BDP Van İl 2. Olağan Üstü Kongresi
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Roj TV'yi susturmaya ne Ankara'nın ne de Brüksel'in gücünün yetmeyeceğini söyledi.
BDP Van İl 2. Olağan Üstü Genel Kurulu, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'ne ait merkez kapalı spor salonunda yapıldı. Sarı-kırmızı-yeşil balonlarla süslenen salona, elinde telsiz olan PKK terör örgütü elemanı ile geçen yıl Diyarbakır'da çıkan olaylarda hayatını kaybeden Aydın Erdem fotoğrafları asıldı. İlçe teşkilatlarının mesajlarının yer aldığı büyük boy afişlerin de asıldığı salonu genç yaşlı yüzlerce partili dolduruldu. Sık sık yasa dışı sloganların da atıldığı kurulda, yönetim kurulu asil üye listesinin
ilk sırasında yer verilen Mahmur Kampı'nda gelen Nurettin Turgut, şeref tribününde BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak ve Van milletvekili Özdal Üçer'in arkasındaki sırada oturdu.
Divan başkanlığının seçimi ile başlayan kurulda yapılan bir dakikalık saygı duruşunun ardından Kürtçe olarak bir konuşma yapan BDP Van milletvekili Özdal Üçer, Kürtlerin barış ve demokrasi için çok beden ve can verdikleri söyledi. Kürtlerin verdiği bu kadar ağır bir bedelin ardından geri adım atmak gibi bir niyetinin olmadığını kaydeden Üçer, hükümetin 'demokratik açılım' projesini eleştirdi. Projenin koordinatörlüğünü İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkan Yardımcısı ve Van milletvekili Hüseyin Çelik'in yaptığını iddia eden Üçer, "Bunlar ne söylüyorsa Erdoğan bunu yapıyor. Türkçe de bir söz var, 'Önderi karga olanın' gerisini artık söylemiyoruz" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun gündeme getirdiği 'genel af' konusuna da değinen Üçer, genel affın olup olmamasının pek önemli olmadığını söyleyerek, "Mazlum Doğan nasıl Diyarbakır Cezaevi'ni yıktıysa biz de F tipi cezaevlerini kırarak arkadaşlarımızı, yoldaşlarımızı çıkaracağız. AK Parti iktidar olsa olmasa, CHP muhalefet olsa olmasa, öyle umut ediyorum ve inanıyorum ki çok yakında bu Kürdistan toprakları özgürlük mücadelesi veren dağdaki gerillaları, özgürlük tutsakları ve Sayın Öcalan'ın özgürlüklerine kavuşmasına şahit olacaktır" ifadelerini kullandı.
Daha sonra kürsüye gelen BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, 1991 yılında Kürtlerin temsilcilerini seçerek parlamentoya gönderdiğini ancak 1994 yılında Ankara siyasetinin, "Biz Kürtleri Türkiye'deki tabloda görmek istemiyoruz" diyerek gönderdikleri temsilcilerini cezaevlerine tıktığını savundu. Kışanak, "Peki bu halk mücadelesini, demokratik siyasetteki ısrarını durdurabildiler mi? Önleyebildiler mi? O arkadaşlarımız, o temsilcilerimiz büyük bir onur ve gururla bu halk mücadelesine duydukları saygının bir gereği olarak aslanlar gibi kadınıyla erkeği ile onlarca sene yattı. Başları dik, alınları açık bu halkın karşısına ve huzuruna çıktılar. Bugün AK Parti hükümeti Sayın Hatip Dicle'yi, Zübeyir Aydar'ı ve Remzi Kartal'ı bir kez daha cezaevine gönderdi. Onlara cevabımız şudur: Kürt halkı dünyadaki tüm halklar gibi tüm haklarına sahip oluncaya kadar kendi ülkelerinde dili, kimliği ve kültürü ile özgürce yaşayana kadar bu mücadelesine devam edecektir. Sizin cezaevleriniz, sizin tutuklamalarınız bu halkın direnişi karşısında vız gelir tırıs gider. Bu halk size pabuç bırakmaz" şeklinde konuştu.
Brüksel operasyonunun aslında Türkiye'deki operasyonun bir devamı niteliğinde olduğunu iddia eden Kışanak, "AK Parti hükümeti Kürtlere diyor ki, 'Ya benim Kürt'üm olacaksın, ya da Türk olursun.' Vallahi biz ne AK Parti'nin Kürt'ü olacağız ne de Türk olacağız. Biz onurlu Kürt olmaktan kararlıyız. Onurlu Kürt olmak için de hiçbir bedel ödemekten geri durmayacağız. Bu yüzden biz Türkiye'nin sipariş ettiği, Belçika'nın da taşeronluğunu yaptığı Brüksel operasyonunun şiddetle kınıyoruz. Belçika hükümetini bir an önce Kürtlerden özür dilemeye ve tutukladıkları Kürt siyasetçilerini de serbest bırakmaya davet ediyoruz" açıklamasını yaptı.
