĞINI GÖLGELENDİRMEYE ÇALIŞIYOR"
Erdoğan, CHP Lideri Deniz Baykal'ın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e yaptığı "Teklifin 3 maddesini referanduma götüreceğini açıklasın, diğer maddelerde uzlaşalım" çağrısının sorulması üzerine ise bu konuda özellikle yazılı ve görsel medyayı hassasiyete davet ettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı'nın görevinin nerede başlayıp, nerede bittiğinin belirlenmesi gerektiğine işaret eden Başbakan Erdoğan, "Cumhurbaşkanı yasama organının başında değildir. Cumhurbaşkanımız yasada yanlışlıklar var mı yok mu inceledikten
sonra tekrar Meclis'e iade eder ya da onaylar. Bir defa Baykal bunu görmeden Cumhurbaşkanımızı siyasallaştırma gayretinde. Baykal şark kurnazlığı yapıyor. Onun tarafsızlığını gölgelendirmeye çalışıyor. Kendisinin grup başkan vekilleri Meclis Başkanı ile her hafta bir araya geliyor. Meclis Başkanı grup başkanlarıyla bu konuyu konuşur. Daha verilen teklifin kapağını açmadan 'Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğiz' dediler. Aç, oku ondan sonra kararını ver. Bu yaklaşımın birçok yönü var. 3 maddenin dışındakilere
desteği verelim, 367'si sağlayalım, 3 maddeyi cumhurbaşkanı iade etsin, referanduma götürelim yaklaşımı var. Eğer böyle bir şey düşünülüyorsa bunun görüşüleceği merci Meclis Başkanı'nın başkanlığında grup başkan vekillerinin yapacağı ortak toplantı. Biz her türlü olumlu adımda varız. Ama şark kurnazlığına gelince Baykal kadar şark kurnazlığını ona yaparız" dedi.
"BİZİM PARTİMİZDE BU TÜR YAKLAŞIM TARZI YER ALAMAZ"
CHP Lideri Deniz Baykal'ın Van ziyareti sırasında yaşanan yumurtalı saldırıya ilişkin de soruları yanıtladı. Erdoğan, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın konunun incelenmesi için 2 müfettiş görevlendirdiğini hatırlatarak, "Her şeyin hesabını Baykal'a verecek değiliz. İsminden bahsedilen arkadaşın İstanbul'da olduğuna dair İl Başkanı da açıklama yaptı. Fakat ne olursa olsun eğer benim partimin herhangi bir mensubu bu olayın içindeyse partimde barındırmam, anında disipline sevk ederim. Bizim partimizde bu tür
yaklaşım tarzı yer alamaz. Bu tür fiili eylemelere dayalı anlayışla değil, fikre dayalı anlayışla yola çıktık. Bu ana kadar bu tür bir şey yaşamadık, bundan sonra da buna prim vermeyiz" diye konuştu.
Erdoğan, Polonya Devlet Başkanı Lech Kaczynski'nin de hayatını kaybettiği uçak kazasıyla ilgili soruya ise, "Tarihten bu yana bu tür olumsuz şeyler oldu. On yıllar sonra çok farklı raporları çıktı. Putin 'bu konuyu bizzat takip edeceğim' diyor. Kara kutu incelendikten sonra işin gerçeği ortaya çıkacak. İfade ettiğimiz olumsuzlukların olmasını istemiyoruz. O nedenle temennim kaza olsun. Merasim belirlendiği anda görüşmelerimizi yapacağız. Türkiye'ye karşı çok olumlu yaklaşımları olan bir siyasetçi.
Gerçekten çok farklı alt yapıları olan isimler. Kendisiyle bu seyahatte bulunanlar Polonya için önemli isimler. Olayın olduğu andan itibaren meydana gelen hava görülüyor. Bu sevginin tezahürüdür. Biz Polonya halkına başsağlığı diliyoruz" şeklinde yanıt verdi.
"EĞER DEMOKRATİK PARLAMENTER SİSTEMİNDE ÇALIŞIYORSA ÖZGÜR KARARLAR ALINMALIDIR"
Ankara'daki yargı'6yle bir şey yokken bu telaş brifingiyle ilgili bir soru üzerine ise Başbakan Erdoğan, "Yüksek yargı ile Adalet Bakanım bu süreç içerisinde ne tür katkıları olacağını görüştü. Talepleri nedir, ne değildir kendileriyle görüşüldü. Yargıtay, Danıştay, HSYK, askeri yargı hepsinin düşüncelerini aldık. Askeri yargı bize yazılı olarak cevabını gönderdi. Ama diğerlerinden gelmedi. Onlar meydanlarda siyaset yapıyor. Brifing kime veriyorsunuz? Bu konunun yeri yasama organıdır. Siz talebe cevap
veriyorsunuz. Güya brifing verip halkın aklını karıştıracaklar. Hepsi gerilim yapmanın, gerilim üretmenin gayretidir. Şu anda yapılan bu çalışma bir siyasi çalışmadır. Dürüst olsalar, istediklerini söylerler. Şu anda komisyonda 17 maddesi görüşülmüş, büyük ihtimalle Pazartesi bitecek, Perşembe günü genel kurulda görüşülecek. Buna katkı vermiyorsunuz. Yarsav'da birçok hakim savcı, medya üzerinden baskı yapılmış mı bilmiyorum ama baskı yapılan hakim ve savcıların konuşmaları lazım. Bu yürekliliği hepsinin
göstermesi lazım. Kimse kimse üzerinde baskı kurma hakkına sahip değildir. Her yer böyledir. Eğer demokratik parlamenter sisteminde çalışıyorsa özgür kararlar alınmalıdır. Demek ki daha mesafe almamız gerekiyor" açıklamasında bulundu.
Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine Ermeni tasarısının ABD Temsilciler Meclisi'nin Dış İlişkiler Komitesi'nde kabul edilmesinin kendilerinin de tasvip etmedikleri bir konu olduğunu ifade ederek, "Dışişleri Bakanımızın aramalarıyla süreç yumuşamıştır. Belli bir yumuşamayı görüyoruz. Biz de büyükelçimizi gönderdik. Bu tür kararlar da bizi bağlamaz. Türkiye bu konuda tavırlıdır, güçlüdür ve konuyla ilgili düşüncesi ortadadır. Taraf olmayan ülkelerin kendilerini taraf gibi bu konunun içine sokmaları
anlaşılabilir gibi değil" dedi.
"İŞÇİLERİN YILLAR YILI BEKLEDİKLERİ HAKKI BİZ VERDİK"
1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanmasıyla ilgili bir soruya Başbakan Erdoğan, "1 Mayıs artık geçmişte olduğu gibi değil emek ve dayanışma günü olarak belirlendi. İşçilerin yıllar yılı bekledikleri hakkı biz verdik. 1 Mayıs'a yetkiyi valimize verdik. Kendisi taraflarla bu konuyu konuşup, bunu bayram havasında kutlamalarını istiyoruz. Yürütme ve yasama olarak yapılması gerekeni yaptık. Valimiz ve emniyet teşkilatımız gereğini yapacaktır. Bizim açımızdan sıkıntı yoktur" yanıtını verdi.
(ÇK-CMH-Y)