Bahçeli, 2010 yılının son grup konuşmasını iki dil ve özerklik tartışmasına ayırdı
MHP lideri Devlet Bahçeli, Demokratik Toplum Kongresi(DTK)'nin gündeme getirdiği iki dilli hayat ve demokratik özerlik taleplerine sert tepki gösterdi
Bahçeli, TBMM'de partisinin 2010 yılının son grup konuşmasını yaptı. Konuşmasının hemen tamamını iki dil ve iki bayrak ile özerlik tartışmalarına ayırdı. Bahçeli, "2010 yılı, Türkiye'nin sözde demokrasi ve özgürlük iddiaları altında hırpalandığı, temellerinin sarsıldığı, bölücülüğün hükümet eliyle zirve yaptığı karanlık bir döneme işaret etmektedir. Bu yılda da yıkım ekibi tam mesai çalışmış, hükümetin fitneye gösterdiği tolerans en üst düzeye ulaşmıştır. Var olan tüm milli kabullerimiz bölücü güruhun taciz ve tahrikiyle sarsılmış; milletimiz sözde barış, özgürlük ve insan hakları maskesiyle boy gösteren alçakların hedefinde yer almıştır. Türk devletinin hudut ve eşikleri teker teker aşılmış; geleceğimize çözülmesi güç olan düğüm üstüne düğüm atılmıştır." diye konuştu.
"HÜKÜMET İMRALI'NIN EMRİNDE"
Bahçeli, hükümeti İmralı'nın emrinde olmakla suçladı. Bahçeli, Türkiye'nin cezaevinde yatan bir mahkûmun tehditlerine maruz kaldığını; ancak hükümetin bunu üstüne almayarak her defasında topu devlete attığını ileri sürdü. Başbakan'ın daha önce bu yönde gündeme getirdikleri iddialarına tepki gösterdiğini hatırlatan Bahçeli, "Biz İmralı canavarıyla yapılan görüşmeleri deşifre ettiğimizde, öfke nöbetlerine kapılan Başbakan bizi şerefsizlikle itham ederek bu iddiamızı reddetmişti. Ancak bugün kimin şerefli, kimin şerefsiz olduğu artık ayan beyan ortaya çıkmış ve muhataplarının alnına nesillerinden bile çıkmayacak kara bir leke olarak kazınmıştır. Ne var ki hiçbir mazeret ve gerekçe hükümetin ihanete kol kanat gerdiği gerçeğini değiştiremeyecek; yapılan sinsi görüşmeleri, karanlık planları, milletimizi mahvetmeye dönük rezil oyunları bertaraf edemeyecektir." şeklinde konuştu.
FARKLI DİL VE BAYRAK TARTIŞMALARI
Bahçeli, DTK'nin Diyarbakır'da demokratik özerklik taslağına da değindi. "Bu tehlikeli projeler ne yenidir ne de ilk defa açığa çıkmaktadır." diyen Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti: "Türk milletinin sabrını ve tahammül sınırını zorlayan bu yüzlerin ve fikirlerin son dönemlerde, özelikle yıkım projesiyle daha da cesaretlendiği hepimizin bildiği gerçekler arasındadır. Temel hak ve özgürlüklerin gelişmesinden muradı, bölücülüğün kuvvetlenmesi ve dağılmayı sağlayacak dinamikleri harekete geçirmesidir. Birlik ve dirliğimizin pekiştirilmesinden beklentisi de; Türkiye'nin kardeş kanı dökme aşamasına gelmesidir. Nitekim gelişmeler ve bir yılı aşkındır inatla sürdürülen PKK açılımının ortaya çıkardığı gerçekler bize başka bir fikir vermemiştir. PKK açılımının üniter yapımıza kast edecek eğilimlere pirim vermesi ve milli bütünlüğümüzü bozmak için pusuda bekleyenlere adeta çağrıda bulunması, Türkiye'yi yıkımın alacakaranlık ortamına sürüklemiştir."
Bahçeli, demokratik açılım projesinin koordinatörlüğü yapan İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın Yüce Divan'a gideceğini iddia etti.
CUMHURBAŞKANI'NA DA YÜKLENDİ
Bahçeli, konuşmasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e de yüklendi. Kürt sorununda yaşanan tartışmaların altında Gül'ün tavrının da etkili olduğunu ileri sürdü.
"Eğer bugün, iki dilli hayata kanun ve anayasa tanımadan geçileceği iddia ediliyorsa bunda, Güroymak'a Norşin diyen Sayın Cumhurbaşkanı'nın sorumluluğu çok fazladır." diyen Bahçeli, "Bu kapsamda, Başbakan Erdoğan'ın bazı belediyelerde ikinci dilin kullanılmasından rahatsızlık duyması tam bir kara mizah örneğidir. Sayın Cumhurbaşkanı'nın 2010 yılının son günlerinde Diyarbakır'a yapacağı ziyaret bu haliyle önem kazanmıştır. Devletin başı olan Sayın Cumhurbaşkanı'nın Diyarbakır'da anayasal konumuna ve yeminine uygun olarak bu konularda gereken hassasiyeti göstereceğini beklediğimizi ifade etmek isterim. Aksi takdirde, kaçınılmaz olarak Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasındaki rol paylaşımının devam ettiği sonucuna varmamıza kimse karşı çıkamayacak, buna da itiraz edilemeyecektir." ifadelerini kullandı.
Bahçeli, şu görüşlere yer verdi: "Bugünkü halde hepimizin üstünde titrememiz gereken husus milli ve üniter devlet yapımızın korunmasıdır ve iki dilli hayata müsaade edilmemesidir. Anayasa'nın üçüncü maddesinde ifadesini bulan; 'Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı İstiklal Marşı'dır. Başkenti Ankara'dır' milli kararlarına ve vazgeçilmez ilkelere tam bir sadakatle sahip çıkılmalıdır. Eğer özerklik talepleri, ayrı bayrak ve dil istekleri şirazesinden çıkarsa, milli ve üniter devlet yapısını muhafaza etmek mümkün olmayacaktır. İki dilli hayat talebi, siyasi bölücülerin Türk devleti eliyle yeni bir millet yaratması girişimidir ve kesinkes milletimizi ayıracaktır."
Bahçeli, konuşmasının sonunda İstiklal Marşı'nın yazarı ve vatan şairi Mehmet Akif Ersoy'u, vefatının 74. yıl dönümü nedeniyle rahmet ve şükranla andı.