Belçika hükümeti tarafından yayını durdurulan Roj TV'nin Türkiye'de ana dillerinde konuşmaları, politika yapmaları yasaklanan ve sürgün edilen onurlu Kürtlerin kurduğu bir televizyon kanalı olduğunu kaydeden Kışanak, Roj TV'nin Kürtlerin gözü, kulağı, sesi ve dili olduğunu belirtti. Bunu susturmaya kimsenin gücünün yetmeyeceğini de kaydeden Kışanak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunu susturmaya ne Ankara'nın ne de Brüksel'in gücü yeter. Çünkü o televizyon kanalı dünyada belki örneği çok az olan bir yayıncılık yapıyor. Patronu yoktur, sermayesi yoktur. Bir tek güvendiği halkı vardır. Halkın gücünde, halkın emrinde bütün Orta Doğu halklarının dilinde, kültüründe yayın yapan bir televizyon kanalıdır. Çok dillidir, çok kültürlüdür ve çok seslidir. Kürt halkının onurlu mücadelesini halkıyla buluşturan bir televizyon kanalıdır. Bu yanlışlıktan bir an önce vazgeçilmesini tavsiye
ediyoruz. Bu yanlıştan vazgeçmedikleri, Kürt halkının dilini yasakladıkları için şu an onlara rağmen, yasaklı zihniyete rağmen Türklerin onlarca televizyonu var. Bu kolay olmadı. Roj TV için çanaklar toplandı, cezalar verildi, insanlar tutuklandı. Ama bu halk kendi sesini dinlemekte her zaman, 'Roj Baş Kürdistan' (İyi Günler Kürdistan) sesi ile uyanmaktan kendini geri koymadı. Bu roj baş sesi susmayacak. Kürt halkı bu roj baş sesine büyük bir direnişle sahip çıkacak ve Roj TV yayına devam edecektir."
Kışanak, yaptığı konuşmanın ardından Ankara'ya gitmek üzere salondan ayrılırken, toplam 575 delegesi bulunan BDP Van İl Örgütü, Cüneyt Caniş başkanlığında hazırlanan tek liste için oy kullanmaya başladı. Partinin yönetim kurulu asil üye listesinin birinci sırasında, Mahmur Kampı'ndan gelerek Habur Sınır Kapısı'nda yargılandıktan sonra serbest bırakılan Nurettin Turgut'un yer alması dikkat çekti.
ilk sırasında yer verilen Mahmur Kampı'nda gelen Nurettin Turgut, şeref tribününde BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak ve Van milletvekili Özdal Üçer'in arkasındaki sırada oturdu.
Divan başkanlığının seçimi ile başlayan kurulda yapılan bir dakikalık saygı duruşunun ardından Kürtçe olarak bir konuşma yapan BDP Van milletvekili Özdal Üçer, Kürtlerin barış ve demokrasi için çok beden ve can verdikleri söyledi. Kürtlerin verdiği bu kadar ağır bir bedelin ardından geri adım atmak gibi bir niyetinin olmadığını kaydeden Üçer, hükümetin 'demokratik açılım' projesini eleştirdi. Projenin koordinatörlüğünü İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkan Yardımcısı ve Van milletvekili Hüseyin Çelik'in yaptığını iddia eden Üçer, "Bunlar ne söylüyorsa Erdoğan bunu yapıyor. Türkçe de bir söz var, 'Önderi karga olanın' gerisini artık söylemiyoruz" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun gündeme getirdiği 'genel af' konusuna da değinen Üçer, genel affın olup olmamasının pek önemli olmadığını söyleyerek, "Mazlum Doğan nasıl Diyarbakır Cezaevi'ni yıktıysa biz de F tipi cezaevlerini kırarak arkadaşlarımızı, yoldaşlarımızı çıkaracağız. AK Parti iktidar olsa olmasa, CHP muhalefet olsa olmasa, öyle umut ediyorum ve inanıyorum ki çok yakında bu Kürdistan toprakları özgürlük mücadelesi veren dağdaki gerillaları, özgürlük tutsakları ve Sayın Öcalan'ın özgürlüklerine kavuşmasına şahit olacaktır" ifadelerini kullandı.
