Danıştay Başkanı Birden: 'Paket, Yargı Reformu Niteliği Taşımamaktadır'

Danıştay Başkanı Mustafa Birden, "Anayasa değişiklik paketi, yargı reformu niteliği taşımamaktadır" dedi.

Danıştay Başkanı Birden: 'Paket, Yargı Reformu Niteliği Taşımamaktadır'
Birden, Danıştay Başkanlar Kurulu toplantısının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Birden, "Üzülerek ifade ediyoruz ki, bizim yargı bağımsızlığı konusunda önemle üzerinde durduğumuz ve en son 10 Mayıs 2009 tarihinde Danıştay'ın kuruluş yıldönümü açış konuşmasında da ayrıntılı olarak yinelediğimiz öneriler, devlet adına yetki kullanan makamlarca dikkate alınmamış, önemsenmemiş ve göz ardı edilmiştir" dedi.

"Anayasa değişiklik paketi, yargı reformu niteliği taşımamaktadır" diyen Birden, HSYK ve Anayasa Mahkemesi'nin, siyasi iktidarın beklentilerine cevap verecek bir yapıya dönüştürülmesinin yargı reformu olarak kabul edilemeyeceğini kaydetti. Birden, yargı reformundan anlaşılması gerekenin hukukun üstünlüğü ilkesi doğrultusunda yargının hızlandırılması, davaların etkin ve adil bir çözüme kavuşturulması, yargı kararlarının uygulanmasına yönelik düzenleme yapılması ve bu yolla halkın beklentilerinin karşılanması olduğunu söyledi.

Anayasa değişiklik paketinde, siyasi partilerin kapatılmaları konusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın dava açma yetkisinin, yasama organı bünyesinde oluşturulacak bir komisyon iznine bağlanmasının kuvvetler ayrılığı ilkesi ile bağdaşmadığını öne süren Birden, cumhurbaşkanının yüksek mahkemelerin oluşumuna doğrudan ya da dolaylı olarak katılımının sınırlandırılması ve bu konudaki yetkilerinin azaltılması gerektiğini savundu. Birden şöyle devam etti:

"Uygulanmakta olduğu ülkelerde bile olumlu sonuçlar verdiği kanıtlanamayan anayasa şikayeti yolunun sistemimize dahil edilmesi, yargı ayrılığını zedeleyici, kesinleşen yargı kararlarını bertaraf edici, yüksek mahkemeler arasında var olan denkliği bozucu, iş yükü artışı nedeniyle kadrosunun genişletilmesi ihtiyacına bağlı olarak, kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı yapılanmaya zemin hazırlamaktadır. Yüce Divan görevinin, görev suçuna ilişkin idari ve ceza hukuku kavram ve ilkelerini bilen Danıştay ve Yargıtay meslek mensuplarının katılımıyla oluşturulacak bir kurula verilmesi yerine, bu görevin oluşumunda, hakim ve savcı mesleğinden gelmeyen çok sayıda üyeye sahip Anayasa Mahkemesi'nce yürütülmesi doğru değildir. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun, daha bağımsız, daha teminatlı ve siyasi etkilerden uzak bir yapıya kavuşturulması gerekirken geniş tabanlı temsil esası, demokratik meşruiyet gibi kavramlar adı altında kuvvetler ayrılığı ilkesini ihlal eder biçimde yapılandırıldığı, böylece siyasi etkilere daha açık ve Adalet Bakanlığı'nın kontrolünde bir Kurul oluşturulduğu görülmüştür. Kurulda, Yargıtay ve Danıştay'ın etkinliğini azaltacak hatta etkisiz kılacak şekilde üye sayısı belirlenmiş, herkesin üzerinde mutabık katıldığı bir eleştiri konusun olmasına karşın, Adalet Bakanı ve müsteşara kurulda yer verilmeye devam edilmiş, yargı erki ile doğrudan bağlantısı olmayan kurum ve mesleklerden Yüksek Kurula üye olma yolu açılmış, hukuki güvenlik, hakim ve savcı teminatı ilkesine aykırı olarak, kurulda göre yapan iki meslek mensubumuzun görevlerinin sona erdirilmesi öngörülmüş, yüksek yargıç olmayan kişilerin yüksek yargı mensubu seçme sürecine katılım yolu açılmış ilk derece mahkemeleri ile yüksek mahkemeler arasında ayrışmaya zemin hazırlanmıştır. Bu nedenle anayasa değişikliğine ilişkin düzenlemelerin pek çoğunun doğru ve isabetli olmadığı kanaatini taşımaktayız. Yüce milletimizin, bu eleştiri ve değerlendirmelerimizi, kendimizi savunmak, konumumuzu muhafaza etmek için değil, hukukun üstünlüğünü sağlamak ve yargı bağımsızlığını koruyarak siyasallaşmasını engellemek amaç ve sorumluluğu ile yaptığımızı takdir edeceğine olan inancımız tamdır."