Emniyet Genel Müdürü Köksal, Kayıp Çocuklar Komisyonu'na bilgi verdi

Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal, TBMM Kayıp Çocuklar Araştırma Komisyonu'na bilgi verdi.

Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal, TBMM Kayıp Çocuklar Araştırma Komisyonu'na bilgi verdi. Komisyon Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Halide İncekara, "Ne olursa olsun önemli olan o çocuğun emanet edildiği o okuldan kaçmasını önleyecek tedbirlerin alınmasıydı. Hem okul yönetimini, hem Kaymakamlığı, hem Valiliği bu işten yüzde 100 sorumlu tutuyorum" dedi.
Kayıp çocuklar sorunuyla ilgili araştırma yapılması ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, bugün Emniyet Genel Müdürü Köksal'ı konuk etti. Toplantının açılışında bir konuşma yapan Komisyon Başkanı Halide İncekara, bugüne kadar özellikle kayıp çocuklar konusunda dernekleri ve çocuğunu kaybeden aileleri dinlediklerini hatırlattı. Uşak'ın Eşme ilçesinde üzüntü verici bir kaçma ya da kaçırılma olduğunu bilemedikleri çocuk kaybının sözkonusu olduğuna işaret
eden İncekara, "Olay intikal ettikten sonra hem Valilik, hem Emniyet Genel Müdürlüğü nezdinde olayı takip ediyoruz. Burada maalesef 12 saat sonra bir kaybın emniyete bildirilmesi sözkonusudur ki, bunu affetmek ve hoş görmek mümkün değil. Çünkü çocuk oradan çıktıktan sonra ilk 3-4 saatte müdahale edilse sonuç farklı olur. Bir çocuğun kaybı 12 saat sonra polise ihbar edildiyse bu çok büyük aksaklık ve eksikliktir" diye konuştu.
Şimdi aramaların nasıl yapıldığına baktıklarını ifade eden İncekara, hem sivil savunma, hem emniyet, hem jandarmanın olağanüstü çaba sarf ettiğini anlattı. İncekara, "Ne olursa olsun önemli olan o çocuğun emanet edildiği o okuldan kaçmasını önleyecek tedbirlerin alınmasıydı. Hem okul yönetimini, hem Kaymakamlığı, hem Valiliği bu işten yüzde 100 sorumlu tutuyorum. Çünkü sayın valilerimiz şehrin patronudur. Kaymakamlarımız ilçedeki en yetkili insanlardır. Eğer bulundukları yerde bu eksiklikleri,
aksaklıkları göremiyorlarsa orada oturmaları nafiledir. Çoluğumuza çocuğumuza bir faydası yoktur" dedi. İncekara, masum, korumasız çocukların bunca legal-illegal saldırılara karşı daha yumuşak bir dille korunacağına inanmadığını ifade etti.
Emniyet Genel Müdürü Köksal ise, yaşanan bütün olayların gerçekleştikten sonra polise intikal ettiğine işaret etti. Polise intikal edene kadar epeyce bir safha geçtiğini ve bu safhaların ayrı sorumluları bulunduğunu kaydeden Köksal, polise intikal ettikten sonra kamuoyuna da olayın intikal ettiğini anlattı. Köksal şunları söyledi:
"Müracaat makamı olan güvenlik teşkilatı doğrudan doğruya bu işin sorumlusuymuş gibi kamuoyunda algılanır. Çok rahatsız değiliz. Sonuçta acılı bir aile, acılı bir toplum vardır. Polis teşkilatı olarak acılı aileyi teskin etmek, onun problemlerini bulmak veya yaraya parmak basmak bizim görevimizdir. Her kayıp çocuğu kendi çocuğumuz gibi, kendi ailemiz gibi görür ve ona göre hassasiyetle takip etmeye devam ederiz. Ama daha önce bu işlere bakması gereken kuruluşların da bu meselede en az bizim kadar, bizden
fazla sorumlu olduklarını ifade etmek istiyorum."
Öte yandan toplantının sonunda bir basın toplantısı düzenleyen Komisyon Başkanı İncekara, Emniyet Genel Müdürü Köksal'ın kayıp çocukların yüzde 95'inin bulunduğunu, geçmiş dönemlerde kaybolan ve bulunan 14 binin üzerinde çocuk üzerinde yapılan çalışmaya ilişkin bilgi verdiğini anlattı. İncekara, Eşme'de yaşanan olayda kendisini dehşete düşüren olayın kaybın emniyete 12 saat sonra bildirilmesi olduğunu söyledi. Okulun kaybı bildirme saatiyle ailenin kaybı bildirme saatlerinin birbirine çok yakın olduğuna
işaret eden İnceraka, "Aynı odada olduğu arkadaşları hiç merak etmemiş midir? Nöbetçi öğretmen hiç gece çocuklarla ilgili bir eylemde bulunmamış mıdır?" diye konuştu.
Ailenin, savcılığın çok geç hareket ettiği yönünde şikayeti olduğuna işaret eden İncekara, özellikle kayıplarda hızlı hareket edilememesinin nedeninin kayıpların adli bir vaka değil idari bir vaka olarak görülerek savcılığın ve yargının hareket etmemesi olduğunu ifade etti. Savcıların genelde bunun bir idari dava olduğu gerekçesiyle dosya açmadıklarını dile getiren İncekara, dosya açılmadığında polisin arama, teknik takip yapamadığını, hareket edebilmesi için savcılığın talimatı gerektiğini söyledi.
Türkiye'de 300 binin üzerinde çocuğun okuduğu yatılı ilköğretim okullarıyla ilgili, Eşme olayından sonra bir endişe doğduğuna işaret eden İncekara, "Haydi Kızlar Okula kampanyası gibi deli gibi kampanya yapıp çocuklarımızı okula kazandırmaya çalışırken önünüze çıkan bir ihmal, bırakın kız çocuklarını, ailelerin erkek çocuklarını dahi okullara göndermekten imtina edeceği endişesi taşıyoruz. O zaman bir musibet bin nasihatten evladır diyerek bunun bize ders olması lazım. Adında devlet yazan kurumlara
teslim edilen kişilerin şakası yok" şeklinde konuştu.
Kaymakam ve valilerin bu konuda çok büyük eksiklikleri bulunduğunu dile getiren İncekara, "Makam arabasız, kırmızı plakasız, haber vermeden okul denetimleri yapılsa bu eksikliklerin çoğu yaşanmaz. Astığınız kameranın çalışıp çalışmadığından emin değilseniz, sokağa çıkan çocuğunuzun güvenliğinden emin değilseniz herkes birbirine sorar ki, 'niye oturuyorsunuz oralarda' diye" dedi.
En büyük endişenin organ mafyası ihtimali olduğuna işaret eden İncekara, emniyetin kayıp olup da bulunan çocuklar içinde organ nakliyle ilgili hiçbir ize rastlanmadığını açıkladığını anlattı. İncekara, bulunamayan yüzde 5 oranındaki çocuk için ise bir şey söyleyemediklerini ifade etti. Adliyenin kayıp saydığı, yani yok saydığı kişilerin hala polis kayıtlarında 'kayıp' olarak görüldüklerine şahit olduklarını ifade eden İncekara, verilen rakamların sağlıklı rakamlar olmadığını vurguladı. İncekara,
"Rakamların peşine takılmak yerine çocuklarımızı mağdur eden sebepleri ortadan kaldırmak için geniş bir güvenlik alanı oluşturmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.
(ZÇ-CC-Y)