Daha sonra kürsüye gelen BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, 1991 yılında Kürtlerin temsilcilerini seçerek parlamentoya gönderdiğini ancak 1994 yılında Ankara siyasetinin, "Biz Kürtleri Türkiye'deki tabloda görmek istemiyoruz" diyerek gönderdikleri temsilcilerini cezaevlerine tıktığını savundu. Kışanak, "Peki bu halk mücadelesini, demokratik siyasetteki ısrarını durdurabildiler mi? Önleyebildiler mi? O arkadaşlarımız, o temsilcilerimiz büyük bir onur ve gururla bu halk mücadelesine duydukları saygının bir gereği olarak aslanlar gibi kadınıyla erkeği ile onlarca sene yattı. Başları dik, alınları açık bu halkın karşısına ve huzuruna çıktılar. Bugün AK Parti hükümeti Sayın Hatip Dicle'yi, Zübeyir Aydar'ı ve Remzi Kartal'ı bir kez daha cezaevine gönderdi. Onlara cevabımız şudur: Kürt halkı dünyadaki tüm halklar gibi tüm haklarına sahip oluncaya kadar kendi ülkelerinde dili, kimliği ve kültürü ile özgürce yaşayana kadar bu mücadelesine devam edecektir. Sizin cezaevleriniz, sizin tutuklamalarınız bu halkın direnişi karşısında vız gelir tırıs gider. Bu halk size pabuç bırakmaz" şeklinde konuştu.
Brüksel operasyonunun aslında Türkiye'deki operasyonun bir devamı niteliğinde olduğunu iddia eden Kışanak, "AK Parti hükümeti Kürtlere diyor ki, 'Ya benim Kürt'üm olacaksın, ya da Türk olursun.' Vallahi biz ne AK Parti'nin Kürt'ü olacağız ne de Türk olacağız. Biz onurlu Kürt olmaktan kararlıyız. Onurlu Kürt olmak için de hiçbir bedel ödemekten geri durmayacağız. Bu yüzden biz Türkiye'nin sipariş ettiği, Belçika'nın da taşeronluğunu yaptığı Brüksel operasyonunun şiddetle kınıyoruz. Belçika hükümetini bir an önce Kürtlerden özür dilemeye ve tutukladıkları Kürt siyasetçilerini de serbest bırakmaya davet ediyoruz" açıklamasını yaptı.
Belçika hükümeti tarafından yayını durdurulan Roj TV'nin Türkiye'de ana dillerinde konuşmaları, politika yapmaları yasaklanan ve sürgün edilen onurlu Kürtlerin kurduğu bir televizyon kanalı olduğunu kaydeden Kışanak, Roj TV'nin Kürtlerin gözü, kulağı, sesi ve dili olduğunu belirtti. Bunu susturmaya kimsenin gücünün yetmeyeceğini de kaydeden Kışanak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunu susturmaya ne Ankara'nın ne de Brüksel'in gücü yeter. Çünkü o televizyon kanalı dünyada belki örneği çok az olan bir yayıncılık yapıyor. Patronu yoktur, sermayesi yoktur. Bir tek güvendiği halkı vardır. Halkın gücünde, halkın emrinde bütün Orta Doğu halklarının dilinde, kültüründe yayın yapan bir televizyon kanalıdır. Çok dillidir, çok kültürlüdür ve çok seslidir. Kürt halkının onurlu mücadelesini halkıyla buluşturan bir televizyon kanalıdır. Bu yanlışlıktan bir an önce vazgeçilmesini tavsiye
ediyoruz. Bu yanlıştan vazgeçmedikleri, Kürt halkının dilini yasakladıkları için şu an onlara rağmen, yasaklı zihniyete rağmen Türklerin onlarca televizyonu var. Bu kolay olmadı. Roj TV için çanaklar toplandı, cezalar verildi, insanlar tutuklandı. Ama bu halk kendi sesini dinlemekte her zaman, 'Roj Baş Kürdistan' (İyi Günler Kürdistan) sesi ile uyanmaktan kendini geri koymadı. Bu roj baş sesi susmayacak. Kürt halkı bu roj baş sesine büyük bir direnişle sahip çıkacak ve Roj TV yayına devam edecektir."
Kışanak, yaptığı konuşmanın ardından Ankara'ya gitmek üzere salondan ayrılırken, toplam 575 delegesi bulunan BDP Van İl Örgütü, Cüneyt Caniş başkanlığında hazırlanan tek liste için oy kullanmaya başladı. Partinin yönetim kurulu asil üye listesinin birinci sırasında, Mahmur Kampı'ndan gelerek Habur Sınır Kapısı'nda yargılandıktan sonra serbest bırakılan Nurettin Turgut'un yer alması dikkat çekti.